Yankı.......
08 Mayıs 2015, 03.08 A- A+
Hali hatırda......
Dün gibi ama onbeş yıl evveli....
Ben cezaevinde askerlik yapıyorum o zaman ... Samsun Vezirköprü Özel tip kapalı cezaevinde....
Hayatımın cümlesini ki adını söylemekte bir beis görmüyorum Kasım Arslan adında Ardahanlı bir mahkum söylemişti.....
Kamuoyunda Rahşan affı deniyordu , genel affın adına . Her mahkumun genel af düşü bizim nezaretimizde ete kemiğe bürünyor geceler gündüzlere karışıyordu tahliye kuyruklarında . 9 yıl boyunca içeride kalan bir mahkumdu Kasım suçu cinayetti ama o namus belası bizimki diyordu , belli ki aldığı canın kulbuna namus etiketini yapıştırınca vicdanen rahat oluyordu.Bilin ki cezaevinde her mahkum Tatar Ramazandır , Hırsızdan çaycı devşirilir örneğin ama adama sorsan kardeş niye düştün diye , düştüğünü kabul bile etmez , Nasip diyor zibidi ...Aslında komik değil ama gülüyorduk bu hale çok da eleştirmek gelmiyor içinizden , çünkü orada her dönem gece vardiyasıdır....Bir dakika tam da altmış saniye sürer ne kısalır ne uzar....Kasım'ı dışarı çıkardık ellerindeki kelepçeyi komutan çıkardı zira kapı altından kelepçeli çıkardı mahkumlar. Kasım dışarıya baktı , çiçekleri seyretti ve dedi ki ''Biliyor musun asker ağa , gül görmeyeli çok olmuş...'''Ben o gün tam da o gün yazmaya ve küçük şeyler için asla üzülmemeye başladım.-Nasıl yani Kasım bey?-Sen bu güllere hiç baktın mı asker ağa-Yoo , Gül işte nesine bakacağım?-Bu sorunun cevabını nasıl vereyim bilmem lakin asker ağa Allah düşürmesin bir gün senin içinde koskoca dünya onbeş metrekare betondan ibaret olursa ve ranzanın altında dışarıdan gelen tek hayvan diye örümcek yavrusu beslersen , anlarsın bu güllerin neresine bakacağını.... O günlerde bunların anı olacağı aklımızdan geçmiyordu askerliğin biteceğini hayal bile edemiyorduk ...
Kasım ölümü sağ mı bilmem bir daha hiç görmedim ama tek tek tahliye ettiğim dokuzyüz elli mahkumun dörtyüzünü geri almıştık aynı yıl.
Sahi hürriyetin ederi ne acaba ?
Dün gibi ama onbeş yıl evveli....
Ben cezaevinde askerlik yapıyorum o zaman ... Samsun Vezirköprü Özel tip kapalı cezaevinde....
Hayatımın cümlesini ki adını söylemekte bir beis görmüyorum Kasım Arslan adında Ardahanlı bir mahkum söylemişti.....
Kamuoyunda Rahşan affı deniyordu , genel affın adına . Her mahkumun genel af düşü bizim nezaretimizde ete kemiğe bürünyor geceler gündüzlere karışıyordu tahliye kuyruklarında . 9 yıl boyunca içeride kalan bir mahkumdu Kasım suçu cinayetti ama o namus belası bizimki diyordu , belli ki aldığı canın kulbuna namus etiketini yapıştırınca vicdanen rahat oluyordu.Bilin ki cezaevinde her mahkum Tatar Ramazandır , Hırsızdan çaycı devşirilir örneğin ama adama sorsan kardeş niye düştün diye , düştüğünü kabul bile etmez , Nasip diyor zibidi ...Aslında komik değil ama gülüyorduk bu hale çok da eleştirmek gelmiyor içinizden , çünkü orada her dönem gece vardiyasıdır....Bir dakika tam da altmış saniye sürer ne kısalır ne uzar....Kasım'ı dışarı çıkardık ellerindeki kelepçeyi komutan çıkardı zira kapı altından kelepçeli çıkardı mahkumlar. Kasım dışarıya baktı , çiçekleri seyretti ve dedi ki ''Biliyor musun asker ağa , gül görmeyeli çok olmuş...'''Ben o gün tam da o gün yazmaya ve küçük şeyler için asla üzülmemeye başladım.-Nasıl yani Kasım bey?-Sen bu güllere hiç baktın mı asker ağa-Yoo , Gül işte nesine bakacağım?-Bu sorunun cevabını nasıl vereyim bilmem lakin asker ağa Allah düşürmesin bir gün senin içinde koskoca dünya onbeş metrekare betondan ibaret olursa ve ranzanın altında dışarıdan gelen tek hayvan diye örümcek yavrusu beslersen , anlarsın bu güllerin neresine bakacağını.... O günlerde bunların anı olacağı aklımızdan geçmiyordu askerliğin biteceğini hayal bile edemiyorduk ...
Kasım ölümü sağ mı bilmem bir daha hiç görmedim ama tek tek tahliye ettiğim dokuzyüz elli mahkumun dörtyüzünü geri almıştık aynı yıl.
Sahi hürriyetin ederi ne acaba ?
YORUMLAR
Hürriyetin ederi bir kuşun kanadını incitmesi gibi...
Var - yok...
İki unutamadığım olay vardır askeriyede birincisi çok derinden etkilemiştir. 17 yaşında ki bir çocuk 14 yaşında ki bir çocuğu "bana abi demiyor" diye bıçaklayarak öldürmüş. 17 yaşında ki köyün sert-psikopat çocuğu; gece vakti 14 yaşında ki çocuğun önünü kesip diklenmişler. 14 yaşındaki de çocuk sonuçta, "abi de" diye baskı yapmışlar dememiş, bıçaklamışlar sonra.
Sabaha karşı 4 asker ihbar üzerine gidip evinden aldılar, savcılık ifadesini aldıktan sonra *** işlemleri için ilçe karakoluna getirilip bir süre bekleyecekti.
Komutan geldi 2-3 askere gazinoyu boşaltıp, tutuklunun başında bekleyin dedi. Neyse gazino boşaltıldı, 2-3 üst üst devre birde ben kaldım içeride. Üçünün elinde de silah; çocuğu sıkıştırmaya başladılar, "senin yüzünden bak sabahtan beri ayaktayız" " ne istedin çocuktan, ne b*k vardı" vs vs vs
Askerken insan biraz daha sert oluyor. Garibim ağlamaya başladı bana baktı " abi isteyerek olmadı" dedi. "Oğlum hayatını kararttın, bundan sonra her şey senin için daha kötü olacak" dedim. Bu sefer daha beter ağlamaya başladı.
Katil zanlısıydı ama çocuktu, ölenden daha çok ona üzüldüm sanki, ölen karşıma geçip ağlamadığı içindir belki de bilmiyorum. Fakat çocuktu, öyle ağlayan bir çocuk katil olmamalıydı. Bir daha anasına sarılamayacak, sabah 11'e kadar uyuyamayacaktı, nazlamacak kimseside yoktu artık.
İkinci unutamadığım ise bir sakallı, 2011 senesinde bol pantolon ve takkeyle dolaşan vatandaşımız; erkek arkadaşıyla kapalı nişanlısına tecavüz etmişti.
Şikayetçi olundu, ifadeleri alındı ve mahkeme günü için cezaevine tutuklu olarak alındılar. Mahkumu, gardiyanı bilir, cezaevinde tecavüz suçluların yeri ayrıdır, karıştırmazlar ve kimse sevmez.
Ne olduysa nişanlısı şikayetini geri alıp, cezaevindeyken evlendi. Çocuk 10 gün içinde serbest bırakıldı. Aklı sıra ailesi kızının namusunu, büyük bir namussuzluk yaparak kurtardılar.
Akşam üzeri dört civarıydı çıkış saati, çıkarken bize dönüp öyle y*vş*k bir sırıtma attı ki, elimden gelse orada vuracaktım.
Askerliğimde bir o çocuğun ağlayışını, birde o y*vş*k gülüşü unutamadım.