Z ü h t ü !..
01 Ağustos 2014, 11.19 A- A+--Samanlıktan Kaldıramadım samanı da Zühtü…
İnanmayacaksınız belki ama telefonum böyle çalıyor, hele kalabalık yerlerde çaldı mıydı çok acayip oluyor!
Bir de artıkın Alo demiyorum teli açınca, efendim de demiyorum; sanki Müdür aramış gibi; Ecnebi gibi alo demek kasıyor beni baya! Hani inat olsun diye sağ yana koymuş ya direksiyonu kendini soyak zanneden Engilizler ben de “Hı” diyorum artık açınca telefonu, bilhassa tanıdıklara ve ifrazen ya da vukuaten tanımadıklara (!) Bu da bizlere münhasır olsun anasını satayım!
Yine telefonum çalıyor Bu Kadın niye samanlıktan kaldıramıyor samanı hadi samanı kaldıramadı yalanını yutalım peki cancağızım Zühtü’yü niye çağırıyor! Aşna fişne halleri mi! Yoksam ki!! (Editörüm sansür koyma küfür yok!)
Arayan Durmuş;
--Hıı..
--Osman Ağbi Alla’seven bir daha yapalım o günün aynısından Çek-Çeki!
-- Yaparız be gözüm bırak senedi çeki!
İş çıkışıyla birlikte hemen nevaleler dizildi en kraliçesinden (Neden Kralından olsun bakiim zaten dört sapız en keserinden!)
İnce Teker Feymi (Fehmi) Bünyan Belediye Başkan adayı, kazanamayıp yiyeli beri tekmeyi zaten daha bir içer oldu dubleyi!
Birde İncesu havarisinden göbekli Atilla, kare temem böylece, çayırlar bize villa (!)
Öyle ya bu Feymi’de nakit olmaz onun rakı yarenliği bizim kafeteryadan alacağı (hesaba yazdıracağı) köfte ve etlerle sınırlıdır, getirdiği porsiyon sayısına göre kaç duble içeceğini tayin ederim en zalımından!! Ederim etmesine de bir litrelik bitince benim bagajın zulasını gönüllü patlatmasam!!
CD çalarda Ankara Gazinolarının sanatçısı Şanzel, (bknz.Gogul Birader)
Allah Razı olsun bu Atilla bu pişirme işlerinden iyi çakozluyor, her dubleye bir parça et, bilemedin köfte, böyle masaya Osmani yapar güfte ! Ahanda Feymi zerhoş yine vallahi düşer püf de (!)
Ellaam her mevzuya olurken beterinden maydanOS, şincik bu Durmuş etti bizi mevzu üstü SOS; sos’tan caydık oluyoruz dometOS,bu gidişle Bekri olduk be gözüm çıkacağız fOS, bir de olsak hayır etsin BarborOS (Hayreddin ha ötekisi ne eyler!) (bkmnz:Gogul Birader) (Editörüm bihassa sen hiç bakma!)
Rakılar rakıları açtı Anam-Babam (Bu terimi Samim’den çaldım! Bknz:TV Canım Ailem Dizisi) şişeler bir-bir boşaldı, kafalar ısınınca yalan yok, bu meret bir bilsen nasıl ehven ucuzladı!!
Üçümüzün takışmasına bakan Atilla atladığı gibi arabaya uzak olmayan bayi ye yol aldı!
Arası fazla sürmeden benim Zühtü yine çaldı arayan Atilla :
--- Hıı..
--- Ya Osman hangi yoldan girecektim bulamıyorum!
--- Gesi yolundan dümdüz gel, elektrik trafosu var gördün mü!
--- Şu karşıdaki mi!?
--- Evet – Evet!
Durmuş atladı hemen bağırıyor benim kulağımdaki telefona!
--- Atilla trafoda Ok işareti var “Çekoza gider” yazıyor, okusana!
(Dönüş de özellikle baktım hakkaten Çekoza gider yazıyor hangi muzur yazdıysa!)
Atilla birer parça köfte daha aldı geldi dublelerimizin yanına koydu güzelce, her boşalışında yeni baştan yıkaması bardakları taktire şaan, yine de fazla zay edip suyu bitirmesin aman!!
Efendim muhabbetin en koyu yerleri en ıslak yerleri şüphesiz, buralara taşısak Editörümüz sansür koyar çaresiz!
Gözümü sapıtan Feymi bir rakı bardağını ağzına kadar rakıyla doldurmuş (beni kızdırmak maksadı) diğer ikisi pof-pofluyor iç – iç diye!!
--- İçeyim mi ulan deminden beri benimle uğraşıyorsunuz içeyim mi bu bir bardak susuz rakıyı!!
Aklıma son günlerin en prenses fıkrası geliyor!!
--- Feymi’ciğim sende o rakıyı bardağa dolduracak göz var da!! İçecek (---) yok !!
Diğer ikisi yerlerde hele Atilla’nın göbeği 9 oynamakta!!
NoT: Vaziyet-i pozisyona göre (yani reyting sayısına göre) devamını yazacaam! Hal-i nazarınızda geçerlilik almazsa; Niye ki ne yazacaam!!
Hoşgörüdür Sığınak; Öyle ise Sığınak…
11 – 14.30 – Kayseri
YORUMLAR
Sıkça yazmanızdan zaman zaman ben de şikayetçi olsamda sizi okuma keyfimi bozmuyor bu aksine tebessüme ihtiyac duyduğum anlarda sizi kullanabiliyorum eski otobüslerdeki "imdat çekici" gibi...
Hikayeniz içi-dışı tamam. İyidir kötüdür başka okursun okumazsın ayrı meselerdir ama Yorumlar yazının önüne geçecek bu belli.
Şahsım adına şuna inanıyorumki bu sayfada sistemin izin verdiği ölçüne blog sahibi kendi hikayesinde küfür dahi etse saygıyı hakediyordur. En azından bize hazırladığı sunuma harcadığı zaman için, en azından aynı keyfe ortak olmamızı istediği için veya daha önemlisi yazdıklarına ne söyleyeceğimizi düşünmeden, dert etmeden bizi bir şekilde hayatına dahil edecek kadar önemsediği için...
Sevgili Os_Man-i Alkolle pek aram olmasada şarap tutkunuyum. Gördüğünüz üzere blogda durduğu gibi adamda durmuyor, malesef iki teraneyle bozuluyor beyin zarı, oysa nasıl içilir söylemişsinizde.
Yine de bence; rakının kokusu iyidir, saygısızlığın kokusundan...!
Saygılar...
Rakı Adabı
1. Sarhoş olunmaz.
2. Masada konuşulan masada kalır. Kayıt, not tutulmaz.
3. Fotoğraf çekilmez. Dışarıdan çekene kızılmaz.
4. Telefonla konuşulmaz. Çalarsa açılır, “Rakı içiyorum” denir, kapatılır.
5. GSM’le oynanmaz: Sofra iPhone, Blackberry tanımaz.
6. Muhabbet esnasında biçem, izlek, imgelem gibi kelimeler kullanılmaz.
7. Kadınlar silip oturur: Rakı bardağında ruj izi olmaz.
......................
24. Şarkı mırıldanırken el kol hareketleriyle desteklenmez.
25. El kol fazla hareket etmez.
26. Tartışılır, kalp kırılmaz.
27. Herkes konuşur, monolog olmaz.
.........
69. Zırt pırt kadeh tokuşturulmaz. ( Bu, bana denmiş gibi)
70. Konuşurken rakı masasına vurulmaz.
71. Bardak boş bekletilmez.
72. Masanın her bir köşesi meze ile doldurulmaz.
...........
96. Başka masaya uzun bakılmaz.
97. Masadan kopuk muhabbet edilmez.
98. Çiftler el ele tutuşmaz, oynaşmaz.
99. Sallanan masada içilir, sallanan insanla içilmez.
100. Bunlar kendiliğinden olur, kasarak yapılmaz.
------------------------------
Yüz maddeyi rastgele seçtim, sona ulaşmak için:) daha vurucu maddeler vardı hatta:)
Evet, rakı adabını iyi bilmediğimi söyledim başta:) Blog adabını bilirim ama. Blog yazan herkes, sanırım en az benim kadar Gamyun Blog kuralllarını bilir, ne yazılmaz kısmını özellikle.
Burada onay alan her yazı, bize ulaştığı anda okur, sever ya da sevmez, etkilenir, yorum yazar ya da yazmayız. Bu, bize geçen etkisi olabilir yazının, duramaz yazarız bir yorum, bazen de kendi ruh halimiz elvermez, sevsek de yazamayız kısacık bir şey.
Ben şahsen, yazımı bitirir bitirmez bloga yollayanlardanım, bekleyemem mesela. O yüzden de sıra ve kaynak meselesini anlamadım Great'in, nedir o sahi Great Turkey? Üstelik de bilen birine danış demişsin ya mesela, sahi kime danışılacak haftalık mı aylık mı yazılacağı konusu?
Bir kez şahit oldum bir inceliğe ve o zaman düşündüm bunu, Digor arkadaşımız, hüzünlü bir yazısını beklettiğinden bahsetmişti, eğlenceli bir yazının ardında hoş olmayacağını düşünerek, o zaman aaa sahi demiştim ama belki farkında olmadan yapıyor olduğumu anlamıştım bu yazılı olmayan kuralı, bir şıklık adınaydı ve liste davası içermiyordu.
Kısacası, bu yazılı olmayan kuralları severim ben hayatın her alanında, incelik taşırlar kendi içlerinde çünkü. Blog Portal'da yazılı kurallar zaten çerçevelenmiş, sunulmuş, diğerleri bize kalıyor kısacası...
Uzun bir yorum oldu kusura bakmazsanız sevinirim ben de:)
Sevgilerimle herkese...
Ataya.
Sevgili ömüryüzlüm ; Güzel yorumunuz için teşekkür ederim “Sıkça yazmam” aymazlık ya da hadsizlik formatına girmez ümit ederim ki ! Çünkü hani oruç tutar da iftara kavuşunca çorbayı bile atlayıp sevdiğiniz ana yemeğe sallarsınız ya kaşığı o hesap benimkisi ! Birkaç yıldır yazmıyor, yazsam da paylaşmıyorum, asıl sevdam şiir de olsa, şiir gibi yaşamak yegane ülkümdür, yazdıklarım başımdan geçenlerdir, paylaşmak ise “imdat çekici” olabilmekle rütbelenmektir şahsımca; İyi yazarım, doğru yazarım o başka ancak verdiğim emeğe “saygı” beklerim naçizane veya ötelenmeli/itelenmeliyim hoşlanmayanlarca lakin kırıcı olmak, kırıcı yazmak doğru değil hiçbir platformda!
Varsın yorumlar geçsin önüne yazının yazı yaşanmış bitmiştir bana göre, yorumlardaki muhabbet daha vasıflıdır, yoksa binerim bir belediye otobüsüne dikizlerim olanları yazacak bir şeyler illa ki çıkarırım ve paylaşırım yazdıklarımı tartışmak / paylaşmaktır asıl muradım !
Alkolle hep aram oldu, Great Turkey’in bloğuna yaptığım yorumda da belirttiğim gibi sigarayı ağzıma bile sürmedim yaşantımda, alkolle ise koliklik, akşamcılık, tiryakilik gibi vasıflar alarak anatemlere düşsem bile sevgili gibi yaşadım hep “sigara rakıdan zararlıdır” türküleri çağırdım ama değilmiş anladım !! Biri akını biri karasını vuruyor ciğerin dert girdi mi zor çıkıyor vücuttan bir daha !
Bakın bir humanist paylaşımınız sayesinde kendimi nasıl salıveriyor neler paylaşıyorum sizinle, saklanmayı-gizlenmeyi ise düşünmedim ömrümce!
Dediğiniz gibi “beyin zarı” bozulsa da *azıcık* ucundan kıyısından, maksat paylaşmak olunca çekinmem ki insanın koyusundan (!) Bi haber olanlardan esirgesin Rabbim insan dokusundan, daha nefis bir koku duymadım desem inanın lütfen rakının kokusundan (!)
Sevgi dostluğu üleşmek-hissetmektir gönülde, öyleyse sevgi diye anılacaksınız her yerde..
Sevgili Ataya; Marifet mi bilmem ama Sevgili Aydın BOYSAN’ la bir tek diplemiş adam olma vasfımla öğünürüm, İstanbul’da bir rakı sitesi toplantısında “Bu da sitemizin şairi” diye rütbelenerek tanıştırılmış ve 15 dk.lık sohbet süresi içerisinde bir çok şey paylaşmıştık.
Rakıda fondip en zararlı şeylerdendir ama isteyen – istediği gibi içince rakı daha güzeldir.
O denli bir birikim var ki yazma/paylaşma konusunda aceleciliğimle ard arda gönderiyorum galiba yazıları oysa çok özenerek yazdığım “ Hiç gelmeseydim!” başlıklı yazımı da iteliyorum alt tarafa (!) Blok yönetimine; *Kaçırdıklarınız* ya da benzeri bir başlıkla okuna bilmesi tavsiyesinde bulunmuştum sayfadan düşen blokların, gündeme alacaklardır umarım uyarsa formata.
Kardeşim Aydın Baba’nın “rakı adabı” varyasyonlarını çok paylaştım başkası yerlerde, çal çene oluruz getirirsek burada da gündeme ! Lakin bilinmelidir ki o şirin adam bile en az bir buçuk-iki saat geçirir bir dubleyle ! Yani diyeceğim odur ki rakıda ki adabı duayenler bilmekte-söylemekte!
“Yarı ozansı, yarı masalsı tavır” hep şiir diliyle roman yazma tutkumun kalıntısıdır yazılmış roman ve denemelerim çok fazladır sizin de hissettiğiniz böylesi tarzlarda, sizin de belirttiğiniz gibi yazar yollarım ben de yazımı bekleyemem çok fazla istasyonda bazlarda !
Her şey gönlünüzce olsun gününüz neşe dolsun.
Sevgili CeZbE ; Keyif almanızdan ve benzer olaylar yaşamış olmanızdan memnun olduğumu belirteyim evvela, o dekanların, profların, öğretmenlerin-hocaların ne denli çocuklaştıkları ne denli şirin muhabbetler paylaştıkları masalardır o rakı masaları iyi bilirim, büyüyene dek hep büyüklerle içtim ucundan – kıyısından oturmayı kalkmayı rakı adabında kalmayı onlardan öğrendim mütamadiyen ve bazı aymazlıklarım oldu düz yolda gidenin ayağını burkması misali zararı hep kendime oldu bu yaramazlıklarımın !
“Sıcak musluğundan su, soğuk musluğundan rakı akan bir taş ev” hayali süpermiş, benim de kendimce bir *rakı şehri” oluşturma hayallerim vardır hiç silemediğim fikrimden, paylaşmak isterim sizinle özür dileyerek meşgul ettiğim için yüreğinizden - gözünüzden !
Siz sevgisiniz tebessüm eksilmesin çehrenizden.
Dün rüyamda gittim rakı şehrine!
Önüm, arkam, sağım, solum rakıydı.
Benzemiyor gülü, karanfiline,
Önüm, arkam, sağım, solum rakıydı.
Rakı şehri seni gezdim dolaştım,
En uzakta kalan yere ulaştım,
Sokaklarda sarhoşuna bulaştım,
Önüm, arkam, sağım, solum rakıydı.
Ne umdum, ne buldum bu rüyadan,
İşte orda keyif aldım yaşamdan,
Böyle bir yer yaratmaz mı Yaradan!
Önüm, arkam, sağım, solum rakıydı.
Tamam dedim,şimdi kandım rakıya,
İçtim-içtim dönüverdim çakıya,
Düşümde ki şehirde yoktu riya,
Önüm, arkam, sağım, solum rakıydı.
Şöyle baktım kokmuyordu anason,
Kokusu yok diye sanmayın fason!
İstedik de icat oldu ama son (!)
Önüm, arkam, sağım, solum rakıydı.
Hiç kimseyi kimse horlamıyordu,
İçki içme diye zorlamıyordu,
Polis bile beni bulamıyordu,
Önüm, arkam, sağım, solum rakıydı.
Birden canım çekiverdi uyandım,
Dolapta da kalmamış, şimdi yandım!
En yakın bir bayiciye dayandım
Önüm, arkam, sağım, solum rakıydı.
Aldım üç beş stok ettim evime,
Lazım olur diye gömdüm de çime!
Kalanını hörgüçledim içime,
Önüm, arkam, sağım, solum rakıydı.
Osmani’yim ben rakıdan geçemem,
Entel–dantel, viski–miski içemem,
Başka çeşit, başka marka seçemem,
Önüm, arkam, sağım, solum rakıydı.
0107 - 13.40 Kayseri
Sevgili öмяüм ѕєηιη σℓѕυη; Fikirlerimle birebir örtüşen görüşleriniz için teşekkür ederim, yorum düşme nezaketinizse büyük incelik, dilerim ki yüreğinizde sevgi olsun öncelik!
Ben o 'Os_Man_i ' yine neler yazmış acaba diyenlerdenim. Yazılarınızı keyifle okuyorum dilinizi üslubunuzu çok beğeniyorum. Çok yazıyor olmanız bence teşvik edici rahatsız olunmasını anlayamıyorum. Blog portaldaki yazıların sık olması birtakım yazıların değerine gölge düşürüyor düşüncesini de anlamış değilim. Neticede insan okumak isteyince (benim gibi)) bu ay neler yazılmış bir bakayım deyip zaman harcıyor illaki ilk üç yazı okunacak diye bir kural varda benim mi haberim yok. Din devlet haram helal konularının tartışılması da sakıncasız bence herkes fikrini söyleyebilmeli fakat her fikre at gözlüksüz bakabilecek kadarda objektif olunabilmeli.
Görünen o ki yazınız sadece hoş muhabbet arkadaş anılarınızın paylaşıldığı bir yazı olmakla kalmayıp bir çok arkadaşımızı düşünmeye eleştirmeye tabiri yerindeyse kalem tutmaya yönelttiğinden oldukça kıymetli olmuş.
Siz yazmaya devam edin Os_Man_i biz okumaya devam edeceğiz.
Benim hayal gemisinde miço olmanı tavsiye etmem.çünkü içtiğin her rakının kokusu burnuma gelince bende sarhoş olurum. bir gün bakarsınki TİTANİK gemisinin kaptanı gibi gemiyi bir buzul dağına çarparım...sonu belli denizin dibi:))
ASI_KES27 Hayal gemisinin kaptanı:)