Mezeci (Yancı)
05 Ocak 2015, 19.39 A- A+Bu blog rakı içermektedir.
O gece meyhanenin kapanış saatine kadar oturmuş, havanın güzelliği nedeni ile geze – geze evime doğru yürüyordum Sümer Bez Fabrikası’nın yanındaki vişnelikten geçerken Yolsuz Ahmet’e rastladım hoş beşten sonra elindeki poşeti göstererek “Osman gel şu ufağı da öldürelim şu temiz havada!” dedi.
Elindeki poşetten bir ufak rakı, bir şişe pet su, bir çay bardağı, bir de orta boyda tek bir salatalık çıkardı.
Yol yordam bilmeyip patavatsız olması nedeni ile mahallelinin Yolsuz lakabını taktığı bu adamın o geceki nevalesine ortak olmak istemiyordum.
“Ahmet dedim sen evde iç bunu, hem bak meze de yok!”
“Her gün mezeyle içiyoruz muhabbetten iyi meze mi var. Gel öldürelim şunu!” diye ısrar etti.
Artık yok demek olmazdı hafta sonu olması nedeni ile de bu gece eve kapanmak istemiyordum.
Oturduk çayırlıklara rakıyı açtı, çay bardağını güzelce çalkalayıp yıkadı, yarısına kadar rakıyla doldurdu ve pet şişeyle birlikte bana uzattı;
“Çek abem gönlün açılsın!”
Bu arada cebinden çıkardığı çakıyla salatalığı güzelce soydu tam on iki parçaya böldü bu on iki tane çay bardağına rakı mezesiydi kendince.
Rakıya suyu çekip fondipledim oh iyi gitmişti gecenin şu ilerleyen saatinde bir parça salatalıktan aldım. Ahmet’in sigarası da vardı meze olarak.
“Şuradan biraz çerez falan alıp geleyim Ahmet” diye ayağa kalktım kolumdan tuttu;
“Her yer kapanmıştır boşa ta oraya kadar gitme” dedi.
Gerçekten de oturduğumuz yerden caddedeki dükkanlar rahatça görünüyordu ve hiç birinin ışığı yanmıyordu.
“İyi de Ahmet bu böyle içilmez ki!” dedim.
“İçilir-içilir” dedi ve kendine doldurduğu çay bardağı dublesini bir dikişte bitirdi salatalıktan bir parçada o aldı.
Gerçekten içiliyordu ikimizde önceden içtiğimizden ve karnımızın tok olmasından dolayı bir salatalıkla bu işi götürecektik kaçarsız.
Ahmet’le muhabbete başladık mahalledeki tanıdığımız kişilerin bir-bir biyografisini çıkarıyor dedikodularını yapıyor. Hoşumuza giden hikayeler anlatıp gülüyor güzel havanın zevkini alıyorduk gerçekten.
Karanlıklardan bir gölge belirdi caddedeki sokak lambasının vuran ışığından tanıdım onu Taksici Hasan’dı:
“Afiyet olsun agalar”
“Sağ olasın”dedik ikimiz birden.
Oturur oturmaz Ahmet’in yerde duran sigara paketine uzandı bir sigara aldı Ahmet’in sigarasını Ahmet’e de uzattı ikram etti güya, çakmakla yaktı her ikisini, benim kullanmadığımı bildiğinden ikram etmedi paketi attı yere.
“Ne yapıyorsunuz bu saat de kafayı mı yediniz?!” hayatında ağzına içki koymaması ile övünür bunun büyük bir erdem olduğunu sayardı kendince. İçkinin tadını bilmeyen birinin yerdeki ottan farkı yoktu ki bizce!!
İşten geldiğini arabayı parka çekip şöyle bir dolaşmak istediğini falan anlattı düşük çenesiyle bizi ilgilendirmeyen mevzulara giriyor keyfimizi bozuyordu ciddi – ciddi, Ahmet rakıları doldurdu birer parça salatalıkla birer bardak rakı daha içtik, bizim özenle koruduğumuz canım mezemize uzanmasın mı (!) birde, üç - dört parça salatalığı birden alıp ağzına atı verdi Ahmet’in yüzüne baktım nevri dönmüştü ama centilmenlik gereği bir şey demedi.
Çene ile geçen bir zamandan sonra Ahmet’in içinde üç çöp kalan sigarasına tekrar uzandı bu sefer ikram etmeden yaktı sigarayı gömleğinin cebine baktım sigarası yoktu şu sigara da biterse Ahmet sigarasızlıktan ne hale gelirdi bilemiyorum. Tekrar birkaç parça salatalığı da ağzına atıverdi Ahmet aldığını görmemişti rakı doldurmakla meşguldü, bense bir hop bile diyememiştim. Topu-topu üç parça salatalık kaldı bize gazete kağıdının üzerinde buna mükabil bir ufak rakının yarısı.
Ahmet salatalıkları görünce kızarıp bozarmaya başladı. Ancak, sabrediyordu o da göründüğü kadar.
“Hasan Abi bir tek çek be yav!”dedi.
“Ahmetim be paketi evde unutmuşum kusura bakma”
Yine bizi ilgilendirmeyen konulara girip canımızı iyice sıkmaya başladı bu arada:
“Ya sizde iyicene şarapcı oldunuz mezesiz neysiz rakı içiyorsunuz” şurada diyerek elini tekrar kalan üç parça salatalığı doğru uzatmasın mı?
Artık Ahmet dayanamadı alkollü vücudundan beklenmedik bir çeviklikle eline tokadı vurduğu gibi ayağa fırlayıp tekme tokat Hasan’a vurmaya başladı.
“Lan Allah’sız bizim mezemiz bize yeter ulan senin gibi ….esi mezeci olmasa!” elinden zor aldım yerden kalktığı gibi çelimsiz bedeniyle karanlıklara doğru nasıl topukladı bilemezsiniz.
Sinirden tir-tir titreyen Ahmet’e bir bardak rakı doldurdum hemen içti salatalığa uzanmadı bana kalsın diye. Bir parçasını aldım zorla ağzına uzattım bende içtim bir bardak rakıyı bir parçada salatalıktan aldım göz-göze geldik bir, birbirimize, bir nezih soframıza bakıyorduk. Yani tek parça kalan salatalığımıza; Gülüştük, kahkahalarla gülüştük. İşte keyif buydu anasını satayım marifet böyle de içebilmekti rakıyı.
Sonra mı ne oldu o tek salatalığa ikimizde dokunmadık ama rakı bitti her ne kadar sonlara doğru sigarasızlık Ahmet’in kafasına da vursa saat 3,30’u geçiyordu eve gittiğimde.
Ne büyük Padişahmışsın ey ulu IV. Murat ne büyükmüşsün, ta o zamandan bilmişsin mezecilere ne ceza verilmesi gerektiğini (!)
YORUMLAR
Amatör bir kaleme hiç benzemiyor
Refik Halit ya da Sait Faik okur gibi keyifle okudum , öykücüsünüz siz
elinize sağlık
Afiyet Mey olsun ...
Sevgili rkblk ; Kendimce yazıyor/yazmaya çalışıyorum bahsettiğiniz üstadlara benzetip keyif almanız büyük bir onur benim için destekleyen yüreğinize teşekkür.
Sevgili TimeToWin ; Güzel bulup beğenmeniz benim için çok değerli okunuyor olduğunu bilip paylaşmak çok haz veriyor insana .
Yalnız yolladığınız “Ahmet’e selam…” ı maallesef ulaştıramayacağım ama inanıyorum ki hissedecektir . (Sakladığımız köyü de çok uzak bize)
Ahmet benim de çok içmesine sebep olduğum bir rakı gecesinde elindeki sigarayı söndürmeden yatınca çıkan yangında hazin bir şekilde can verdi, beni çok etkileyen bu olayı (yaşadığım elim olayları paylaşmama kararlılığıma rağmen) blog olarak yazmak istiyorum, inşallah paylaşırız !
Sevgili yagmurx013; Asıl sizin güzel bulan okuyan yüreğinize sağlık teşekkürler.
Sevgili eexxx ; Yaşadığınız yer olan Ankara’da ki Sakarya’da da yaşadığım buna benzer çok garip öyküler vardır paylaşmaya değer. Yolunuz düşerse benim için de bir bira için lütfen bana zor artık oralar ! (Yalnız dikkat edin su katıyorlar!)
Arzular şelale zaten Kardeşim şelaleler de arzu olsun dilerim!..
Sevgili yunisusta ; Keyif alıp beğenmenize ve duygunuzu paylaşmanıza çok memnun oldum teşekkür ederim.
Tüm şelaleler de arzu olsun öyleyse! (Not: Biz su katmıyoruz! )
Dün gece 2 kadeh koydum biri boş biri dolu...boşa kadeh kaldırdım haydı diye :)
Sevgili BLue__Su ; Ben de karşıma kadeh koyup bir o kadehten bir diğer kadehten içmişimdir bazen, hatta garsonların “deli bu” bakışlarına inat masanın bir bu yanına, bir diğer yanına oturmuşumdur muhabbet ederek kendimle ve hatta çok yara bantları yapıştırmışımdır kadehlere (!) Yalnızlık da, yalnız içmek de yere göğe sığacak bir şey değil hep dostlarla içmek nasip olsun dilerim ki.
Siz sevgisiniz, boş kalamayacak kadeh kadar sevecen...