Dikkat : Bu blok bir alkol hikayesi içermektedir, sevmeyenlere rica bloğa girmemektir!

Samanlıktan tüy gibi hafif samanı kaldıramayıp  Zühtü’ye seslenen bu kadına kafayı taktım iyice ! Vallahi bir kerçane var kaldıramamasına sebep!

Hani bir önceki muhabbetin baş kısmını kopyalarken hataen unutmuşuz ya telefonumun “Samanlıktan kaldıramadım samanı da Zühtü” diye çaldığını belirten ibareli kısmı! Ahan da şimdi yazıyorum amma nasıl kaldıramaz samanı bu kadın şaşıyorum!!

Samanlıktan kaldıramadım…. demeden titremeye başlar başlamaz  telefonumu açtım ..

--- Hı!..

--- Alo Osman neredesin ya kaç gündür bağa gelmiyorsun!

--- Ne gelecem Kardeşim profesyonel aşçı oldum sayenizde her gün yemek yapmaktan size!

--- Yemin veriririm bak gel!

--- Nasıl gelem kafalar iyi, araba sürmek kolay mı ? Ehliyetler gider vallahi!

--- Gesi’demisin biz gelip alalım!

--- Ya  ısrar etme evlere dağılıyoruz zaten!

(Gitmedik; İncesu çok uzak hem de tam ters tarafta!)

Kafalar ütü tutmaz kumaş kıvamında azizim rakılar rakıları kovalıyor biteviye, biz de ne mide var ne ciğer rakılara yetişmeye, İnce Teker Feymi durduğu yerde uyuklamaya başladı bile, her zaman ki hileler bunlar Bünyan’a otobüsle gitmemek için iyice kopmuş numaraları !..

--- Atilla arabayı sen sür bari  !

Atilla direksiyonda, şişe benim ayağımın yanında erik, çilek, muz ağırlıklı bordür tabağı her yudum çekene ikram, Bünyan 20 Km’ymiş ne gam!

Allah’tan Gesi – Turan – Ağırnas üzerinden köy yollarından gideceğiz kimseye sebep olmadan!

Demedim mi işte kendine geldi Feymi rakı aramakta (!)

Yol aldık epey Ağırnas çıkışı çeşme başında ihtiyaç molası, oysa yağmurluydu hava, çeşmede de su var ne gerek var araziyi sulamaya (!)

Bir davar sürüsü yanında fena sayılmayacak çoban köpekleri, yanlarında yavru köpekler 8 – 10 tane şirin mi şirin,  günlerdir bağa bir köpek götürmek aklımda Çoban’lara söylüyorum; “Al Ağbi istediğini !” izni! Tek- tek bakıyorum Anam – Babam bir tane erkek köpek yok aralarında seçilmiş, vazgeçiyorum köpek almaktan orada!

Şirin bir edepsize sesleniyorum “Feymi geh diye!” heyhat o da dişi ismini sevmemiş edalarıyla bana garip – garip bakmakta! 

Feymi, geçen senenin ürünü tontiş bir köpeği gösteriyor.

--- Şu da Osman o zaman baksanıza göbeği nasıl oynamakta!!

Bu arada asfaltın ortasında, arabada Gesi Bağları çalmakta Durmuş açtı sonuna dek sesini! Hayda 4 adet mahlukat, yolun ortasında yalpalaya – yalpalaya  oynamakta!! CD çalar Gesi Bağlar’ını geçip Trabzon – Giresun havarisine doğru yol alıp İbo rahim Aga’nın yeni icat Kolbastısı’nı çalmakta, zıplayan ayaklar, yarım kilo gider mi düşüncesi benle Atilla’da, bu işleri iyi bilirim edalarıyla oynayan Durmuş öbür tarafta, Sayın Başkan’ımı sorarsanız o leylek misali zıplamakta! Çobanlarsa  bize elleriyle o meşhur işareti yapmakta (Delisin işareti Canııım ne sandıydınız!)

Bünyan’a varıp artık hakkaten yamulan Feymi’yi yerine yatırmadan kapıya bırakıp kaçtık kelimenin tam anlamıyla,  Yenge  bir görürse yandık çıra kıvamıyla!

Saat erken sayılır 21.30’u salladı Feymi sokaktaki Bayiden birer de cila niyetine bira aldı bize eve gitmeden önce, alışkanlık mı diyelim Atilla’nın geri çekilmesi mi bilmem! Direksiyon yine benim ellerimde! Bünyan’ı çıktık mı rahatız, oh çimento fabrikasına da geldik! Şurdan döner dönmez ana yol  the end rahat rahat gideriz evlere, dönüşten  sonra yollar gidiyor köylere..  

O da ne !! Yol kenarı Babalar! (Kırmızı külahlar) İşte yandık bunlar beni Babalar, bir iki çevrilen kamyon yüzünden göremedim, lakin kamyon çevirmesi yapan ekip bizi çevirmez cesareti, o da ne fosforlu fener çek sağa işareti, çektim!!! Yine ettim edeceğimi kendime yeter oldum biter oldum Billahi ben kendimden usandım, ne edersem kendim ettim kendime!!

--- İyi yolculuklar Beyefendi ehliyet ruhsat!

Ruhsatı verdim ehliyet bagajda cekette nameleri, arabalarının arka oturağından “üfürttürme” zımbırtılarını da alınca anladım üfürtecek, kurtulmak yok ellerinden!  Bagajdan ehliyet çıkarır gibi yaptım yan taraftan sıvıştım Azizim yolun karşısı tarlalar, Gesi’ye kadar yaya gitmezsem namerdim yeter ki şu geceyi atlatayım!!

Telefon trafiği arabayı Atilla’ya vermişler, yarın gelip ruhsatı alsın demişler (!)

Hoşgörüymüş sığınak ! Öyle ise sığınak!...

2109 – 14.30