Kız Çetesi Maceraları- 3 (Sarıkız Memba Suyu)
24 Ekim 2014, 23.45 A- A+ Karşılıklı olarak nasıl böyle bir gaflete düşebilmiştik bilemiyorum...
Daha önce okumuş olanlar bilecekler; hani bizim şu kız çetesinden arkadaşım olan Sarı, ülkemizde zirai faaliyetlerin son bulması sonucu mecburi istikamet sonradan olma ğretmenlerdendir. Ziraatçiden dönme olduğu için ben ona "nebati muallim, salatalık muallimi, ebegümecinden dönme muallim vs. vs." gibi takılırım. Bu hatun öğretmen olduktan sonra huy değiştirdi. Şimdi bunlar kendi aralarında gün yapıyorlar, "gün" dediğim de malum ev işi çörek-börek muhabbeti değil; şöyle iyisinden bir yerlerde buluşup yemek yiyor, her defasında hesabı birisi ödüyor, bir de altın alıyorlar filan... detaylarını hala çözebilmiş değilim. Neyse uzatmayalım, tutturdu bana bir gün "sen de gel"diye. "Ya ben ne anlarım günden-münden, zaten tanımıyorum etmiyorum milleti, ne gelip saksı gibi oturayım orada vs. vs." itirazlarımın yerini bulmaması ve Sarı'nın sarı inadının tutması sonucu gafletin ilk adımını atmış bulundum. "Bana bak! süslen-püslen; öyle yırtık kotla, postalla filan gelme!" direktifleriyle beraber "gün, saat, koordinat" bilgileri tarafıma ulaştırıldı Sarı tarafından. Yapacak bir şey yok, gidilecek!!
Gidildi... :) Malum tanışma faslı, memnun oldum faslı -ki çok erken bir memnun oluştu onlarınki-, yemek seçme faslı, hal hatır faslı sırasıyla yerine getirildi. Onlar kendi aralarında muhabbet etmeye başladıklarında ben de haliyle uslu uslu onları dinliyor, gözlemliyordum. Kalabalık bir gruptuk, yaklaşık on-onbeş kişi filan...
Tam karşımda kırmızının en kötü tonu ruj sürmüş bir kadın oturuyordu, üstelik bıyıkları da vardı, öyle ki; kırmızı ruju "dikkat bıyık var!" edasıyla ince dudaklarına sürmüştü. Hangisini öne çıkarmak için hangisini baskın hale getirmek istemişti bilmiyorum. Acaba kırmızı rujunun üstüne bıyıkla bir çizgi çekip dudaklarını mı görünür hale getirmek istemişti; yoksa önemli olan bıyıktı da onu daha baskın kılmak için mi kırmızı ruj sürmüştü??? Neyse ney... hem zaten bu ince dudaklı kadınlar neden kırmızı ruj sürerlerdi ki! Allahım! tam da karşımda oturuyordu, ne yapacaktım ben bütün yemek boyu gözlerim bu Rujlubıyık'a sürekli takılırken :(
Bana hafakanlar ve darallar eşzamanlı olarak basmışken, Rujbıyık'ın bir şeyler söylediğini duydum. Aa evet bana diyordu, "rujunuz ne kadar güzel, ben de kırmızı çok seviyorum, ama sizinkinin tonu çok hoş". Allahım! ben yüksek sesle düşünmüş olabilir miydim? Dudaklarımın kenarlarını iki zıt yöne doğru gerip nefes almak üzere hafifçe araladım ve kenarlarını hafifçe yukarı doğru kaldırdım. Yüzümün girdiği şekli pek bilemiyordum tabii, ama gülümsemeye çalışıyordum. Hemen çantamdan ruju çıkarıp marka ve numarasını yazdım, kendisine uzattım. "Ahh sağol şekerim" şeklinde şekerlendirildikten sonra açılmış olan kozmetik-giyim-selülit vesair konulara dalıp onlarla yarenlik ettim. Ehh kokoş bir yanım da vardı hani, oldum olası bakımsız, kütük gibi kadınlardan nefret etmişimdir.
Bir ara tatil yöreleri, gezelim-görelim muhabbetine girildi. Eh güzel konu, herkes bir yerleri tavsiye etti, özelliklerinden söz etti filan... Benim hemen solumda daha önce de Sarı'larda rast geldiğim, pek genel profile uymayan bir hatun vardı. Ötekilere benzemediği her halinden belliydi. O, ayağında parmak arası sandalet, totosunda kargo şort, sırtında sırt çantası takılan bir kadındı, benim deyimimle "kuiksilvır" modeli bir kadın... Olimpos'tan söz etmesi tam da bu yüzdendi zaten, insanların tatil seçimleri kendileri hakkında ipucu da verebilirdi rahatlıkla. Ehh... paran varsa lüks de iyiydi tabii de, sadece lüks zevkler edinip boş-beleş gitmemeliydi bu dünyadan. Olimpos'u pek çekici bulmayan hanım kadınlar oteller arası yıldız savaşlarına başlamışken; biz üçümüz Olimpos'u, yanan kayaları ve mitosu konuşup güzel vakit geçirdik.
Sohbetimiz bitip başımızı kaldırdığımızda, kırmızı ruj reflektörlü bıyıklının yanındaki hanımı ağlar halde, bir şeyler anlatırken bulduk. Sürekli kocasından söz ediyor, adamı yerden yere vuruyordu. Rujyık (Kısaltma: Rujbıyık /Rusça versiyon) ve birkaç hanım kadın daha, onu teskin etmeye çalışıyor, onlar da kendi kocalarından ve hırtlıklarından bahsediyorlardı. Rujyık, inanılmaz bir enerjiyle herkesin her söylediğine laf yetiştiriyor, söylediklerinin birbiriyle çeliştiğini bile fark edemiyordu. Önerdiği şeyi bir diğerine tam aksini savunarak öneriyor, herkese ayrı ayrı hak veriyordu. Kimse bunun farkına varmış mıydı bilemedim, ama bu kakafoniye dahil olanlar dışında hiç de onu kaale alıyor gibi değillerdi. Zaten o da aklı başında bir şeyler söylemekten ziyade monolog halinde zincirleme saçmalıyordu. Sanıyorum Rujyik "nabza göre şerbetçi" olanlardandı.
Önümdeki et-fajitaya dönüp "bu yemeği evde de yapıyor olduğuma, ama nedense hiç bu kıvamı tutturamadığıma" dair domestik düşüncelere dalmıştım. Güzel güzel etleri kesiyor, özenle çeşit çeşit minik soslardan birisine bulayıp afiyetle mideye indiriyordum. Güzel anlardı bunlar, hiç bu saçmasapan muhabbete dalamayacaktım yani. Bu ağlayan kadına hak verenlerin topu biraz akl-ı evveldi zannımca, evliliği 'ben'den ibaret bir şey sanıyorlardı. Hele bıyıklı kesin evde dizi çıkmış eşofmanlarla dolaşıyor olmalıydı, bir de böyle 'es' vermeden çene yapıyorsa "vah vah"dı o adamcağızın hali yani...
Ağlak olanın hali vakti yerinde olmalıydı. Üzerindeki markayım diye bağıran şeylerden belliydi, elini evirip çevirdikçe gözüme gözüme giren pırlantasına da ayrı ayar oluyordum zaten. Lan öğretmen maaşıyla mıydı ki bu lüks? Adamın parasını yerken oh ne ala, sonra gel buraya "bır bır bır bır, zır zır zır zır"!!! Eh dayanamadım yani daha fazla, bende kayış attı. "Hal böyleyse niçin evli kalıyorsunuz, hem bu anlattıklarınızı keşke bir de eşlerinizden dinleyebilsek" dedim. Cümle, masanın yarım metre üzerinde göz hizamızda duruyordu. akabinde; Sarı, başparmağıyla işaret parmağını öpüştürmeye çalışıp kalçamın sağına bir çimdik attı. Ben de, yumruk yaptığım elimi yere paralel saat yönünde hızla çevirip onun bacağına bir yumruk attım. Eeee şimdi bu cümle orada duracak mıydı? Evet!!! Hiç mi hiç almaya niyetim yoktu onu oradan, nasılsa bana dönen soğuk bakışlardan etkilenip bir süre sonra tuz-buz olup yere düşeceklerdi. (Bu havada asılı cümleler kısmını birinden esinlendim galiba, neyse o yabancı değil :) hem konsept başka. İyice hırsız oldun sen Cezbe .pp)
Ellerimi göğsümde bağlamış, burnumu da hani şu 'deki gibi havaya kaldırıp gözlerimi tehditkar bir şekilde bu ağlak hanıma ve cümbüşçülerine dikmiştim. Hadi bakalım, verselerdi ya bana cevap! Yanımda oturan KuikSilvır başını önüne eğmiş kıkırdıyordu. Kim bilir kaç kez diline gelip yuttuğu cümleleri bu şekilde dillendirmiş olmam çok hoşuna gitmişti zannımca. Sarı, onunla pek aynı fikirde değildi, yediğim çimdikten sonra kahkaha mı yoksa feryat mı belli olmayan bir gülüşle "ahh siz ona bakmayın, çok şakacıdır" gibi saçmasapan bir cümle kurmasından ve beni apar-topar lavaboya doğru sürüklemesinden belliydi bu. Oysa daha ağlak hanıma ve avanelerine hazım için soda ikram edecektim! Nereye götürüyordu ki şimdi bu beni çekiştire çekiştire!!!
Ehh... sonrası malum, lavaboda epey bi hır-gür, karşılıklı hakaret vs. ler eşliğinde bilahare tatlıya bağlayıp gülüşüp sarıldıktan sonra masaya döndük. Ben biraz oturdum, izin istedim ve ayrıldım. Sarı bir daha beni güne-müne davet etmeye tövbe etti, ben de elbette davete icabet etmeye...
Yazıdan Çıkarılabilecek Önemli Notlar:
Sosyal Not: Kendi modelinize yakın insanların olduğu topluluklara katılınız, özellikle de doğru bildiğinizi ağzınızda tutamıyorsanız.
Güzin Abla Notu: Zevcenizi uluorta, tanımadığınız insanlar yanında çekiştirmeyiniz. (Cankuşlarınız yanında çekiştirebilirsiniz)
Kişilik Geliştirici Not: Nabza göre şerbet verenler, bir süre sonra inandırıcılıklarını ve samimiyetlerini kaybedip ancak kayda değmez insanların nazarında kayda değer insanlar halini alırlar. Lütfen herkese ve her şeye eşzamanlı olarak hak vermekten ve herkes tarafından sevilme hevesinizden vazgeçiniz.
Ekonomi Notu: Altın günü yapmayınız, zira uzun süredir yatırım anlamında getirisi oldukça kötü. Mümkünse dolar-euro takılınız.
Gastronomi-Gastroloji Notu: Hazımsızlık için soda birebirdir. Özellikle ağır öğünlerden sonra içiniz, içtiriniz.
Kozmetik-Estetik Not: (Kadınlara Özel)
Dudaklarınız inceyse kırmızı ruj sürmeyiniz.
İlla sürecekseniz bıyıklarınızı alınız.
Bıyıklarınızı rujunuz ne renk olursa olsun alınız.
Ruj sürmüyorsanız da bıyıklarınızı alınız, lütfen bıyık bırakmayınız.
------------------------------------------
Çekirdek çıtlarken okuyabileceğiniz benzer içerikler;
http://v2.gamyun.net/profilim.html?tab=uye-blog-detay&blogId=92335&blogName=kiz-cetesi-maceralari-erkeksavar
http://v2.gamyun.net/profilim.html?tab=uye-blog-detay&blogId=94642&blogName=kiz-cetesi-maceralari-2-cinayet-tesebbusleri
Vallahi yaz yaz yorumdum, geveze olmak işte böyle bi şey. Artık imla vs. çamlar devirdiysem affola, üşenip geriye bile dönüp bakmıyorum, idare edin .p
YORUMLAR
ta o günlerden beri hep merak ederim; sohbetin konusu nasıl oldu da pileli etek modelinden hayriye hanımın gelinin kız kardeşine geldi..
absürt sohbetlerin bir yerinde birisi gözü ile beni gösterip diğerini uyarırdı, ama pek takmazlardı benim varlığımı.. "amannnnnn yumruk kadar masum" diye beni görmezden gelip devam ederlerdi en mahrem sohbetlere. ama ben yumruk kadar masum değilmişim sanırım:)))
kocalarının performansını anlatırlarken bir ara "benmki iyice ev köpeği gibi oldu kardeş... evden kimseye bir şey dediği yok. dışarıdan birisini gördümü hırlayıp duruyor" benzetmesine şahit olmuş birisiyim:)
makyaj olayıda çok yapancı gelmedi bana
vapurda giderken karşıda oturan orta yaşlı bayanın bana öpücük gönderdiğini düşündüm önce.. yok öpücük göndermiyordu, dudaklarında öpücük sabit duruyordu. hani şimdilerde moda olan dudaklarını büzüp selfie yapanlar var ya, tıpkı onlar gibi duruyordu.. tam vapurdan inerken farketmiştim, kadın ruju dudaklarının sadece ön tarafına sürmüş, kenarlarına hiç deymemiş ruj, karşıdan bakınca sanki dudaklarını büzüp öpücük yapıyor gibi görünüyormuş..:)yazıların fena cezbediyor beni sevgili ceZbe
kal sağlıcakla
değişik kategorilerde bir çok yazını okudum. maşallahın var hepsini hakkıyla yazıyorsun, ama mizaha çok yatkınsın sen. eski bir mizahçı olarak o madeni gördüm ben))
saygılar
Senin betimlemenin sağlamlığından da şıp diye gözümün önüne gelmiş olması Turqoisee. Güzel sözlerin için teşekkür ederim. Yazı manasında mizah önceliğim olmasa da bir renktir benim için, vakıf olandan sınıf geçmek önemli :) Genel olarak yazılarıma yaptığın değerlendirme için de sağol. Fikrine önem verdiğim insanların yazılarım hakkındaki düşüncelerini çok önemsiyorum, bunlardan biri de sensin.