Hödöhödöbödö - Cici Tişörtüm - Mental Arızalar
01 Temmuz 2015, 01.31 A- A+
Aklımızdan geçenlerin illa bir mantık zinciri oluşturması gerekmez kuşkusuz. Hani ben çok ciddi şeyler düşünüyorumdur "bu ülkenin hali ne olacak" filan diye, birden aklıma tatlı yapma fikri yerleşebilir. O düşüncenin içine aniden karışıveren bu elma tatlısının önce düşündüklerimle hiçbir alakası yoktur elbette. Ne alakası olacak yahu di mi ama :) Yarın ne giysem derken, gözümün önünde elbiseler, ayakkabılar uçuşuyorken, bu görüntünün içersine aniden bir hindibanın yerleşmeyeceği garantisini bana kim verebilir, kim aklımı okuyup da "yav deli misin, ne saçmalıyorsun" diyebilir .p
Arkadaşınla sohbet ediyorsundur, konudan konuya ışık hızıyla geçersin. Rujlardan konuşurken, siyasete, oradan tatil beldelerine, bir saniye sonra felsefeye geçebilirsin rahatlıkla. Eh ne olacak yani, o seni, sen onu tanıyorsundur. Bu kadar kısa bir süre içinde birbirinden ayrı bu kadar konunun konuşulabilmesi kimseciklere saçma gelmeyecektir haliyle.
Buraya kadar yazdıklarım hemen herkesin kabul edebileceği şeylerdir. Ama bundan sonrakiler biraz garip, yani bana göre garip. Yine de parantez içinde herkesin arada bir saçmalamaya hakkı olduğunu düşündüğümü belirterek devam edeyim.
Tanımadığınız birilerine hitap ediyorsunuzdur, ister sözle, ister yazıyla... Ki yazıyla hitap sanıyorum en kolay olanıdır, Geriye dönüp mantık hatalarını düzeltebilir, dilediğiniz kelimeyi çıkartabilir, istediğiniz ifadeyi kullanırsınız. Düşünce akışını, mantık dizgisini yanlışsa da düzeltirsiniz. Yani olması gereken budur. Ama ne gam yavvvv, kim takar mantık dizilimini, düşünce akışını, ifadedeki tutarlılığı filan!!! Hani gelişine, gidişine, oluşuna, olmayışına koyver gitsin...
Bazıları bilinçli saçmalar, onları ayırıyorum, onlar çok eğlenceli insanlardır, bilinçli saçmalamak da ayrı bir zeka ve yetenek gerektirir çünkü :)
Kendilerinin süppsüper oldukları zannıyla mütemadiyyen saçmalayanlar vardır, ki onlar tadından yenmeyecek, fevkaladeliğin fevkinde, harikuladeliğin harkında olanlardır. Mümkünse kendi hallerine bırakılmalıdırlar, ne söylerseniz söyleyin asla saçmalamaktan vazgeçmeyeceklerdir.
Serbest saçmalamayla alakalı olarak bir de "aklı karışıklar" grubu vardır, onları tam olarak çözebilmek imkansıza yakındır neredeyse. Çok ciddi şeylerden söz edebildikleri gibi, geyiğin dibine de vurabilirler. En büyük handikapları bu iki uç konuyu genellikle birlikte işlemeleridir. Anlattıklarına hakim olduklarını, bilgi sahibi olduklarını, konuyu kavradıklarını söylemek pek güçtür. Her konuda konuşabilirler, fakat öyle bir konuşurlar ki, bilene bildiğini unuttururlar alimallah. Düşüncede yarattıkları kaos, karşılarındakini aptala çevirir. Hani sen suyun kaldırma kuvvetinden söz ediyorsun da, o alıp lafı armudun faydalarına getirmiştir çoktan. Ne hemfikir olabilirsin, ne itiraz edebilir, ne de mantıklı bir cevap verebilirsin. Ne dedin, niye dedin hödöbödöhö yani, apışıp kalırsın karşılarında.
Şimdii bu yazıyı yazmama sebep olan cici tişörtüme geliyoruz, esasında cici olan üzerindeki karikatür tabii. İlginiz varsa biliyor olabilirsiniz, Hunililer, pek hoşturlar :) Çizeri Yiğit Özgür;
Bilinçli saçmalamayacaksak eğer, ister ciddi bir şeylerden söz edelim, ister geyik yapalım, ne yaparsak yapalım birbirini takip eden bir zincir oluşturmak zorunluluğumuz var. Yoksa saçmalamak kaçınılmaz. Konuya uygun yazı diline uyma zorunluluğundan da söz etmek isterdim ama lüks olacak biliyorum, siz söylemedim varsayın.
Bu durum, yani serbest saçmalama veya tutarsızlık hali; ifadeye olduğu gibi, davranışa ve kişiliğe de yansıyabilir. Saçmalama diye tabir edilen durum, davranış ve kişiliğe yansıdığında tablo daha bir ağırlaşır, sıfatlandırma daha da bir sevimsizleşir. Neyse oralara girmeyelim, hunili varyasyonu yapalım. Hiç onlar gibi sevimli olmayacaklar ama, onlar halet-i ruhiyeleri gereği saçmalıyorlar ve çok sempatikler, yerim onları ben :) Ama siz niye saçmalıyorsunuz ki??
_ En büyük benim, ben her şeyim
_ Süperim şaaaneyim
_ Nur tane, bir tane, inci tane
_ Egolarından arınmalılar !!!!
_ Sosyalistim, hümanistim
_ Eşitlik, özgürlük vs.
_ Ama ben çoğunluğum
_ Azınlıklar haddini bilsin!!!!
_ Höt höt höt höt höt höt !!!
_ Höt höt höt bıdır bıdır !!!!
_ Zır zır zırıl zırıl vır ve vır
_ Uzlaşma kültürünü geliştirmeli, olaylara akl-ı selimle yaklaşmalıyız
---------------------------------------------------
Nerdenn baksan tutarsızlık, nerden baksaaaaan ................ diyordu bir şarkı, onu hatırladım. Ama şimdi sözlerini merak ettim, durun bakayım. Hmmmm Yusuf Hayaloğlu'nun şiiri. Şöyle finali;
Kirpiklerimde çırpınan şu tuzlu gözyaşımda
İhanetin adı yok
Neylersin ki çember daralmakta
Şimdilik hoşçakal yaban çiçeğim
Yasal mermisiyle bir komiser yaklaşmakta
Ne hoş ya, yasal mermi, yani nedir; yasal cinayet. Eh modum değişti benim tabii şu an bunu okuyunca. Böyle bi yazı finali saçmalamak olurdu sanıyorum :) Ama olsundu akışına bıraktık, oluşuna, olmayışına koyverdik gitsin. Ne var, aklımdan geçeni geçtiği gibi okuyuverin işte :) Yesinnnnnn onu ninesi, yesin onuu babasıııııı yani.... lay lay lom.....
YORUMLAR
Huniligillerden biri olarak tişörte ba-yıl-dım =))
Tabi blogun içeriği ve anlatımada öyle. ßen yüzümdeki bu KOCAMAN gülümseme ile kendim, hangi saçmalayanlar bölümüne girdiğimi düşünedurayım...
'' Ne demek mandalina portakalın yavrusu değil, ne demek kurtlar vadisinde kurt yok, ne demek yaşam koçları kurban da kesilmez, ne demek ne ne ne ne ? ''
'' -Ey çiğ yumurtaya can veren Allah'ım . Meraba.''
Şimdi siz, bu yorumu okuyunca bi '' Hödöhödöbödö '' olabilirsiniz =))
ßen bu linkteki bloga da bittim, oraya değil buraya yorum yapma nedenim, hani benim gibi kaçıranlar varsa ki, mutlaka vardır, yorum yaptığım blog daha güncel ve gösterimde olduğu için buraya şaptım ve şey; vizontele filminden bi replik sölemek geçti içimden diğer blogunuzu okuyunca; '' şerefsizim bu benim aklıma gelmişti'' =)))
ßurdan Yılmaz ERDOĞAN'a da teşekkürü bir borç biliyor , olmasaydın nasıl ifade edebilridim o düşüncemi diyorum, sonra burdan beni izleyen Ankara'da ki dayımgillere de el sallıyoyorum =) sevgili 70 milyon; size bişi yook :P
ßen yine bu gün de ağzım mandallarla gerilmiş gibi sırıtık bir ifade ile dolaşırken gün boyu,beni güldüren ve aynı işi yaparken bi de düşündürenler bin yaşasın .. Yok! bin az oldu binbeşyüz yaşasın =)) Yaşasın demişken şey de yaşasın, hunililileirn kardeşliği...
Mirza, Rıza Nur gibi Atatürk'ü aşağılamaya çalıştığı [maalesef ki çoğu insanın şeksiz şüphesiz inandığı ya da sığındığı diyelim] Hayat ve Hatıratım kitabında "kadınlar aşağılık varlıklardır", "kendimi kadın gibi hissediyorum, bir erkeğe çok fena aşık olmuştum" diyen, hayatının bir döneminde Saltanat ve Hilafet düşmanlığı yapmış, bir döneminde Halifeliğin tekrar gelmesini istemiş, bir döneminde ırkçılık yapmış, bir döneminde milliyetçi olmuş, gene adını verdiğimde kitapta kendisi için şizofreni tanısında bulunan bir insandan nemalanıp da o dönem hakkında bilgi sahibi olmak nasıl bir şey? Nasıl bir kin, nefret bu ya hu durup durup 27 seneyi örneklendiriyorsunuz? Hiç mi bitmeyecek bu 1923-1950 dönemi nefreti? Ne zaman siyasi, dini bir tartışma olsa atıf yaptığınız alan hep bu tarihler arası. E madem "yasal mermi"den bahsedeceksin, bak dedikodu tarihi değil Kanunname-i Al-i Osman'da "siyaseten katl" mevzusu var, bahsedebiliyor musun ondan? Niye reflekslerin Atatürk dönemine kanalize oluyor? Kur'an-ı Kerim'in gelişinden bu zamana kadar [610 -2015] sadece kendinizi mağdur hissettiğiniz [mağdurluk da şu: Ezan Türkçe oldu, bir-iki hoca idam edildi. Hepsi bu kadar. Gerçi "camiiler ahır yapıldı" da iş görüyordu belleğinizde değil mi? Ama Menderes döneminde, Tek Parti devrinin iki katı fazla camiinin kapatılmasına sesiniz çıkmaz. Kaldı ki mevcut iktidar döneminde bile Malatya'da camii yıkılmıştı. Ama bunların haber değeri yok. Çünkü bizim nefretimiz 1923-1950 dönemine :) ] 27 senelik bir dönem. 1400 senelik bir zaman diliminde tüm atıflar, tüm çözümlemeler, tüm çıkarsamalar 27 senelik dönemde birleşiyorsa yazık sizlere...
Vedat Uşaklıgil hadisesini doğru kabul ediyorsan Osmanlı dönemindeki "hiz oğlanları"nı incelemelisin. Osmanlı'nın içinde, hele son dönemde artan eşcinselliği araştırmalısın... Ama Osmanlıdır, tartışılması zinhar yasaktır :) Ne de güzel kandırıyorlar, ne de güzel uyutuyorlar. Nasıl kirli bir zihniyet bu ya hu. Daha bir hafta önce Madımak Katliamı'nın 22. yılı için güya mütedeyyin insanlardan oluşan bir gazete Müslümanların Sivas Katliamı'nda mağdur olduğuna dair manşetten haber yaptı. Bu kadar ahlaksızlık, bu kadar riyakarlık, bu kadar pişkinlik sadece bu çevreye ait... Yıllarca "Batı'nın ilmini alalım, ahlakını almayalım" dendi ya, yeryüzünde hayatlarını islami çizgi üzerine yaşadıklarını deklare eden [sözüm ona elbette] insanlardan daha edepsizini görmedim ben... Yazık...
Azıcık komik olmaya çalışmak aklına geleni yazmak da suç mu ki ne (!) (?)
Tencere pencerede, pencere tencerede çatırdatan mahkemeye(!)
Ayakkabıları kutusuz alıyoruz artıkın kutu-lar pense (kutu pense) kim ki (kimi) ne verelim mahkemeye (!)
Ben yorumların bir çoğunu sevmesem de yazıyı sevdim a be !!
Ramazan zerhoşluğu, çok yedim iftar ertesi herhal, mersilerim postada, gözüm son dilim pastada ! (Kızımın sapıtsam da gözünü hüplesem!) zerhoşum ya oruçtan, etkilendim sonuçtan !
Sevgiler yüreğimden, öpüjem yüreğinden !...
Şimdi bu blogsever arkadaş, saçmalamayı tarif ederken aynı zamanda gerçek anlamda saçmalayarak tarifine uygun davranmış. Kasıtlı veya değil, belki de niyeti sadece tarif etmekti, saçmalamak değildi ama bana göre saçma olmuş sanki.
Gelelim sıraladığım maddelere, kör kendini görmezmiş çıkarımını yaptığım kısmı yorumlayarak değil, direk yazıdan bir bölümü kopyala/yapıştır ile açıklayayım
Kendilerinin süppsüper oldukları zannıyla mütemadiyyen saçmalayanlar vardır, ki onlar tadından yenmeyecek, fevkaladeliğin fevkinde, harikuladeliğin harkında olanlardır. Mümkünse kendi hallerine bırakılmalıdırlar, ne söylerseniz söyleyin asla saçmalamaktan vazgeçmeyeceklerdir.
Ahkam kesmek; bunu da yazının tamamı ile bütünleştirmek yanlış olmaz bana göre.
3. maddeye gelecek olursam; bunu genel olarak blog sonrası yorumlara verilen tepki, hatta ve hatta bunun haricindeki diğer tüm bloglarındaki tutumunu göz önünde bulundurarak söylüyorum. Burası kamuya/halka açık bir ortam en azından üyelere diyeyim. Böyle olduğu zaman yöneticilerin onayını aldığı taktirde yazılan bloğa yapılan bir yorumda her türlü tepki/tez/antitez/karşıt görüş vs. ne derseniz diyin yazılabilir.Kimisi de oo çok güzel elinize sağlık yazar geçer :)Kimisi sadece bir görseli beğenir, boş geçmemek için bir iki şey karalar maksat "okumadım sanmayın ha" demek de olabilir.Kimisi cımbızla bir noktayı çeker alır ve onun üzerine klavyesini konuşturur..
Şimdi bu örnek yorumların hepsi olası şeyler, dalga geçiyor ya da ona benzer bir şey demek istiyor değilim.Sadece bahsettiğim çeşitliliğe örnek olsun diye özet geçtim.
Aslında içlerinde bir yorum var, benim şu uzun uzun yazdığımın bir kısmını özetler cinsten..Eğriye eğri, doğruya doğru tarzı bir yorum, blog severimizi de en çok kızdıran o yorum zaten, bunu da bana kuşlar söyledi :)
4. maddeyi öyle uzunca açıklamaya gerek yok aslında 3. ile ilintili ve benzer bir tutum var yine, yani saçma veya değil ne tür bir yazı yazıdıysak eğer alacağımız tepki ve eleştirilere baştan açığız demektir, zaten yanlış bilmiyorsam blogları yoruma kapatma seçeneği var belki de onu denemeli insan? :) burada karar mercii site yöneticileri ve onların onay verdiği blog ve yorumlar kabul ediliyor sadece onları ayrı tutuyorum tabi..
Herneyse ben yukarıda 4 tane madde sıralamıştım ama bir kaç tane daha var aslında ama onları yazmama çok da gerek yok, hepsi için ve genel olarak bir 5. madde belirleyecek olursam eğer, yine atalardan kalma içi dolu bir ata sözü geliyor aklıma..
içinde taş ve kuyu geçen bir tane var ya hah işte o :)
Bayağı bir düşünmüştüm ben de, insan aklından geçenlerin müthiş hızını ve art arda gelen son derece alakasız geçişi. Bir keresinde deney yapmaya kalkıştım aklımca ve hızla gelip giden düşünce akışını kağıda dökmeye çalıştım; sonuç hunili şekerleri bile şaşırtacak tuhaflıktaydı. Üstelik, elimin hızı, düşünce geçişinin hızına kesinlikle yetişemeyecek şekilde olduğundan arada atladıklarım da çoktu.Sanırım o deney(!):) notumu atmadım; Banu Alkan'dan ayağımdaki çoraba atladığım falan bir şeydi. Atmadıysam, eve dönüşte bulup buraya aktaracağım sonucu,söz.:)))
Hoş, bu yazı altındaki yorumların bazıları, benim deneyi fersah fersah geçecek nitelikte. hala, olası sataşmaları hep beklediğim halde, beni bile hayrete düşürüp "Yok artık!" dedirtecek nitelikte ama olsun.:) Sebep? :)))Seni, bir konuda eleştirmek istiyorum ama adına da eleştiri diyemiyorum; bazı insanları yok sayacak kadar katı olmayı bir türlü beceremediği için eleştirilmez ki bir insan...Artık çok net görebiliyoruz ki, sen buraya blog niyetine "A, B, C..." diye alfabeyi kopyalasan, aynı 3-4 kişi, aynı alt niyetleriyle gelecek ve misal, "Neden o S öyle eğri, neden oraya O'yu koydun?" diye blog altına dalacak ve de adına "eleştiri" diyecek.Oh ne ala memleket.:)Sal gitsin! Büyük sözü dinle, inan daha eğlenceli olacak.
Teşekkürler.