gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

GÜZEL OLAN

31 Ağustos 2015, 21.50
A- A+

Selam.

Başlığı ne yapmam konusunda kafam karıştı. Ruhumu okşayan, beni bir an bile olsa mutlu eden güzel insanları nasıl tarif edebilirim? Başlık ortalama bir tanım oldu. Gerçekten bazen kelimeler ruhumuzda yaşadıklarımızı tam ifade edemiyor. Yabancı bir sözcüğün Türkçe tam karşılığı olmaz ya da Türkçe sözcüğün tam karşılığı çeviri yapamaz benzerini bulursunuz. Benim başlık ona benzedi.

Sıklıkla internet (sanal demeyim) ortamında kötü izlenimlerden yakınırım (genelde yakınırız).

Bu yıl tatile gidemedim. Akrabalar kendi havalarında aileleri ile kararlar alınca, iş yerinde üzerinize ister istemez yıkılan görevler olunca mecburen yarım yamalak tatil kalıyor kısmetinize. Benim tatil azıcık böyle oldu. Günü birlik gezintiler dışında evde hali ilede internette geçti vakit.

 Kucağınıza atılmış yaz sezonu iş yükü ile başetmek bazen sıkıcı oluyor. Esnetilmiş mesai saatlerinde okuldan kaçarak, amaçsızca şehirde dolaşarak, alış verişle (para harcamak her zaman beni mutlu ediyor), akşam ve hafta sonları internette bu sıkıcı havayı azda olsa dağıtıyorum.

En büyük eğlencem gamyun sohbette tombalaya katılmak. Özellikle blogseverlerde tanıdıklarla doyasıya eğlenerek sohbet ediyoruz. Farklı reel birikimlerimiz, oynadığımız oyunlarımız, kişilik özelliklerimizle haftada iki gün akşamı paylaştığım güzel insanlar; Ayşem, güneşim, belindam, elifim, selminim başta olmak üzere yüzlerimizi gülümseten hatta ekran karşısında “gülmekten öldüren” herkese kucak dolusu muhabbet, sevgi ve saygılar sunuyorum. Umuyorum onlarda aynı duyguları taşırlar. Tombala Ramazanda pek verimli olmadı (uyurken tombala yapmak becerim daha gelişmedi). Zaten amaç tombaladan ziyade eğlenceli güzel vakit geçirmekti. Sökeli opumuz ve salon katılımı ile çok güzel sohbetlerimiz oldu.

Yakınlarda bir akşam saygı duyduğum abimden güzel bir radyo için bilgi aldım. Dj damla ile bağlantı kurdum. Salonlarına müsait saatlerde misafir oluyorum. Dedimya bu yıl ailede herkes kafasına göre… Doğum günümü her yıl ben unuturdum. Nasıl olduysa o gün farkındayım, doğum günüm. Hay ben niye doğmuşum? Derdim neymiş? Yok yok isyan falan etmedim. Akşam 21.00’e kadar bekledim arayan soran yok. Azcik sitem edeyim dedim. Bunca sene ben unutmuşken onlar hatırladı ve kutladılar. Bu senede böyle olsun…

Salona girdim, Dj Uyuz’dan istek yaptım. Doğum günüm için bana … parçalarını mümkünse listeye alırmısınız? Diyor; ”sen şuraya isteklerini sırala ben yayına alayım”. Arkadaşlara saygısızlık olmasın diye başka istek belirtmedim.  Bekliyorum… Kendi kendime bir sürü işinin  içinde isteğe vakitmi bulacak diye düşünüyorum. Sesli yayın yapıyor doğum günüm nedeni ile parçaları bana ithafen dinletiyor. Uyuz sana tekrar çok teşekkür ediyorum (Şu anda Mazhar Fuat Özkan’dan Alidesidero dinliyorum. Neredeyse tüm yayını sanki benim listem gibi). Dj Damla sonra ben devam ederim diyor. Ertesi gün akşam tombalada öylesine sohbet ediyoruz. Gelmedin diyorum. Uyumuş uyandığında çok geç olmuş. Tombala biter bitmez yayın alıyor. İkinci kez kutlama yapıyor. Uyandığında Tv den üzerine yürüyen aslanları anlatırken ölesiye güldürüyor bizi. Sonra bilinçaltımın oyunu bende hayvanat bahçesini görüyorum rüyamda : ) Böylesine latif, insani, yürekten ve sevecen insanlar var. Yüreğine dokunan, mutluluk veren, beklentisiz…

Batak ve okeyde oyuna girdiğim salonlarda hiç tanımadığım selamlaştığımız, oyun oynadığımız, yensekte yenilsekte nezaketle davranan güzel insanlar var.

Sokakta dolaşırken tanımadığı halde selamlaşan teyze ve yaşlı olduğu halde yerini vermeye çalışan dede; ellerinizden hürmetle öpüyorum, güzel insanlar...  Alış verişte ürünleri paketlemeye yardım ederken özür dileyen kasiyer. Yiyecek verdiğimde peşimden ayrılmayan sokak kedilerinin minnet dolu gözleri... (köpeklerede yemek vermek isterim ama çok korkuyorum, bırakıp kaçıyorum).

Mesai günlerinde sabahleyin kapıcımıza, büfeciye günaydın, hayırlı günler, yarın iki poaça ayırmayı unutmayın (birisi olası aç gelebilecek ziyaretçi için) kolay gelsinlerle başlıyoruz. İş yerinde kampüs ve kurum güvenliklerinde devam eden güzel dilekler, birlikte kahve, çay keyfi, içten sohbetler, işleri yetiştirme çabası, aman unutma uyarıları, yarın için planlar… Arada dertleşme fasılları, internetten dinlenen müzik eşliğinde kısık sesle şarkılar, türküler söylemek, bazen kahkahalarla gülmek, bazen gözlerinden sicim gibi yaşlar akıtmak. Sonra dayanamayıp o durumdan çıkma çabalarımız. Akşam aynı döngüyü iyi akşamlar dilekleri ile tamamlamak.

Arkadaşlarım, öğrencilerim ve onların arkadaşları, beğendiğimiz sayfalar ve üyeleri ile sosyal paylaşımlarda; güldüren, düşündüren, üzen, çıldırtan … her şey. Mutlu haberler, güncel olaylar, mizah, gezi notları, resimler, bilimsel bilgiler… Çeşitlilikle dolu pazar gibi. Beğeniyor, paylaşıyor, yorum yapıyor hatta tartışıyorsun. Ahlak sınırlarını aşmadan, üzmeden, hor görmeden, aşağılamadan… Paylaşanların duygularına ortak yada karşıt olduğunu gösteriyorsun. Reelde görüşme ihtimalin olmayan arkadaş akrabalarla uzak illerden, ülkelerden görüşerek hasret gideriyorsun. Canım arkadaşım Almanya'da ve çevre ülkelerde (iller yetmedi kıza) gezerken 'işleri yıktın bana' diye sitem ediyorum. Bana gezdiği yerlerin resimlerini neredeyse saatlik gönderiyor. Çalışma için gittiğini biliyorum latife yapıyorum. İkimizde durumun farkındayız ya o bize yetiyor.

Örneğin; “En çok yağmuru severim ben. Yağmur darılmaz mesela; ne üstüne basana, nede şemsiye açana… ve herkese eşit yağar.”

 “Dışardan nasıl göründüğümün bir önemi yok! İçeriden görebilenler yetiyor bana. Beni dışardan yargılayanlara da sözüm yok, zaten dışarda kalmaları yetiyor onlara.”

“insanlık çok ilerledi artık görünmüyor”.

Baho, Baaddin den sonra bahriyeee “Erkekler diyor ki; Biz ne kızlar gördük sanalda Hadise realde Pakize.

Bende döndüm dedim ki; Biz ne adamlar gördük sanalda Deli Yürek realde F. Ürek.”

 “Herkesi anladığımı sanıyordum ama sanırım yanılmışım… gerçekleri şimdi görmeye başladım. Artık her şeye gülümsüyorum ağladığımı kimse görmesin, ben ağlarken kimse gülmesin diye.”

“Afyonlu biri bankta oturan birine ‘az de höyne vaa bakam’ der. ‘ne diyorsun anlamadım’ deyince orada bulunan başka bir Afyonlu meseleyi anlatmaya çalışır; ‘azcık gıyneş deyo, gıyneş, o da otceemiş…’ (bu gün en çok buna güldüm : ) ) Örnekleri  yazmakla bitmeyen paylaşımlar.

Akşam arkadaşlarla yemek, sohbet, eğlenceyi bölüşmek. Kedim bulutun tüm haylazlıkları, her an ve gün yeni davranışları ve miyavlayarak gelip sırnaşması… Gece yarısı komşunun balkonuna atlayıp “ben buraya indim hadi beni yukarı al bakışları ve gecikme bağırışları”…

Ruhumu mutlu eden güzel insanlara teşekkürler. Hayatıma renk katan her güzelliğe çok şükür. Özellikle en yalnız en üzgün zamanlarımda ruhuma can veren canlara minnettarım. Not: Olumsuz örnekler özellikle ayıklanmıştır.

Yazım hataları dahil hatalarım varsa affınızı dilerim.

Güzel olan içindeki güzeli paylaşabilmek.

YORUMLAR

01 Eylül 2015, 00.30
COKK DUYGULANDIMM AZRACIMM . BAZENN DİLE GELENLERR ELEDE GELİYOR GÜZELL SÖZLERR DÖKÜLÜYOR .AMA AMA BULUTUUYİYECEKTİMM HİÇÇ BAHSETMEMİŞSİN.......

01 Eylül 2015, 00.41
emegıne yuregıne saglık cok guzel seyler yazdın  kutluyorum senı basarılarınjın devamını dılıyorum
01 Eylül 2015, 18.08
yorum eklemek bile bu yazıyı kaleme alan kişiyi anlamamaktır emek ve zaman verip böyle bir yazı yazdığınız sadece alkışlanır bende alkışlıyorum TEBRİKLER
02 Eylül 2015, 19.33
Emeğine ve yüreğine sağlık güzel insan...Öyle içten öyle sıcak öyle güzel ki yazdıkların..Okurken hem hüzünlenip hem de kahkaha atabiliyor  insan Uzun zamandır burda okuduğum en güzel yazılardan biriydi . Tekrar emeğine ve o güzel yüreğine sağlık...
03 Eylül 2015, 05.11
“En çok yağmuru severim ben. Yağmur darılmaz mesela; ne üstüne basana, nede şemsiye açana… ve herkese eşit yağar.”en çok bu cümleyi beğendim . çok şey anlatıyor aslında . GÜZEL YÜREĞİNE , EMEĞİNE , PARMAKLARINA SAĞLIK . 
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın