GIDI GIDI...
09 Ağustos 2014, 05.34 A- A+
Bir mağazanın önündeyim. Eşleriyle beraber gelen erkeklerin her seferinde aynı davranışları sergilediği bir mağaza burası...
Davranış 1: Mağaza önüne elinde alışveriş poşetleriyle gelmek
Davranış 2: Mağazanın türünü tespit etmek yani algılamak
Davranış 3: Mağazaya girmeyerek " ben vitrinlere bakıyorum karıcığım" demek
Davranış 4: Yan mağazanın vitrinindeki oval camlı son teknoloji televizyonu incelemek
Davranış 5: Eğilerek bu televizyonun etiketine bakmak.
Evet...Anladığınız üzere bayan iç çamaşırı satan bir mağaza burası... Eşleriyle gelen her erkek mağaza dışında eşinin alışverişini beklerken televizyon inceliyordu. Sanırım evli erkeklerin kaderi bu... Neyse... Yazardım bir şeyler ama RTÜK sansür uygulayabilir:)))Peki bu mağaza önünde benim ne işim vardı? Ben 2-3 yaşlarındaki bir canavarı ( çok tatlı bir canavar ) gezdirmekle görevliydim. Yani yeğenimle amca-yeğen alışveriş merkezinde takılıyorduk. Bu mağazanın önünden geçerken vitrin yeğenimin dikkatini çekti ve daha önceki tecrübelerime dayanarak onu ağlatmamam gerektiğinin bilincinde olduğum için; isteksiz bir şekilde bu mağaza vitrinine takılı kaldım.
" Bu ne?" ... " O bir manken".... " Kafası kopmuş".... Çocuk haklı sayılırdı. Mankenin kafası yoktu. Bir adım sola kaydı. Sonra " Bak, bir bacak" dedi. " Evet, o bir kadın bacağı" dedim. " Kadın bacağııııııı" diye bağırdı. Bağırırken elleriyle alkış yapmayı da ihmal etmedi... Bir adım sola kaydı. Sormaya hazırlandığı " Bu ne?" sorusuna vereceğim cevap sonrası bağırarak söyleyeceğimi tekrarlayacağı kelime grubu alışveriş merkezinden atılmamıza vesile olabileceği için hemen vitrinle arasına girerek " Bak karşıda fenerium var. O'nun vitrininde daha çok kafasız manken görebiliriz." dediysem de dinletemedim.
Bir adım sola kaydı. " Çıplak" dedi. Üzerinde bir parça iç çamaşırı bulunan mankeni gösteriyordu. " Evet paşam, gel sana dondurma alayım." dedim. " Olmaz bana yasak" dedi. Terlemeye başlamıştım. " Ben ona gıdı gıdı ( gıdıklamak eylemi) yapcam" dedi. " Aslanım, her çıplağa gıdı gıdı yapılmaz. Hem o cansız gülemez." dedim. " Olsun, gıdı gıdı yapcammmm" diyerek koşar adım mağazadan içeri girdi.
Ben de mecburen arkasından içeri girdim. Çok az erkeğin girmeye cesaret edebileceği gizli bir dünyaya adım atmış gibiydim. Etrafım elinde " jartiyer", "mayobikini" , " saten gecelik" gibi nesneler bulunan kadınlarla çevriliydi. Sanırım ortama uymayan tek canlı ben olduğum için bir anda tüm dikkatler üzerime çevrildi. " Şey... Çocuk...Igghhh... İçeri koştu da ben de mecburen arkasından şey ettim..." gibilerinden bir şeyler zırvaladım. Neyseki dikkatler bir anda üzerimde ki yoğunluğunu kaybetti. Hemen yeğenimin yanına koştum. Vitrindeki mankenin yanına gitmişti. " Gıdı gıdı yapcammmm" diye bağırdı. " Lan aslanım, sırası mı gıdı gıdının" dediysem de ikna edemedim. O yaş grubu sanırım çok inatçı oluyor. Neyse... Mecburen yeğenimi aldım kucağıma, kimsenin bize bakmadığı bir anı yakalayıp uzatttım bunu mankene doğru.... Ben yeğenimin gıdı gıdı faaliyetinden çok etrafı kolacan etmekle meşguldüm. Neyseki az gıdı gıdıdan sonra " Yeter mi ?" sorumun karşılığı kafa sallamayla onay verilerek tamamlandı. Bu seferde " amca sen de gıdı gıdı yap" baskısına maruz kaldım. " Paşam bak sinirleniyorum, büyüğünce sana bunun hesabını çok pis sorarım" desem de fayda etmedi. Cıyaklama sesine katlanamamanın vermiş olduğu zayıflıkla mankenin koltuk altına gıdı gıdı yaptım. ( Ha burayı yazmasamıydık be ya) . Neyse... Gıdı gıdımın süresi(2 hadi bilemediniz 3 saniye kadar) kısa bulunmuş olmalıki cıyaklama devam etti. Tam elimi mankenin koltuk altına gıdı gıdı için tekrar uzatıyordum ki " Bakar mısınız?" sorusuyla irkildim. Utancımdan arkamı dönemiyordum. Kızarmış domates kıvamındaki yüz ifademle tam arkamı dönmek üzereydimki aynı sesin " Bu babydoll un başka renkleri yok mu?" sorusuyla rahatladım. " Bakar mısınız?" sorusunun beni muhattap almadığını anlamış olmanın vermiş olduğu sevinçle yeğenimi kaptığım gibi mağaza dışına doğru yöneldim. Ancak mağazayı terk etmek tahmin ettiğim kadar kolay olmayacaktı. Çünkü 2-3 yaşındaki zıpır kucağımında tepinirken aynı zamanda da cıyaklıyordu. Mecburen yere bırakmak zorunda kaldım. Bizim küçük canavar etrafta koştururken ben de daha önce hiç duymadığım ( ve muhtemelen duyamayacağım) konuşmalara şahit olmak üzereydim...
- " Ben biraz kiloluyum ya, babydoll beni aslında rahatsız ediyor. Biraz daha büyük olanı yok mu bunların? " - " En büyüğü bu hanımefendi"- " Her şeyi de sıfır bedenler için üretiyorlar. Eeeee! Biz napcazzzz?"
( Gerisi şahsım tarafınca sansüre edilmiştir. Son yazdığım cümleyi okudum da" sansüre edilmek" diye bir ifadenin varlığından şüpheliyim.)
Bu bayanın sıfır beden olmadığı daha doğrusu şişko olduğu için bilmem ne hayatındaki zorluklarını duyuyor olmanın vermiş olduğu sıkıntılı ruh haliyle kaptığım gibi ufaklığı dışarı fırladım. Artık değil " cıyaklamak" alışveriş mağazısını yıksa umurumda değildi. Ağlamaması için tekrar vitrini işaret ederek " Bak kafasız manken" dedim. O da " kafasız manken" diyerek tekrarladı. İlgisinin azalmaması için parmağımla başka bir mankeni gösterirken " bak kafası olan bir manken" dedim. Ufaklık " kafası olan manken" diye tekrarlarken dünyalar güzeli bir bayanın yanımdan geçerken yarıçıplak bir mankeni parmağımla işaret ettiğim için bana güldüğünü gördüm.
Sonra vitrine 18 yaşlarında 3 kız ve 1 delikanlı yaklaştı. Biz " kafalı-kafasız" muhabbetine devam ederken biraz vitrini incelediler. Delikanlı tam tabiriyle yılışık bir tipti. Fısıltılı konuşmalarıyla kızlardan birinin kulağına bir şeyler söylüyordu, sonra gülüşüyorlardı. Artık nasıl ve ne ile ilgili espiriler yapıyorsa:) Neyse... Kızlar içeri girerken bizim ergen espirisini patlattı. " Denediğinizin yakışıp yakışmadığını sormak isterseniz seslenmeniz yeterli..." ...
Çok gördüm ben bu tipleri... 18-20 yaş arası... Kötü espiri yapan ama yaptığı espiriye dakikalarca kendi kendine sırıtan.... Kuzeninin veya kardeşinin kız arkadaşlarıyla hafta sonları alışveriş merkezine gelmeyi bir şey sanan... Saçma sapan renkli ve desenli tişörtler giyen tipler...Pek haz etmediğim için göz göze geldiğimiz an kaçırıyorum gözlerimi... Çünkü muhabbet muhtemelen " ah bu kadınların saçmalıkları" gibi yüzyıllardır süregelen bir konuyla başlayıp " alışveriş yapan kadınların peşinde dolanmak zorunda olan zavallı erkekler" şeklinde devam edebilir. Hiç çekemem... Ama bir yandan da böyle bir mağazada herhangi bir nesnenin denenme ihtimali olup olmadığını da düşünmüyor değildim açıkcası:))
Ben bu düşünceler içerisinde kaybolmuşken yeğenimin " kadın bacağııııı" narasıyla kendime geldim.... Sağa sola baktığımda yeğenimin alışveriş merkezindeki koridorun tam ortasında yer alan bir bankta oturan mini etekli bir kadının tam karşısında durmuş periyodik olarak " kadın bacağıııı" diye bağırdığını gördüm. Hemen koşarak yeğenimi kucağıma alırken bir taraftanda bayana dönüp" kusura bakmayın ilk defa kadın bacağı görüyorda" gibi bir şeyler zırvaladım....Kadının cevabı yeterince netti. " Gerizekalı".... Ne yalan söyleyeyim.. İçimden bir kez daha plaaa plaaa plaaa....
DİPNOT:1- Siz siz olun... 2-3 yaşlarındaki bir çocukla alışveriş merkezleri yerine çocuk parklarına gidin.....
2- Kadın iç çamaşırı mağazasına girecek olursanız gözlerini ve kulaklarınızı kapatın...( erkekler için geçerlidir.)
3- Blogda yer alan "fenerium mağazısındaki kafasız mankenler" ibaresi kışkırtma veya hor görme amaçlı yazılmamıştır.
4- Blog şahsım tarafından geç saatte yazılmış olup ( saat04:00- 05:00 arası) kontrol edilmemiştir. Yazım ve bilmem ne hataları için şimdiden özür dilerim.
Davranış 1: Mağaza önüne elinde alışveriş poşetleriyle gelmek
Davranış 2: Mağazanın türünü tespit etmek yani algılamak
Davranış 3: Mağazaya girmeyerek " ben vitrinlere bakıyorum karıcığım" demek
Davranış 4: Yan mağazanın vitrinindeki oval camlı son teknoloji televizyonu incelemek
Davranış 5: Eğilerek bu televizyonun etiketine bakmak.
Evet...Anladığınız üzere bayan iç çamaşırı satan bir mağaza burası... Eşleriyle gelen her erkek mağaza dışında eşinin alışverişini beklerken televizyon inceliyordu. Sanırım evli erkeklerin kaderi bu... Neyse... Yazardım bir şeyler ama RTÜK sansür uygulayabilir:)))Peki bu mağaza önünde benim ne işim vardı? Ben 2-3 yaşlarındaki bir canavarı ( çok tatlı bir canavar ) gezdirmekle görevliydim. Yani yeğenimle amca-yeğen alışveriş merkezinde takılıyorduk. Bu mağazanın önünden geçerken vitrin yeğenimin dikkatini çekti ve daha önceki tecrübelerime dayanarak onu ağlatmamam gerektiğinin bilincinde olduğum için; isteksiz bir şekilde bu mağaza vitrinine takılı kaldım.
" Bu ne?" ... " O bir manken".... " Kafası kopmuş".... Çocuk haklı sayılırdı. Mankenin kafası yoktu. Bir adım sola kaydı. Sonra " Bak, bir bacak" dedi. " Evet, o bir kadın bacağı" dedim. " Kadın bacağııııııı" diye bağırdı. Bağırırken elleriyle alkış yapmayı da ihmal etmedi... Bir adım sola kaydı. Sormaya hazırlandığı " Bu ne?" sorusuna vereceğim cevap sonrası bağırarak söyleyeceğimi tekrarlayacağı kelime grubu alışveriş merkezinden atılmamıza vesile olabileceği için hemen vitrinle arasına girerek " Bak karşıda fenerium var. O'nun vitrininde daha çok kafasız manken görebiliriz." dediysem de dinletemedim.
Bir adım sola kaydı. " Çıplak" dedi. Üzerinde bir parça iç çamaşırı bulunan mankeni gösteriyordu. " Evet paşam, gel sana dondurma alayım." dedim. " Olmaz bana yasak" dedi. Terlemeye başlamıştım. " Ben ona gıdı gıdı ( gıdıklamak eylemi) yapcam" dedi. " Aslanım, her çıplağa gıdı gıdı yapılmaz. Hem o cansız gülemez." dedim. " Olsun, gıdı gıdı yapcammmm" diyerek koşar adım mağazadan içeri girdi.
Ben de mecburen arkasından içeri girdim. Çok az erkeğin girmeye cesaret edebileceği gizli bir dünyaya adım atmış gibiydim. Etrafım elinde " jartiyer", "mayobikini" , " saten gecelik" gibi nesneler bulunan kadınlarla çevriliydi. Sanırım ortama uymayan tek canlı ben olduğum için bir anda tüm dikkatler üzerime çevrildi. " Şey... Çocuk...Igghhh... İçeri koştu da ben de mecburen arkasından şey ettim..." gibilerinden bir şeyler zırvaladım. Neyseki dikkatler bir anda üzerimde ki yoğunluğunu kaybetti. Hemen yeğenimin yanına koştum. Vitrindeki mankenin yanına gitmişti. " Gıdı gıdı yapcammmm" diye bağırdı. " Lan aslanım, sırası mı gıdı gıdının" dediysem de ikna edemedim. O yaş grubu sanırım çok inatçı oluyor. Neyse... Mecburen yeğenimi aldım kucağıma, kimsenin bize bakmadığı bir anı yakalayıp uzatttım bunu mankene doğru.... Ben yeğenimin gıdı gıdı faaliyetinden çok etrafı kolacan etmekle meşguldüm. Neyseki az gıdı gıdıdan sonra " Yeter mi ?" sorumun karşılığı kafa sallamayla onay verilerek tamamlandı. Bu seferde " amca sen de gıdı gıdı yap" baskısına maruz kaldım. " Paşam bak sinirleniyorum, büyüğünce sana bunun hesabını çok pis sorarım" desem de fayda etmedi. Cıyaklama sesine katlanamamanın vermiş olduğu zayıflıkla mankenin koltuk altına gıdı gıdı yaptım. ( Ha burayı yazmasamıydık be ya) . Neyse... Gıdı gıdımın süresi(2 hadi bilemediniz 3 saniye kadar) kısa bulunmuş olmalıki cıyaklama devam etti. Tam elimi mankenin koltuk altına gıdı gıdı için tekrar uzatıyordum ki " Bakar mısınız?" sorusuyla irkildim. Utancımdan arkamı dönemiyordum. Kızarmış domates kıvamındaki yüz ifademle tam arkamı dönmek üzereydimki aynı sesin " Bu babydoll un başka renkleri yok mu?" sorusuyla rahatladım. " Bakar mısınız?" sorusunun beni muhattap almadığını anlamış olmanın vermiş olduğu sevinçle yeğenimi kaptığım gibi mağaza dışına doğru yöneldim. Ancak mağazayı terk etmek tahmin ettiğim kadar kolay olmayacaktı. Çünkü 2-3 yaşındaki zıpır kucağımında tepinirken aynı zamanda da cıyaklıyordu. Mecburen yere bırakmak zorunda kaldım. Bizim küçük canavar etrafta koştururken ben de daha önce hiç duymadığım ( ve muhtemelen duyamayacağım) konuşmalara şahit olmak üzereydim...
- " Ben biraz kiloluyum ya, babydoll beni aslında rahatsız ediyor. Biraz daha büyük olanı yok mu bunların? " - " En büyüğü bu hanımefendi"- " Her şeyi de sıfır bedenler için üretiyorlar. Eeeee! Biz napcazzzz?"
( Gerisi şahsım tarafınca sansüre edilmiştir. Son yazdığım cümleyi okudum da" sansüre edilmek" diye bir ifadenin varlığından şüpheliyim.)
Bu bayanın sıfır beden olmadığı daha doğrusu şişko olduğu için bilmem ne hayatındaki zorluklarını duyuyor olmanın vermiş olduğu sıkıntılı ruh haliyle kaptığım gibi ufaklığı dışarı fırladım. Artık değil " cıyaklamak" alışveriş mağazısını yıksa umurumda değildi. Ağlamaması için tekrar vitrini işaret ederek " Bak kafasız manken" dedim. O da " kafasız manken" diyerek tekrarladı. İlgisinin azalmaması için parmağımla başka bir mankeni gösterirken " bak kafası olan bir manken" dedim. Ufaklık " kafası olan manken" diye tekrarlarken dünyalar güzeli bir bayanın yanımdan geçerken yarıçıplak bir mankeni parmağımla işaret ettiğim için bana güldüğünü gördüm.
Sonra vitrine 18 yaşlarında 3 kız ve 1 delikanlı yaklaştı. Biz " kafalı-kafasız" muhabbetine devam ederken biraz vitrini incelediler. Delikanlı tam tabiriyle yılışık bir tipti. Fısıltılı konuşmalarıyla kızlardan birinin kulağına bir şeyler söylüyordu, sonra gülüşüyorlardı. Artık nasıl ve ne ile ilgili espiriler yapıyorsa:) Neyse... Kızlar içeri girerken bizim ergen espirisini patlattı. " Denediğinizin yakışıp yakışmadığını sormak isterseniz seslenmeniz yeterli..." ...
Çok gördüm ben bu tipleri... 18-20 yaş arası... Kötü espiri yapan ama yaptığı espiriye dakikalarca kendi kendine sırıtan.... Kuzeninin veya kardeşinin kız arkadaşlarıyla hafta sonları alışveriş merkezine gelmeyi bir şey sanan... Saçma sapan renkli ve desenli tişörtler giyen tipler...Pek haz etmediğim için göz göze geldiğimiz an kaçırıyorum gözlerimi... Çünkü muhabbet muhtemelen " ah bu kadınların saçmalıkları" gibi yüzyıllardır süregelen bir konuyla başlayıp " alışveriş yapan kadınların peşinde dolanmak zorunda olan zavallı erkekler" şeklinde devam edebilir. Hiç çekemem... Ama bir yandan da böyle bir mağazada herhangi bir nesnenin denenme ihtimali olup olmadığını da düşünmüyor değildim açıkcası:))
Ben bu düşünceler içerisinde kaybolmuşken yeğenimin " kadın bacağııııı" narasıyla kendime geldim.... Sağa sola baktığımda yeğenimin alışveriş merkezindeki koridorun tam ortasında yer alan bir bankta oturan mini etekli bir kadının tam karşısında durmuş periyodik olarak " kadın bacağıııı" diye bağırdığını gördüm. Hemen koşarak yeğenimi kucağıma alırken bir taraftanda bayana dönüp" kusura bakmayın ilk defa kadın bacağı görüyorda" gibi bir şeyler zırvaladım....Kadının cevabı yeterince netti. " Gerizekalı".... Ne yalan söyleyeyim.. İçimden bir kez daha plaaa plaaa plaaa....
DİPNOT:1- Siz siz olun... 2-3 yaşlarındaki bir çocukla alışveriş merkezleri yerine çocuk parklarına gidin.....
2- Kadın iç çamaşırı mağazasına girecek olursanız gözlerini ve kulaklarınızı kapatın...( erkekler için geçerlidir.)
3- Blogda yer alan "fenerium mağazısındaki kafasız mankenler" ibaresi kışkırtma veya hor görme amaçlı yazılmamıştır.
4- Blog şahsım tarafından geç saatte yazılmış olup ( saat04:00- 05:00 arası) kontrol edilmemiştir. Yazım ve bilmem ne hataları için şimdiden özür dilerim.
YORUMLAR
Ee sen feneriumdaki mankenlere kafasız dersen, çocukta senin kafanı böyle bulandırır:)) Aferin yeğene, bu çocuk doğuştan fenerli :)
Nedense içimden bir ses çocuğu gezdirme bahanesiyle oralara dittiğinizi söylüyor birrr.Minicik çocuğa ki kesinlikle erkek çocuğu olmalı kadın bacağı diye artı bir açıklama da maksatlı olabilir ikiiii.Ki çocuk zaten bu eğitimin sonunda tescilli sapığa dönüşecek üççç.İç çamaşırı satan mağazada oyalanma süreniz de çok dikkat çekici dörtt. Minik çocukların eğlenecekleri yeri bilmediğinizi söylemeyin beşşş.
Şaşırttınız Türk 38 hem de çok :DDDD
Sahi sen, o iç çamaşırı isimlerini nerden biliyorsun? Neyse hesabı buradan verme! Bizzat yüzyüze tahsil ederim nasıl olsa :P
Bir kez daha sindirmek için okuyacağım:) Hâlâ böyle bir yazıyı nasıl yazdın i-na-na-mı-yo-rum:D
Ben çamaşırda falan değilim kesinlikle.
Yetişkin bir -hem de öğretmen:)- beyefendinin, alışveriş merkezinde, iç çamaşırı mağazasının vitrinindeki cansız mankenin koltuk altına "gıdı gıdı" yapmasına takılı kaldım.:)) Üstelik kucağındaki çocukla, üstelik o çocuğa " Aslanım, her çıplağa gıdı gıdı yapılmaz." diye öğüt bile vermişken.:))
Okurken canlandırırız ya, bu durumu da gözümün önünde canlandırmaya çalışıyorum, ııh olmuyor.:) Siz en iyisi şu vaadettiğiniz videolu blogu yollayın portala.:)
Şaka bir yana, "Her erkeğin başına gelebilir böyle işler" diyip geçelim.:)
Eğlenceli, hoş yazıydı. Teşekkürler.
Sevgili Türk hocam hiç üşenmedinmi diyecek olursan, yo hiç üşenmedim. Gittim gsstore'ye ordan çektim bi kafasız resim geldim : )
Fenerium'da da kafasız mankenler varmış, gsstore'de de var !!!El kadar çocuğa kötü emellerinizi alet ederken Fenerbahçe düşmanlığınıda aşılamamakta hiçte geri kalmamışssınız... O iç çamaşırı mağazalarındanda resim çekip örneklemeler vermek isterdim ancak sizin gibi Sayın Atayanın kameralarına yakalanır korkusu yüzünden vazgeçtim: )) Mazallah bi düşünürmüsünüz elimde telefon iç çamaşırı vitrinindeki mankenlerin resimlerini çekiyorum : )) derdimi anlatana kadar 6 ay geçerdi : ))
Hezamanki gibi tatlı anlatım tarzınızla farkınızı ortaya koyup yüzlerde tebüssüme sebebiyet verip neşe kaynağı oluyorsunuz.İçinizdeki sevgi güzellik hiç eksik olmasın hocam sevgi ve saygılarımla...
Not: ekrana göre sağ mankene göre sol :) gögüsüne sizin için ufak bir not bıraktım ;)
CeZbE; tüm samimiyetimle siyah rengi şaka mahiyetinde yazdığımı belirtmek isterim. İlk yorumunuzda değinmediğim bir noktaya da izninizle değinmek istiyorum. Bir erkek iç çmaşarı mağazısını yazmış demişsiniz ya o erkek bu blogu yazıp yazmamakta çok tereddüt yaşadı. Son anda yazmaya karar verdi:))
Sat_Agraha; o videolu blogu açıklayayım. Videonun sonunda açık şekilde adım soyadım ve neredeyse adresim gösteriliyor. Bir türlü becerip bir programla o bölümü kesemedim. Bu sebeple eklemedim. Yoksa blog yani yazı kısmını hazırlayalı çok oldu.
anka1453, hayat hem acı hem tatlı...Ben acı tarafına da sıkca değindim, siz blogları takip eden birisi olarak bunu zaten biliyorsunuzdur. Ancak belli süredir eğlenceli şeyler yazmaya çalışıyorum. Bazen gülmek de gerekli... Ama bu kesinlikle üzüntü duymamız gereken konulara duyarsızlık şekline dönüşmemelidir. Teşekkürler...
O__ben; emeğine sağlık kardeşim benim. Resim tam cuk oturmuş:))) 1-0 öne geçtin:)) Özellikle not kısmı ilginç olmuş. İşte spor taraftarlığı böyle olmalı. Saygı ve svegi çerçevesinde taşı gediğine koymalı:)) Sağolasın...