"Hoşçakal" dedi kedisine. Kimse anlamadı...
04 Eylül 2014, 04.57 A- A+
20 yaşındayken ayrılmıştı anne babası. Herşeyin bilincindeydi ama ayrılığın yaşı olmazdı, anlamıştı bunu..Babasını bırakmak bir yana; 20 senedir büyüdüğü o semtten ayrılmak ta ayrı bi acıtmıştı canını..
Eşyalar yüklenirken kamyona, çocugu gibi besleyip büttüğü kedisi pencerenin önünde, bu gidişi kabullenmeyip inatla evin içine doğru bakmakta ve o kolu açıp onu içeriye alacak sahibini beklemekteydi.. Acı üçe katlanmıştı..Hayatın getirilerinin ne oldugunu bilmeden çıktığı o yolda,bunda da vardır bi hayır diyerek taşındığı yeni semtinde aslında değişen tek şeyin mekan olduğunu farketti ama hiç sesini çıkarmadı..
Birgün gezmeğe gittiği semtinde, kedisinin onu hala pencere önünde beklediğini görünce dayanamadı; onu, buldugu bir valize koyup yeni evine götürdü. Saatlerce sevdi,hasret giderdi, konuştu onunla..Artık yeni evin burası dedi. Ne yazık ki kedisi yemeğini yedikten sonra kapının önüne gelip; hadi çıkar beni diyen gözlerle bakana kadar..
Bir an kendini koydu onun yerine. Yaşadığı yerden ayrılmanın ince sızısını hissetti derinden. O da bir canlıydı ve hissediyordu..Kapıyı usulca açtı ve hadi git dedi..Bir hızla çıktı kedi,yolun karşısına geçmeden önce döndü ve sahibine baktı; yine geleceğim gözleriyle..
Aradan 1 ay kadar bir zaman geçmiş ve birgün balkonda oturuyorken,yolun karşısında kedisini görmüştü.Sürekli koklayarak yolunu bulmaya çalışıyor gibiydi.Benzettim galiba diye düşünürken ismiyle seslendi..O anki bakışmaları belkide bir anneyle çocuğunun sevinci kadar özeldi..Hemen eline yiyecekleri alıp çıktı evden ve yolun karşısına geçti. Gerçekten gelmişti.Nankör diye bildiği bu canlı aslında sahibine sadık olmanın en güzel kanıtıydı..Biraz sevdikten sonra; hadi dön ait oldugun yere dedi ve uzaklaştı..Bu böyle 5 ay kadar sürdü.Birgün oturduğu evden çıkmak zorunda kalmış ve bu sefer taşınacağı ev,kedisinin gelemeyeceği kadar uzakta bir yerdeydi.Nasılsa unutur beni, oradaki komşularım bakar ona. Hem babam da orda nasılsa. Bir gelir iki gelir, beni göremeyince gider..Düşünme dedi kendine..
Aradan 4 sene geçmiş, hayat gailesi,iş güç derken, kendi ayakları üzerinde durma çabası ve annesiyle birlikte verdikleri yaşam mücadelesi oyun gibi gelmeye başlamıştı ona. Çünkü küçüktü henüz,içindeki çocuk hala büyümemişti..Taa ki anneannesini kaybedene kadar..
Artık bu şehirde ayrılık nefeslerinin solunduğunu farketmişti.Önce babası,sonra kedisi ve anneannesi..
O an karar verdi; artık yaşadığı semtten değil, bu şehirden gitme zamanıydı..Yeni yerler,yeni insanlar,yeni havalar soluma zamanıydı. Bu kolay olmayacaktı elbet.Yeni bir yere alışmak,yeni bir hayat kurmak çok zordu bunun farkındaydı, yinede değişikliğin ona iyi geleceğini düşündü. Ama bir şeyi unuttu !
Nereye gidersen git; kafan da seninle birlikte gelir !!!
Babasıyla vedalaşmak için gittiği semtinde, hem çocukluk arkadaşlarını yeniden görme sevinci,hem de tekrar ayrılmak zorunda olmanın burukluğu içinde, saatlerce hepsiyle vakit geçirdi.Babasına; bunun bir ayrılık olmadığını, sadece değişikliğe ihtiyacı olduğunu ve etrafına baktıgında ona geçmişi hatırlatan,onu üzen birşeyler olmacağını bildiği bir yere gitmenin,kendisine daha iyi geleceğini anlattı..Babası kızına sarılarak:" bu hayattaki en değerli varlığım annendi. Onu kaybettim ama dayandım.Şimdi seni alıyor elimden hayat.Buna nasıl dayanırım bilmiyorum" dedi..
Sussa gönlü razı değil, söylese tesiri yoktu..Gitmeden kedisini aradı gözleri. Babasına sordu ama o da görmedigini söyledi.Son bir hamleyle arka bahçeye dolanarak odasının balkonuna yöneldi.Annesi kovaladığı zamanlarda, onu çaktırmadan arka balkonun penceresinden içeri alırdı çünkü.O da biliyordu gidecegi yeri.Ve yine oradaydı .Odasının balkonunda uzanmış, bir daha hiç uyanamayacağı bir uykuda...
Bu, sessiz ama sitemkar bir vedaydı sahibine.Çünkü hayvanlar içgüdüsel herşeyi hissettikleri için, tepkilerini ortaya bu şekilde koyarlardı..Sanki bu sefer bu gidişin bir dönüşü olmadığını hissetmiş ve bir babanın evladından ayrılması işte böyle bir duygu dercesine ölüsünü balkonda göstererek, sahibini cezalandırmıştı kendince..
Gözlerinden akan yaşların ıslattığı o pamuk tüylerini hafifce okşadı ve:
"HOŞÇAKAL" dedi kedisine..
Ayrılığın resmi kağıda değil, kalbe çizilirdi.. Kimse anlamadı......
Eşyalar yüklenirken kamyona, çocugu gibi besleyip büttüğü kedisi pencerenin önünde, bu gidişi kabullenmeyip inatla evin içine doğru bakmakta ve o kolu açıp onu içeriye alacak sahibini beklemekteydi.. Acı üçe katlanmıştı..Hayatın getirilerinin ne oldugunu bilmeden çıktığı o yolda,bunda da vardır bi hayır diyerek taşındığı yeni semtinde aslında değişen tek şeyin mekan olduğunu farketti ama hiç sesini çıkarmadı..
Birgün gezmeğe gittiği semtinde, kedisinin onu hala pencere önünde beklediğini görünce dayanamadı; onu, buldugu bir valize koyup yeni evine götürdü. Saatlerce sevdi,hasret giderdi, konuştu onunla..Artık yeni evin burası dedi. Ne yazık ki kedisi yemeğini yedikten sonra kapının önüne gelip; hadi çıkar beni diyen gözlerle bakana kadar..
Bir an kendini koydu onun yerine. Yaşadığı yerden ayrılmanın ince sızısını hissetti derinden. O da bir canlıydı ve hissediyordu..Kapıyı usulca açtı ve hadi git dedi..Bir hızla çıktı kedi,yolun karşısına geçmeden önce döndü ve sahibine baktı; yine geleceğim gözleriyle..
Aradan 1 ay kadar bir zaman geçmiş ve birgün balkonda oturuyorken,yolun karşısında kedisini görmüştü.Sürekli koklayarak yolunu bulmaya çalışıyor gibiydi.Benzettim galiba diye düşünürken ismiyle seslendi..O anki bakışmaları belkide bir anneyle çocuğunun sevinci kadar özeldi..Hemen eline yiyecekleri alıp çıktı evden ve yolun karşısına geçti. Gerçekten gelmişti.Nankör diye bildiği bu canlı aslında sahibine sadık olmanın en güzel kanıtıydı..Biraz sevdikten sonra; hadi dön ait oldugun yere dedi ve uzaklaştı..Bu böyle 5 ay kadar sürdü.Birgün oturduğu evden çıkmak zorunda kalmış ve bu sefer taşınacağı ev,kedisinin gelemeyeceği kadar uzakta bir yerdeydi.Nasılsa unutur beni, oradaki komşularım bakar ona. Hem babam da orda nasılsa. Bir gelir iki gelir, beni göremeyince gider..Düşünme dedi kendine..
Aradan 4 sene geçmiş, hayat gailesi,iş güç derken, kendi ayakları üzerinde durma çabası ve annesiyle birlikte verdikleri yaşam mücadelesi oyun gibi gelmeye başlamıştı ona. Çünkü küçüktü henüz,içindeki çocuk hala büyümemişti..Taa ki anneannesini kaybedene kadar..
Artık bu şehirde ayrılık nefeslerinin solunduğunu farketmişti.Önce babası,sonra kedisi ve anneannesi..
O an karar verdi; artık yaşadığı semtten değil, bu şehirden gitme zamanıydı..Yeni yerler,yeni insanlar,yeni havalar soluma zamanıydı. Bu kolay olmayacaktı elbet.Yeni bir yere alışmak,yeni bir hayat kurmak çok zordu bunun farkındaydı, yinede değişikliğin ona iyi geleceğini düşündü. Ama bir şeyi unuttu !
Nereye gidersen git; kafan da seninle birlikte gelir !!!
Babasıyla vedalaşmak için gittiği semtinde, hem çocukluk arkadaşlarını yeniden görme sevinci,hem de tekrar ayrılmak zorunda olmanın burukluğu içinde, saatlerce hepsiyle vakit geçirdi.Babasına; bunun bir ayrılık olmadığını, sadece değişikliğe ihtiyacı olduğunu ve etrafına baktıgında ona geçmişi hatırlatan,onu üzen birşeyler olmacağını bildiği bir yere gitmenin,kendisine daha iyi geleceğini anlattı..Babası kızına sarılarak:" bu hayattaki en değerli varlığım annendi. Onu kaybettim ama dayandım.Şimdi seni alıyor elimden hayat.Buna nasıl dayanırım bilmiyorum" dedi..
Sussa gönlü razı değil, söylese tesiri yoktu..Gitmeden kedisini aradı gözleri. Babasına sordu ama o da görmedigini söyledi.Son bir hamleyle arka bahçeye dolanarak odasının balkonuna yöneldi.Annesi kovaladığı zamanlarda, onu çaktırmadan arka balkonun penceresinden içeri alırdı çünkü.O da biliyordu gidecegi yeri.Ve yine oradaydı .Odasının balkonunda uzanmış, bir daha hiç uyanamayacağı bir uykuda...
Bu, sessiz ama sitemkar bir vedaydı sahibine.Çünkü hayvanlar içgüdüsel herşeyi hissettikleri için, tepkilerini ortaya bu şekilde koyarlardı..Sanki bu sefer bu gidişin bir dönüşü olmadığını hissetmiş ve bir babanın evladından ayrılması işte böyle bir duygu dercesine ölüsünü balkonda göstererek, sahibini cezalandırmıştı kendince..
Gözlerinden akan yaşların ıslattığı o pamuk tüylerini hafifce okşadı ve:
"HOŞÇAKAL" dedi kedisine..
Ayrılığın resmi kağıda değil, kalbe çizilirdi.. Kimse anlamadı......
YORUMLAR
güzeldi teşekkürler.