gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Ölü çocuklar!

09 Ağustos 2014, 13.00
A- A+

Çocuklar donmamış beton gibidir, üzerlerine ne düşerse iz bırakır.. Haim Jinott

Çocuk, çocuk, çocuk...

Buraya sayfalar dolusu sadece ve sadece ‘’ÇOCUK’’ yazmak istiyorum. İki hecelik bir sözcük; ‘’ço-cuk’’ hepsi bu kadar mı? Oysa bu iki heceye neler sığdırılmaz ki.

Başlık korkunç olabilir ama ne yazık ki, acı gerçek. Çok basit bir soru sorsam sizlere; ‘’çocuk’’ tarifini yapın diye? Çocuk; masumiyettir, gelecektir, umuttur, sevgidir, hayatın anlamıdır, bağlılıktır, sadakattir, anne babaların mutluluk kaynağıdır, yaşamın ta kendisidir... 

Savaşlarda nasıl bir vahşi duygu ise hep çocuklar katlediliyor! Televizyonlarda feryat eden analar, çocuklar aç ve susuz dağlarda ölüme terk edildiklerini yayınlıyorlar.

Sincar dağında 70 çocuk açlıktan, susuzluktan ve sıcaktan, ayrıca 250 çocuk ise yiyecek bulamadıkları için yedikleri zehirli otlardan ölüyor! Filistin’de ölen insanların yarısı çocuklar. Savaşı oyun olarak algılayan çocuk ne yazık ki! İğrenç emeller uğruna göçe zorlanıyorlar, katlediliyor. Yanı başımızda bulgur kaynatır gibi küçücük bedenler ölüm kusan silahların altında kavruluyor.  

Bütün bunlar neden oluyor? Mezhepçilik, ırkçılık, etnik köken üzerinden oynanan oyunlardan dolayı! (......)

Bir kadın bağırıyor ‘’kardeşlerim insanlık adına size sesleniyorum, bizi kurtarın.’’ Ne kadar dramatik kahredici bir feryat?!

 

YORUMLAR

09 Ağustos 2014, 23.48
      Savaş kelime anlamı itibariyle pis bir kelime nezdimde ,kötülükle savaşmadıkça...Yazık ki  savaş masum ,çocuk vs dinlemiyor.yanıbaşımızda yaşananlar içimizde pis bir acıya dönüşüyor her geçen gün.Bu yüzden belki de ben hayvanları daha çok severim.İnsanlık insanlığını kaybettiğinden bu yana...Dünya yeniden şekilleniyor , şekillendikçe mazkumlar  yok ediliyor zayıflar yok ediliyor. Elbette ki her şeyin bir sonu olduğu gibi bunun da sonu olacak ve insanlık bir kez daha utanacak insanlığından...
10 Ağustos 2014, 00.06
Her ne sebeple olursa olsun insanlar öldürmemeli ve öldürülmemeli:(
10 Ağustos 2014, 00.13
Bunca vahşi, ilkel, insanlık dışı olayın, din adına yapılması ve islam coğrafyasıyla örtüşmesi, dünyanın geri kalanının da bu olayları barbarlar arası kavga olarak algılıyor ve dudak büküyor olması, insanlık adına nasıl bir "seviyeye" eriştiğimizi göstermiyor mu bize?
Böyle bakınca, artık kimsenin ne şimdi ne de gelecekte utanacağı yok gibi geliyor bana..
 
10 Ağustos 2014, 00.35

         Şu dünyada bir çocuklara, bir de yaşlı insanlara hiç kıyamıyorum. Hele hele çocuklar... Daha bir yığın yaşamadıkları şey varken; daha bu dünyanın pisliğinden, misliğinden ve dahi hiçbir şeyinden habersizlerken kanın tadını alıp, ölümü tadıyorlar.  Ne için? Çok şey yazmak istiyorum, hiçbir şey yazmak istemiyorum Digor. Ucubeleri, insan müsveddelerini hayvanlara benzetme ama, onların hayvanlar gibi hiçbir masumiyetleri, pespayeliklerini haklı kılacak hiçbir gerekçeleri yok çünkü.
10 Ağustos 2014, 11.39
Digor,
senin yazılarına nokta koyamıyorum ben. Çok zor. Etkili yazman bunda büyük etken tabii ki.
Öyle net hissettim ki yazarkenki acını...

Okuduğum bir kitaptan bir cümle aktarayım:
"Çocuğun ellerinden kaçan uçan balon, fotoğrafı çekilebilecek en hüzünlü an."
Balon nerdeee, şu yazdıkların nerde?.. Kabullenmek çok zor.
Sevgiler
10 Ağustos 2014, 14.18
Babası ile birlikte saldırını tam ortasında kalmış ,babasının dualarını haykırarak  ağlayarak tekrar eden o çocuk ve o neredeyse kömürleşmiş küçücük vucutlar. Beynime öyle kazındı ki.Yazarken bile gözyaşlarımı tutamıyorum.En acısı da  dünyanın buna bir filim izler gibi bakması..Ama Allah var. ALLAH VAR.Bir gün bunları yapanlar o kan da boğulacak.
10 Ağustos 2014, 22.11
Bu çağda susuzluktan ve açlıktan ölmek!!! Yazıklar olsun ipekten kaftanları içinde fetva veren din adamlarına... Yazıklar olsun hala barış, uzlaşma formülü arayan soysuz politikacılara...
11 Ağustos 2014, 00.59

Bilim adamları, sosyologlar, psikologlar, stratejistler, hangi bilimin hangi uzmanı olursa olsun hiçbiri çocukları öldürmek için en ufak bir sebep gösteremiyor. Yeryüzünde çıkmış tüm kara savaşlarında önce “masumiyet” gidiyor, yani çocuklar... Bezlenmiş bir bebeğin kafasına plastik çekiçle bile vurmak caniliktir ki bu bombalar, silahlar kaç milyar çarpı plastik çekiç şiddetindedir. Ne zaman “savaş/işgal” ile “çocuk” lafları yan yana gelse Amerika'nın Irak'ı işgal ettiğinde annesi babası öldürülen ve kendisinin de iki kolu kopan küçük Ali'yi anımsarım...

http://arsiv.ntvmsnbc.com/newssmile Resmi8040.asp

Ali'nin her gün haberini yapıp güya vicdan temizlemeye çalıştılar. Protez kol takılarak normal yaşansıtına devam edebileceğini gösterdiler. Yüzbinleri öldürmüşsün ama tek bir örnek üzerinden “vicdan temizliği” [bunu bir çocuk üzerinden yapmak kendilerini aklamak(!) için önemli] yapıyorsun. Ali'ye protez kol taktıklarında da içten-içe şu mesajı veriyorlar: “bakın kolları yok ama eskisi gibi kollarını kullandırabileceğimiz bir teknolojimiz var”... Bu ne boktan bir bilim, teknolojidir ki önce kolu kopartıp sonra takıyorsun?

Sincar'da, Filistin'de, Bosna'da, Vietnam'da, Irak'ta, Pakistan'da, Afganistan'daki çocukları [Allahım, ne kadar rezil bir dünyada yaşıyoruz, savaş alanına dönmemiş tek bir coğrafya yok] hadi bırakın hepsini bizim Gezi Parkı'ndaki Elvanları, Ali İsmailleri öldürmeyi meşru kılabilecek yegane bir sebep yok. Ekranlara çıksın tüm stratejistler; ellerine aldıkları dildovari çubuklarla anlatsınlar tüm kirli hesapları: para, petrol, yer-altı kaynaklarını, tarihi hesaplaşmaları, jeopolitik önemi, bombaların gücünü, kimin yanında olunmalıyı, piyasaların tepkisini v.s ne kadar kalem varsa hepsini ballandıra ballandıra anlatsınlar. Yok etme planını uyguladıkları kişi kim, bebekler Nihat Genç'in yıllar evvel yazmış olduğu bir metinden ufak bir pasaj ekleyeyim, kimi yok etmek istiyorlar:


“Bu bebekler genellikle küçük çaplı olur. Karargahlarına beşik denir. Genellikle alçaktan atılıp tutularak sevilirler. Bariz açık hedefleri anneleridir. Biraz büyüyünce iki kanadını açıp hedefine öyle sarılır. Saldırıları ağlayarak düzenler. Stratejik, taktik olarak çok sık sıçarlar. Bölgede birden fazla olurlarsa dayanılmaz olurlar. Zıbınları olur ama çeşitli kamuflajlarla da sarılırlar. Patikleri önceden örülür, yünden örülür, artık çelikten örülenlerini Amerika piyasaya çkartabilir. Yakalarına mavi boncuk takılır. Havadan, karadan, denizden milyonlarca sperm bombası atışıyla hedefe kilitlenilir. Bir tanesi başarılı olur. Yüzbinlercesinin babası yoktur. Hiç görmemişlerdir, hepsi askerdir. Bunlara yapılacak muameleye genellikle anneler, teyzeler, halalar, komşular da burnunu sokar. Alt yapıya çok zarar verirler. Bezleri masraflıdır. Şu anda milyonlarcasının yolda olduğu söyleniyor. Emirlere, komutalara asla uymazlar. Biyolojik tehlikeleri inanılmazdır, şiddetli patlamalarla gaz çıkartırlar, havada uçarken vııııv, uvvv gibi garip sesler çıkartırlar. Bazen uyumaları imkansızdır. Konu komşuyu misket bombası kadar etkili çığlıklarla gece yarısı ayağa kaldırır, sığınaklara sokar. Uyumaları için derhal sallanmaları lazım. Annesinin yorgunluktan canı çıkmış, korkudan, uykusuzluktan sinirleri yine tepesinde toplanmış. Hedefteki adam: Ey bebek!”


http://www.youtube.com/watch?v=7E79CtJZEik

"Sokaklarda mızıka çalma çocuk" diyor Attila İlhan, "vurulursun"...  

11 Ağustos 2014, 11.35


Savaş ve Çocuk, hiç bir zaman bir araya getiremediğim daha doğrusu birbirine yakıştıramadığım iki sözcük. Cidden dengemi bozuyor! Şiddet ve masumiyet nasıl bir araya gelsin ki. Ama birileri öylesine bir araya getiriyor ki hem de yok edercesine, savaş ile çocuğu yok etme sanatı! BAYın örnek verdiği Ali olayı da tam buna uygun, savaşta güçlü olan; bir kısmınızı öldüreceğim, bir kısmınızı sakat bırakacağım ama seni yaşatacağım, gerektiğinde bir daha öldürmek için!

Aslına bakarsanız toplumlarda çok fazla kanıksamıyor artık. İki sözcüğü bir araya getirmeye kıyamıyoruz ama anne ve baba çocuklarının birinin adını Savaş diğerinin adını Barış koyabiliyorlar. Başta doğar doğmaz onları bu illete hazırlıyorlar!

Yıllardır Filistin’de dayatılan kirli savaşta öncelikle çocukları yok etme stratejisi üzerinde duruluyor, böylelikle karşı tarafın hassasiyetlerini kırıp teslim olma ve savaşma direncini kırmış oluyor. Bunu yapanlar tarihte soykırıma uğramış bir toplumun yapması daha çok acı verici. İsrailli bir kadın! vekil; ‘’tüm Filistinli anneler ölmeli ve evleri yakılmalı ki bir daha terörist yetiştiremesinler!’’

Yıllar önce bir iki aile kavgasına şahit olmuştum. (iki komşu) Taşlı sopalı kavga ölümüne birbirlerine saldırıyorlar. Şuursuzca attıkları taşlar yerde çaresizce ağlayan çocukları değiyor, bir çoğu yara bere içinde. Kavga eden taraflardan bir kadın yerde çaresizce ağlayan bir çocuğu kucağına aldı havaya kaldırdı karşı tarafa aynen şöyle seslendi. ‘’Çocuğumu yere vurur öldürür üstünüze atarım’’ demişti.  Herkes donmuş gibi kalakaldı sonra herkes kendi yaralılarını toplayıp dağıldılar. 

O kadın neden böyle bir şeye başvurdu, kavgayı sonlandırmak için mi çocuğunu feda etmek istedi? (ki bu daha korkunç) yoksa gerçekten çocuğu öldürüp onların üstüne atmak mı istedi? Pek anlam veremedim doğrusu. Düşünün artık savaş denen canavarı. İki komşuyu bile acımasız hale getiriyorsa varın ülkeler arası anlamsız savaşları düşünün!

***

MASKEM: Demek birileri pislikle besleniyorlar!
TuRK_38 : Sebepler çok, birileri ari ırk için insan öldürür, diğeri sözüm ona terörist yetişmesin diye anne-çocuk öldürür!
ortadunya: Dini kullanıp o kadar çok acılar yaşanmış ki hangi birisini örnek verim ki. Tarih bu iğrençliklerle dolu.
CeZbE : Son cümle hassasiyet(in) üzerine çıkardım. Zaten benimde içime sinmemişti.
Sat_Agraha: Acı insanı olgunlaştırır derler ama bir tarafta da insanın içini hep yakar. Çocukların ölmesini görmek kadar acı verici bir olay olabilir mi?

anka1453: Allah bu acımasızları ne zaman görür bilmem ama benim pekte umudum yok doğrusu?!

ve
BirAdamYaratamamak: Verdiğin değerli bilgiler ve Kazım Koyuncu'nun şarkısı için teşekkür ve yeniden hatırlattığın için.

 

Bu arada; hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlar ‘a, ateş hırsızlarına, Ernesto “Çe” Guevara’ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya.” - Kazım Koyuncu - 

Vee..bizde Kazım Koyuncu gibi bir şahsiyet tanıdığımız, gördüğümüz için teşekkür, Ruhu ŞAD olsun diyorum..

11 Ağustos 2014, 14.34
Digor size çocukların ölümüne karşı duyduğunuz hassaiyet için saygı duyuyorum. Ancak sanki büyükleirn ölümü mubahmış gibi düşünülebilir. Bence hiç bir canlı öldürülmemeli Yetişkin insanın ölümü de o denli acı verici. Tabiki çocuk savunmasız masum bu daha bir acı verici .Ancak savaş her keism için üzücü pis bir şey.Barışı herkes için istemeliyiz .(sanki siz barışı sadece çocuk için istermişsiniz gibi bir cümle olsa da maksadım bu değil yanlış anlaşılmasın).
11 Ağustos 2014, 18.57

MASKEM; Böyle bir algıya düşmemeliydiniz, elbette ki, savaşlarda kimse ölmesin. Paylaşımın konusu ‘’ÇOCUK’’ olduğu için devamlı onlar üzerinden konuştuk. Ama savaş çıkaran büyüklere, esaslı bir dayak atılmasından yanayım. :)

1YALNIZLIK: Sizi ilk yorumda unutmuşum, yorumunuz için teşekkürler. 

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın