gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Beyaz & Siyah

15 Ağustos 2015, 20.57
A- A+

GRİ


     Günümüz rastlantısal olaylarını bazen mekan içi bazen de mekan dışı gerçekleştirir. Öyleki bu tanık olduğum yakın zamanlı olay, tamamen gerçek olmakla birlikte, üzerimdeki uzun süreli etkisini de gün bitiminde sınırlamakla bırakmamıştır… Şaşkınım, çok fazla şaşkınım ve bu şaşkınlık karşısında üzüntüden ne yapacağımı bilemez durumdayım. Aslında daha önce de betimlemeye çalıştığım gibi; bu “alışılmış” bir şaşkınlıktır. Beyaza karışan siyahın gri halini alması yine beyazmış gibi gelecektir alışmış birine. Küçük bir çocuğun elinden kaçıveren mavi bir balon, yeşilliğini koruyan bir ağaca takılı kaldığında buna hiçbiri şaşırmayacak ve belki farketmeyecek bile çocuktan başka kimse, hiç kimse.


Kapımızın önünde yaşanan bir felakete artık kedinin fareyi kapıp götürmesi gibi bakmaktayız, çünkü aynısına daha önce de sık sık tanık olarak alıştırıldık; görsel-işitsel medya-yayın organlarını takip etmek ise merak halinden çok uzak şekliyle gerçekleşmekte. Merak edilmiyor ne yaşanmış ve ne bitiyor; sadece takip etme alışkanlığıyla izleniyor ve duyuluyor. Öyleymiş gibi de yapılıyor olabilir.


Sıradan, olağan hale gelen katliamlara karşı damarlarımıza tatlı bir şurup enjekte gibi alıştırılmadık mı? O uyuşan beyinlerle değil şaşırmak, ağzımızı açıp bir şeyler söyleyemiyoruz. Söylemiyoruz; alıştık. 


Kediler aç aslan olup etimizi kemiklerimizden ayırıyorlarken onlar, biz hala ve hep… tıpkı eski tarihlerdeki felaket olayları gibi... Hypatia, cadı ilan edilirken aynı zamanda eti istiridye kabuklarıyla ayrılıyordu kemiklerinden. Etrafını saran “açgözlü” topluluk onu, kulak tırmalayıcı acı çığlıklarına aldırış etmeden alışmış bir halde, izlemeye devam ettiler hiç sorgulamadan, neler olduğunu anlamaya çalışmadan… Bakıp da göremedikleri o, her yere saçılmış olan, kanın rengi, toprak rengi gibi geldi onlara. Gelecek sonraki tarih de bizi aynı bu şekilde “izleyecek.” Toprağa saçılan etsiz kemiklerimiz de ancak karnı acıkmış olan köpekler tarafından görülecek, farkedilecek...


Hem buradaki sözkonusu olan, nasıl bir "evrim" ki bu süreç aleyhimize işlemiyor mu; kediler zararlı aslan haline dönüşürken... Tarih bunların tümünü kaydediyor olmalı…



     Adam önden gidiyor, tam arkasından da kadın onu takip ediyor. Çarşafından gözleri seçilemeyen bu kadının da peşinden giden iki küçük çocuk var. Bunlar, saygı-koruma figürü olan bir aile... Kaldırımdalar yürüyorlar bu şekilde... Çocuklar ebeveynlerinin elinden değil de; birisi babasının şalvarından, diğeri annesinin kara çarşafından tutuyorlardı.

 

Herhangi bir tehlike anında çocukları o tehlikeden sığındıkları şalvar, kadını da kara çarşaf koruyacak ve kurtaracak...

 

 

Griyi gördünüz mü? Bakmak ve görmek. Tıpkı duymak ve işitmek gibi; benzerlik bu ya; işittiniz mi? Sesimi duyan var mı?

 

Var mı, öyleyse teşekkür ederim. Beyaz ile siyah, ikisi yanyana iken ne güzeller öyle değil mi?. Beyaz mutlu yerini siyahın yanında bulurken, siyah da aynı hislerle beyazın yanında yer alır.



YORUMLAR

17 Ağustos 2015, 21.22
Sevgili Özdür, uzun süredir yazmayı düşündüğüm bir konuya değinmişsiniz. "Alışkanlık" duygusu duyarlılığa karşı daima bir silah olarak kullanılmış, "normalleştirme" yolunda duyguyu yok etmek için stratejik olarak medya yoluyla bireylere ve topluma enjekte edilmektedir ne yazık ki. Evet tarih bunları kaydediyor olmalı. Yüz yıl sonra bunları gelecek nesiller okuyacaklar, objektif olarak görecekler siyahı, beyazı ve griyi. belki biz de görüyoruz ama söyleyemiyoruz seslice. belki alışmaktan, belki alıştırılmaktan belki de korkudan..Elinize sağlık .
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın