gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

KISKANIYORUM.

27 Nisan 2015, 00.38
A- A+


            Şimdi anlıyorum, seni ne denli sevmişim meğer. O kadar sevgiye rağmen, gül yüzünü görememek, sımsıcak ellerinden tutamamak, divanesi olduğum gözlerine bakamamak öylesine zor ki. Bunu anlamak için benim sevdiğim kadar herkesin de sevmesi gerek diye düşünüyorum. Bu nedenle uçan kuşları kıskanıyorum, bir kuş olsaydım gelir mutfak pencerene konardım, kadınların en çok zaman geçirdikleri yer orasıdır çükü, doya doya seni izledim, yüreğimde hiç dinmeyen kanat çırpıntılarıyla beraber. Kapı komşunu kıskanıyorum, her kapın çalındığında, kapıyı açarken seni görmek bilsen ne kadar güzeldir. He kapının çalınışındaki kalbimin de kütü küt attığını bilerek, o heyecanla sana bakmak isterdim.

            Yağan yağmur taneciklerini kıskanıyorum. Her yağmur yağışında en büyük yağmur tanesi olarak tenine düşmek süzülmeden orada kalmak kokunu duymak sıcaklığını hissetmek ne kadar harika bir şeydir bir bilsen. Baktığın aynaları kıskanıyorum. Boydan bir ayna olmak isterdim, bana her bakışında seni içime alırdım, saklardım o anki görüntünü kimselere göstermezdim, bir dahaki aynaya bakana dek o duruşuna bakardım. Her özlemim depreştikçe ona bakar avuturdum kendimi.

            Mahalle bakkalını, kasabını, pazardaki satıcıları, seninle ayaküstü sohbet eden kişilerin gözlerini kıskanırdım. Onlar için pek manası olmayan, ancak benim için doyulmayan seni görmek isterdim. Rüzgarı kıskanıyorum, her estiğinde saçlarını tarar gibi okşamak, yüzüne ellerine dokunmak, döktüğün o parfüm kokusunu taa bana kadar ulaştırmak isterdim. Kafanı koyup uyuduğun yastığı, sarılıp uyuduğun yorganı kıskanıyorum. Yastık yerine omzuma ya da dizlerime koymanı isterdim başını, sarılıp uyuduğun yorgan yerine ben sarmak isterdim tüm uzuvlarını.

Kıskanmadığım tek bir şey var o da seninle dolu olan hayallerim. Bir orada varsın çünkü seni tek görebildiğim, saçlarını tarayabildiğim, zamanı durdurarak gözlerine gözlerimi kırpmadan bakabildiğim, kimselere aldırmadan bağıra bağıra “ Seni Seviyorum” diyebildiğim, her geçen gün biraz daha fazlalaşan hasretinle seni beklediğim tek yer orası.Bana sakın deme hoşça kal. Gitme bari hayallerimde kal. 26.04.2015

 

SENİ KISKANIRIM

Saçına yüz süren rüzgarlardan

Sana bakan gözlerden

İltifat eden sözlerden

Seni kıskanırım

 

Elini tutan ellerden

Sana şarkı çalan tellerden

Tüm sevdalı gönüllerden

Seni kıskanırım

 

Gölge yapan ağaçtan

Başına taktığın taç tan

Sevgiye her muhtaçtan

Seni kıskanırım.

 

Sevgi sunun dillerden

Hediye verilen güllerden

Sevdalı tüm gönüllerden

Seni kıskanırım

 

İz bırakıp geçtiğin yollardan

Seni saracak kollardan

Azlardan, çoklardan

Seni kıskanırım.

 

Şirinin Ferhat’ın dan

Leyla nın, Mecnu’nun dan

Arzunun Kerem’inden

Bu yurdun el aleminden

Seni kıskanırım.

                        (S.G.Buğrabey)

YORUMLAR

27 Nisan 2015, 02.43
Kadınını böylesine seven,güzel yürekli cesur  ama bir o kadar da sıcacık kalpli erkekler  hala varlarmış  demek...bu sevgini hak eden şanslı kadında seni böyle sevsin inşaallah VE bir ömür mutlu olun ,sizin mutluluğunuz etrafa da saçılsın, herkese,hepimize ,sonsuza ulaşsın...
27 Nisan 2015, 14.33
Duygularınızı ne güzel ifade etmişsiniz ama böyle bir sevginin sizin  hissetikleriniz derecesinde karşılık bulması Ütopya..Bu arada Ütopya demişken :)Cafe grubuna destek lütfen.Herkese sevgiler
27 Nisan 2015, 21.32
Kıskanmak insanın doğasında olan bir durum kimi sevdiğini kıskanır sizin gibi,kimi çocuğunu,kimisi bir başkasının aldığı bir eşyayı,kimide bir  çiçeği vs..birsürü örnek verilebilir kıskanmaya dair.Ama böyle yalın,hisli güzel bir yazı yazmak herkeze  mahsus bir  durum değildir ruhunuza  sağlık ;) yazınızı bir  bütün olarak beğensemde anlatım biçimi olarak son satır benim için  çok daha  hoştu.  "Bana sakın deme hoşça kal. Gitme bari hayallerimde kal"


Emeğinize,gönül gözünüze  sağlık,umarım devamı gelir ;)


28 Nisan 2015, 00.36
Slm buğrabey  Nedense kimse tam manasıyla mutlu değil. Ya ayrı kalıyor ya karşılık bulamıyor.Yada sizin gibi, kıskanırken yeterince yaşayamıyor, o insanı o sevgiyi. Bence kıskanmadan doya doya yaşayın.Kimseyi bunaltmadan en-pati yapın, her şeyden herkesten  kıskanılmak o kadarda güzel değil. Ama!! (Yüreğinizin temizliğine bu kadar sevmenize saygım sonsuz) inşallah hak eden biridir.....
28 Nisan 2015, 01.17
:AIBCD:
Bir zamanlar seni bir uçurumun kıyısından tuttuğumu ve kurtardığımı söylerdin. Buna karşılık, ne söyleyeceğini bilemeyen bir insanın, sol yanı şenlenen kadın rolünü oynuyordum. Yaşadıklarından inatla ders almaya çalışan, her şeye rağmen sevgiye olan inancını yitirmemiş, kıyısından deli, ucundan çocuk, gözleri denize girince yeşile çalan küçük bir kadının tatlı tesellisiydi belki de güzel sözler duymak. Seni gerçekten de kurtardığıma inandırmıştın beni. 

susuyorsun...devam et... 

Her güzel başlayan aşklar gibi şendik, heyecanlıydık, beklemedeydik..Görüşebileceğimiz zamanların ayarlamalarında, duvarlara çentik atan mahkumlar gibiydik. Korkularını ilk yenen sen oldun, sen akıttın dudaklarından “seni çok seviyorum” kelimelerini. Bense yaşadıklarını ve hatalarını tekrarlamak istemeyen ama yine de konuşmak için çıldırasıya tetik de duran telaşlı bir yürektim. Her şeye rağmen fazla bekletmedim seni. Bir gün..beklediğim ama hiç ummadığım bir anda sana boşaldı dudaklarım; seni seviyorum, diye... 

susuyorsun...devam et... 


Bedenimden önce beynimi tahrik eden bir adamın şarkısını dinliyordum. Bu yüzden ilk karşılaşmamız, tedirgin iki insanın karşılaşması gibi değildi. Küçük bir otel odasındaydık...her şeye rağmen, yaşadıklarına tez, utangaç bir profil çiziyordum ama seni seviyordum. İlk defa sen dokundun dudaklarıma..Yüreğim yerinden çıkacak gibiydi, yüreğim yerinden çıktı, sen yerleştirdin. Küçük bir otel odasıydı, şirindi ve belki de en güzeli pencerelerini açınca karşımızda Midilli’yi görmemizdi. Yağmur sularının ninnisinde seviştik seninle, balıkçı motorlarının makamında..Özlemlerimi koynunda uyuttum ve sabahın ışıkları vururken bedenlerimize, uyurken seyrettiğim yüzünü yüzümde unuttum. 

susuyorsun...devam et... 

Yazdığın kelimeleri bırak, adresime düşen yüz binlerce cümleden hiç birine sığdıramadın beni Yazdığın her satırda bir nehir gibi aktım bilinmezliğine. Başka bir şehirden gökyüzüne gönderdiğin sıcacık kelimeler benim şehrimin denizine düşüyordu ve ben her harfi tek tek çıkartırken derinlerden, parmaklarıma denizin değil yüreğinin mavisi bulaşıyordu. Bütün şiirlerini itinayla saklıyordum ve her aşk’da olası olan bir bitiş ertesinde kullanmak üzere, mahkeme tutanaklarına şiirlerini şahit olarak yazdırabileceğimi biliyordum. Çünkü şiirlerin çığlık çığlığa konuşuyorlardı ve ben senin yokluğunla şiirlerinle dertleşiyordum. 

susuyorsun...devam et... 

“Bekle” kelimesiyle bitirdiğin her cümleyi virgülle uzattım ve bekleyişlerime sığdırdım düşünü kurduğum geleceğimizi. Suskunluğu her gün daha fazla uzatıyordun ve ben tek başıma yaşıyordum, seninle beraber ellerinden tuttuğumuz ilişkimizi. Giderek uzaklaşıyordun, daha çok susuyordun ve ben bilinmezlerin ortasında senin gerçekte neyin olduğumu öğrenmeye çalışıyordum. Aylar geçiyordu, aramıyordun...Buna karşılık ben de “iyi ki sesin var yoksa bu hasret beni öldürecek” diyen adamın ölüm haberini bekliyor gibiydim. Her şeye rağmen bir şeylere sığınmak ve acılarımdan kurtulmak istiyordum. Ne zaman sana ihtiyacım olsa, “aradığınız aşk’a şu an ulaşılamıyor” diyen kadının mutlu sesi yankılanıyordu kulaklarımda. Sen sorunlarınla uğraşıyordun, bense sessizliğinle, sevdamla ve yalnızlığımla. Sevda, her şeye tek vücutmuş gibi göğüs germekti. Ben bunu biliyordum, böyle seviyordum, sense girdiğin mağaranın içinden uzattığım yardım elini bile görmüyordun. 

susuyorsun...devam et... 

Herkes seni soruyordu, selamını veriyordu, iletemiyordum. Hep böyle mi çalıyordu sevdanın çanları, farklı olduğumu düşündüğün bana bile geçmişimde bıraktığım yaralı sevdalarımı anımsatıyordun. Her şeye rağmen hiçbir kötü sözü yakıştıramadım sana. Giderek çoğalan kırgınlıklarımı itinayla kapatmaya çalıştım. Bir güzel sözün yeterdi belki, bekletirdi, sesimi bile duymadın. Merak edilmeyen bir yürek kaç zaman tutunabilir anıların güler yüzüne..? Tutundum, çırpındım düşmemek için, uçurumun kıyısında bana uzanan elin yoktu, düştüm.. 


susuyorsun...devam et... 

Bize ait bir çok düşü sen yaratmıştın ve sen yok ettin yine. Birer masal kahramanıydık ve masal olarak kaldık, ilerde çocuklara anlatılmak üzere belki de. Yaşadığım ve yaşattığım hiçbir şey için pişman değilim. Hatta bir de teşekkürüm var sana, kendimi en güzel sevilen kadın gibi hissettirdiğin için. Adı üstünde bir bekleyişti yaşadığım, belki bu da bir düştü, uyandım, baktım ki yoksun, seni düşlerinde bıraktım. 

susuyorsun...devam et... 

Bir aşk’a kaç aşk sığar diye soruyor bir şair, ben aşkıma tek aşk sığdırmıştım oysa, bilmeden ismimin bile unutulduğunu. Sorulması gereken sorular tedavülden kalktı, ki zaten cevapları da sana aitti.Sana değil, seninle bir ömrün düşünü kuran kendime yakıştıramadım “hoşça kal” kelimesini. Ama sen, bedeni dar gelse de, almadan fikrimi, elbisesini diktin vedanın. Bana sadece ortada kalmamak için giymek ve gitmek düştü. Ama gitmek değil ki öfkeyle, kırgınlıklarla, acıyla..kendi özgürlüğüm için bağışladım seni. Yine de, her şeye rağmen merak etmiyor da değilim; içindeki hangi sen gerçekte sevdi beni..?, hangi sen haykırdı gökyüzüne, sen bende ömürlük olmalısın diye..? ve hangi sen bu kadar kayıtsız kalabildi yüreğini konuşturan bir kadının yüreğine..? 


susuyorsun...devam et... 
susuyorsun....artık konuşma... Tskl:)




28 Nisan 2015, 16.28
ne denir bu aşkça yazılmış,yürekçe dökülmüş ,hasretçe süzülmüşş ve..ve..ve nihayet yalnızca kalmış  ,,sayısız hikayeye emsal,,kendi içinde eşsizz,,okduğumda içimi görmüş gibi hissettiğim sihirli sözcüklere....teselli değildir ya,,hiç manası yoktur ya bilirim,yinede sölemek isterim:yalnız değisinizz,bu yazılarda sizi anlayan paylaşan aynı acıyı duyan birileri var.....
28 Nisan 2015, 19.00
Yazıya öyle içten ve güzel, duygulu yorumlar yapılmış ki, her birinize içten teşekkür ediyorum.
29 Nisan 2015, 12.34

Şiirini çok beğendim! Kafiye desen kafiye var. Aşk var, özlem var, Ferhatlar var, yol var, ağaç var, gölge var,  her şey var işte...

Var da, birazcık da kalite olsaydı tadından yenmezdi!

Azıcık kalite lütfen!!! İlk okul seviyesinde yazılar okumak istemiyoruz artık...

29 Nisan 2015, 13.12
DİLOQ__ O kadar güzel yansıtmışsınız ki duygularınızı.  Keşke bu yorum blog olarak gelseydi.
29 Nisan 2015, 16.40
Blog yazan arkadaş için yorum yapmıştım zaten (Gizem) DİLQ  yazınızdan çok etkilendim Bana Osmaniyi anımsattınız  Onun yazılarınıda çok  özledik:) selam olsun. Hani demişsiniz ya'' kendi özgürlüğüm için bağışlamam lazımdı ''.Bağışlamadan da  özgür olabilirsiniz  hatta nefret duyarak bile..Erkeklerin çok duygularını bağıranları bana hiç inandırıdırıcı gelmemiştir..hani ''Sana aşığım  sana ölürüm falan falan:)) Bu tiplere dur bi dakika deyip  Sezen aksunun ) Geç bunları Anam babam geç bunlarıı şarkısını dinletip kapatacaksınız..)
30 Nisan 2015, 00.37

         Ben bu yazıya link eklemek istiyorum ama üşeniyorum. "Henüz 3 yaşında bir kardeşim var, seni ondan bile kıskanıyorum" diyor ya bi türkü hah işte o, siz linki eklemişim varsayın lütfen. Ben asıl yönetimden bir konuda ricacı olmaya gelmiştim. Şimdi alıntı yazı yazılamıyor ama alıntı yorum neden yayınlanıyor? Hani elbette olur ama bari belirtin "alıntı" diye yazanı bilmiyorsanız. Bir de yoruma güzelleme yapmamışlar mı :) Yani ne diyeyim şaka gibi... Emeğe saygı arkadaşlar!
30 Nisan 2015, 09.39
Yazdığım şiirdir yazı deil ilk önce bunu belirtmek isterim Pelin Onayın susuyorsun devam et şiiridir.Tskl
30 Nisan 2015, 10.57
YÜREKTEN KOPAN DUYGULARI okudum kaleminize  tebrikler.
30 Nisan 2015, 11.48
Hmmmm. Bahar geldi çiçekler böcükler tabiat uyandı. Gerginlik yok panik yok:))Blog yazarı arkadaş duygularını tüm samimiyetiyle paylaşmış.Bize onun hisettiklerine saygı duymak düşer.'Yani'' sen nasıl böyle hissedersin''yargılaması bize düşmez.hele hele o duyguları küçümsemek akıl alır gibi değil.Ben samimi yazılan her yazıyı seviyorum. yeterki bunu hissedeyim.Sonuçta burası bir'' Edebiyat sitesi''değil  öyle değilmi:)DlLQ nun yazdığı yazı yada şiiri alıntı olarak belirtmemesi tabi ki yanlış Hadi yine iyi niyetle diyelim ki unuttu falan..Amaaaa o yazıya yada şiire  yapılan  beğenilerimizden sonra ki ben özellikle ''Hani demişsisniz ya'' diyerek yazının içeriği ile ilgili yorum yapmışım.. Bu yorumuma karşılık Demesi gerekirdi ki ''Arkadaşlar güzel şeyler yazmışsınız ama bunu  muhatabı ben değilim..''Ama ne zaman tepki aldı ''Bu yazı alıntı diye'' mecburen açıklama yapmak zorunda kaldı.  ''tsk'' diyerek neye teşekkür onuda anlamadım açıkçası!!Bu arada tepki koyan arkadaşta ayrı bir alem yani :)) ben  her yorumu ''Acaba bu alıntı mı??? Acaba bu alıntı mı ??diye  okuyacak kadar paranoyaklaşmadım çok şükür.Bunu o kişinin vicdanına bırakırım. Neyse son olarak evet ben de bu konuda hassasım ve herkesin hassas olmasını diliyorum.Her şeyi de yöneticilerden beklemiyelim.
30 Nisan 2015, 11.59
Okadar sıcak ve içten yazılmış  tebrikler. 
30 Nisan 2015, 12.40
Aslı nın kerem inden olacak  :)))) şiir diye  yazıyon ama aşkından mı şaşkınsın  şaşkınlığındanmı alıksın bilemem :)))) hem bu sadece  kelim eleri uygulama ,şiir değil :)
30 Nisan 2015, 13.42
Blog yazan arkadaşımızın Yazısı zaten şiir tadında, bende bir şiir sevdalısı Olduğum için bu Yazıyı Sevdiğim bir şiirle renklendiriyim dedim, ve ilk şiir yazılım da degil bloğa.Konuyu saptırmıyalim lütfen.Bugrabeye de şiir tadındaki yazısına tskl iletiyorum...
30 Nisan 2015, 14.28
Cesur sevgiliye ve sade sevdalara selam olsun.Ama ben bir korkağı sevdim.Babam istediği halde gelip babamla tanışmadı. Sebep abilerimde korkmuş. Mazeret belirti. Ey korkak burdaki güzel ve cesur itiraflar sana kapak olsun. Yolun izin açık olsun. Senin sevgin eksik olsun. Artı tanışacağın bir babam yok . SEN DE YOKSUN.
30 Nisan 2015, 14.53
Söyle sebastiyan fesatlik yorucudur,boşuna yorulmasınlar:)))))))
30 Nisan 2015, 15.23


         DİLQ; yorumlara doyamamışsınız, hiç yazmak istemezdim tekrar ama gayet net izah etmiş olmama rağmen anlaşılamamış galiba. Burası bir edebiyat sitesi değil, dolayısıyla bir metnin alıntı olup olmadığı herkes tarafından anlaşılamaz. Bazısı yenidir anlamaz, bazısı 40 yıl bu ortamda olsa da metnin veya şiirin profesyonel bir kalemden çıkıp çıkmadığını anlayamaz, kiminin edebiyatla alakası yoktur vs. vs. Eklediğiniz şiir bence vasat olsa da bas bas bağırıyor zaten alıntıyım diye. Ama gördüğünüz gibi böyle gereksiz bir muhabbete yol açtı alıntı olduğunu belirtmemeniz. Madem şiir sevdalısınız çok sevdiğiniz bir şiiri yazmışsınız şairini de belirtmeniz gerekirdi, şaire saygınız nerede kaldı? Sebastian'a söyleyin size saygının önemini anlatsın asıl.

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın