Yalnız Yazı
28 Eylül 2014, 20.33 A- A+Ne yaparsam yapayım bu giriş paragrafı sıkıcı olacak biliyorum. En iyisi konuya hızlı bir giriş yapmak.
Kolay ve bilindik bir suçlama ile başlıyorum :) Bu bilgisayarlar, akıllı cep telefonları yüzünden gün geçtikçe yalnızlaşıyoruz. Evde, işyerinde yetmezmiş gibi, şimdi de yolda, toplu taşıma araçlarında da hep onlarla birlikteyiz. Çağa ayak uydurmakta, yeniliklere açık olmakta bir sakınca yok ama bir de bunu yaparken neleri kaçırdığımızı gözden geçirmek gerekiyor.
Aynı çatı altında yaşayan bireylerin bile bir biri ile yabancılaştığı, bir birinin yüzüne bakmadan konuşmaya çalıştığı, çoğu zaman sessiz saatlerin geçirildiği bir dönemdeyiz. Sosyal medyaya anında katılım sağlarken aslında ne kadar asosyal bireyler haline geldiğimizin farkında bile değiliz.
Akraba ziyareti, komşu ziyaretleri gün geçtikçe azalıyor. Artık komşumuz, arkadaş listemizdeki ülkenin hatta dünyanın bir ucundaki birileri... Komşu komşunun külüne muhtaç iken, şimdilerde paylaşımların "like"na muhtaç hale geldik. Aynı evin içinde bir birine "whatsapp"tan resim atanlar bile var. :)
Ayşe :
- Aşkım bi bakar mısın kilomu almışım. ( cep telefonuyla gönderdiği resmine yorum bekliyor)
... 3 dakika sonra.
- Aşkımmmmmmmmm kime diyorummmm !!!!
... 20 saniye sonra.
- Murtazaaaaaaa ( en iyi yöntem bağırarak kesin çözüm. Bir de neden Murtaza hiç fikrim yok :) )
... ve beklenen cevap geldi.
- Efendim, bana mı seslendin...
-Bu evde ikimizden başka yaşayan birileri var da benim mi haberim yok ! Tabii ki sana seslendim !
- Bi dakika canım oyunun en heyecanlı yerindeyim.
- Oyunun benden önemli mi Murtaza. Moralim çok bozuk hem, kilo almışım sanki. Sen hiç ilgilenmiyorsun bile.. Ben de Siboşuma sorarım... (evet bildiniz Siboş 800 km. uzaktaki internetten arkadaşı)
- ...... ( goooooooooooooooolllllllllllllllllllllllllllll)
Oynadığı oyunda Real Madrid'i seçmekle ne kadar iyi bir seçim yaptığının haklı gururuyla galibiyetini kutlamaya devam etti Murtaza...
Buna benzer örnekleri çoğaltmak mümkün tabii. Saçının rengini değiştiren Fulya
aradan günler geçmesine rağmen hala kocasının farketmesini bekliyor... Oysa geçen sürede değişimini kare kare paylaştığı resimleri yurdun dört bir yanında beğenenler oldu. Fulya bu durumdan hiç şikayetçi değildi. Takipçileri tarafından seviliyor, her paylaşımı onlarca beğeni topluyordu.
Buraya kadar trajikomik bir şeyler okudunuz. Şimdi de asıl probleme doğru yolculuğa çıkalım.
Yalnızlaşan toplumda bazı değerler var ki, hayatımızda derin boşluklar oluşturuyor. Bana göre bunların başında arkadaşlık, dostluk kavramları var. Elbette gerçek anlamda arkadaş ve dostluklardan bahsediyorum. Hani şu en zor anında çıkarsızca yanında olan, en mutlu anında sevincini seninle paylaşanlardan... Bazen kardeşinden öte olanlardan.. Birlikte geçirdiğiniz zamanın nasıl geçtiğine hayret ettiklerinizden...
Sizin kaldı mı böyle arkadaşlarınız ? Her şeyinizi paylaştığınız, dertleştiğiniz.. Başınız sıkıştığında değil, sadece özlediğiniz için aradığınız dostlarınız var mı hala... Ya da tam tersi sadece sizi özlediği için arayan, bir yerlerde bir şeyler içmeye çağıran, bundan büyük keyif alan...
Cevabınız evet ise çok şanslısınız.. Kıymetini bilmekle yetinmeyin, üstüne titreyin onların...
Dostça kalın...
YORUMLAR
Endişelerinizde haklısınız Detay, ama bilirsiniz ki, bunun bir geri dönüşü yok.
Yaşadığımız şu teknoloji ve iletişim seviyesinde, kaç işi Pc lerii, televizyoları, cep telefonlarını çöpe atıp, hayatına devam edebilir?
Gelecek kuşaklar, geçmişte kalmış ve bizim bugün anlamakta zorluk çektiğimizek çok şey gibi, bizim şu andaki "sosyal" yaşantımızı anlayamayacaklar. Bu hep böyle olmuştur, asosyalleşiyoruz diye üzülürken geçmişi ve bu günüyle kendi yaşam deneyimimizi veri alıyoruz. Bizden sonrakiler de aynını yapacak. Demem o ki üzüldüğümüzle kalırız sadece.
Kaldı ki, sosyallik ya da asosyallik: Nedir? Kime göredir? Hangisi daha iyidir? Bunlara yanıt vermeye kalksak, uzlaşabilecek noktalar bulmakta zorlanırız.
Bu arada, siz de pek çoğumuz gibi, ismini son derece asosyal bir şeyin; bir nick in ardına gizleyerek buradasıız. :)
Diğeri; adam kendi kendine konuşuyor..Geçen gün bir kaç saat elektrikler kesildi. İnternete giremedim. Evdekilerle sohbet ettik. Bayaaa iyi insanlarmış:))
Aslında sadece bunlar değil. Hayatımızı kolaylaştırmak adına sahip olduğumuz pek çok şey bizi yalnızlaştırıyor. Bunların içinde en çok asansörü düşünürüm. Yürüyerek çıksam belki bir komşumla denk gelip tanışma fırsatı bulucam. Ya da ne bileyim bulaşıkları çamaşırları elimde yıkasam az da olsa spor yapmış olucam:) Teknolojinin artıları eksilerinden daha az gibi geliyor bana..Mesela şu an elimin altında bilgisayar ve internet olmasa dünyadan çok haberim olmayacaktı. Diğer yandan olmasaydı yapmam gereken bir dünya iş beni bekliyor da olmayacaktı. Sahibi olduğumuzu zannettiğimiz pek çok şey zamanla bize sahip oluyor ne yazık ki. Farkında olmadan pek çok şeyin bağımlısı oluyoruz ve kelime dağarcığımıza yeni yeni hastalık isimleri ekleniyor. Sanırım biz kendimize ayar çekmesini bilmiyoruz:)
tekmoloji bizleri herseyden soyutladı gercekden bazen geçmişi arıyorum kalminize saglık:)))