Onlar Karar Verir, Sen Değil...
09 Ekim 2014, 06.24 A- A+ Ahh ne hoş olurdu her yeni günde yeni bir 'ben'e uyanmak. Öyle mi acaba? :) Anıların her türlüsü insanı bir forma sokuyor. İşte o aldığımız son form halihazırdaki "biz" oluyoruz. Yenilediğimizi düşündüğümüz "biz" esasen tamamen düne dair bir varoluş. Kimi kandırıyoruz :) Süreklilik arz eden bir hafıza problemimiz yoksa durum bu. Ancak eskinin üzerine ilave edebiliriz. Bu yüzden; geçmişe takılı olmayı bırakalım bir tarafa, prangalı bir mecburiyettir geçmiş bizim için. Tabii "geçmiş" diyebileceğimiz bir şeylerimiz varsa...
Dün yaşanılan ne kadar iyiyse; gelecekte onun üzerine çıkabilen bir 'iyi'yi bulma umudu ışık hızıyla azalır. Anılar ne kadar güzelse veya kötüyse; daha baskınını yaşama şansın da o kadar düşer. Hayatı en kötü tarafından deneyimlemiş birisi; nasıl "bundan daha berbat ne yaşayabilirim" yılgınlığındaysa hayata karşı; en iyiyi yaşamış olan da benzer bir yılgınlıktadır geleceğe yönelik beklenti manasında.
Oysa mükemmelliği ve berbatlığı şu kısacık ömrümüzde derecelendirip tarih sırasına koyabilsek ne hoş olurdu. Ama hayat işte... :) olamıyor, ne yazık! Bu durumda kim şanslı, kim şanssız bilemiyorum. Mükemmeli deneyimleyip sonrası için umudunu tüketmek kötü, ama farkındalık söz konusu, bir de; biraz avuntu da olsa "her türlü şeyin daha iyisi vardır" gibi bir bakış açısı olabilir tutunulabilecek. Henüz kayda değer bir şeyler biriktirmemiş olanlar ise; bomboş bir ömürden dolayı şanssız ama bitmez-tükenmez bir umudun sahibi oldukları için de şanslı addedilebilirler :) Gerçi; vasat, vasatlığının farkında bile değildir zannımca yaşıyorken. Sarılmak istediği bir geçmişi olmayınca da "carpe diem" en bi' güzel felsefedir nihayetinde. Ne diyor İlber Ortaylı; "bilmemek de mutluluktur" :)
Yani diyeceğim; geçmişte ve anılarla yaşamayı veya onlara saplanıp kalmayı "tercih etmek" gibi bir şey söz konusu olamaz bana kalırsa. Anılarınız sizi ya onlarla yaşamaya mecbur kılar -çünkü o kadar mükemmel/berbat ama baskındırlar-, ya da o denli silik ve değersizdirler ki; sizi gelecekteki olası iyi/güzel umuduna yapıştırıverirler. Elbette o anıları siz oluşturmuşsunuzdur nihayetinde, size aitlerdir, ama yaşanıp anı olduktan, beyninizin "geçmiş" kaydına girdikten sonra "geçmişle ve onlarla yaşayıp yaşamama" kararını emin olun siz değil, onlar verecektir.
Herkese vasatlıklar dilerim. Güzel bir dilek bu, yanlış anlamayın. En azından anılarla yaşamak zorunda kalmazsınız, ileriye dönük bir umudunuz olur. Anılara takılı kalmayı geçtim, 'an'lara takılı kalmak denen bir şey var, nemize gerek yani :) Allah muhafaza...
YORUMLAR
Anlatmak istediğimden hiçbirşey anlamayıp, düz mantık kendi anlamak istediğin yönde düşünüp yorum yazmışsın, bir de işin kötüsü bloğumun altına yazmaya tenezzül bile etmemiş, başlı başına blog yazmıssın. Bu kadar mı etkilendin : ) ilham kaynağı oldum yani : )
Geçmiş tabiki insanı şekillendirir ama geçmişte ne yaşanırsa yaşansın iyi veya kötü bunun bittiğini kabul etmek gerekir .geçmişi tamamlaman gerekir ve orada bırakabilmen … Basit bir örnek vereyim bir bayan tecavüze uğradı sürekli tecavüz sahnesinimi düşünsün Cezbe ? ya da herkese anlatsın mı ? yaşanıp bittiğini geride bırakmayı mı başarabilsin..bundan kurtulmanın birde adı var meditasyon- pratyahara sana link veriyorum izlersin.ingilizce biliyormusun bilmiyorum ama türkçesi yok Belki demek istediğimi daha iyi anlamış olursun ozaman.
http://www.youtube.com/watch?v=su3_qiJInio
herkes yazımı anlamış bir sen anlamamıssın bence kendinde birşeyler aramanın vakti gelmiş çoktan. ayrıca başlıktan da çok memnunum.
çok fazlada yorum yapmak istemiyorum çünkü öyle bir yapın var ki insanın üzerine yapışıp çıkmıyorsun .. yazıma yorum yapmak istemeyip beni kayırmıssın güya .bütün bilgileri de başka arkadaşından almaya da üşenmemissin yorumuna eklemissin .kabul et sen bu işleri seviyorsun.
zaman hikaye bol bol vaktin var keyif bile alıyorsun Cezbe.
kendini çok üst seviyede de görme yazılarını beğenirim ilham içerenleri o ayrı, ama şu tarz başkalarına çemkirmek adına yaptığın yazılar hiçbir şeye benzemiyor...
sana kolay gelsin istediğini yaz başka yorum yok sana çünkü arınmam lazım :)
Yazmayayım diyorum : ) zorluyorsun beni …
Yazının kısa yorumu : Biz olgusu anılarımız değildir yaşanmışlıklarımıza verdiğimiz tutumlar bizi şekillendiren şey.geçmiş prangalı bir mecburiyet değildir geçmiş bir deneyimdir yaşarsın ve biter üzerine yenilerini eklersin. Evrim iyiye doğru olur.Anılarımız bizi onlarla yaşamaya mecbur kılmaz. Tercihi biz yaparız sen ipleri yaşanmışlıklarına vermişsen bir milim kıpırdayamassın yaşanılanı değiştiremeyeceğine göre. Olduğun yerde sayarsın
Çocuk değiliz neyi neden yazdığın ortada . yapıcı olmak adına yazsaydın ya özelime ya yazımın altına yorum yapardın görürdün tepkimi . ama böyle al bak yazı bu şekil yazılır havasına ben olduma bürünmüşsün : )
Yazımla ilgili yaptığın yoruma gelince ben motomot bu bundan oldu bu şundan oldu gibi yazıları sevmiyorum içinde büyü olmalı ..insan kendinden birşeyler çıkartabilmeli.anlayana tabi : )
Çok büyük bir acıyı atlatmanın birçok yöntemi var tabiki terapide meditasyonda bunlardan biri .ilk dönemde yaparsın ama beş sene sonrası hala bunu düşünüp balıklama içinde yaşıyorsan ozaman sorun vardır yazımda bahsettiğim bu tarzda şeyler.geride durup izleyen olman gerekir..içine dalmadan …
Son olarak bildiğim bir şey vardı ve yem attım yememişsin ok : )
Son.
Merhaba Rune,
yoruma yazı sahibinden başka bir isimle başlamış olmanın iğretiliğiyle devam edip sizi tenkit etmek, ve aslında naçizane tavsiyede bulunmak isterim. umarım samimiyetimden şüphe duyulmaz.
bu yazıya karşı tavrınız hiç etik değildi. yorumdaki "yapışırsın" sözcüğü ise tam bir talihsizlik olmuş her iki taraf için de.
kendi kendinizi doldurarak azarlamaya gelmiş olmanıza karşılık dahi yapılmış olan yapıcı eleştiriyi de algılayamayacak kadar kör olmuşsunuz. bu, iyi bir şey değil yazmanın büyüsüne kapılanlar için sizin gibi de. eli kalem tutan her insanın yapabileceği şeyi yapmakla kimse kaf dağında kontenjan doldurmaya yeterli gelmemektedir. oraya ulaşmak için daha çok çabalamak gerekecektir; daha çok okumak-yazmak, daha çok farklı kültür ve gelenek-görenek tanımak ve öğrenmek, daha çok eleştirileri dikkate almak, daha çok, daha daha çok, hep daha çok. :) ne kadar çok-o kadar çok algı.
o yazınıza da gelince, cezbe'nin burada yapmış olmak zorunda kaldığı yorumuna aynen katılıyorum(aynı düşüncedeydim ben de); iyi veya çok iyi yazan biri olarak değil de okuduğu yazıdan bir nevi iyi anlayan biri olarak. onun bu eleştirilerini dikkate almanızı öneririm, ki, umuyorum ki, siz de o kontenjanda yer edinebilirsiniz.
bu yazıda harcadığım zamanı yazılarınız için harcamak isterdim ki üzgünüm. umuyorum kırıcı olmamışımdır. sevgiler.
ve genel bir yorum: kimin nereye yorum yazması ya da blog halinde sunması gerekliliği hakkında hiçbir kural yok. neredeyse kural haline gelmiş olan bu kalıplaşmış düşünce de, bu blog portalın aşılmaz bir kompleksi sanırım.
iyi yazılmış bir yazıyı ondan çok daha iyi yazılmış bir yorumun gölgede bırakması ne kadar şık dururdu? kötü veya çok kötü yazılmış bir yazı için de geçerlidir bu. sorgulanması açısından ucu açık bırakıyorum bu kısmı.
şimdi Cezbe, nihayet yazına dönebildim. yazının üzerine yorum yazmak ya karşı çıkmak için ya da beğeni sunmak için olurdu bana göre. karşı çıkmadığım gibi, beğenimi kısacık bir şekilde dile getirip yorumu sonlandırayım artık.
kişiliğinden beklenir bir mantık yazısı okudum. mantığa duygudan daha fazla önem verdiğim için de çok beğendim. [ayrıca diğer yazılarla tek alakası/benzerliği bir-iki sözcük seçimi sadece. :)]
teşekkürler...
Bilgi, daha çok, okuma yolu ile elde edilen bir olgudur. Yazılanları okur, dağarcığınızdaki mevcut bilgi ile yoğurur, ve kendinizce bir eser koyarsınız ortaya. Bu yaptığınız bir başka düşünceyi çalmak, ya da diğerlerinin fikirlerine muhalefet etmek anlamını taşımaz.
Bu itibarla son derece tutarlı, yerinde bir tespite dayalı yazıyı kaleme aldığını söyleyebiliriz Cezbe'nin. Ki yalnızca yazıları değil, kişiliği de aynı oranda tutarlıdır kendisinin. Anılarda :) kalan yakın bir dostu olarak şahitlik yapabilirim bu hususta. Bakmayın olur olmaz polemiklere girmek zorunda hissettiği anlarda kendini, insaflı davranmak adına yumuşatmak durumunda kaldığına üslubunu. Zira kalemi güçlü olduğu kadar, dili de ziyadesiyle keskindir.
Olumsuz yorumların, bir fırtına şiddetinde esen aşkın düşüncelerine ket vurmayacağını biliyorum . " Düşünce insanı; arkadan konuşan değil, arkasından konuşturandır " düsturu ile yoluna devam etmen dileğiyle.
Aslında başlı başına bir blog yazısı ile yanıtlamak isterdim bu sorunu. Zira, ancak tanımlayabilirim kendimi, kısaca da olsa :)) Gel gör ki, bir süredir blog dünyasının müntesiplerinden olmuş olman hasebiyle, sen de buradaki bazı arkadaşlara benzer tepkiler verir, kendini bana ilham kaynağı olmuş olmakla övünme zehabına kaptırırsın diye çekindim ve geri adım attım. Malum, kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan :)
Neyse, daha fazla uzatmayalım sözü. Kelimesayar'dan tanıdığın bir arkadaşım ben Cezbe. Umarım benimle kıyasladığın diğer arkadaşı da aynı oyundan tanımıyorsundur. Aksi takdirde yeni bir cevap yazmak durumunda kalacağım yorum babında. Ki mazaAllah, blog yazarı olma zehabına kaptırabilirim kendimi bilvesile. Kimsenin hevesi kırılsın istemem benim yazılarımı okuduktan sonra :P
Mesaj kutumda kim olduğumu bulduğuna dair bir mesaj bulmak istiyorum, ona göre !! :)