gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Onlar Karar Verir, Sen Değil...

09 Ekim 2014, 06.24
A- A+
 
         Ahh ne hoş olurdu her yeni günde yeni bir 'ben'e uyanmak. Öyle mi acaba? :) Anıların her türlüsü insanı bir forma sokuyor. İşte o aldığımız son form halihazırdaki "biz" oluyoruz. Yenilediğimizi düşündüğümüz "biz" esasen tamamen düne dair bir varoluş. Kimi kandırıyoruz :) Süreklilik arz eden bir hafıza problemimiz yoksa durum bu. Ancak eskinin üzerine ilave edebiliriz. Bu yüzden; geçmişe takılı olmayı bırakalım bir tarafa, prangalı bir mecburiyettir geçmiş bizim için. Tabii "geçmiş" diyebileceğimiz bir şeylerimiz varsa...


         Dün yaşanılan ne kadar iyiyse; gelecekte onun üzerine çıkabilen bir 'iyi'yi bulma umudu ışık hızıyla azalır. Anılar ne kadar güzelse veya kötüyse; daha baskınını yaşama şansın da o kadar düşer. Hayatı en kötü tarafından deneyimlemiş birisi; nasıl "bundan daha berbat ne yaşayabilirim" yılgınlığındaysa hayata karşı; en iyiyi yaşamış olan da benzer bir yılgınlıktadır geleceğe yönelik beklenti manasında. 


         Oysa mükemmelliği ve berbatlığı şu kısacık ömrümüzde derecelendirip tarih sırasına koyabilsek ne hoş olurdu. Ama hayat işte... :) olamıyor, ne yazık! Bu durumda kim şanslı, kim şanssız bilemiyorum. Mükemmeli deneyimleyip sonrası için umudunu tüketmek kötü, ama farkındalık söz konusu, bir de; biraz avuntu da olsa "her türlü şeyin daha iyisi vardır" gibi bir bakış açısı olabilir tutunulabilecek. Henüz kayda değer bir şeyler biriktirmemiş olanlar ise; bomboş bir ömürden dolayı şanssız ama bitmez-tükenmez bir umudun sahibi oldukları için de şanslı addedilebilirler :) Gerçi; vasat, vasatlığının farkında bile değildir zannımca yaşıyorken. Sarılmak istediği bir geçmişi olmayınca da "carpe diem" en bi' güzel felsefedir nihayetinde. Ne diyor İlber Ortaylı; "bilmemek de mutluluktur" :)


         Yani diyeceğim; geçmişte ve anılarla yaşamayı veya onlara saplanıp kalmayı "tercih etmek" gibi bir şey söz konusu olamaz bana kalırsa. Anılarınız sizi ya onlarla yaşamaya mecbur kılar -çünkü o kadar mükemmel/berbat ama baskındırlar-, ya da o denli silik ve değersizdirler ki; sizi gelecekteki olası iyi/güzel umuduna yapıştırıverirler. Elbette o anıları siz oluşturmuşsunuzdur nihayetinde, size aitlerdir, ama yaşanıp anı olduktan, beyninizin "geçmiş" kaydına girdikten sonra "geçmişle ve onlarla yaşayıp yaşamama" kararını emin olun siz değil, onlar verecektir. 


         Herkese vasatlıklar dilerim. Güzel bir dilek bu, yanlış anlamayın. En azından anılarla yaşamak zorunda kalmazsınız, ileriye dönük bir umudunuz olur. Anılara takılı kalmayı geçtim, 'an'lara takılı kalmak denen bir şey var, nemize gerek yani :) Allah muhafaza...

YORUMLAR

09 Ekim 2014, 17.35

Anlatmak istediğimden hiçbirşey anlamayıp, düz mantık kendi anlamak istediğin yönde düşünüp yorum yazmışsın, bir de işin kötüsü bloğumun altına yazmaya tenezzül bile etmemiş, başlı başına blog yazmıssın. Bu kadar mı etkilendin : ) ilham kaynağı oldum yani : )

Geçmiş tabiki insanı şekillendirir ama geçmişte ne yaşanırsa yaşansın iyi veya kötü bunun bittiğini kabul etmek gerekir .geçmişi tamamlaman gerekir ve orada bırakabilmen … Basit bir örnek vereyim bir bayan tecavüze uğradı sürekli tecavüz sahnesinimi düşünsün Cezbe ? ya da herkese anlatsın mı ?  yaşanıp bittiğini geride  bırakmayı mı başarabilsin..bundan kurtulmanın birde adı var meditasyon- pratyahara sana link veriyorum izlersin.ingilizce biliyormusun bilmiyorum ama türkçesi yok  Belki demek istediğimi daha iyi anlamış olursun ozaman.

 

http://www.youtube.com/watch?v=su3_qiJInio


10 Ekim 2014, 04.37

         Yani Allah korumuş beni yazına yorum yapmaktan. Senin yazdıklarını değillemeyen ve aslında konunun başka bir boyutunu anlatan böyle bir yazıya bile şu gösterdiğin tepkiye bak Yorum yapmayarak seni kayırmış olabileceğimi hiç düşündün mü? Neymiş anlamadığım, o kadar sıradan ve sıradan işlenmiş  bir konunun nesi varmış anlaşılmayacak? Sanki uzunca bir metni bölmüş sağından solundan yazmışsın gibi bir durum var yazında, sebep-sonuç ilişkisi yerlerde sürünmekte, her paragraf başlı başına doğru olduğu halde fikren takip etmiyor birbirini, bir paragraf bir sonrakinin üzerine sızıp kenarlarından sayfanın aşağısına doğru akıyor, hiçbir bütünlük arz etmiyor, neyi savunduğun belli değil. Geçmişin sıradan insanlar üzerindeki etkisini değil de, sahiden bunu hastalık boyutunda yaşayarak hayatını zindana çevirenlerden söz ediyorsaydın öyle anlatsaydın, bir fikir olarak "geçmişe akıntılı" hatta "ıkıntılı" da yapabilirdin başlık :) konsepte daha çok uyardı. Bu kadar keskin reddediş ve hastalık boyutunda geçmişte yaşamak "ıkıntı" tabiriyle daha çok örtüşüyor çünkü :) Al sana yorum, madem yorum istiyormuşsun. Bunları yazının altına yazmayı tercih etmemiş olmamı bile tenezzül etmemek olarak algılamışsın. Hevesli hevesli yazıyorsun, köstek olmak istemedim çok fazla kösteğe maruz kalmış biri olarak. Eleştirinin kimden geldiğine göre gard alma hali var bir de büyük bir çoğunlukta. Eminim bunu bu şekilde yazının altına yazmış olsaydım iyi algılamayacaktın. Bu eleştirileri benden değil, güvendiğin, yazıdan anlayan birinden almışsın gibi düşün, yani üzerine düşün.


         Yorumunun "etkilenmekle ve ilham almakla" alakalı kısmı çok eğlenceliydi :) Ben de aynı tonda cevap vereyim. Polemik istemiyorum, enerjim de yok vaktim de bu sıralar. Papua Yeni Gine dilini öğrenmek için dil kursuna yazıldım :) Ama takip ediyorum, etkilenip ilham alıyorum :) Konu yok malum, hem konu bulabilitem, hem de yazabilitem zayıf :) Ya olmasaydın ne yapardım!



10 Ekim 2014, 10.19
Bence güzel bir yazı.. Kalemine sağlık..
10 Ekim 2014, 12.05
yazının benim yazdıklarımla uzaktan yakından alakası bile yok. tamamen mantık dışı bir yazı yazmıssın. sen geçmişinin kancalarına takıl . hadi bakalım öne gidecekmisin.
herkes yazımı anlamış bir sen anlamamıssın bence kendinde birşeyler aramanın vakti gelmiş çoktan. ayrıca başlıktan da çok memnunum.

çok fazlada yorum yapmak istemiyorum çünkü öyle bir yapın var ki insanın üzerine yapışıp çıkmıyorsun .. yazıma yorum yapmak istemeyip beni kayırmıssın güya .bütün bilgileri de başka arkadaşından almaya da üşenmemissin yorumuna eklemissin .kabul et sen bu işleri seviyorsun.
zaman hikaye bol bol vaktin var keyif bile alıyorsun Cezbe.

kendini çok üst seviyede de görme yazılarını beğenirim ilham içerenleri o ayrı,  ama şu tarz başkalarına çemkirmek adına yaptığın yazılar hiçbir şeye benzemiyor...
sana kolay gelsin istediğini yaz başka yorum yok sana çünkü arınmam lazım :)


10 Ekim 2014, 14.50

         Bu yazının senin yazınla uzaktan yakından alakası yoksa  bu kadar ilgi göstermen, senin yazının yorumu olduğunu düşünmen tuhaf. Yazıda "geçmişe takılın vs." de demiyor, onu nereden çıkardın? Ayrıca yazını anlamamış olduğumu söylemedim, düşüncelerini iyi ifade edememiş olduğunu ve nedenlerini söyledim sana, ki o da gelip buraya gereksiz bir yorum yaptığın için oldu. Bu yazı senin yazına karşı yazılmış bir yazı değil, okuduysan anlamış olman gerekir. Mantıksız bulduğun noktalar varsa yazıverseydin, belki insan gibi tartışabilirdik üzerinde. 


         Neyi yorum, neyi blog olarak yazmam gerektiğini, nelerden zevk alıp almadığımı filan da öğrendim sayende sağolasın. Bir de "Cezbe agresif" yazsaydın tam olacaktı, genelde öyle gerçekleşir bu ritüel. Kendimi bir yerlerde filan gördüğüm yok ama iyi bir okurum, yazıdan anlarım, bu konuda iddialıyım, bunu söylemekte bi sıkıntı da görmüyorum. Eleştiri almanın seni bu şekle sokabileceğini tahmin ettiğimden de yazmamıştım yorum sana, ki kanıtladın doğru düşündüğümü. Senin yazını okuyup ilham(!) alıp yüzeysel bir bakış açısıyla bence çok çok kötü işlediğin "dünde yaşamak" kısmını, nedeni-niçiniyle ve başka bir boyut katarak yazdım ben yazımda. "Çemkirmek" tabiri benim bu yazımdan ziyade senin vermiş olduğun tepkiye ve şu iki yorumuna daha çok yakışıyor.


         Yaşanılanı insanın üzerine giydiği ve istediğinde çıkarabileceği bir şey mi sanıyorsun? Çok büyük bir acı veya çok büyük bir mutluluk insanın ruhuna işler, damarlarında dolaşır, öyle çıkarıp atamazsın. Büyük yıkım yaşamış bir depremzede ve hiç deprem yaşamamış bir insanın felaket karşısında aynı tepkiyi vermesi beklenebilir mi? Tecavüze uğramış bir kadın, bir erkeğe senin önyargısızlığınla bakabilir mi? Bunları konuşmayarak mı çözülecekmiş her şey? :) Peki o zaman terapi müessesesi niçin var? :) Her insan ikinci tecrübesine, birincisi sırtında olarak girer sayın bayan :) O tecrübenin iyisiyle veya kötüsüyle, ama asla sıfırlanmış olarak değil... 


         
10 Ekim 2014, 16.56

         Ha bir de "bütün bilgileri başka arkadaşından almışsın vs.." diye devam eden cümleni anlayamadım. Ne diyorsun? İyi misin? :)
10 Ekim 2014, 19.43

Yazmayayım diyorum : ) zorluyorsun beni …

Yazının kısa yorumu : Biz  olgusu anılarımız değildir yaşanmışlıklarımıza verdiğimiz tutumlar bizi şekillendiren şey.geçmiş  prangalı bir mecburiyet değildir geçmiş bir deneyimdir yaşarsın ve biter üzerine yenilerini eklersin. Evrim iyiye doğru olur.Anılarımız bizi onlarla yaşamaya mecbur kılmaz.  Tercihi biz yaparız sen ipleri yaşanmışlıklarına vermişsen bir milim kıpırdayamassın yaşanılanı değiştiremeyeceğine göre. Olduğun yerde sayarsın

Çocuk değiliz neyi neden yazdığın ortada . yapıcı olmak adına yazsaydın ya özelime ya yazımın altına yorum yapardın görürdün tepkimi . ama böyle al bak yazı bu şekil yazılır havasına ben olduma bürünmüşsün : )

Yazımla ilgili yaptığın yoruma gelince ben motomot bu bundan oldu bu şundan oldu gibi yazıları sevmiyorum içinde büyü olmalı ..insan kendinden birşeyler çıkartabilmeli.anlayana tabi : )

Çok büyük bir acıyı atlatmanın birçok yöntemi var tabiki terapide meditasyonda bunlardan biri .ilk dönemde yaparsın ama beş sene sonrası hala bunu düşünüp balıklama içinde yaşıyorsan ozaman sorun vardır yazımda bahsettiğim bu tarzda şeyler.geride durup izleyen olman gerekir..içine dalmadan …

Son olarak bildiğim bir şey vardı ve yem attım yememişsin ok : )

Son.

11 Ekim 2014, 02.20

         Ben bu yazdıklarından farklı bir şey söylemiyorum zaten, neden ısrarla aynı şeyi tekrarlıyorsun? Zaten yazmışım doğru şeyler yazmışsın ama birbirinden kopuk duruyor vs. diye. İnsanların yaşadıklarının derinliği oranında o anılardan kopamadığını söylüyorum ben de, o oranda mecbur olduklarını sırtında taşıdıkları anılara. Bu kadar basit bir şeyin tartışmasını yapmak için hem de 3.kalite bir üslupla ne diye film oluyorsun kendi kendine? Bak misal bu son yazdığın yorum ne kadar derli-toplu olmuş :) Felsefeyi ayağa düşüren böyle büyü sevdasına kapılıp büyülü şeyler üreteyim derken laf salatası kıvamında bir kafa karışıklığına meydan veren yapıtlardır. Her yazının büyülü olabileceğini düşünemiyorum ben. Fikir yazısı yazıyorsan net anlaşılır olacak ki okuyana ulaşsın ulaştırmak istediğin. Yoksa büyülü olacak diye kasıp  ayakları yere basmayan şeyler üretirsin. Bence böyle yani... Ha bir de karşı yazı da yazmış olabilirim, edebiyatta da yeri vardır bunun, niye bu kadar sıkıntı yapıp altında başka şeyler aradın onu da çözemedim.


         Şu sondaki yemleme meselesiyle yine rotayı kaybetmişsin ama bak olmadı o :) Neyi biliyormuşsun sen arkadaşım? Aklıma gelen tek mevzu; başka başka insanların fotolarıyla ve başka başka nicklerle ortalarda dolandığın, gelip yazıma yorum yapıp baltaladığın ve benim de bunu bir şekilde öğrendiğim. Yüzyıllık mevzu yani ki üstünde de durmamıştım sonradan, bana ne yani... Bende öyle senin gibi çok var yan nick sendromlular, yazılarımın altı dolu :) Yalnız en yaratıcı sendin hakkını yemeyeyim, üç ayrı yüzle dolaşmak daha renkli olsa gerek :) Ben anlamam öyle endelek-döndelek işlerden. Bir tane yüzüm var hem reelde hem burada, bir tane de kalemim var, hep aynı renk yazar. Sen olta atayım demişsin sanıyorum da sonradan oltaya gelip zor durumda kalırım diye çark etmişsin. 


         Neyse bu da benim için son. Bi hafta yokum arkamdan atıp tutmayın yapabilirseniz :) Büyülü büyülü yazılar yazın, şu takozludan fecii büyülendim bana bi hafta yeter o büyü. Esasen planlarım vardı, şu senin çay arkadaşının şeysinden çok etkilenmiştim ilham gelmişti :) hatta başlığı bile hazırdı ama vaktim yok yazamıyorum kısmet değilmiş :) 


         Uqala-tiqy; teşekkürler size de beğeninizden ötürü.
12 Ekim 2014, 15.23
Sen okursun nasıl olsa cezbe:)Bu kaçıncı beni tehdit edişin saymadım:))Bir çok yorumumdan sonra'Hımm bana ilham verdin öyle bir yazım var ki başlığı da hazır''söylemlerin bitmedi tükenmedi..Bir bloğun da benim yazdığım yorumu o blog altında cevap vermeyip başka bir blog yazdın anımsa:) birde  herkes kendine alındı.ortalığı toz duman ettin:)Benim hiç bir korkum yok.Ne yazarsan yaz.Ne yazabilirsin ki zaten. En fazla paylaşımlarımı ya da yorumlarımı  duygularımı'' kendince ''değersizleştiemek adına bir boşuna  yorulursun.:) Neden kendine özgü yazılarda sen ve bir kaç kişi aklıma geliyorken ,Uslubun en kalitesiz halinde  bir tek sen aklıma geliyorsun!!Hani Bir de sen düşün..
12 Ekim 2014, 20.07
öncelikli iftira hiç hoş birşey değil. benim saklım gizlim yok nicklerimi herkes bilir ve bütün photolar da bana aittir. özel bir çabaya gerek yoktu dikkatli bakman yeterli idi .son olarak Mark Twain in bir lafını söylerek kapatıyorum.alt düzeylilerle tartışmaya girmeyin çünkü önce sizi kendi düzeylerine çekerler sonra tecrübe ile sizi o düzlemde yenerler. bu yüzden daha fazla tartışmaya girmemeye karar aldım.
19 Ekim 2014, 23.07

Merhaba Rune,

yoruma yazı sahibinden başka bir isimle başlamış olmanın iğretiliğiyle devam edip sizi tenkit etmek, ve aslında naçizane tavsiyede bulunmak isterim. umarım samimiyetimden şüphe duyulmaz.

bu yazıya karşı tavrınız hiç etik değildi. yorumdaki "yapışırsın" sözcüğü ise tam bir talihsizlik olmuş her iki taraf için de.

kendi kendinizi doldurarak azarlamaya gelmiş olmanıza karşılık dahi yapılmış olan yapıcı eleştiriyi de algılayamayacak kadar kör olmuşsunuz. bu, iyi bir şey değil yazmanın büyüsüne kapılanlar için sizin gibi de. eli kalem tutan her insanın yapabileceği şeyi yapmakla kimse kaf dağında kontenjan doldurmaya yeterli gelmemektedir. oraya ulaşmak için daha çok çabalamak gerekecektir; daha çok okumak-yazmak, daha çok farklı kültür ve gelenek-görenek tanımak ve öğrenmek, daha çok eleştirileri dikkate almak, daha çok, daha daha çok, hep daha çok. :) ne kadar çok-o kadar çok algı.

o yazınıza da gelince, cezbe'nin burada yapmış olmak zorunda kaldığı yorumuna aynen katılıyorum(aynı düşüncedeydim ben de); iyi veya çok iyi yazan biri olarak değil de okuduğu yazıdan bir nevi iyi anlayan biri olarak. onun bu eleştirilerini dikkate almanızı öneririm, ki, umuyorum ki, siz de o kontenjanda yer edinebilirsiniz.

bu yazıda harcadığım zamanı yazılarınız için harcamak isterdim ki üzgünüm. umuyorum kırıcı olmamışımdır. sevgiler.


ve genel bir yorum: kimin nereye yorum yazması ya da blog halinde sunması gerekliliği hakkında hiçbir kural yok. neredeyse kural haline gelmiş olan bu kalıplaşmış düşünce de, bu blog portalın aşılmaz bir kompleksi sanırım.

iyi yazılmış bir yazıyı ondan çok daha iyi yazılmış bir yorumun gölgede bırakması ne kadar şık dururdu? kötü veya çok kötü yazılmış bir yazı için de geçerlidir bu. sorgulanması açısından ucu açık bırakıyorum bu kısmı.


şimdi Cezbe, nihayet yazına dönebildim. yazının üzerine yorum yazmak ya karşı çıkmak için ya da beğeni sunmak için olurdu bana göre. karşı çıkmadığım gibi, beğenimi kısacık bir şekilde dile getirip yorumu sonlandırayım artık.

kişiliğinden beklenir bir mantık yazısı okudum. mantığa duygudan daha fazla önem verdiğim için de çok beğendim. [ayrıca diğer yazılarla tek alakası/benzerliği bir-iki sözcük seçimi sadece. :)]

teşekkürler...



20 Ekim 2014, 02.59

         Ben de teşekkür ederim Özdür hem beğenin için hem de akl-ı selim bir ses duyduğum için. Güzel yazıları ve yorumları paylaştığımız günleri özledim. "Düzgün yazarları buradan kim soğuttu, niye artık burada kimse yazmak istemiyor" diye düşünüyorum, keşke herkes biraz düşünse... Beni hayal kırıklığına uğratmayan, "ya bunu nasıl yapar" diye şaşırmadığım birkaç insandan birisin, yanıltmadın beni.
21 Ekim 2014, 04.18
Anılarımızdır hayatımızda alacağımız çoğu kararlara yön veren. Nihayetinde, yaşananları kayıt altına alan, ve hayat boyu bir köşesinde muhafaza eden bir beyne sahibiz hepimiz. İstesek de unutamaz, anılarımızın etkisini hissederiz hayatımızın bir çok safhasında. 
Bilgi, daha çok, okuma yolu ile elde edilen bir olgudur. Yazılanları okur, dağarcığınızdaki mevcut bilgi ile yoğurur, ve kendinizce bir eser koyarsınız ortaya. Bu yaptığınız bir başka düşünceyi çalmak, ya da diğerlerinin fikirlerine muhalefet etmek anlamını taşımaz.

Bu itibarla son derece tutarlı, yerinde bir tespite dayalı yazıyı kaleme aldığını söyleyebiliriz Cezbe'nin. Ki yalnızca yazıları değil, kişiliği de aynı oranda tutarlıdır kendisinin. Anılarda :) kalan yakın bir dostu olarak şahitlik yapabilirim bu hususta. Bakmayın olur olmaz polemiklere girmek zorunda hissettiği anlarda kendini, insaflı davranmak adına yumuşatmak durumunda kaldığına üslubunu.  Zira kalemi güçlü olduğu kadar, dili de ziyadesiyle keskindir. 
Olumsuz yorumların, bir fırtına şiddetinde esen aşkın düşüncelerine ket vurmayacağını biliyorum . " Düşünce insanı; arkadan konuşan değil, arkasından konuşturandır "  düsturu ile yoluna devam etmen dileğiyle.
21 Ekim 2014, 20.37

         Allaah Alllahhh sen kimsin Apatetik? :) Bu kadar düzgün ifade ve dile hakimiyet olunca aklıma iki kişi geliyor. Mutlak ikisinden birisin. Oynadığın oyunları da deştim ama çözemedim hangisi olduğunu. Blogla alakalı olmadığım zamanlara dair arkadaşım olmalısın tahminime göre, ama takip etmişsin yazıları filan demek ki bu kadar yerinde çözümlemeler yapabilmişsin. E yahu bu kadar değer vermişsin de niye kaybetmişsin beni ki? :) Şaka yapıyorum, kaybediş karşılıklıdır elbette. Mesaj kutumda kim olduğuna dair bir  mesaj bulmak istiyorum ona göre!! :) 


         Üslubumla alakalı yaptığın, bence çok doğru olan tespitlerini burada çok az kişi yapabildi. Esasen üslubun kelime karşılığından bihaber kişiliklerle polemiğe girmek zorunda kalıyorum dediğin gibi. "Avam"ın bir üslup olmadığını, dönüp yazdıklarına baktıklarında avam kelimesinin bile cici kalabileceği cümlelere imza attıklarını göremiyorlar birçoğu, ona rağmen seviyeden söz edebiliyorlar. Söylenecek çok şey var da sahiden sıkılıyorum artık, sıtkım sıyrıldı :) Tahta kılıçlı olana çelikten kılıç çekilmez bir de... Akibet "vasati 40 çöp" olur malum. Onun için benim "yorum" diyemeyeceğim, sadece "saldırganlık, düşmanlık, hazımsızlık vs. vs." diye tabir edebileceğim şeyler beni yıldırmaz merak etme. Altında yatan patolojiyi de kavrayacak kadar vakit geçirdim burada. Düşmanlık için bile denklik gerektiğini düşünenlerdenim. Sıkıntı; bu profilden çok buranın bir oyun sitesi olmasıyla alakalı oluyor daha ziyade. 


         Yazıyla ve benimle :) alakalı güzel cümlelerin için de teşekkür ediyorum. Bu kadar geride kalmış bi bloga dönüp yorum yaptığın için de ayrıca teşekkür Apatetik. Sahi kimsin sen? :)
22 Ekim 2014, 03.50
Demek doğruymuş; hiç kimse alternatifsiz değilmiş. Nev-i şahsıma münhasır bir kişilik sanıyordum ben kendimi halbuki. Bana benzer ikinci bir kişinin daha var olduğu gerçeği, ziyadesiyle sarstı beni :) 
Aslında başlı başına bir blog yazısı ile yanıtlamak isterdim bu sorunu. Zira, ancak tanımlayabilirim kendimi, kısaca da olsa :)) Gel gör ki, bir süredir blog dünyasının müntesiplerinden olmuş olman hasebiyle, sen de buradaki bazı arkadaşlara benzer tepkiler verir, kendini bana ilham kaynağı olmuş olmakla övünme zehabına kaptırırsın diye çekindim ve geri adım attım. Malum, kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan :)
Neyse, daha fazla uzatmayalım sözü. Kelimesayar'dan tanıdığın bir arkadaşım ben Cezbe. Umarım benimle kıyasladığın diğer arkadaşı da aynı oyundan tanımıyorsundur. Aksi takdirde yeni bir cevap yazmak durumunda kalacağım yorum babında. Ki mazaAllah, blog yazarı olma zehabına kaptırabilirim kendimi bilvesile. Kimsenin hevesi kırılsın istemem benim yazılarımı okuduktan sonra :P
Mesaj kutumda kim olduğumu bulduğuna dair bir mesaj bulmak istiyorum, ona göre !! :)
23 Ekim 2014, 04.10

         Ahh sayın bayım!! bu, dildeki pabuçluk halini daha önce fark etsem ve dahi haylazlık cümleleri tarafınızdan bir önceki yorumda  kurulmuş olsa hiç tanımaz mıydım!! Oyun değil de sohbet arkadaşlarımın özelliklerinin benzeşmesi gayet tabiidir hem, üstelik hazzettiğiniz oyunlar da aynıydı, ama öncelik Kelimesayar olunca iş değişti :) O olsaydı Kelimene diyecekti :) Kırdım ve üzdüm zatınızı bi bilişte bilemeyerek, affediniz rica ederim .p 


         Blog portalla olan alakanızı sürdürünüz lütfen, benden hiç çekinmeyiniz, bahsini ettiğiniz benzetmedeki benzeyen olmayacağım emin olunuz, çünkü malum "benzemez kimse bana" :) . Ben bir blog yazarı olarak yazıp bize sunduğunuz şaheserler karşısında "lan ben de yazar mıyım" deyip bünyemi telef yoluna gitmeyeceğim. Size şimdiden bunun sözünü veriyorum, tek yapacağım feyz almak olacaktır. Yazınız lütfen, bizleri bu mutluluktan mahrum etmeyiniz .p Antrparantez umarım artık bölünerek çoğalmaktan vazgeçmişsinizdir .ppppp Zira ziyadesiyle üzüntü duymaktaydım o halinizden :) Hoşgeldiniz tekrar, mutlu ettiniz zatımı :)

         
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın