SENDEN SONRA.
21 Aralık 2014, 20.00 A- A+Oysa ne güzel başlamıştı günlük muhabbetimiz, bir birimize karşı sevgi saygı sözleri sunuyor, güzellikler havada uçuyordu sanki. Her halimizden de mutluyduk, sevgimiz de muhabbetimiz de saygı çerçevesi içinde ölçülü idi. Arada bir birimize darılsak ta bu o anlık geçici bir şeydi, ben senden razıydım sense bana gereken değeri veriyordun. Arkadaşlığımızda sevgimiz kadar seviyeli idi, halimizden alasıyla memnunduk.
O kadar alışmıştık ki bir birimize, göremediğimiz zamanlar bir eksiklik hissediyorduk sanki. Hani derler ya “ Alışmak sevmekten daha zor geliyor” gerçekten öyle olmuştu. Yazışmalarımızda olmadık komiklikler yapıyor yapıyor bazen kahkaha atıyorduk, bazense duygusala bağlıyor üzülüyorduk. Ortak yanlarımız çoktu seninle, bazen yarım elma mı diye de düşünmüyor da değildim. Herkesten başkaydın, halin, tavrın düşüncen bambaşkaydı. Belki çok aşırı güzel değildin, ama benim için dünya güzeli idin sen. Huyun güzeldi, anlayışın güzeldi, kısacası her halinle güzeldin sen.
Gün geliyor çocuklarımızdan bahsediyor, gün geliyor yaptıklarımızı anlatıyorduk, kısacası her zaman anlatacak bir şeylerimiz oluyordu. Laf bulamadığımız zamanlar ise ortak oyunlara giriyorduk, bazense yapbozdan bir birimize armağan edilecek resimler seçip veriyorduk. Ben senden birkaç tane fazla yapıyorsam da senle yapboz yapmakta ayrı bir keyifti. Aramızda yarış ta yoktu ama bana hep derdin “ elimdeki taşları alıyorsun “diye o taşlar bile senden alıp seni kızdırmak ta ayrı bir güzeldi.
Her şey böyle güzel giderken birden ne oldu da, neyi bahane ettik te yazmamaya karar verdik bilmiyorum, ya da seni rahatsız eden ne idi, gittin zamansız, hazır değildim gitmene, senden sora omuzlarım düştü, yüzüm ekşidi, bir tuhaf oldum, elimi dahi nereye koyacağımı bilemedim, kötüledim sanki, bastonu elinden alınmış yaşlı gibiydim dengemi sağlayamadım sensiz. Varlığına alışmışken yokluğuna nasıl alışacağım bilmiyorum, sanki pembe eski pembesi yeşil eski yeşil değil gibiydi, tozpembeliği, yeşilliği kalmamıştı koyulaşmış gibiydi fırtına öncesi kabaran gökyüzü gibi. Sensiz o fırtınaya karşı dahi koyamam, sensiz ben o mutlu adam olamam.21.12.2014
YORUMLAR
Başına böyle bir şey gelen, ne ilk kişisiniz ne de son olacaksınız... Sanal özgürlük, insanların kolayca kendine ait olmayan (sahte) kişilikler oluşturmasına imkan veriyor. Ama kişilerin bir de gerçeği, gerçek hayatı var... Gerçeğin gerekleri her zaman için istendiği an yükümlülüklerin sıfırlanabildiği sanala galebe çalıyor. Bu nedenle, sanal dünya, güzel başlayıp, bir nedenle ya da nedensiz biten nice ilişkinin fırlatılıp atıldığı bir çöplükten farksız...