gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Gel demeseydin !..

25 Temmuz 2014, 09.50
A- A+

Gel demeseydin… Gelmeyecektim tabi ki, derinlerine giremeyecektim yüreğinin, her hücrene ayrı maniler dizemeyecektim, zaten gel demesen gelmeyecektim!

 

Gel demeseydin… Saçlarına dokunamayacaktım, minicik ellerini alamayacaktım ellerimin arasına hele o ela gözlerini göremeyecektim, artık eskisi kadar değilim göğ takıntılarında! Artık gezip dolaşmak istiyorum ben de hayatın artılarında.

 

Gel demeseydin… Nasıl geçerdim buranın eksi sekizlerinden oranın artı on sekizlerine,  mümkün müydü insan başına benzeyen o kayaları görmem, hele ağ tamir eden o balıkçıyı! Nasıl da benim kadar keyifli içiyordun rakıyı!!

 

Gel demeseydin… Ruhumun bir tarafları acıyacaktı elbette, günlerce etkisinden kurtulamayacaktım kaçırdığım fırsatın, kendime kızacaktım ve etkisizliğime kızacaktım satranç oynar gibi kelimeleri yükleyip üzerine “gel” dedirtemediğime.

 

Gel demeseydin… Bir hatıramız olmayacaktı ruhumuzun derinliklerine kazınan, gezdiğimiz yollar gibi ezilecektim; Debriyajsız arabanın lastikleri altında!  Hele nasıl gülüşecektik hovarda kedinin şubat çapkınlıklarına!.

 

Gel demeseydin… Asla öğrenemeyecektim lezzetini bandırarak yemenin kızarmış  ekmeği zeytinyağına, göremeyecektim sıcak çaya soğuk su eklemeni, nasıl unuturum o saçı uzun rahmetli şarkıcı çocuğun öldüğü sapakta beni beklemeni.

 

Gel demeseydin… Cesaretlerim zaten gizlenirdi Erciyes eteklerine, umutlar doluşmazdı sana sunmayı istediğim güllerin polenlerine, nasıl bırakırdım yüreğimi nasıl gel demeseydin ellerine!.

 

Gel demeseydin… Bir hafta sonu kapanmışlığını daha yaşayacaktım bağ evimin; Yanan kuzinenin fırınında  közlenen patateslerin, üstünde pişen kestanelerin hiçbir lezzeti olmayacaktı emin ol! Belki de o çok korktuğum hortum uzanacaktı  ağzımdan mideme, zaten ızdıraplar dolacaktı sarhoş bedenime !

 

Gel demeseydin… Nur topu gibi şiirlerimde olmayacaktı mola aralıklarında yazdığım, yol karanlıklarında karalayıp sonra kendim bile okuyamadığım. Evindeki eskiz incelemede kullandığın mercekle çözmeye çalıştığımız.! Şiirlerimde olmayacaktı yazdığım.




Gelemeseydim… Şu öksüz kalmış - terkedilmiş, bardaktaki çayı da göremeyecektik çay bahçesinde ki, bir birine bakan gözlerimizdeki ışıltıyı, merak edip baktığımız deniz kenarındaki anketçi kızların yazdığı ayrıntıyı, çayı şekersiz içtiğimizi bile bilemeyecektik. O görülesi yerleri asla birlikte göremeyecektik.

 

Gelemeseydim… On altı saat süren yolculuğun yorgunluğunu sana hissettirmemek için verdiğim uğraşları göremeyecektin, neden kaçındığımı uyumaktan neden muhabbetin eksilmesinden çekindiğimi bilemeyecektin. Kaç on yüz kez ovuşturduğumu gözlerimi (senden gizli) sezemeyecektin.

 

Gelemeseydim… Kendi başına çıkar mıydın ki terasa yıldız seyrine, keşke daha sonra çıksaydık oraya dudak birleşmelerinin ertesinde, çare olsaydık kucak kucağa esinti ürpermelerine.

 

Gelemeseydim… Kaç çeşide ayırırdım üzüntüleri bilemiyorum, tereddütleri bir daha asla yaşamak istemiyorum, aynı yerde çalıştığımız bir arkadaşım daha rahmetli olmuş gizli kalpten kriz geçirip, ne kadar ucuzladı ölüm bilemiyorum, hele şu ölümün gerçekliliğinde kendime kahrederdim gelemeseydim biliyorum, ben de belki öylece ölürdüm diyorum.

 

Gelemeseydim… Nasıl anlardım aldığımız kararın isabetli oluşunu, yaşamda yaşanılası şeylerin yaşanılması gerektiği için yaşanılacağı: Gerçeğini nasıl bulurdum!

 

Gelemeseydim… Nasıl yaşayacaktım o duygu karmaşasını, vedalaşmayalım diye zorla kendimi terminale bıraktırmamın ertesinde, neler çektim beynimle bir araya gelişimde, çok zor engel oldum hıçkırık titreyişlerime ve göz yaşı olup dökülüşlerime..

 

Gelemeseydim… En yakası açılmadık isyanları kendime edecektim, en duyulmadık küfürleri kaderime ve  canım emin olabilirsin kazıyacağıma; İsmini ilk fırsatta derime!..

 

YORUMLAR


Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın