gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

İrfan Abi

23 Eylül 2014, 20.27
A- A+

        Bu blog rakı anısı içermektedir hoşlanmayanlar okumasın lütfen !

          Kır düşmüş saçlarının arasındaki birkaç siyah sayesinde gri bir renk almış olan (Devlet Dairesinde çalışmasına rağmen) omuzlarına kadar dökülen saçları ve uzun yüzünü boydan boya işgal eden favorileri onu eski İngiliz Lortları görünümüne bürümüştü, belki yıllardır berber yüzü görmemişti o saçlar, beyaz bir çayırı andıran gri bıyıkları ise onu tamamlar, üç – dört günde bir makası eline alıp ayna karşısında kendi – kendinin tıraşını yapardı.

 

         Kayseri’lilik ve Kayseri’nin yerlisi olmak çok önemlidir bu kentte o dillere destan uyanıklar, “boyayıp babasına satma” kurnazlıkları hep bu Kayseri’nin yerlilerinden çıkmıştır, yıllar boyu diğer saf fıkra kahramanlarına inat hep cinliğin, kurnazlığın sembolü olmuşlardır Kayseri’liler İrfan abi de bu tipik insanlardan biridir.

 

         Rakı uğruna ana cadde üzerindeki babadan kalma oteli ve bir çok gayri menkulü yemiş bitirmiş emekliliğin son senelerine yaklaştığı iş yerine de kıdeminden ötürü arada bir geliyordur artık.

 

         1987 senesinde aynı iş yerinde yollarımız kesişmişti, bir hatıra yığınıydı İrfan abi anlatmakla bitesi değil tam bir gırgır, tantana yumağıydı emekli olup gitmeden önce.

 

         Onun birkaç öyküsünü anlatmak sizinle paylaşmak istedim bu kez de;

 

         Her gün, (Ramazan ayı hariç) içerdik kesintisiz her gün başka bir piknik yerinde, başka bir dağda -  tepede o zamanlar içki ucuz, benzin ucuz sabahlar olmazdı.

 

         Bir keresinde gider meyhaneye oturur Mehmet amcayla birlikte, Mehmet amca tam bir akşamcı her akşam bir meyhanede ya da birahanede tam bir “beleşçi” para harcamaya eli varmayan kafasına göre uyanık biri o da yerlisi Kayseri’nin, mercekli gözlükleri sayesinde karşıdan bakanlarca koskocaman gözükür gözleri, gözlerini yorduğundan mı nedir? Gözlüğün üstünden bakarak konuşur karşısındakiyle, başlarlar iki uyanık kafa çekmeye bir ufak, iki ufak ardından kafalar ısınır bir ufak daha  sıcaklı soğuklu mezeler, ilk kadehi pahalı sonrası ucuz şişeler.


         Vakit ilerler kafalar sıcak muhabbet mahmurluğu çökmüş, artık gecenin son saatleri gelmiştir. İkisinin de cepleri akrepli diğeri istesin diye bekler hesabı meyhaneci “kapatacağız” der. Vakit “the end” mecburen el mahkum isterler hesabı, adisyon gelir Mehmet amca kurnaz alır eline adisyonu (garson “kelek” yapmış ona yakın koymuştur adisyonu hasbelkader) : “İrfan yeğenim”… der mercekli gözlüklerinin üstünden bakarak,  “Yeğenim kaç lira yazıyor hesap gözlerim seçmiyor da”... Eline tutuşturur adisyonu kurnaz tilki mağrurluğuyla kurtuldu sayar kendini hesaptan.  Öbürü ondan beter kalır mı bu çalımın altında!  Bakar – bakar adisyona  hesap beş bin lira gelmiştir. (Fakat anlamıştır tamamını Mehmet amcaya ödetemeyeceğini) “Mehmet emmi”.. der. “Burda İrfan iki buçuk, Mehmet iki buçuk yazıyor!”  ve cebinden çıkardığı iki  bin beş yüz lirayı masaya atıverir.  İki kurnaz bir ipte oynamıştır hasılı kandıramadan birbirlerini…


         Beş on gün sonra bir yakınlarının bağına giderler bu iki uyanık ve onunla beraber bizim dairenin ekabirleri herkes bir şeyler almış rakılar kıdem tazminatı  alan İrfan abiye aldırılmış diğer ihtiyaçlar da diğerlerince karşılanmak şartıyla. Mehmet amca her zaman ki çalımlarla beş kuruş harcamadan bağda çökmüş mangal başına ilk dubleyi de o vurmuş hatta beklemeden kimseyi, bu arada herkes odun toplamaya falan gittikçe İrfan  abiyle baş başa kalmaya çalışır, İrfan abi onun niyetini anlamış ondan uzaklaşır sürekli.. Etler pişmiş salata yapılmış rakılar doldurulmuş ilk kadehler vurulmuştur  artık.. İrfan abi ortamdaki (Mehmet amca hariç) altı kişiye de hitaben tek – tek “Hasan ağa ver bin lira, Şaban ağa ver bin lira”.. Hepsi İrfan abiye güvenir para konusunda sakatı olmaz topladığı beş bin liranın yanına kendi de cebinden çıkarır bin lira ekler ve altı bin lirayı uzatır Mehmet amcaya….


         Mehmet amca parasızlıktan sıkılmış ondan dolaşırmış bir saattir peşinde İrfan abinin amacı ikramiye alan İrfan abiden borç istemek, para çarpmak İrfan abi bunu anlar bu dönüşü olmayacak paraya diğerlerini de ortak etmek kararlığıyla (rakıları tek başına almanın kızgınlığı da var) toplar paraları uzatır. “Al Mehmet emmi elin bollaşınca verirsin !” Mehmet amca memnun kükremiş; “Allah çarpsın büyüksün baba” … (Bu deyim daha sonra Kayseri – İncesu patentli Sayın Hasan KAÇAN tarafından Ekmek Teknesi dizisinde defaten işlendi “Büyüksün Baba” cümlesi  dizinin lokomotifi haline geldi. Kayseri’de içki masalarının değişmez lafıdır oysa ki !)

 

 

 ../..

YORUMLAR

23 Eylül 2014, 21.07
  İlk satırdaki uyarınız için teşekkür etmek istedim. Uyarıyı dikkate aldım ve okumadım bloğunuzu. İnce düşünmüşsünüz ne güzel. Zira içki sofralarına dair yazılar ilgimi çekmiyor. Başka konulara değindiğiniz yazılarınızda buluşmak dileğiyle...
23 Eylül 2014, 21.11
Bu blog rakı anısı içermektedir hoşlanmayanlar okumasın lütfen !
Yazınıza bu tarz ukalaca bir girişle başladığınız için bu girişten sonrasını okuma gereği duymadım.

Saygılar ..

23 Eylül 2014, 22.39

Bence çok güzel olumuş,kıssadan hisse.Almasını bilirsek her şeyden az veya çok heybemize koyacağımız bir şeyler vardır diye düşünüyorum.Mehmet Amca da hayatın kolaylığını bulmuş,helal olsun:)

 

24 Eylül 2014, 09.20


Sevgili illa_ahu
 ;
Sevmediğiniz bir konuyu okumanıza sebep olmadığım için memnunum, içeriğinin “içki sofrası” olduğuna bakmış olmanız bile benim için lütuftur, inceliğiniz için teşekkür ederim sevgi kalın.

http://www.gamyun.net/images/trans.gif

Sayın HorLayanBALIK ; Sizden “Maske takmak” yerine “Ağırbaşlılık” beklerdim, blogunuzdan resminize de baktım Allah uzun ömür versin; ben bu içki olaylarında çok zaman harcadım, bir ömür verdim ve abartısız neredeyse yaşınız kadar içtiğim gün vardır.  Yanlış anlamayın marifet diye  söylemedim bunları, hal böyle olunca da paylaşımlar da o konulara yığılıyor. Daha önce yaşadıklarım nedeni ile sevmeyenleri uyarmak maksatı ile yazdım en baştaki cümleyi, emin olun ki içkinin zararlarını yeterince aldım halen taşıyorum vücudumda, *Dönüş Allah’a dır dönmezsen utan, söyle nedir seni hayatta tutan* dedim bıraktım, fakat yaşanmışlıkları yok sayamam!

Son olarak kullandığınız tabir “kul hakkına” giriyor. Olsun ben yine de hakkımı helal ediyorum size, aslında böyle biri değilsiniz (bunu blogunuz söyledi) lakin bu “ukalaca” kelimeniz beni sabaha kadar rahatsız etti, dilerim ki kendinizden en az 15-20 yaş büyük birine yakıştırdığınız bu sıfat bu yazdıklarımın gölgesinde sizi de birazcık rahatsız eder !  

http://www.gamyun.net/images/trans.gif

Sevgili yarenxx ; Nasıl ki ben de Dede olma hazırlığındaysam ve sizin “Anneanne” olma blogunuzu okuyup haz aldıysam, sizin de başka şeye takılmaksızın yazıdan bir şeyler alabilmeyi umma düşünceniz beni memnun etti teşekkür ederim, Mehmet Amca’nın değilse de İrfan Abinin birkaç macerasını daha taşıyacağım bloga umarım paylaşırız; siz sevgisiniz “kıssadan hisse” bir sevgi.

 

 

24 Eylül 2014, 10.37
Elinize sağlık  benimde zevklerimin arasında en çok meyhane türleri ve rakı balık kavramıdır..vede anneden dolayı kayserili olmak ayrı bir ayrıcalıktır:)
24 Eylül 2014, 11.27

Sevgili BLue__Su ; Okuyup-paylaşıp-yorumladığınız için teşekkür ederim, eski meyhane tadı kalmasa da İstanbul harici hiç bir yerde, kendimce yad ediş olsun bu paylaşımlar da o eski meyhanelere !
Anne tarafından Kayseri'li oluşunuz ise mahalle ekmeğine çaman keyfinde, öyleyse siz sevgisiniz Erciyes'te rüzgar, Ali Dağ'ında meltem olup esen!


















 


24 Eylül 2014, 18.53
sizde bunları yapacak göz yok kayseri demek pinti demek sizden para çıkmaz
24 Eylül 2014, 23.52
Sayın Os_Man_i; yaşınıza hürmeten de abi diyerek hitap etmek isterim.Bloğunuza yapmış olduğum yorumdan dolayı, doğal olarakta cevap hakkınızı kullanarak geri dönüş yapmışsınız. Şu anda aşırı derece yorgun olduğumdan dolayı elimden geldiğince de yorumuza yanıt vermeye çalışacağım.
Öncelikte bir çok yazınızdan sonra yapmış olduğunuz felsefi tarzda bir yorum yapmadığınız içinde teşekkür ederim. Aksi taktirde geri dönüş yapmayı düşünmüyordum. 
Cevaben yazmış olduğunuz satırları okuduğumda karşımda aklı başında, olgun ve zeki bir insan görebilmekteyim.Lakin; Blog portal içerisinde bir çok yazınızı üstün körü okuduğumu varsayarak ve bunlara yanıt verirken sergilediğiniz tutumlarıda göz önüne aldığım da ve ilaveten son bloğunuzun giriş bölümünede bu tür bir girişle başlamanız tutum olatak sergilediğiniz tavrı göstermektedir.Ben size yani kişiliğinize yönelik bir "ukalalık" yakıştırması yapmadım. Yazıya giriş bölümündeki notunuzla okuyuculara kinayeli bir şekilde yapmış olduğunuz  göndemermeyi "ukalaca" bir tavır olarak değerlendirdim ve yazınızın o kısmından sonrasını hiç bir şekilde okumadım. Eğerki ben size siz bir ukalasınız deseydim evet dediğiniz gibi "Kulluk hakkınıza" girmiş olur "Kulluk hakkınızı" yemiş olurdum haklısınız.. Ama yorumu tekrar okursanız sergilemiş olduğunuz tutumu eleştirdiğimi görebilirsiniz.. Eğerki bu eleştirim yüzünden sizi istemeden de kırdıysam özür dilerim, sonuçta yaşça büyük olduğunuzu dile getirmişsiniz saygı duyuyorum..
Yorumunuz diğer kısmına gelince ;Profilimdeki resmime bakıp ordaki yazıdan yola çıkarak Maske takmak” yerine “Ağırbaşlılık” beklerdim sözünüzle birşeyler ima etmek istemişsiniz bunada saygı duyuyorum.Sizin bakıp gördüğünüz, sadece sizin görmek istediginizdi,
buna ilaveten,Bakın ne güzel söylemişsiniz yorumunuzda, içkinin zararlarını farkına varıp bilinçlendiğinizi dile getirmişsiniz ve belkide ömrünüze bir ömür katmışsınız bu şekilde. Peki neden kötü olan bir şeyi burda binlerce kişiye sürekli dile getirerek özenmelerine sebep oluyorsunuz. Bana dediniz ki "Kul hakkı" peki insanları kötü bir şeye imrendirmek, hemde binlerce kişiyi belkide, bu "Kul hakkı" sayılmıyormu?Eğer ki kötüye ve\ya günaha imrendirmek (özendirmek)  "Kul hakkı" sayılmıyorsa oda ayrıca tartışılır.
Son olarakta yorumuznuzda dilemiş olduğunuz güzel dilekler içinde ayrıca teşekkür ederim. Umarım her birlikte sağlık, huzur, mutluluk ve yüzümüzde tebessümlerle geçen bir hayat nasip olur hepimize.Alkol ve bunun gibi kötü alışkanlıklardan uzak durmak koşulu ile..
Herkese Saygılar ..
25 Eylül 2014, 08.42


Sayın HorLayanBALIK
; Ben her şeye rağmen yaşadığım olayların bana güzel gelen yönlerini okuyan/okumak isteyenlerle paylaşacağım,  dile getirdğim şeyler alkolün kötü olduğunu değiştirmez; lakin insanı esrittiği Devlet’çe yasak olmayan bir zevk verdiği bir gerçek, bu yaşıma dek ağzıma sigara sürmedim, rakıyı da  zararını gördüm ve bıraktım , bıraksam da o kadarcık içtiğim rakının zevkiyle yaşayayım siz de  bırakın da, iskambil de günah o halde ne işimiz var Gamyun’da bu derinliğin yeri bu keyif yeri  değil ! Uçacak olsak Real Madrid’de oynardık (!)  Ben yazılarımın başına aynı uyarıyı koyup/paylaşacağım tüm tehlikesine rağmen bazen keyiflidir kırmızı ışıkda geçmek !

“Ukala” mevzusunu uzatmamak adına kapatıyorum,  “ukalaca” tabirii bana yaptığınız diğer tüm anlatımlarınızın yanında koyu renkte duruyor, tartışmadan olmaz elbet de, ama didişmeye varmasın konular. Hele vicdana,dine,kitaba pek fazla dayanmasın isterim ki !  

25 Eylül 2014, 12.46
Sayın  Os_Man_i;
Son yorumunuzu okuduktan sonra, gözlerimin ne kadar iyi gördüğünün farkına vardım.
Ve bu sebepten dolayıda size cevap vererek gerçekten büyük bir yanlış yaptığımı anladım.
O yüzden kendimden özür dilerim ..

Saygılar ..
Nokta ..


25 Eylül 2014, 13.13
HorLayanBALIK ; Kendinizden özür dilemeniz sebep olduğum için özür dilerim, yine de bir göz doktoruna görünün yakını göremiyorsunuz gibi geldi bana, böylesi etrafa bakmanız iyi gelecektir size  rakı içen/rakı seven biriyle ancak bu kadar tartışılır zaten (!)İşiniz rast gitsin ! 3 Nokta Yan yana... 
26 Eylül 2014, 21.01
Şimdi ben uyarı doğrultusunda yazıyı okumadım. Okumadan yorum yaptığım için alakasız kaçabilir ama şunu sormak istiyorum. Neden rakı? Yani burası bilmem kimin talebelerinin yerine dönünce de ben karşı çıkmıştım, bir çok kişide karşı çıkıyordu. Çünkü uç konular olmamasına rağmen garipseniyordu. Şimdi ben sürekli alkol muhabbetini de garipsiyorum. Benimle eskiden garipseyen kişilerin alkol muhabbetini garipsememelerini de garipsiyorum. Demek ki marjinal düşünce değil, dışlama düşüncesiymiş yaptıkları.
26 Eylül 2014, 22.57

Sevgili Duk45 ; Aslolarak benim blogumın altına değil Yönetime yazmanız gerekenleri bana yorum olarak yollamışsınız (!) Yine de tartışalım, ne yani siz ve on yüz kişi istemiyor diye biz yaşanmışlıklarımızı paylaşamayacakmıyız paylaşmak isteyenlerle,  alkolle birlikte var olan espri yüklü olayların gelişimidir anlatılan, okumadan bilemeyeceğiniz şeyi okumadığınız şahısla niçin tartışırsınız ne yani manda mı uygulayacaksınız klavyeme/kalemime verilen izin gereği yazmış yollamışım,onaylanmış/yayımlanmış zorun ne? Paylaşımın varsa paylaş paylaşmayacaksan sayfamdan uzaklaş (!)
Sen gibi düşünenle uğraşmaktansa en mecnup sarhoşla ederim/etmeyi isterim muhabbetimi ! Ne yapalım yani şiir gibi yazıyorum olmuyor yaşadıklarımı şiir diyor aymazın biri, Yönetim yayımlamıyor, sen Diyojenin Türk Filozofu olduğunu bilmiyorsan benim suçum ne (!) Mutlaka Karadeniz'liydi hemi de Diyojen ! Etsene aksini ispat ! Uçsa da oğlak Anasını satayım inatsa inat, ya da olduysa da /olmadıysa da (!) Anla birini artıkın! 
Televizyonların yaptığı gibi bardakları flu mu yapalım, yazıp geçiyorum, kimseyi kırmıyorum kimseye kızmıyorum ama okumadığınız yazıya yorum düşmek ayıptır bir bloger olarak bilmeniz gerek bunu ! Ben bütün bloglarınızı okudum hoşlandım bir çoğundan hoşlanmadığıma tu-kaka mı deyim  illa ki!! İyi yönünü alıp paylaşmak o kadar mı zor ! Dilerim ki acıcık kafa yor!! 

27 Eylül 2014, 12.28
:)
Nihayet sevgili Osmani itinayla çileden çıkarılmış. İstenilen rahatlığa erişilmiştir umarım da, artık bu - yazıda bile alkolden ürkme- saçma sapanlığı biter.
Okudum ben yazıyı. Hem de tebessümle, neşelenerek okudum. Ellerinize sağlık sevgili Osmani.

"Saçma sapan" tabirini kullandım bazı eleştiriler için çünkü, dayanaksız, tutarsız, laf ola beri gele tarzı yazılmış şeyler, neredeyse -Pek de güzel, okunası yazan- sevgili Osmani'nin her blogunun altında, "Yorum" kisvesine bürünüp peydahlanıyor. Bu defa kendince, -okuru korumak adına- önlem alıp uyarıyla başlamış, bu da olmamış şahıslarca, olmadığı gibi "Ukalaca" bulunmuş uyarı. Ama yakıştırma kişiliğe değil şekleymiş miş(!) Vay canına! Ben de sanıyordum ki, ağzımızdan çıkan olsun, yazdığımız olsun her sözcüğün sahibiyiz biz ve kesinlikle kişiliğimizi yansıtan, davranışlarımızla birlikte bütünü oluşturan şeylerdir. Yoksa kişilik dediğin siyah paltolu, beyaz gömlekli net bir suret midir ki şak diye tanınsın? Bir insan "ukalaca" yazıyorsa ukaladır, o yönünü yansıtmıştır, o kadar yani. Lamı cimi yok, lafı dolandırıp kelime oyunu yapmanın faydası yok.
-Burada, BirAdamYaratamamak'ın kulaklarını çınlatasım geldi; ukala sözcüğünün gerçek anlamı ya da anlamları için.:) -

Rakı ya da genel olarak içki konusuna gelirsek; arkadaşlar bu paranoyayı şahsen benim anlamam mümkün değil. Evet bu konudan hoşlanmayabilirsin, amenna, diyecek laf yok, tercihtir, okumaz geçersin. Ama neden, aksini düşünen bir diğerine böylesine had bilmez şekilde tacizkar davranılır ki?
Ne yani, osmani yazınca, ya da içince, okduğunda sen mi sarhoş oluyorsun arkadaş, ya da sen mi yanacaksın sanıyorsun cehennemde? Bu nasıl bir kafa, nasıl bir mantık ki gelip buralarda bla bla bla!.. Sen okuma, kaç aman! Neme lazım? Ama ben seviyorum bu arkadaşın yazdıklarını, başka sevenler de var. Yazan gibi, okura da mı müdahale? Hangi hakla!?

 Diyor ki Horlayan Balık;
"Peki neden kötü olan bir şeyi burda binlerce kişiye sürekli dile getirerek özenmelerine sebep oluyorsunuz."
Lütfen ama yaa! Lütfen yaa! Biraz insaf, biraz mantık. Çok değil, azıcık...
Tezlerimizi savunurken, lütfen akıl dışı yargılarla kendimizi komikleştirmeyelim.
Bir kere," Binlerce kişi" diye abartılı abartılı yazarken,en azından bir göz atalım bakalım kaç kişi okumuş bu blogu. Bakıyorum: Şu anda görünen rakam 443 !..
Osmani'nin tüm bloglarının altındaki okunma sayısını üşenmeyip toplasam yine binlerce etmez. -Keşke etseydi, o ayrı mevzu.-
Haydi diyelim "Lafın gelişi" falan. Haydi binlerce kişi olsun. "Özrün kabahatinden büyük." derler adama bu defa. Ne yani, o, var ya hani "Binlerce kişi", bu kadar andavallı mı ki yazı okuyunca özenip kadehlere sarılsın? İyi o zaman, ben bu ara bir polisiye okuyorum diyelim ve romanın baş karakteri bir seri katil. Sizin bu mantıkla elime silahı alıp periyodik olarak, onu bunu öldürme planlarımı gerçekleştirmem gerek. Oldu, tamam, hıı(!):) 2-3 yaşında bebekler de değil ki burada blog okuyanlar. Hemen hepsi en az sizin kadar okuma adabını bilen insanlar. Ne özenmesi bu?
- Kaldı ki, ilk cümleyle gözü yanmış gibi kaçıp altını okumayanlar, İrfan abi'nin içki yüzünden koca oteli sattığı ibretini de görürdü.-
Aman bee aman!
Rahat bırakın kalem, emek sahibini de, okuyanı da. Pranoyalarınızı içinizde yaşayın, şuradaki iki üç dakikalık keyfimize taş koymayın. Muhatabı bizler değiliz.

Osmani tekrar teşekkürler paylaşım için. Aman ha! "Onu dediler, bunu derler, şunu diyecekler" kaygılarının zehrini içmeyin lütfen. Biz de buradayız, severek okuyoruz unutmayın.
Sevgiler

27 Eylül 2014, 13.58
"Bu blog rakı anısı içermektedir hoşlanmayanlar okumasın lütfen !"

Bu cümleyi görüp ben de okumadım.

Yazınızı okudum ama gerçekten de çoğu yorumları okumadım

Aslına bakarsanız ben de rakıyı pek sevmem, viskiyi de sevmem ...  Kaçırdığım yazılarınızda var mıydı bilmiyorum ama votkaydı, tekilaydı bir el atsanız diyorum. 

Hay Allah! Konu  kurnazlık, beleşçilik gibi şeylerdi ama nereye çektim. Mazur görün.. gelenek, alışkanlık falan filan işte :)
Beleşçilik kurnazlık demişken tanıdığım B hatun kişisi(kayserili değil, bulgar göçmeni sanırım annesi falan şu "mari" ile konuşanlardan) geldi aklıma. Kurnazlık ne kelime, yaşadığı olaylarda 10. hamleye kadar düşünür, ölçer biçer hep de karlı çıkar. Kaç kere dedim "gel seni kendi çapında bir kasparov yapayım yeteneğini doğru yerlere kanalize et" diye ama yok olmadı...40 tilkinin kuyrukları birbirine değmeden gezdiği o kafayı ikna edemedim bir türlü buna. Bence bu bir yetenek.




27 Eylül 2014, 16.45

Sevgili  Sat_Agraha ;  Blog tadında ki yorumunuz için teşekkür ederim bire bir fikirlerimi dillendirmeniz yüreğime su serpti inanın.

50’nin üzerinde yaşlardayım orta okul yıllarımdan beri şarapla başlayarak envayi çeşidini galon-galon içtim içkinin, öğrenimimi ve hiçbir gereksinim mi aksatmadım , akşam çalıştım gündüz okudum, vakit bıuldukça kadeh doldurdum! Önce öğretmen oldum, 1 dedim olmadı daha okudum başka şeyler oldum bıraktım öğretmenliği 2 nci üniversiteyi bitirdim DSİ  lerinde birşeyler oldum, oldum neticede oldum hep içenlerle arkadaş oldum filozoftu onlar şu Karadenizli Diyojen’den bile (!) , yaşadığım yer Kayser idi mutaasıp içeni gavur gören insanlar topluluğuydu çevrem bir şekilde uzlaştım onlarla kalplerine girmeyi bildimi içtiğimi gizledim bazen gizleyemedim deşifre oldum, dışlandım  dışlandıkça içlendim, humanisttim neticede insanı/insanları seviyordum,  o nedenle kızmadım hor görenlere halen kızmam/kızmıyorum kızdığım şey başka şeyler aslında!  Şu yaşıma dek ağzıma sigara vurmadım  zararlı dedim içmedim doktor bir ay oruç tuttuğum sürede içmediğimi öğrenince günlük içtiğim 35 liğin zarar vermeyeceğini söyledi ama yanlışmış zarar verdi ya da ben ipin ucunu kaçırdım günde 3 kez mangal yakıp içtiğim oldu eşle dostla Erciyes de kırlarda, ee neticesi en derinden vuruldum siroz oldum  rakının suçumuydu bu elbette değil adam gibi içmedim şımardım buldum belamı ! Zararı kendime; şimdi ağzıma koymuyorum !

Özür dilerim ilgileneceğinizi bildiğim için yazdım bunları başınızı ağrıtmıyorum umarım, parmak ucuma bağlı çenemle (!) Çileden çıktım dediğiniz gibi şahıs okumadığını söylüyor yine de yazımla ilgili yorum yapıyor,  hakarete varan şeyler yazıyor burası bir iskambil sitesi bunu unutup bırakmış adama cezasını çekmiş adama rakının fenalığından dem vuruyor,  ben fenalığını özellikle yazıyorum yazılarımda ! Örnek teşkil etsin diye ama asıl amacım rakı ortamlarının o güzel espri / içijem kıvamını,  yani çiçek olma kısmını, bardakta balık olma kısmını biraz yazmak paylaşmak ! Birisi de çıkmış Kayseri’lilerin pintiliğinden bahsediyor.  Beni/onu  ne ilgilendirirse  arkadaş insanların pintiliği/nekesliği (!)

Sayın Duk’a da o “çileden çıkmış”yorumu yapmazdım aslında dün gece birkaç ölümlü, kötü haberi ardarda alınca (birisi Kayseri’de bir DJ’nin öldürülmesi,dostumdu) cenaze evinden dönüşte dağılmış bir ruh haliyle yazmış bulundum, okuyorsa/okursa özür dilerim her şeye rağmen kırıcı yanlarımı mazur görsün . Ruh halim yine dinginleşmedi öyle ki şu anda hava kapalı  tam puslu hava “rakı havası” iç diyor şeytan  atla arabana tırman Erciyes’e kadehleri yuvarla (!) Lakin hayat güzel neredeyse hesap makinasını alıp 3 sene fazla yaşamanın/yaşayabilmenin hesaplarını yapacağız ! Daha çok işimiz var imrenerek seyretsek de içenleri artıkın ! Yeter deyip Hacca-Ümreye gidenlere heveslenmeye başlayacağız artık Hidayete ermeli insan yaramazlıkları takılı kendi boynuna !

Ben bir yığın alkol paylaşımını yine yapacağım burada Yönetim yayımlamaya değer bulup yayımladıkça “engez işler el övünür”  misali komik yanlarını paylaşacağım okuyanlarla ! “Ayinesi iştir kişinin  lafa bakılmaz” diyeceğim en harici gazellere en omurgalı şekilde, umursamadan – umursuzları!!

Her dileğiniz olsun, yüreğiniz hep sevgi dolsun dilerim ki...

Sevgili bilgegunes ; Ben de “rakı” dan başka bir içkiyi zor bulursunuz asıl varken fasılla uğraşmam kolay – kolay ! O nedenle votka, tekila vesaire şeylerin eksperi ben değilim yardımcı olamayacağım kusura bakmayın! Rakı’lı her türlü   yardıma hazırım ! İç demeyin de  yalnız rica ederim !


Vallahi Bilge Hanım size gücendim ama kırılamıyorum çünkü o güzelim bloglarınız/paylaşımlarınız geliyor aklıma yapamıyor; bir bildiği vardır diyorum sadece (!) Nedenine gelince benim blogumun altını bir ulaşım aracı gibi kullanmanızdır ! B Hatun kişisine yazacağınızı niçin falso vererek benim sayfamdan yapıyorsunuz, bu kişinin beni okuduğunu biliyorsunuz ondan (mı?) böyle yapıyorsunuz ! Aklıma gelen bir isim var ama bilemiyorum o mu Bulgar falan deyince, gazete bulmacalarından birkaç buz dolabı, çamaşır makinesi kazanmıştım lakin alkol beni esritti artık bulmaca,sudoku,elim elim epenek gibi şeylere meyil vermiyorum !! Yanlış anlamayın size özel “yaptığınız için” kendimi germiyorum. İşiniz rast gitsin sebebini açıklarsınız belki ! Ben centilmenlikte kusur etmeyeyim de neme lazım falıma falan bakarsınız sonra !  

Siz sevgisiniz hem cinsine o denli kızmayacak bir sevgi !...

 



27 Eylül 2014, 18.31
Arabesk rap tadında yorumlar yapamıyorum ilk başta bunu belirtmek isterim. Sonrasında bazı nickler benim için bloğunuzun tepesinde ki uyarı gibidir görünce ne yazarsa yazsın okumam, bir yorumunuzda o uyarı nickiyle beraber ele almışsınız anlayamadım o sebeple...
Şimdi ben yönetime şikayet eden biri değilim banane derim. Ayrıca yorumlar yönetimin onayından geçiyor yani okuyorlar ki onlara da yazmış oluyorum. Ayrıca burası şahsi blog sayfası değildir, ben kimsenin bloğunu okumak için gamyuna girmiyorum, ben oyun oynamak için gamyuna giriyorum. O sebeple sayfamdan uzaklaş demenizi kınadım.
Şimdi ben inancım doğrultusunda hoş bulmadığımı belirtmedim. Kötü bir şey yeşil aycı kimliğime yakışmıyor, sigara içtim vurgusu yaparak onuda anlatsanız ona da aynı kelimeleri kullanırdım. 18 yaş altı bir sürü kişi gamyunda oyun oynuyor. Bu tarz kötü alışkanlıkları öyküleyip anlatmayı ben hoş bulmuyorum. Özenler elbet olur, alkol sofrası dışında ki güncel olaylarınızı sosyal bir biçimde paylaşın insanlar bilinçlensin. Yoksa kanunen yasak olmayan bloğun onaylayacağı her şeyi yazalım duralım, hep beraber batalım.
27 Eylül 2014, 19.40
Haklısınız aslında... insan rakı içiyorsa ayranı anlatamaz ki...hani dedim belki buna  tepki duyuyorlar ortayı bulmak adına bir fikirdi :)

yorumun diğer kısmını kafam karışmış bir halde  okudum, sanıyorum anlayamadım...Yine de belirteyim B hatun kişisi buralara gelmez, sizi okumaz, dahası interneti bile kullanamıyor. Ayrıca kendisine her fırsatta söylüyorum zaten bunu ve kendisi de kurnazlığının farkındadır gurur duyar bu yönüyle, bu zamanda böyle olmak lazımmış, bana böyle diyor hep...sen bu kafayla tökezlersin hep diyor çoğu zaman haklı da çıkıyor :) siz irfan abiyi anlattınız ya, benimki de öyle bir şeydi...  yazıyı okuyunca direkt o geldi aklıma ve yazdım... yazmasamıydım acaba  dedim bir an yine...sanıyorum farklı bir şey algıladınız.


27 Eylül 2014, 20.55
selam bloğunu pür dikkat okudum öncelikle emeğine sağlık benimde değişmez içkim rakıdır hafif kafalar çakır olduğunda BÜYÜKSÜN BABA lafını çok kullanırdık benide aldın eskilere götürdün mersinin o tozlu topraklı yıllarına şuan tekirdağda şimdi masada ben ve rakım büyüksün baba diyen ve diyeceğim kimse yeni bloglarını bekliyoruz...
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın