gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Kahverengi...

22 Temmuz 2015, 04.45
A- A+
          Bir güler yüz göremedim hayat boyu, ne bir tebessüm, ne bir işveli bakış... Bir göz pınarında başlayan, bir diğerinde nihayetlenen, bitip tükenmek bilmeyen gözyaşları düşüyordu payıma. Bana verilecek tek bir damla suya hasrettim; çatlamış, perdah perdah dökülmüştü her yanım susuzluktan. İçimde yeşertmek istediğim onca güzellik vardı oysa, güzellikler büyütmek, kahverengi saçlarıma kırmızı güller takıp yemyeşil gözlerle bakmak istiyordum evrene. Bana layık görülen, kökünden sökülüp koparılmış ve bundan sonra yaşamayacak olan rengarenk çiçekler oluyordu ama... Sonrası olmayan her şey oluyordu bana layık görülen.


         Hikayelerini anlatırlardı bana, hep sonlanmış hikayeler, sonunu bildiğim hikayeler... Kimse, sonunu dinlerken bilemediğim bir hikaye anlatmadı bana. Hayatımda ne varsa hepsi "son" üzerineydi. Kaderim yazılmıştı biliyordum; yaşama ve güzel bir şey yaşatmaya dair hiçbir anım olmayacaktı. Şu sefil hayatımda, ne benden hayata uzanan bir şey, ne de hayattan bana doğru uzanan bir şey görmeyecekti kimse.


         Mutsuzdum alabildiğine, bıkmıştım bu lütfen gösterilen samimiyetsiz, özensiz, mecburi ihtimamdan artık. Bu sürgit mutsuzluğumda, ışık hızıyla beliren ama aynı hızla kaybolan sevinçlerim de olurdu arada. Ansızın bir ümit belirirdi inceden, "hiç olmayacak" diye düşündüğüm şeyler yemyeşil filizleniverirdi içimde. Ama büyüyüp boy atmadan kurur giderlerdi sonra, tıpkı büyümeden ölen çocuklar gibi...


         Uçsuz bucaksız bir kederden ibaretti hayatım. Neden beni seçmişlerdi, doğuşumun hükmünü Allah vermemiş miydi, onlar da kim oluyordu, kim oluyorlardı ki; yazgımı yazıyor, benliğimi bir kefen tarlasına, bir ölüm diyarına çeviriyorlardı!! Nasıl bir katran karası siyahın ev sahibiydim ben, lanetli miydim, benzerlerimden farkım neydi benim! Bu ceza çok değil miydi bana, bu sonsuz keder! Yaşayan hiçbir değerli şey var olamıyordu içimde. İsmimin yanına "ana" yakışıyordu oysa, ana olmak, doğurmak için yaratılmıştım. Kendime acıyarak olduğum hale bakıyordum. Tamamlanmış olan ömürlerin bekçisiydim ben, Azrail eliyle atılanlara yataklık etmekteydim, solucanların, et yiyicilerin kiralık adresiydim, ömür boyu bedelsiz kiralıktım...

         Mezarlıktım...

         En kıracından...

YORUMLAR

22 Temmuz 2015, 19.19
Ben , ben ne yazacağımı bilemedim,okudum okudum..Kendimi buldum...Sanki  blogu zaten ben yazmışım gibi ,ya da ben anlatmışım da, sen toparlayıvermişsin gibi okudum ,gözlerimde akmasını durduğum gözyaşlarımla okudum...Ben ,sen  ve bizim gibi bazı anaların hayata gelme sebepleri ,sırf ana olmak için sanırım.Ulu evren mimarı bize, siz ana olun, evlat olun, ama en iyisinden olun.. demiş,bizde olmuşuz sanırım.Yaşıtlarımız giyim kuşam fizik görüntüsünde gençlerle yarışa girdiğinde, biz muhtemelen torunlarla uğraşıyor olacağız,hatta olduk bile..Evren bize bu görevi vermiş  ve bizde  bu görevimizi alnımızın akıyla yaptık yapıyoruz.Bu da tesellimiz..  
Sevgili cezbe ,sizi tanımıyorum.Ama yazılarınızda kendimi bulduğum için midir nedir bilmiyorum,sizi çok seviyorum ve çok saygı duyuyorum..Sevgiler..
23 Temmuz 2015, 01.43
Bir annenin mutsuz bir anında içinden gelenleri yazıya dökmesini ,hangi akılla ''mağdur müslüman edebiyatına bağladınız anlayamadım.Müslümanlığa en ufak bir serzeniş yokken sizin  bu konuda iftiranızı da  bloger arkadaştan önce ben ALLAHA havale ediyorum.
Ayrıca Fetullah dizisi diye küçümser edayla ifade ettiğiniz o diziler,hırsızlığın  sonu,aç gözlü doymazın başına gelenler gibi, kötü ahlaklı insanları güzel ahlaklı ile karşılaştıran dizileri ,pek yararlı diziler olarak bende izliyorum hatta tavsiye de ediyorum.Keşke herkes izleseydi de son on yılda ahlaksızlık oranı artış yüzdesi,belki  yüzde bindörtyüz artmazdı..
23 Temmuz 2015, 02.06


         Perperika; teşekkür ederim, siz de beni duygulandırdınız yazdıklarınızla. Toprak ve kadın benzerdir haklısınız. Yazıyı yazdıktan sonra olay benden çıkıyor, siz nasıl arzu ederseniz öyle yorumlarsınız. Tekrar teşekkür ederim benimle ilgili güzel sözlerinizden ötürü,, benden de size sevgiler ve saygılar.



         Gece gece "ya sabır" çektim. Mirza78 yazıları mı karıştırdın, yoksa kasti olarak mı yazdın bu yazının altına bu yorumu? Ben yönetici arkadaşlardan rica ediyorum yanlışlıkla yazılmışsa eğer, uygun yere aktarma olanağı da varsa düzeltilsin lütfen. Yanlışlık yoksa, bu kadar kasti, yazıyla gram alakası olmayan bir yorum nasıl onaylanmış onu da merak ediyorum açıkçası. Sen Mirza78; nasıl bir kafan var ki senin, biri asker, ikisi polis, gencecik insanların şehit düşmesinin, bir insan evladını mutlu edeceğini filan düşünebiliyorsun??? Nasıl bir kafan var ve nasıl kötü bir kalbin var senin??? Yukarıdaki aşk yazısının altındaki yorumumu okuyunca utanacak mısın acaba? Allah ıslah etsin seni.

23 Temmuz 2015, 12.05
Dün ilk kez okudum, sonra gece tekrar ve bu sabah tekrar, değişmeyen duygu halim gözüne ışık tutulmuş tavşan misali...

Yazıda dertlenen karakter, anlatımı, benzetmeleri, kısası yazının tümü çok etkiledi beni. Örneğin, "kefen tarlası", "katran karası siyahın ev sahibi", "tamamlanmış olan ömürlerin bekçisi" ve dahaları gibi cümleler sıradan yazı yazanların işi olamaz. Bu duygu dünyası ve hislerin kalemden akışı Allah vergisi. Hiç yılmadan, yıldırmaya çalışanlara aldırmadan hep yazmalısın sen. Nefisti okumak. Varlığına sağlık.

Sana, bir önceki yazın altında demiştim; istersen A, B, C... diye alfabeyi kopyala, aynı 2-3 şahıs gelip "Bu S neden eğri, kastın ne?" diyecek. Kötü kalbi, kalpleri biliyorum, artık iyice eminim de son 2 yazıdır yapılan yorumlar, gerçekten her normal düşünen insana, tabiri caizse "Ohaa!" dedirtecek türden. Sabır...  Tek kendilerini bir dinin mensubu sanıp o dini inkar edecek biçimde, diğerlerini o dinin düşmanı gören kafaları, gerçekten Allah ıslah etsin.
Bizlerle paylaştığın için çok teşekkürler. Sevgiler.

23 Temmuz 2015, 17.39
Ben yazıyı ilk okuduğumda sanırım okuyan sadece üç kişiydi, şimdi anlamam dedim ve okumadım. Sonra dün gece okuyayım dedim ve ağır anlamam dedim okumadım. Az önce adam akıllı okuyabildim ve yine ağır geldi. 
Belki bizim blog sahibinden beklentimiz çoğu zaman sonuç böyle olduğu için. İnsan bir olayın ardından hemen bir siyaset arıyor. Mesela herkes bir şekilde bu tarz olayların ardından siyasette yapıyor.
Mirza'da benim gibi anlamamış ve anlamadan her zaman gibi yorumlamış :) Ben mirzanın dediklerini cidden yazıda göremedim. Direk savunmaya geçilmiş aman partime zeval geliyor diye...



Mirza78 bu kısım sana ait. Bir kuzenim var canımdan çok severim hiç ayrılmayız, Allah kabul etsin benden oldukça dinine bağlı bir insan. Fakat oda senin gibi her düşüncenin sonunda fikrini bir ayetle sonlandırıyor ya da bilmem ne bilmem neye göre böyledir diyor. Bazende bir ayet söylüyor aksi söylenemez vs vs diyor ya da bilmem ne efendi hazretleri gibi konuşmaya başlıyor, ondan duyduğu kıssadan hisseyi paylaşıyor. Var ya bu huyundan nefret ediyorum, sanki bu konuşmaları gayrimüslim halka anlatıyor durmadan aynı şeyleri öyle dile getiriyor ki inan beni uzaklaştırdı. 

Örneklendirdiği ayet olsun, hadis olsun inan beni uzaklaştırıyor. Adamla siyasette yapamıyorsun, her sıkıştığında bir din kisvesini kullanmak. Sonra kıssadan hisselerini araştırıyorum inatçılık edip, birçoğu yalan. Tabi kuzenimi başta da belirttiğim gibi çok severim. Fakat ben dinle övülmeyi, siyasete bile dini sokmayı, başı sıkıştığında gölgesine girmeyi ona yakıştıramıyorum. Bunu ona da söylüyorum ama nafile, sana da söylesem nafile farkındayım.


Perperike hocam bu kısım size gelsin. Allah'a neden havale ettiniz, blogta birini gasp mı etti, yoksa canına kıymaya mı çalıştı. Siz görüşünüzü yazmışsınız oda yazıyor, yani alakasız bir görüş olsa da Allah'a havale etmenize neden nedir? Bu herif ne yaptıda sizin bu kadar canınızı acıttı cevaplar mısınız? 

Diğer adını anmayacağım ve hiçbir şekilde anmadığım insanların gölgesini kullanarak her zaman atıfta bulunan arkadaşımızda "kötü kalpli, kalplileri biliyorum artık" demiş. Burada farklı bir düşünce mi insanları kötü kalpli yapıyor, yani ne yapıyor bu insanlar. Ne yapıyor da kötü kalpli olabiliyorlar. Bir insan blogta ne yapabilir de bu şekilde yaftalanacak kadar kötü kalpli ilan edilebilir ya da Allah'a havale edilebilinir? İnsan mı öldürüyorlar, insan hakkını mı çalıyorlar, blog üzerinden haksız kazanç sağlayıp tomarla para mı götürüyorlar. Lütfen ben anlayamadım anlayan biri bana izah etsin.


Cezbe bu kısım sana, ben ilk gördüğümde olay ardından kesin siyasettir dedim, yalan değil. Bunu bende yapıyorum, fakat bu yazından çıkaramadım. Belkide eski yazılarından çıkardığım için böyle düşündüm, bilemiyorum. Fakat yazın güzel, zorlasam bir şeyler çıkaracağım ama...  Duygu bütünlüğün güzel ve en azından benden iyi bir şekilde aktarabiliyorsun. Fakat bence blog yazan kişinin yorumlara bu denli ağır cevap vermesi hele hele bayansa yakışmıyor. Benim gibi kaba saba adamlara yakışır belki ama bayandan nedense daha naifini bekliyorum ben. Neyse telefonum çalıy
23 Temmuz 2015, 19.00

         Sat, Bornova teşekkürler yorumlarınız için. 

         Duk; biz burada birbirimizi tanıyoruz artık. Benim bir insana "kötü kalpli" demem için gerçekten haklı gerekçelerim olmalı. Sen şimdi ağır cevap verdiğimi söylüyorsun bana, bak bakalım ne yazmışım ben beyefendiye, ne yazmışım ağır diye niteleyebileceğin. Asıl ağır olan, saçmasapan olan, kötü niyetli olan alakasız bi yazının altına böyle bi yorum yapmak. Adam mütemadiyen iftira atıyor; yok üniforma düşmanıymışım, yok Müslümanlara kin kusuyormuşum, yok "istediğim devrim"miş... Bak ikinci yorumda bile neler yazmış. Lafa bak ya, sanki mültecilerle ilgili yanlış politikayı, eğer mülteciler gayrimüslim olsa dile getirmeyecekmişim gibi... Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır??? Şimdi bu arkadaş bu yazının en ufak bi bölümünü, hatta bi kelimesini yapmış olduğu yorumla alakalandırsın, "şurası siyasete dokunuyor" desin, bana mantıklı bi gerekçe sunsun ben ondan özür dileyeceğim. Yazdığı yorumlar Adam'ın son yazılarıyla alakalı, git kardeşim oraya yaz yorumun varsa orda konuşalım, gitmiş benim son yazının altına yazmış yine, e git alakası olan yere yaz madem söyleyecek şeylerin var. 


         
         Bu yazıyı 3 yıl önce filan yazdım ben. Çok etkilenmiştim kıraç bi mezarlıktan ve onun üzerine yazdım. İçindeki tek  gizli anlam bu. Yani esasında o mezarlığın toprağını anlatıyorum, o yüzden başlık "Kahverengi". Ama bu nesneye veya yarı-nesneye yönelik yazılar, elbette insan duygularıyla veya insanla da eşleştirilir. Kadın-toprak benzerdir ve öyle de yorumlanabilir. Gündemi onay alabilecek bi şekilde yazacak kafayı bulamadım kendimde, bu yüzden bunu ekledim. Esasında güzelce bi aşk yazısı eklemekti niyetim ama insanın coşkusu, sevinci elinde patlıyor. Sinirleri alınmış, duyarsız ve düşüncesiz bi insan olmadığımdan  ruh halim bu yazıyı eklememi gerektirdi. Yukarıdaki yazının altındaki tıngırtılara da cevap verecek değilim, boşuna beklemesinler, bu tip sendromlara karşı eczacılarına danışabilirler. Teşekkür Duk yorumun için.

23 Temmuz 2015, 19.46
"Ben mirzanın dediklerini cidden yazıda öremedim. Direk savunmaya geçilmiş aman partime zeval geliyor diye..."
Mirza ben yorum yaparken ikinci yorumun yoktu. Heyy seni tanıyorum dostum :) Mübarek bir dokunulmuş bin siyaset işetilmiş. Vallaha bende havale edecem adama haksızlık yapılıyor gibisinden dedim ama rezil ettin
25 Temmuz 2015, 01.31
Hay Allah...!

ßen dicektim ki; Sevgili Cezbe, cv gibi bir blog olmuş, sizi hiç tanımadan yıllardır tanıyormuş gibi hissettim falan... demeyi düşünürken, yorumlara bakınca oturup ağlamak istedim hem de, japon çizgi film karakterleri gibi böle hani, her bir gözünden beşer beşer yaş fışkırıyor ya yukarıya doğru heh, işte tam da öle ağlamak... =)

Kısaca, o güzelim blogun katli vacip görülüp itina ile katledilmiş çünkü, yorumlar konuya teğellenmiş gibi duruyorlar. ha düştüler , ha düşecekler ...




İnş. sabah uyandığımda düşmüş olurlar =))


25 Temmuz 2015, 01.32
Sevgili Cezbe çok etkileyiciydi annesiz büyüyen benim için ama "mirza" bütün etkisini yok etti " güldür güldür show"a dönderdi zihnimin hem kılcal hem kıvrak damarlarını, durup düşündüm ben aslında senin yazdığını değil, senin yazabileceğine inandığım birşey mi okudum diye kendime hesap sordum. Tekrar okudum, okurum... 

mirzaya da Allah sifa versin kudretinden eminim onun da şüphesi yoktur...
26 Temmuz 2015, 01.10


         Oyyoyy oy :) birinci paragrafın afacanlıktan mı olmuş bilmiyorum, anlamamış da olabilirim demek istediğin şeyi ama hani öznelleştirme yapanlara bozuk atmış da olabilirsin, tam çözemedim. Yine de anladığımı ağır buldum biraz affola .p Teyelli yorumlara gelirsek; bu yorumlar düşündüğün gibi "teyel hatta bol teyel" diye niteleyebileceğimiz eğreti tutunmuş şeyler değil bence. Yazıya sıkıca yapışmış, asla kaybolamayacak ölçüde sık aralık atılmış çift-dikiştir. Anlam olarak teyel niteliği bile taşımazlar haklısın gerçi. Bir defasında sormuştum yönetici arkadaşlara; niye art niyetle yapılmış, iftira vs. içeren yorumları onayladıklarını bi yazımın altına yazılan, "ibret olsun diye" şeklinde bi cevap almıştım. Bilemiyorum ki ne desem, hele hele böyle benim mahremim diye düşündüğüm duygu ağırlıklı yazıların altında yapılan art niyetli  yorumlar sonrası, o yorumu yapanın madara olmasıyla sonuçlansa ele ne geçer? Bu beni mutlu edecek bir durum değil ki, hepiniz yazıdan uzaklaşmış, haliyle olana tepki göstermişsiniz, ben niye böyle olmasını isteyeyim? Neyse yani işte; demokrasi dediğimiz şeyin kuralları da olur halbuki, oysa; oynak bi zeminde, değişken kurallara bağlı, demokrasiden ziyade anarşizme kayan ve hatta değişkenliğinden ötürü zaman zaman faşizmi de anımsatan bir rejimle yönetiliyoruz .p. Teşekkür yorumun için.



         Ayn; üzdüğüm için üzüldüm, anneyle alakalı yazdığına da ayrıca üzüldüm. Teşekkür ediyorum yorumun için. Malum yorumcu arkadaşa gelirsek;  bütün bu iyi dileklerden sonra "şifa, ıslah" vb. dualarımızın inşallah kabul edilmesini dileyelim Allah tarafından. Yapacak bi şey yok başkaca... Gerçi hepsini okumamıştım yazdıklarının, ikinci yorumun sonunda "bu yazıyı niye yazdığını biliyorum" demiş. Bunu okuyunca çok da merak ettim niye yazmış olduğumu yazıyı, hani ne düşündü acaba???? Nasıl bi paranoya geliştirilir ki bu yazıyı neden yazmış olduğum üzerinden???? Şimdi  ümidim de kırıldı açıkçası... Ama Allah'tan ümit kesilmez diyelim.

27 Temmuz 2015, 02.04

Vakt-i zamanında yazdığım bir yazının son kısmında:


Bu sabah kumruların konduğu iş merkezleri görünmüyor

Ve bir taş dikilmiş başıma

Taş..

Korkuyorum..

Bakıyorum..

Yüreğim sandım, değil..

Ama niye başımda?

Ve kumrular uçuşuyor minarelerden

Ve affedenlerden biri başımda..

Üşüyorum..

İyice örtüyorum üzerimi..

Yorganım kahverengi ve ıslak...


şeklinde bir şeyler gevelemiştim. Tabii dümdüz okuyunca pek bir mana çıkmaz. E yazının tamamını da buraya koyacak değilim.


Konu kasvet yüklü olsa da “yazı” ve “bilinç” ekseninden baktığımda gayet de akıcı olmuş. Hatta “bilinç akıştırması” diye tabir ettiğim yazılara güzel de örnek olmuş. Bilincin akışması değerlidir. Ekonomide “likidite/akışkanlık tuzağı” diye bir şey vardır hani, bu tuzağa düşmenin nedeni, piyasayı iyi okuyamayıp “beklenti” yönetimini becerememekten kaynaklanır. Akışkan olmayan beyinlerin bu tuzağa düşmesi son derece doğal. [Likidite tuzağı demişken Keynes'i, Keynes'i hatırlarken de Duk'un aklıma gelmemesine engel olamıyorum. Ahh Duk ahh :) ]



Mirza, Cezbe'nin diğer yazısında en son bir şeyler yazmışsın. Bana iki soru sorup konuya girdiğime falan pişman edecekmişsin. Çok merak ettim, neymiş onlar. Her blogun altında sorabilirsin, bilgim dahilinde ise cevap veririm, hiç de kaçmam. Ben bilmediğim şeyi hiç bilmem ama bildiğimi de iyi bilirim. Allah aşkına neymiş onlar? Yalnız ben onlarca soru soruyorum sana bir tanesine cevap ver(e)miyorken [verdiklerin de çok güzel yalnız, tebrik ediyorum. Neydi o, “Menderes döneminde cemaat kalmamış da camiiler o yüzden kapanmış/satılmış” cümlesi. İnan çok güldüm, akabinde çok kızdım, üzüldüm v.s.. Bak bir tane anlamsız cevabın beni hangi buutlara sokuyor] soru sorma çabaların [ki buna çaba mı demeli bilmiyorum. Zira ortada soru yok. Sadece “soru girişimi” demeli sanırım] çok kurnazca. Asıl ben sana bir soru sormak istiyorum: sırtınızı dayamışsınız Müslümanlığa, İslamiyete, bir tek siz doğru İslam'ı biliyor, bir tek siz doğru İslam'ı yaşıyormuşsunuz gibi İslam'ın hamiliğine soyunma cüretini nereden buluyorsunuz? Ben, sen ve senin gibi düşünenlerin/yaşayanların neden saçmaladığını biliyorum: üzerinde hiçbir bedel ödemediğiniz, en kutsal üç sıvı olan “gözyaşı”, “kan” ve “ter” akıtmadan bir şeyleri sahiplenmeye çalıştığınız için savsaklıyorsunuz. İşte bu yüzden o üç sıvının da tonlarca aktığı Kurtuluş Savaşı sonrası kurulan ve adına Türkiye Cumhuriyeti denilen ülkeyi benimsemiyorsunuz. İşte bu yüzden “başörtüsüne özgürlük” diye Akp öncesi dönemde her Cuma namazı sonrası gösteri yaparken, Akp iktidarında bir kere bile bu isteğinizi dillendirmediniz. İşte bu yüzden içinde siyaset, din, dil, ırk ayrımı yapılmaksızın yazılmış şöyle bir yazıda bile “mağdur edebiyatı” yapabiliyorsunuz... İşiniz gücünüz zevahiri kurtarmak, -mış gibi davranmak... Canınızı sıkacak sorular sorulduğunda da topu “tek parti dönemi”ne attınız mı ohh mis... Ben gene de o iki soruyu merakla bekleyeceğim bilesin...

28 Temmuz 2015, 01.06


         Bu yazının altına pek güzel yakışan gevelemeni(!) itinayla saklayacağımdan emin ol bayım. Teşekkür ederim, bu tip gevelemelerini ne kadar özlemiş olduğumu biliyorsun. Yazıyla ilgili söylediklere de ayrı bir teşekkür.



         Şimdi gelelim yazının konusuyla bire bir eşleşmiş olan mezar açma törenine. Çok ölü gömücü gördüm seni! :)Bilinci akışamayan arkadaş devamlı müşteri, geçen yazıda kayda neden değer olmadığını ifade etmiştim ama hani "nasıl daha dibe vururum"un telaşında. Ona da günah, ne diyeyim :) Sen yazmasan cevap bile alamayacaktı benden.



         Mirza78'e attığın tabiri caizse "made in Ottoman" beş kardeşi öyle bir yerini bulmuş, öyle bir cuk oturmuş ki, şimdiden Fatiha okumaya başladım. Kendisi için, senin bu yorumunu görmemiş gibi yapmak en hayırlısı olacak bence, yoksa mezar epey bi derin, girdi mi zinhar çıkamaz. Yazdıkların ne kadar doğru, hem din ile alakalı olanlar, hem de Cumhuriyetle alakalı olanlar, içimi aydınlattın, sağolasın. İki profil var karşımda; birisi din istismarı yapıyor, Duk ve Bornova'nın üzerinde durduğu gibi, bildiğin din amigoluğu yapıyor, birisi de gerçekten bilerek, inanarak, aklıyla, fikriyle bilgisiyle insanlara doğru bir yol telkin ediyor. Dinci olmak ve dindar olmak arasındaki fark, bu noktada nasıl da gün gibi açık ediyor kendini. Eğer bu dinin bir kılavuza, bir savunucuya ihtiyacı varsa, Allah senin gibi kılavuz ve savunucu nasip etsin BirAdam, hem İslamiyetin hayrı, hem de insanoğlunun hayrı için. Başka da bir şey demiyorum.

28 Temmuz 2015, 15.23
Biradam ben profesyonel bir yorumcuyum, salonlarda ya da mesajla blog işini oyun işine karıştırmıyorum. İhtisasın nedir? Sorumu yanlış anlama çok güzel yazıyorsun ve keynes konusu dışında oldukça bilgi sahibisin, sırf meraktan soruyorum çünkü verdiğin bilgileri benimsiyorum.


Konu siyasete gelince de sonuna kadar dediklerine katılıyorum. Burada yeterince göze batsam da ben forumlarda ya da sayfa tarzı yerlerde yorumun dibine vuran insanım. Bazı fikirlerim değişiklik gösterse de Osmanlının kültüründen Atatürk'ün önderliğinden bu yaşıma kadar şaşmadım.

Üniversite de tarih dersimize giren Abdullah hocam vardı, çok cana yakın ve gördüğüm en ortada bir insandı. Bir dönemi ya da bir kişi hakkında fikir sahibi olmak istiyorsanız, o süre zarfında yapılan kanunlara, kanunnamelere ya da yeniliklere vs vs bakın derdi. Kimsenin aklına ihtiyacımız yok, bir dönem için yapılan veya yapılmayan şeyleri okumak her insan için ışık olacaktır. Gerisi bireyin mantıklı şekilde sentezlemelesine bağlı.


Benim gördüğüm son 6-7 yıldır, geleceğimiz değilde geçmişimiz şekillendiriliyor. Yalan ve yanlı bilgilerle facebook, youtbe paylaşımları aldı başını gidiyor. Kitap okumayı geçtim, googleda araştırma dahi yapmayan insanımız için bunlar çok büyük handikap.

Aksi bir şey dediğimde yukarıda belirttiğim yorum yaptığım yerlerde din kullanılıp dinsiz denirdi bana ya da onlar benden çok dindarmış gibi ezik muamelesi yaparlardı.
Son 7-8 aydır hükümetin tutumu değişmeye başladı ve bana karşı tutumlarda değişti. Artık İsrail dö.ü, Amerika köpeği ya da dış güçlerin bilmem neyi diyorlar.
Artık o kadar basite indirgediler ki zombi değilsen amerika oyunu içindesin ve ülkenin refahını istemiyorsun pozisyonuna getiriyorlar.

Bilmiyorum elbette doğruluk payı vardır ama 200 küsürlük ülke bulunan bir dünya da amerika ve israil sürekli bizimle uğraşıyor. Hep onların oyunu, dağda ki teroristler ya ermeni ya amerikalı. Mitinglerde yürüyenler hepsi gizli ajan vs vs. Kimse bizim insanımızın sütünün bozuk olduğunu söylemiyor.
Yaklaşık 500 yıldır bozuk sütlü insanlarımız maalesef ülkemizi ekşitti ve ekşitmeye devam ediyor. Sorunun dışarıdan değilse içeriden geldiğinin farkına varırsak her şey daha çabucak çözülecek gibi.
Ki artık çözülmese de zerre umurumda değil. İnsanımız kendi kaşınıyor yok iç savaş yok dış savaş hiiç umurumda değil. Çalan çalsın, koparan koparsın. Bu ülke zenginin ülkesi kaymağını yiyenin oğlu ölsün savaşta.
Şimdi bloğu okuyan ve son yorumu okuyan yahu ne oluyor olay nasıl buralara gelmiş diyecek. 
29 Temmuz 2015, 03.35
Mirza78 rumuzlu arkadaşımızı tebrik ediyorum. Zira, mezarlığın betimlendiği bir makaleden İslam düşmanlığı çıkarmakla kalmayıp, siyasi argümanlar ortaya koyabilmek, her er kişinin harcı olmasa gerek.. :)  
Oldukça etkin bir diliniz var Cezbe. Tasvir maharetiniz de ayrıca takdire şayan. Detaycı bir kişiliğe sahip olduğunuz aşikar. Ben burada yeniyim. Yazılarınızı zevkle okuyacağıma inanıyorum. Devamını beklerim :)
29 Temmuz 2015, 05.16


         Arkadaşım sen nasıl bir hayal dünyasında yaşıyorsun??? Sana yazılarından ötürü bir şey söyleyen mi oldu? Baktım geçmiş yazılarına, eee ne olmuş? Bir yazının altında kaynak göstermeden dahil etmişsin yazına bir yığın şeyi, onu yazmışım. Bir yazında, hani "içkiyi bırakın vs. mi demişim" diyorsun ya. Hah işte milletin eteğinin boyuna girişmişsin hadsizde ve tepki almışsın normal olarak benden ve diğer insanlardan. Başkaca da olumsuz bir yorumum yok benim senin yazılarının altında. "Bu konudan şikayetçi olanlar" kimlermiş ve konu ne?? Benim burada okuduğum en yüksek dini içerikli yazı BirAdam'ın bayramla alakalı yeni yazısı. Gitmişim yorum yazmışım ona da insan gibi.  Kimmiş o küçücük bi ifade görünce sinirlenenler??? Neden altı boş, mesnetsiz iftira atmaktan bir türlü vazgeçmiyorsun sen? 



         Senin işin böyle alakalı alakasız yazıların altına girip nifak tohumu sokmak. Yaftalayan da, niyet okuyan da, iftira atan da sensin, kendini bana mı anlatıyorsun, gerçek yüzün benim yazılarımın altında, aynen bu yazının altında olduğu gibi... Şuraya on tane link eklesem söylediğimin gerçekliğini ıspatlayan, eminim onları da aynen şu yorumunda yaptığın gibi demagoji yaparak, konuyu laf ebeliğiyle başka yönlere çekeceksin. Yazı bu yazı yani... İnsan kendi yazdığını nasıl inkar edebilir? Sen ve türdeşlerinin döndüğü gibi, en eski dergahın, en eski semazenleri dönmemiştir ya... Pes!!!    



         Ne oldu, hani diğer yazının altındaki meydan okumaların filan?? Yazı yazsınmış da BirAdam, ona göre sorular soracakmışmış. Kafaya gel! Senin sorularını bilmeden ne yazmasını istiyorsun çok merak ettim. Cumhuriyet Tarihini olduğu gibi anlatsın mı misal, Menderes dönemini ya da? Sıkıştın mı demagoji yap, bulandır konuyu, sonra da "yazı yaz BirAdam", bir de "aydınlanma niyetine" demez mi :) Senin aydınlanmaya niyetin var mı ki?? Şimdi gelip okuyacak Adam yazdığını, "ben bunun neresine cevap vereyim" diyecek haklı olarak. Boş ki ne boş yani...

29 Temmuz 2015, 20.09

         LastRose; "blog sayfalarını yeni takip ettiğinizi" söylemişsiniz, bu yüzden böyle bir yorumsal :) saçmalığa tanık olduğunuza üzüldüm açıkçası. Teşekkür ederim güzel sözleriniz için. Her şeye rağmen yazmaya çalışacağım :) 
31 Temmuz 2015, 00.44


         Hafızanın iyi olmadığını biliyorum ben, daha doğrusu hafızanın sadece kendine yonttuğunu biliyorum. Sana kırk defa söyledim, senin tarzın bu; blog olarak asla kabul görmeyecek şeyleri, gelip yazıların altına yorum atıyorsun, böyle yediriyorsun yani Atatürk düşmanlığını da, yaptığın din sömürüsünü de. Ben sana bunları zaten şimdi de söylüyorum, ıspatı da var diyorum. Hani ne demiştim bi yazımda "Sözler uçucu ama yazılar kalıcıdır ve herkes üzerindeki kir ile kalır" Ama ne fayda, yazdıklarını gözüne soksam ne fayda! Pişkinlik senin ruhuna işlemiş.  Link atmayı biliyorsun değil mi? Bir blog yazarının "yazılarım" diye söz ettiği şey "blog yazıları" olmalı. Yuvarlayıvereyim demişsin sanıyorum, her zaman  her şeyi yuvarladığın gibi... Link at da eğlenelim hadi, bakalım hangi yazında o tür bi yorumum varmış, ki olsa ne gam, "bana şunu demişsin" diye sunduğun şeyleri ben zaten bugün de söylüyorum sana. Ne saçma bi insansın sen ya, sahiden yok saymalı seni, zaten var da sayılmazsın.

05 Ağustos 2015, 22.49
Ben yazıyı okudum sonra da yorum savaşlarını .....
Mezarlığa döndürmüşsünüz bloğun altını....
Yazı muhteşem . Yorumların bir kısmı daha da güzel .
Bir şey var , dilime gelip takılır bazı 
Dışarı çıkarmakta istemem ya 
Yine de bilinsin isterim , ıssızlığın iliyle sessizlik lehçesiyle haykırıp seyrederim.
Bu blog işte tam bu dille yazılmış.
Ellerine sağlık....
07 Ağustos 2015, 00.22

         Teşekkür Isientus güzel yorumun için.
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın