Bir 14 Şubat’a geçme gecesi daha heyhat yine yalnızım, yine hicranlar özlemleri yolcu ediyor sevgi peronlarında, yılkıları ürktü sevdalarımın, ağzımda eksilmezinden rakı tadı  (içemediğim) sevda şiirleri geçen yüreğimden (vazgeçemediğim) hanginiz daha fazla düşerse düşüme ona armağan edeceğim bu geceyi sevmişliklerim hepiniz umduğunuzu bulmuşsunuzdur; dilerim!

Siyah fileli çoraplarını çekiştiren solist tüm üşümüşlüğüne inat yarı çıplak sahnesinde sol’dan söylemeye çalıştığı nameler kırık, detone tonları düzeliyor (işaretimle) mi’ye geçişiyle elektro bağlamanın “Karanfil bedrenk olur, aşka düşen denk olur” cızırtılara karışmış anfi sesindeki tanıyamadığım alkol almamış sesim, si’bemolden söylemeye çalıştığım “Maraş’tan ötedir Antep’in yolu’ *Ayıp olmasın* alkışları dinleyenlerden, ala çakır kafaların muhabbeti konslar üzerine, boli hesaplarına endeksli cıvık muhabbetler, bacaklara uzanıp/uzanıp itelenen lanet eller (!)

            Yine bir tek rakı bir bardak fıçı bira masamda içemesem de alkolsüz masa yakışmaz bana, gecenin ilerleyen saatlerinde ikram ederim eksik kalmış birine düşüncesi , yanmayan kalorifere yasladığım kolum, bu gecede/bu senede ayık/sarhoşluğumla kayıbım kendimde!

            Şimdi evde olmak vardı anasını satayım iki ihale oynamak vardı nette Babil’in çetesinde, sohbet etmek vardı sohbet salonlarında gezinen Berrak’la,  şiir dinletileri tadı durur halen damakta! Gücenmek vardı bir başkasına (!) (Haklı olsa da!)

            Boşsul bekleyişlerim sevgi peronlarında gelmezi, sevgiler sonsuz da yüreğimde bitmezinden! Aşk/sevda var olası değil seçicilik avuntusunda ki yüreğimden!  Kır düşmüş şakaklarım zonkluyor, darbuka sesi beynimde çalıyor tüm 9’lik ritimleri! Artık Ankaralı’lara tapulanmış gazino müzikleri, Mihriban’lar/Zahide’ler yitik !

            Bir 14 Şubat’a geçme gecesi daha yalnızım, daha da fenası içemiyorum kahretsin, yağlı ciğerlerimde isyan, siroz kurutuyor ağzımı biteviye, bir nefes çektiğim gök mavisi mavi filtreli öksüttürdü yine nasıl içiyorlar sorusu her zaman ki gibi beynimde !  Şu minicik eteğini açıp-açıp çorabını çekiştiren kızdan da kal geldi artık, garsonun telaşlı-telaşlı toplayışı sigara tablalarını, polis kontrolü  herkes ayakta, yeni polis okulu mezunu delikanlı tek yıldız polisin arayışı üzerimi, yan masadaki yakalanan 14’lünün telaşesi ile kısa/teğet geçilişim, klavyeyi çalan arkadaşım Ahmet’e seslenişimle başlayan müzikte “Kış Masalı” bu kızın sesi gidiyor bu şarkıya  tesellisi ! Hüzün içimde bu 13 Şubat gecesi !  

            Medleri tamam da cezirleri olası değil denizlerimin, avuçlarımın tam ortasında yanık izlerim! Ey Çay’cı seni özlediğimi nasıl gizlerim(!) Göğ gözlü sevdalar girip çıkan evime, sevişmeler tırnak uçlarımdan saç tellerime uzanır Mihriban, Ankara/Sakarya barları iyi tanır bizi İlay, gitmiyorsunuz düşlerimden ne hafta ne ay!..

            Böylesi bir gece daha sabaha gebe, ilk kez korkusuz binişim renodesime, üstüne/üstüne gidiyorum çevirmelerin ! Promil üflemelerini mi özledim ne (?)

            Sarhoş sırnaşmalarına kaçıncı Messi çalımım, evine bırakmak zulüm oldu bu kadını, tüm hırçınlıkları birlikteliğimiz için, bu gece hazır değilim sarhoş sevişmelere, içmeden sarhoşum öylesine ! Sevgisiz yaşayamam el-gerçek lakin sevdasız yaşarım be felek, kendimi üzdüm yine kahretsin bilmeyerek  !?...

130215 – Kayseri 

Not 1: Bu blog alkol içermektedir. (Pardon bu kez yanlışlıkla sona yazdım bu notu)

Not 2: Sona yazsam da notu okuyun paylaşın istedim ne olacak yani dünyanın sonu mu? 

Not 3 : Sarhoşun mektubu okunmaz, blogu okunur a be (!)

Not 4 : Hoşgörüyse sığınak, bir kez daha sığınak !