aman doktor
17 Ağustos 2014, 08.02 A- A+İnsanlar yaptıkları iş ile öyle özdeşleşirler ki; sanki tüm dünya o insanın mesleği üzerinde dönmektedir.
Aslında normal karşılamak lazım. Günün hatta hayatının çok büyük bir bölümünü o uğraşla geçiren bir insanın hayatını mesleğine göre dizayn etmesi kadar doğal bir şey olmasa gerek..
Berber seyit Ahmet abiden biliyorum. Kiminle karşılaşırsa karşılaşsın önce nazik bir şekilde ve gülümseyerek el sıkışır. Ve hal hatır sorarken gözleri hep karşısındakinin favorilerinde, saçlarındadır. Bir şekilde eğilerek, arkasına dolanarak mutlaka ense traşını kontrol eder. Kendisi de bilir bu durumu. Ama elinde olmadığını, kendini engelleyemediğini itiraf eder. Onu iyi tanıyanlar hemen ensesini göstererek onu bu ıstıraptan kurtarır
Ve ben oldum olası bazı meslek erbabı ile karşılaşmaktan hep imtina etmişimdir. Hani insan bilmediğinin cahilidir ya.
Mesela elektronik bir cihazım arıza yapacak diye aklım çıkar
- Usta müzik setinin cd çaları çalışmıyor
bir sürü ölçüm biçim ve kontrolden sonra
-Beyefendi cd çalarınızdaki amplifakatörde bulunan surround sistemdeki 10 amperlik diyotlar broken solder durumuna geçmiş. Sıkıntı büyük.baya masraf açar
Ya arkadaş şuna Türkçe lehim çatlaması desene sen. E bilmiyoruz ya, istediği perdeden çalacak, istediği fiyatı koyacak
Bilgisayar arızalarında da aynı şey geçerli değimli?
-Beyefendi ATX kasa kullandığınız için on board bileşimleri ana karta bağlı olarak BİOS kontrolleri ve CMOS setup ayarları ile birde CAMPIR ayarlarındaki uyumsuzluktan dolayı….
-Kardeş çok aydınlandım, kaça mal olur onu söyle sen…
İkinci olarak çekindiğim meslek erbabı tebabet ilminin mensuplarıdır. Yani hekimler..
Gerçi hekimleri çıldırtmak için elimizden geleni yaptığımızı biliyorum…
-Doktor bey derdim büyük. Sağ kolumu yana doğru uzatıp, sol kolumla geri doğru bir daire çizdiğimde sırtım ve omuzlarım müthiş ağrıyor
- E sende sağ kolunu yana uzatıp sol kolunla geri doğru daire çizmeyiver..
-İyi ama doktor bey, ceketimi başka türlü giyemem ki..
E hocam sende hak etmiyor değilsin. Sen muayeneden sonra deseydin ki:
Siyanozun var oksijen saturasyonunuz %70-80 arasında değişiyor .Ekokardiyografik incelemesinde sol atriyumun sağ atriyuma göre daha geniş İnteratriyal septum üzerinde....
Birde yeni hekimlerimiz vardır hani.. Ne kadar Farsça Latince tıbbi terim varsa kullanmak ister. Sanki çok Latince kullanan iyi hekimdir.
Henüz mezun olmamış tıp öğrencilerinin azmine ve heyecanına bayılırım doğrusu…
Muhtemelen birisi beyin cerrahı olacak diğeri ortopedist olmayı hedefleyen iki tıp öğrencisi. karşıdan gelmekte olan ve hafif sağa sola yamularak yürüyen bir adam üzerinde fikir yürütüyorlar
Birisi: bence sol pulmoner ven girişinde darlık ve kor triatriatumda sorun var….
Çok bilmiş diğeri itiraz ediyor: Yok görünüşe göre Alveolar soft part sarkom da problem görüyorum. Histopatolojik spesmenler alveolar soft part sarkom tanısı…..
Anlaşamayıp iddiaya giriyorlar. Ve adama sormaya karar veriyorlar..
Adamcağız iki teşhisten de bir şey anlamıyor ve diyor ki. Ne dediğinizi pek anlamadım gençler. Ama ikinizde yanıldınız. Hiçbir şeyim yok evelallah. Sadece üzerinize afiyet biraz gazım var. Yürürken yellenmeye çalışyordum da…
Mesleğini en çok abartanlar yine doktorlardır bence
bir doktor ismini dr. NeDret diye yazarmı hiç…
sadece nedret hanım değil
Dr SaDrİ bey VAR
Dr KaDri bey var
Dr BeDri bey var
Mesleğine duyulan AŞK tan kaynaklanıyor olmalı bu… şimdi şöyle bir sahne düşünün,
Adam tutku ile sarıldı kadına.ve kulağına seni çok özledim.. “hastayım sana” diye fısıldadı..
Beklenmedik bir şekilde yerinden fırladı kadın.. gözlerinde bir endişe belirmişti.
Aman Allahım, aman Allahım… aç ağzını aç aç aç aç, dur bakayım bademciklerin şişmiş senin
Sırt üstü yatarken tavana bakan adam:
Allah kahretsin ….Yine unuttum eşimin doktor olduğunu diye geçiriyordu içinden.
Yada tam tersi bir sahne canlandırın gözünüzde şimdi…..
Tüm içtenliği ile sevdiği adamın gözlerine bakıyordu genç kız. Hiç konuşmuyorlardı.
Birden adamın elini tutup göğüne koydu genç ve güzel kız..
-Aşkımm. Hissediyormusun kalp atışlarımı?
Adam gözlerini yukarı kaldırıp bir müddet öylece kaldı.. ardından
-has…….tiir. Gitmiş sol aort damarı. Acil anjio gerekli…
Yada doktor sevgiliye yazılan şöyle bir mektup olamazmı…
-Sevgilim yazmış olduğun mektubu yine okuyamadım. Her zaman olduğu gibi iki sokak ilerideki eczacı çocuğa okuttum mektubunu. Ve lütfen bir daha yazma bana. Biz eczacı çocukla çıkıyoruz artık…
Bir yerde karşılaşan iki doktorun diyalogu:
Oooo Kadri bey nasılsınız?
Çok iyiyim kerem bey teşekkür ederim.
Kerem beyin aklından geçen ( nah iyisin. Yüzündeki kızarıklığa bak. Karaciğer gitmiş anasını satayım)
Başka bir zulümdür mahkeme salonlarındaki duruşma dili…
Hani cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrası Bingöl de ilk kez konser vermektedir. Coşkulu ve yerinde duramayan kalabalık orkestra elemanlarını şaşırtmıştır. Konserden sonra orkestra şefi bir izleyiciye yaklaşıp” Bizi çokmu beğendiniz? Hep alkışlayıp durdunuz” sorusuna Bingöl lü vatandaş şöyle cevap verir:
Aman beyim biz orkestradan falan anlamayız. Sayın valimiz alkışlayın diye emir buyurdu. Bizde alkışladık.. ama şunu bilin ki Bingöl Bingöl olalı Moskof zulmünden sonra böyle bir zulüm daha yaşamamıştı…
Hakikaten zulümdür savcıların hakimlerin dilini anlamak
Yaz kızım
Sanık dinlendi. Sanık avukatlarına söz hakkı verildi. Ek delil olup olmadığı soruldu.
karar:
Sanığın mevcut borcunu adem-i ifa etmemesi münasebeti ile iddia makamına ittifakla adem-iştirak mümkün olmayıp; ahkam-ı huzuriyye muvazenesinde akd-i isahih göz önünde bulundurularak ber-vech-i bala ,ber-mucib-i talepe eylenmektedir. bu vechile ile anayasamızın bilmem kaçıncı maddesini bilmem kaçıncı fıkrası gereği..
Şimdi düşünün. Yargılanan da bir edebiyat öğretmeni olsaydı ve söz alsaydı
-İTİRAZIM VAR SÖZ İSTİYORUM HAKİM BEY
-SANIĞIN SÖZ İSTEĞİ KABUL EDİLDİ. BUYURUN
-Gam beyabanına her günüm eylese seyr ü sefer, her gice mihnet-i sera-yı firkate mihman olup; ol çeşmi bülbülün firkatine cevr-ü cefaa eyleyüben...
-Ne demek istedin sen
-Peki ya asıl sen ne demek istedin hakim bey...
Kalın sağlıcakla
YORUMLAR