SEÇİM
15 Ekim 2014, 18.49 A- A+
"iyi bir karpuz seçmek"
Böyle bir yazıda nasıl giriş yapacağını bilememek, yazıyı yazmamak, herzamanki gibi alakasız bir giriş yapmak ya da haber programlarının sebze meyve köşelerinden klişe girişler araklamak seçeneklerinden birini tercih etmekle sonuçlanabilir. Nedeni işin uzmanı olmamanızdandır.
Karpuz mevsimi geldi geçti malumunuz. Sulu lezzetli kırmızı bir karpuza kim hayır diyebilir ki? yeme-içme konularına fazla zaman ayırmayı sevmeyen ben için karpuz seçmenin önemi geçen sezondayaşadığım tecrübeler sonucu arttı
Günlerden bir gün alışveriş yaparken karpuzlara gözüm takıldı, daha ziyade karpuz seçen kadına... Bu işi biliyor dedim yamacına yaklaşıverdim "nasıl yapıyorsunuz" diye soran gözlerle...Konuşmayı pek sevmediğimden vücut dilini kullanmayı tercih ederim genelde... Kadın özverili bir öğretmen gibi detaylıca paylaştı bilgilerini:"-Öyle lök lök bir ses gelmeyecek" "-Tiz bir ses mi?" diye sordum "gelmeli" kısmını bakışımla tamamlayarak. Kadın ret ya da onay vermeden "ince bir ses" dedi, baş parmağıyla orta parmağını gerip tıklatırken. gerçekten de bu hareket erkeklerin yaptığı gibi karpuz tokatlamaktan daha şık göründü gözüme..."Bunu yapabilirim" diyip denemeye koyuldum. Kadın doğru yapıp yapmadığıma bakıp tekrar tekrar gösterdi. Sonunda olan oldu kadın benden umudunu kesip benim adıma bir tane seçti. Seçilen karpuzun küçük olmasını rica etmiştim. Trafik sorununa çözüm olarak toplu taşıma araçları tercih sebebimdi lakin karpuz aldığım zamanlar hususi araçlar ya da taksiler, benim gibi araçta kaç kitap okuyan kah müzik dinleyen kah ikisini bir arada yapıp bir de sakız çiğnemeye çalışan kimseler adeta kurtarıcıydılar. Nedendir bilmem o karpuz her seferinde yörüngemden çıkıp şoför koltuğuna doğru ilerlemeye koyulur.Yirmi-otuz kişinin içinde karpuz kovalamak zorunda kalmak ise trafik sorunundan öncelikliydi. Küçük karpuzun kontrolü kolaydı fakat sorun şu ki iyi çıkmıyorlardı ya da kadın bu işten anlamıyordu. Neymiş büyük karpuz ve hususi araç tercih edilecek. Bir ahbabımızın "Bu sene yediğim en güzel karpuzdu" beğenisi de yardımsever bir adamın şlap şlap tokatlayarak seçtiği büyük bir karpuza gelmişti.
Bana sorarlarsa "bu işi ben bilirim" havalarında balık tutmayı öğretmek yerine vermeyi yeğleyen o adamdansa, Çok şey bilmese de olanca bilgisini benimle paylaşmaya çalışan o kadını tercih ederdim. Gerçi benim için en makulu ikisini de bir kenara itip kendi kendime yetmekti.
Bu işi öğrenmeliydim. Hemen kaynak taramasına başladım. yanlış bir adım olduğunu biraz geç farketmiş olsam da kitap sitelerinde "karpuz" kelimesini aratarak başladım işe bir sonuca ulaşamadım tabi. Sonrasında baş yardımcılarımdan olan uzman tv ye müracat ettim. İşin teorik kısmını bir şekilde hallettim. bunda fizik ve biyoloji bilgilerimin en az uzman tv kadar yararını gördüm. Misal ses çıkma olayı karpuz kabuğunun kalınlığı, iç kısmını yoğunluğu dokusu ve karpuzun şekliyle alakalıydı. Şimdilik bunlar benim açımdan varsayımdı. Kuşkusuz yanılma olasılığım da vardı. İşin pratiğine geçip ispatlamalıydım gerçi bunu yapacak cesaretim elektronik devrelerle ilgili teorik kısmı aşıp pratik kısımda tökezlediğim gerçeğini hatırladığım anda uçup gidiyordu. üstelik markette elimde not defteriyle ağırlık hacim hesaplaması ,ses denemeleri yapmak yapmak oldukça komik olurdu. Ayrıca bunu görüp "kesmece al o zaman" diyebilecek yüzlerce kişi bulabilirim. Kesmece karpuz mu? Asla! Soğutulmadan kesilmiş bir karpuzun ruhu olmadığına inanıyorum. Taşımaya bile değmez.
Yapabileceğimin en iyisi her alışverişte bir-iki karpuzla işe başlamaktı. Damlaya damlaya kocaman bir veritabanı olur. Her seferinde bir şey öğrenebilirdim ayrıca, mesela en son yine yeni bir bilgi öğrendim karpuzun sapı "sağlam" olmalıymış. "İnceliği" çoğumuz biliyoruzdur zaten. Yurdum insanının karpuz seçmekte gerçekten çok bilinçli ve başarılı olduğunu düşünüyorum. Misal rastgele bir milyon kişi seçsem, biri içi çürümüş "t" diyelim buna, diğeri içi kof "e" olsun bu da, bir diğeri de kelek olan "b" karpuzu olsun. Önlerine bu karpuzları koysak o güruhun %99'u bunlardan hiç birini almaz. %1'i de ya gözü bozuktur ya ya tat-koku alma duyusu. Harikasın halkım, benim gibi genel geçer ölçme işlemlerine gerek dahi duymayan halkım
Neyse ki artık üzüm mevsimindeyiz ve seçimi çok daha kolay :)
Böyle bir yazıda nasıl giriş yapacağını bilememek, yazıyı yazmamak, herzamanki gibi alakasız bir giriş yapmak ya da haber programlarının sebze meyve köşelerinden klişe girişler araklamak seçeneklerinden birini tercih etmekle sonuçlanabilir. Nedeni işin uzmanı olmamanızdandır.
Karpuz mevsimi geldi geçti malumunuz. Sulu lezzetli kırmızı bir karpuza kim hayır diyebilir ki? yeme-içme konularına fazla zaman ayırmayı sevmeyen ben için karpuz seçmenin önemi geçen sezondayaşadığım tecrübeler sonucu arttı
Günlerden bir gün alışveriş yaparken karpuzlara gözüm takıldı, daha ziyade karpuz seçen kadına... Bu işi biliyor dedim yamacına yaklaşıverdim "nasıl yapıyorsunuz" diye soran gözlerle...Konuşmayı pek sevmediğimden vücut dilini kullanmayı tercih ederim genelde... Kadın özverili bir öğretmen gibi detaylıca paylaştı bilgilerini:"-Öyle lök lök bir ses gelmeyecek" "-Tiz bir ses mi?" diye sordum "gelmeli" kısmını bakışımla tamamlayarak. Kadın ret ya da onay vermeden "ince bir ses" dedi, baş parmağıyla orta parmağını gerip tıklatırken. gerçekten de bu hareket erkeklerin yaptığı gibi karpuz tokatlamaktan daha şık göründü gözüme..."Bunu yapabilirim" diyip denemeye koyuldum. Kadın doğru yapıp yapmadığıma bakıp tekrar tekrar gösterdi. Sonunda olan oldu kadın benden umudunu kesip benim adıma bir tane seçti. Seçilen karpuzun küçük olmasını rica etmiştim. Trafik sorununa çözüm olarak toplu taşıma araçları tercih sebebimdi lakin karpuz aldığım zamanlar hususi araçlar ya da taksiler, benim gibi araçta kaç kitap okuyan kah müzik dinleyen kah ikisini bir arada yapıp bir de sakız çiğnemeye çalışan kimseler adeta kurtarıcıydılar. Nedendir bilmem o karpuz her seferinde yörüngemden çıkıp şoför koltuğuna doğru ilerlemeye koyulur.Yirmi-otuz kişinin içinde karpuz kovalamak zorunda kalmak ise trafik sorunundan öncelikliydi. Küçük karpuzun kontrolü kolaydı fakat sorun şu ki iyi çıkmıyorlardı ya da kadın bu işten anlamıyordu. Neymiş büyük karpuz ve hususi araç tercih edilecek. Bir ahbabımızın "Bu sene yediğim en güzel karpuzdu" beğenisi de yardımsever bir adamın şlap şlap tokatlayarak seçtiği büyük bir karpuza gelmişti.
Bana sorarlarsa "bu işi ben bilirim" havalarında balık tutmayı öğretmek yerine vermeyi yeğleyen o adamdansa, Çok şey bilmese de olanca bilgisini benimle paylaşmaya çalışan o kadını tercih ederdim. Gerçi benim için en makulu ikisini de bir kenara itip kendi kendime yetmekti.
Bu işi öğrenmeliydim. Hemen kaynak taramasına başladım. yanlış bir adım olduğunu biraz geç farketmiş olsam da kitap sitelerinde "karpuz" kelimesini aratarak başladım işe bir sonuca ulaşamadım tabi. Sonrasında baş yardımcılarımdan olan uzman tv ye müracat ettim. İşin teorik kısmını bir şekilde hallettim. bunda fizik ve biyoloji bilgilerimin en az uzman tv kadar yararını gördüm. Misal ses çıkma olayı karpuz kabuğunun kalınlığı, iç kısmını yoğunluğu dokusu ve karpuzun şekliyle alakalıydı. Şimdilik bunlar benim açımdan varsayımdı. Kuşkusuz yanılma olasılığım da vardı. İşin pratiğine geçip ispatlamalıydım gerçi bunu yapacak cesaretim elektronik devrelerle ilgili teorik kısmı aşıp pratik kısımda tökezlediğim gerçeğini hatırladığım anda uçup gidiyordu. üstelik markette elimde not defteriyle ağırlık hacim hesaplaması ,ses denemeleri yapmak yapmak oldukça komik olurdu. Ayrıca bunu görüp "kesmece al o zaman" diyebilecek yüzlerce kişi bulabilirim. Kesmece karpuz mu? Asla! Soğutulmadan kesilmiş bir karpuzun ruhu olmadığına inanıyorum. Taşımaya bile değmez.
Yapabileceğimin en iyisi her alışverişte bir-iki karpuzla işe başlamaktı. Damlaya damlaya kocaman bir veritabanı olur. Her seferinde bir şey öğrenebilirdim ayrıca, mesela en son yine yeni bir bilgi öğrendim karpuzun sapı "sağlam" olmalıymış. "İnceliği" çoğumuz biliyoruzdur zaten. Yurdum insanının karpuz seçmekte gerçekten çok bilinçli ve başarılı olduğunu düşünüyorum. Misal rastgele bir milyon kişi seçsem, biri içi çürümüş "t" diyelim buna, diğeri içi kof "e" olsun bu da, bir diğeri de kelek olan "b" karpuzu olsun. Önlerine bu karpuzları koysak o güruhun %99'u bunlardan hiç birini almaz. %1'i de ya gözü bozuktur ya ya tat-koku alma duyusu. Harikasın halkım, benim gibi genel geçer ölçme işlemlerine gerek dahi duymayan halkım
Neyse ki artık üzüm mevsimindeyiz ve seçimi çok daha kolay :)
YORUMLAR
Karpuz seçimine gelince; seksen yaşındaki amcamdan öğrendiğim yöntemi aktarayım ben de; karpuzun bir dünya maketi olduğunu düşünerek sapa kuzey kutbu dersek güney kutup noktasındaki lekemsi yuvarlağın küçük olması gerekiyor. Ne kadar küçük o kadar kırmızı ve sulu. Çok denedim yanıltmadı hiç. Şans mıdır bilmem ama işe yarıyor. :))
Koyacağım fotodan sonra senin gibi mistik eğilimli birinin ilgi alanına karpuzun da gireceğinden eminim rune
Bu bir zaman önce şans eseri mi desem, evrenden bana mesaj amaçlı mı desem, bi sebeple evimize giren karpuz. Karpuzun bile barış mesajı verdiği bir dünyada insan olmaktan utanıyorum :)
Bak sende doruk noktasına ulaşan "blogda müzik" akımına uyup bir de müzik ekleyeyim adamımdan
http://www.youtube.com/watch?v=RkZC7sqImaM
<iframe width="420" height="315" src="//www.youtube.com/embed/RkZC7sqImaM" frameborder="0" allowfullscreen></iframe>
Böyle mi ekleniyordu acaba :S
ayrıca son yazın, antikacı, çok tatlıydı.. :)