gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Ahh be Kadın...

03 Eylül 2014, 05.50
A- A+
 

 

 

 

 

Yol yakınken dönüyorum...

 

Her kelimeye dokunuşunda parlıyor sözlerindeki ışıltı, sen devrik cümlelere sağlam bir dik duruş yapıştırırken düşmesin diye, ben gözlerinin içinden düşüme yerleşik bir ünlemi sessiz sessiz yutkunuyorum.

 

Aklımı cezbederken hayallerimdeki ah çekiş, sigara dumanımda kıvrım kıvrım işliyorum seni, izmariti tutuşturuyor parmaklarımı parmaklarına geçmişcesine. Ben en çok, gözlerine dokunuyorum kipriklerimle uzaklığına isyan edip tek tek düşerken önüme. Bilmiyorsun, sen her karşıma çıkışımda ben yüksek duvarlar örüyorum ikimize. Dışarıdan görmesinler, sen dışarı bakma kendini sayfamıza göm diye.

 

 

 

 

Söz uzakken susuyorum...

 

Yokluğuna biriktiriyorum sitemlerimi, bir şiir düşürüyorum sayfaya ırmak kolları kurumuş gönül denizimden;

 

"Ahh be kadın yosun tutmuş cümleler bunlar,

içinde miadını doldurmuş deniz anasıda var orkinosta,

keskin taş parçaları batıp duruyor kalbime,

çok yanım sarılı ahtopot kollarında ama,

bilmiyorsunki; benim aklım yetmez yeni bir aşka." diyorum...

 

Bükülüyor boynum, virgül virgül susuyorum ardından. Sen alfabetik sırayı karıştırıp yüzüme sıraladığında hakaretini alnımdan düşüyor savruk bir tebessüm, ben bilmeden peşine düşüyorum kokun harflerime bulaşık. Biraz da korkudan titreyen dizlerle ve sessizce...

 

 

 

 

Yol, söz döşerken üşüyor...

 

 

Bilmiyorsun; Anlatamadıklarımla büyütüyorum seni, yudum yudum hissettirdiklerinle, dört resmin arasından çekip çekiştirdiklerimle ve seni; iki oyun arası, bir kahve sohbetinin ardında damağımda tadı duran telveyle büyütüyorum. Belki 40 yılın hatrına özlüyorum, belki benliğimde asılı duran karabasanların inadına düşlüyorum sorumsuzca.

 

Söylemediklerinle bekliyorum seni, hece hece cımbızladıklarımla, bir kaç mektup sayfasına içinden döktüklerinle, bir oyun ortası sesleneceksin hevesiyle ve seni; bir gün olduğum caddenin köşesinden salınarak geçip giderken beni tanımayacağın bile bile bekliyorum. Belki gözlerimdeki umutsuzlukluktan kurtulmak için özlüyorum seni, belki yüzümdeki çizgilerin ağarmış saçlarımın inadına bende sevebilirim demek için hayasızca.

 

 

Düşüyor göz kapaklarım, boğazımda bir ünlem, sözlerim üç noktaya yaslanıyor. Ben sana susuyorum...

 

 

 

Bu sunum;

Hayaldir,

İçsestir,

Kimsesiz değildir...

 

 

YORUMLAR

03 Eylül 2014, 12.38
BU YAZIYI YAZAN İNCE RUH..Bir sesleniş, bir özleyiş,romantizm duygusallık bu kadar mı güzel işlenir  bir yazıya.yorum yapmasam da bozmasam mı dedim bu sesi sessizliği.Hayal yada içses ne derseniz deyin siz muhteşemsiniz.beklenenin dönmesi umuduyla.kaybetmemek için sawrulmalı her harf o yana bu yana.....
03 Eylül 2014, 12.42
Emegine sağlık.Her zaman ki  gibi süpersin..
03 Eylül 2014, 17.37
Sevmek hep böyle midir sende ?
Bir öncekini dağlayıp, bir sonrakine ağlar mısın hep?
..
Benim için kaybedilmiş ne varsa
Hepsi sendin
Her şeydin
Her şeyimi kaybettim...
Şimdi tek bir geceyle HERKESSİN sen !
....
Oysa AŞK,
Biniyle bir defada ölmek yerine
Seninle bin defa ölmekti bende !
03 Eylül 2014, 23.08
Yazdıklarınızı okuyunca bana da ilham geldi :)

Muhteşem bir çaresizliktir aşk,
                   ve gecikmiş bir meydan okuyuştur kimi zaman,
                                            onsuz geçmiş zamanlara...


Kaleminize sağlık...
03 Eylül 2014, 23.42
Yüreğim acıdı , satırlarda ağlarken . duygularınıza sağlık .
04 Eylül 2014, 01.49

         Zerafete hep hayran olmuşumdur. Bırakın erkekleri, kadınların bile kaba-saba, hoyrat, inceliksiz olduğu ilişki biçimleri ve hitaplar var zamanımızda. Nezaketi çuvala koyup ağzını bağlayıp denize atmışız. Her şeyin karşılığını bekleyen nesnel insanlar olmuşuz. Çok hoştu yazı, su gibiydi... Zerafet bir erkeğe böyle güzel yakışır işte. Teşekkürler...
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın