YOKLUK YILLARI
17 Ocak 2015, 14.43 A- A+
Annemin rahmetli olmasından beş yıl sonra, babam evi ipotek karşılığında birine vermiş ( evi oturacak şahsa yirmi bin liraya ipotek etmiş, üç yıl sonra o şahsa aynı parayı iade ederek evi alabilecektik) evi ve bizleri alarak Adana’nın Ceyhan ilçesine getirdi. Adana’da ev kiraları genelde yıllık olduğundan bir yıllık kira parasını peşin vererek evi tutmuştu babam. Ancak bizim memlekette bulunan evin yarısı kadardı ev iki oda bir salon, mutfak yok bir göz alt katta, diğeri üst katta idi. Burası bizlere çok yabancı geliyordu, büyük abimin orada olması biraz olsun bizlere teselli oluyordu, ancak maddi bakımdan ancak kendisine yetecek kadar para kazanabiliyordu, bizde ise evin karşılığında aldığımız para her geçen gün azalıyordu. Ben ve okuyan iki kardeşimin nakilleri Ceyhan ilçesine alınmış, bizler okula başlamıştık, ben orta üçüncü sınıftaydım, ancak gelen yokluktan haberdar idim. Babam mevsimlik işçi olduğundan Sonbahar dan İlkbahara kadar çalışmıyordu. Aradan birkaç yıl geçmişti oraya yavaş yavaş alışmaya başlamıştık ki, babam rahmetli oldu, evin en büyüğü askerden gelen ağabeyimdi, ancak o da fazla kazanç getiren bir işte çalışmıyordu.
Bu yokluğun giderek büyüyeceğini anlayan evdeki büyük ablam, çırçır fabrikasında (pamuk fabrikası) işe girmişti evde altı nüfus idik üçümüz okuyorduk abimin kazancı ancak kendi cep harçlığına yetiyordu, eve ancak ablamın kazancı giriyordu ama o da yetmiyordu. Evimizin altında bulunan bakkaldan veresiye yiyor, aybaşı ablam maaş aldığında bakkala para veriyorduk ancak hepsini veremediğimizden, bakkaldan yarım ekmek almak için gittiğimizde borcumuzun çoğaldığını, bu nedenle artık bizlere veresiye vermeyeceğini söylemişti. O gün boğazımdan bir şey geçmemişti, zoruma gidiyordu her ne kadar 16 yaşında olsam da gururuma yediremiyordum, borcumuzu hiç inkâr etmedik ama paramızı da yetirmemiştik bir türlü. O yıl okul tatilini iple çekiyordum, okullar tatil olsa da para kazansam diyordum.
Evimizin tan karşısında damacana suyu satan bir iş yeri vardı, iş yeri sahibi bana gelen kamyondaki suları boşaltıp boşatamayacağımı sorunca elbette boşaltabileceğimi söyledim ve koca kamyon da bulunan üç yüz elli tane otuz kiloluk teneke bidonları indirmem karşılığında 10 TL para kazanmıştım. Boşta olduğum zamanlarda sabah saat beşte kalkıyordum pamuk ya da koza kazmasına gidiyordum yevmiye 12 TL idi. Ayın otuz günü iş olmuyordu ancak yine de ev ekonomisine katkıda bulunuyordum, çoktandır yemediğimiz şeylerden eve almaya başlamıştım. Karşımızda bulunan su dükkânını sahibi bir gün beni çağırarak, benim çalışmamdan hayli memnun kalmış olacak ki, bana iş teklifinde bulundu, okul açılıncaya kadar su dükkânında çalışacaktım. Aylık 2.250 TL idi kamyonla su geldiğinde ise indirme parası ayrı idi. En azından okul masrafımı çıkartacak eve biraz da olsa katkıda bulunacaktım. İlk aylığımı aldığımda çok sevinmiştim, aklımda kalan şeyleri almıştım, benden küçük iki erkek kardeşim vardı onlara da bir şeyler almayı ihmal etmemiştim, kendimi çok daha güçlü daha gururla ancak okulun başlamasıyla birlikte bu güzelliklerin yine geride kalacağını düşünerek evin yolunu tuttum. 03.01.2015
YORUMLAR