Ahmet Abi'nin Hatıraları -3-
21 Ocak 2015, 22.27 A- A+Bu blog alkol içermektedir.
Bir keresinde :
-- Sür dedi arabayı gidiyoruz.
Nereye diyemedim demekte olmaz zaten, alınırdı üzülürdü..
Çıktık yola bira almış bir poşet dolusu bana da ikram etti :
-- İçmem. dedim, araba sürerken içmem doğru değildi.
-- Amarat’a gideceğiz. dedi.
Bir şey diyemedim kabullendim. Amarat Kayseri’ye bayağı uzak 100 Km’yi geçkin bir yerde yolları da iyi sayılmaz o zamanki arabamda Hacı Reno . Vakit akşam saatleri biz Amarat’a varmaya saat hayli ilerledi.
Amarat’da arkadaşı varmış eskiden yedikleri içtikleri ayrı gitmezmiş ne sıcak karşılandık bilemezsiniz. Nasıl dostane insanlardı, adam ahırındaki kalan birkaç koyunundan birini kesecekti engel olmasak Ahmet abi için. Fakat, Ahmet abi giderken o insanların durumunu bildiğinden şehrin büyük marketlerinden birine uğramamızı istemiş ve oradan 4 tane büyük rakı (o zaman litrelik yoktu malumunuz) ve bir eve 2 ay yetecek kadar erzak almıştı.
Velhasıl kestirmedik koyunu ama öyle sofra görmedim dostlar. Tereyağı ile yapılan yumurtayı (çok da acıkmıştım) yufkanın içine bir dürüşüm vardı ki sanki üç gün oruçluydum. Yemeğin devamına rakılar açıldı köyde ağaçlarında yetişen elmalar, bostanlarında yetişen domates, biber, salatalık hele o köy yoğurdu ve balı içilmez miydi bunlarla rakı!
Ahmet abiyle arkadaşında bir muhabbet, bir muhabbet; Zamanında köy yerinde bir kendini bilmez Ahmet abiye gıyabında hakaret etmiş vay sen misin böyle yapan. O arkadaşı, köy meydanında adamı dört döndermiş kovalamış, etmediğini bırakmamış.
Döndük, benim işlerim vardı o hafta sonu mahalleden 4 arkadaş toplanırlar ve Kızılırmak’ın kenarına giderler kafa çekmeye önce Tekgöz hamamlarına giderler çadırın içinde içerler bir müddet ora kesmez onları ırmağın kenarına inerler, kafalar ısınır rakıların dibi bulunur, sohbetler – muhabbetler derken arkadaşlardan biri Kahveci Aslan balık gibi yüzer ırmağa girer, ağ çeker, balık tutar, ırmağı iyi bilen biri, rakının da sıkışıklığı ile kaldırır kendini serinlemek için ırmağa atar . Öyle ki bu Kızılırmak yılda üç – beş insanı alır dibi milek ve derinliğin nerde ne şekilde olduğu belli olmayan bir su, Aslan bildiği için derinlere gider kenar mileklere ayağını hiç basmaz.
Ahmet abi sofranın başında bunlara kızgın (bırakıp gittikleri için) kala kalır ve o sinirle Büyük rakıyı şişeyle tepesine diktiği gibi fondipler yarıya yakınını içer (o zamanlar şişeler bilyalı değildi şimdi ne güzel) tabi onu da hararet basar: Sonrasını Mustafa şöyle anlattı..
-- Biz Aslan’dan endişe ediyor ırmaktan çıkması için dil döküyorken plof diye bir ses duydum. Arkamı döndüm Ahmet abi yerinde yok, fırladım aradım, görünmüyor seste beni huylandırdı. İleri sazlıklara doğru koştum bir de ne göreyim biri suya batıp – batıp çıkıyor yüzmeye çalışıyor yüzemiyor. Ayağını yere basmaya çalışıyor mileğe batıyor, çırpınıp duruyor. Sazlıkları kavrayıp bir elimi attım tutabildim ama can havliyle beni de çekiyor bağırıyorum arkadaşlar uzakta hiç biri duymuyor. Elini zorla bıraktım ama milekten çıkarmıştım, tekrar elimi atınca kavrayıp suyun kenarına çekmeyi başardım, zaten çekemesem o beni suya çekecekti.
Böyle alınmaları - kızmaları olurdu bazen, bir muhabbeti yarım bırakanı sevmezdi bir de dedikodu yapıp birinin arkasından atanı. Gözümüzü sapıtır fondip yapardı şişeyi.. Tabi ki ondan sonra zıvanadan çıkardı.
YORUMLAR
Sevgili yarenxx size ben de katılıyorum ve Sevgili Cx_JaGuAr_41 sizin de katılmanıza katılıyorum !
Ancak Sevgili yarenxx'in dediği kadar karamsar değil polyannacılık varsaysa da iyimserim biraz, hayat şartları eskiye nazaran her yerde daha bir düzelme yönünde tabi ki bu benim görüşüm ! Sizin görüşünüz farklı olduğu için tartışacağız sanırım ! Tartışmayı severim ama (bu konuda) tartışmak yerine 2 şiir, 1 blog yazmayı, olmadı bir kaç oyun oynamayı tercih ederim, ediyorum ben sadece yaşadıklarımı yazıyor paylaşıyorum; sevmeyen arkadaşlar için blogumun başına "alkol içerir" emaresi koyuyorum ne yani şimdi bir de sizin için "bu blog tarımdan, öğrenciden, işsizden, kömürden makarnadan bahsetmez/içermez" mi yazayım !
Merak ettiğiniz şeyleri www Kayseri yazarak gogul biradere sorabilirsiniz!
Lütfen bu yazdıklarıma gücenmeyin ben bu salonlara o bahsettiğiniz konuları tekrar tekrar yaşayıp açık oturuma dönüştürmemek arzusu ile katılıyor kelimenin tam anlamıyla buraya sığınıyor, stres atıyorum ! Tabi ki sosyal konulara da değindiğim yazdığım olmuştur / olacaktır ama siz istediğiniz için değil kendim de isteyince yaparım/yapacağım bu olguyu !
...Ve son olarak bahsettiğiniz şeyleri benden ya da başka birinden beklemek yerine kendiniz klavyeye yazdırmayı deneseniz paylaşsak olmaz mı (!) (?)
Sevgi kalın, paylaşımın paylaşabilindiği kadarını paylaşabilecek paylaşımcı bir sevgi!!!...
Hayat şartlarının,eskiye nazaran her yerde daha bir düzelme yönünde olduğu yönündeki düşüncenizden sonra ,yorumumda haklı olduğumu düşündürdünüz.Eleştiriye de açık değilsiniz.Stres atmak konusunda hemfikiriz amaaaa,çocuğuna ilaç alamadığı için bebeklerini kaybeden anneleri görünce,diğer tarafta da insanların yolsuzluklarını dinleyince burada isyanımızı da paylaşmalıyız diye düşünüyorum.Üç maymunu oynuyoruz .Devam .Bahsettiğim konuların yazılmasını sizden veya başka birisinden beklemek ,sizin için gurur verici bir davranış.Güzel yazıyorsunuz,keyifle okuyoruz.Aydınlık yüzlerini ,karanlığa çeviren arkadaşlara,gençlere faydanız olur diye düşünmüştüm.
Kendim de yazıyorum ama her nedense yazdığım her blog ,site kurallarına aykırı bulunduğundan,onaylanmıyor.Bundan sonra ben de , torunlarım için .Bir varmııış,bir yokmuş .Bir zamanlar cennet kadar güzel bir ülke varmıııış, diye masal kitabı yazmaya başlıyayım. Yazdıklarınıza da hiç gücenmedim ,ama şaşırdım.
Sevgili Cx_JaGuAr_41 ; Katı yorum yapmaktansa katılıyor olmanıza mersiler ! Lakin bir kez daha katılırsanız (espri gereği) ben de yine katılacağım ancak (Gülmekten) ! Teşekkür ederim işiniz rast gitsin…
Sevgili anka1453 ; Sizin gönül güzelliğiniz tüm diğer hoşlukların yanında daha da güzel nazarımda.
*Uyu”menşeli denemeleri yazmayı çok seviyorum, hep yazdım/yazarım/yazıyorum; lakin “nesir yazıda şiirimsi” olması yayımlanmasını engelliyor artık, sizin vesilenizle (değinmenizle) Yönetim’den biraz bu tür nesirden / nazıma dönüşen yazılara taviz verilmesini diliyor, rica ediyorum ..
“Her şeyi yazma konusunu” Sevgili yarenxx’e yorum olarak yazacağım siz de okursunuz sanırım..
Siz sevgisiniz, beğeninizle haz veren renk veren yüreğime..
Sevgili yarenxx; Eleştriye açık olmadığım hissi verdiğim için özür dilerim, eleştriye açığım lakin bahsettiğiniz ciddi konularda değil de, yazmış olduğum blogun içeriğine yapacağınız eleştriye açığım, ben bir hatırayı paylaşmayı istedim sadece ve paylaştım; benden makale yazar gibi Türkye’nin konumuna ilişkin dnemeler beklemeniz benim için çok hoş ama yapmam/yapamam uzaklaşmak adına bu güzel salonlara sığındım ben (bana göre) o saçmalıklardan (!)
“Hayat şartları eskiye nazaran daha düzgün” vurgumun arkasındayım halen izah edebilirsem paylaşayım!
Tüp kuyruklarından, benzin kuyruklarından, nefret ettiğim maltepe/samsun (Babam için) kuyruklarından bu günlere geldik çeçit – çeşit elektronik eşyalar, eskiden evimizde olmayan ama şimdi ilk okul çocuğunun bile cebinde bulunan akıllı telefonlar göstergesi bu olayların ! Uzatmamak adına kısa bir anekdotla bitireyim ekiye nazaran şimdinin iyiliğini ; Yazdığım bir iki şiir nedeni ile çok uzun süre yattım sıkı yönetim Evren zindanlarında ekmeğe muhtaç kaldım, yine de iki tane üniversite bitirdim ayakkabı boyacılığı yaparak gerektiğinde! Öğretmen oldum hep forumları dinledim, tartışmalara katıldım usandım yahu artık iki ihale, üç domino oynamak aklıma düşen güzel hatıraları paylaşmak, isteğimce sosyal konuları da üleşmek istiyorum burada ! Mazur görünüz herkes siyasetçi, veya benzeri şeyler olmak zorunda olmamalı ben hizmet ettim bu vatana bence yeter artık kendime yaşamak hevesindeyim !!
Sizi anlıyorum Florida’da ki hayat şartlarını burası ile muhakeme ediyorsunuz, fakat bizim doktorlarımızdan, hemşirelerimizden de iyi olanlar vardı/vardır ve var olacak!
Yazdıklarınızın yayımlanmamasına üzüldüm site kurallarına uyarak yazınız lütfen ve paylaşalım ! Yok eğer diğer konuları paylaşmak isterseniz ben özel olarak açığımdır yazabilirsiniz tartışabiliriz her konuyu ancak sıkmadan birbirimizi (!)
Son olarak gücenmediğiniz için teşekkür eder şaşırmamanız gerektiğini yinelerim ! Nacizane tavsiyem güzel başlasa da sonu hep ölümle biten masalları kitaplaştırmak yerine, hayatın güzelliğini anlatan romanlar/hikayeler yazın ve sevgi kalın humanizmi yüreğine ülkü edinen, teflon olmayı benimseyen, protez savaşımlardan kaçınmayan bir sevgi!...
Hoşgörüdür sığınak hep beraber sığınak !...
Not: Eski bloglarımı incelerseniz bayağı sosyal konularda da yazdığımı görecekseniz !
Florida ile ilgili göndermeniz düşündürücü.Yaşım var ama edebiyat bilgim size göndermeler yapacak kadar fazla da değil.Ayrıca ben hayatımda hiç dolanmadım,düşündüğümü de art niyetsiz ve hesapsızca söyledim.Hikayemin sonu malesef ölümle sonlanacak,bir ülkenin Dünya nın örnek aldığı kazanımlarının ,göz göre göre yok oluşu .Kişisel menfaatşer ,toplum menfaatlerinin önüne geçince kaçınılmaz son .Hoşgörüm tartışılmaz:)
Sevgili yarenxx; Yazdığım blogun ya da muhabbetin (yorumun) hiç bir yerinde uzlaşmamız şart-ı gerek olmasa da, asla gönderme yapmadığımı, incelediğim bloglarınızdan birine bir yorum olarak o cümleleri sarf ettiğimi bilmenizi isterim, bir Hanımefendi'nin kırılmasına vesile olmak hayatta en son isteyeceğim şeydir ! Bu sebeple yazdığım satırların her hangi bir yerine kırgınlığınız olduysa defaeten özür dilerim ! Ölümle sonlanan masallar/hikayeler de gerçeği olsa da yaşantımızın şuradaki kısa süreli keyfimizin güzelliği adına gülümsemenizi içinizde var olan sevgiyi hissetmenizi dilerim.
Sevgi olun boş verin diğer şeyleri bir süre, kaçınılmaz hayat şartları zaten yakalayacaktır bir yerlerde bizleri!...
Sevgili mesut_kolcu; Yazı ve yorumlarımı okuyarak hele bazı bloglarımın ana temasından hoşlanmasanız da özen gösterdiğim "düzey" li duruşumdan hoşlanarak, yorum yazarak paylaşma meşakkatine katlanmanız nedeniyle çok teşekkür ederim !
İşiniz rast gitsin...
Sevgili B0RNOVA ; Evet “sakin” olalım bilhassa siz, ki düzeyli münakaşaları “kavga” diye adlandırmayalım, ayrıca düzeyli üslubu ile anka1453’ e başlatmak da bitirmek de yakışır.
Blog severlere duyduğum saygıdandır alkol sevmeyenler için düştüğüm *alkol içermektedir* notu, yoksa bir zorunluluk değildir bildiğiniz gibi! Endişeniz olmasın Kayseri’li olsam da en azından burada ekonomi yapmıyorum!
Yine de yoruma değer bulup espriler yaptığınız için teşekkür ederim.
… Ve çok hoşuma giden şu şiirinizden bir bölüm paylaşmak isterim;
“…..Susmak,
Hem de tam her şey tam yürekten çıkıp
Dilinin ucuna kadar gelmişken
Acı acı yutarsın kelimeleri
Damla damla zehir gibi
Bazen açmaya çalışırsın dilindeki kilidi
Sonra yüreğinin sesini duyarsın uzaktan
"Sus" der sadece
"Sus, bırak anlayan gözlerinden anlasın her şeyi" !” Bornova
Sevgili anka1453 ; Her zaman ki gibi doğru vurgularınız için teşekkür ederim !
Siz sevgisiniz, duyarsızlıklara duyarsız kalamayan…