Yazan: bir DOST
30 Eylül 2015, 21.10 A- A+
Hadi Klişe bir giriş yapalım. Bir dost bulabilmek yada olabilmek işte bütün mesele bu... Dost nedir? Kime denir? Nasıl olmalıdır? Sanırım bu soruların cevapları her insan için farklıdır ve bireyseldir. Mizaç farklılıklarından kaynaklı, duygusal yoğunluklardan ve belkide menfi beklentilerden dolayı farklı cevaplar dilde vucut bulacaktır. Bu yazımda bu sorulara şahsıma ait cevapları vermeye ve fikirlerimi sunmaya çalışacağım.
Evet dost nedir. Her insan yaradılışı sebebiyle herbiri diğerinden farklıdır. Hani 6 milyar küsür dünya nufusunda 6 milyar küsür farklı karakter vardır, tabi koca kainatta bilince mantığa sahip başka yaşam formları varsa bu tez tartışılabilir, değişebilir. Dolayısıyla aynı duvarlar arasında yaşadığımız insanlar yani aile bireylerimizden bile çok farklı ruh hallerinde, duygu tonlarında yada farklı fikirlerde olabiliriz. Aile bu bakımdan mecburiyettir seçemediğimizden. Ama bir dost gerekliliktir ve ne harika bir durum ki bu; dostlarımızı seçebiliyor ve bekide o tamamen yabancı olduğun insana bir süre sonra çok hissi ve samimi yaklaşabiliyoruz. Bunun seçimi ise belirtmiş olduğum gibi 6 milyar küsür farklı karekterden tanıdığınız zatınızın karekterine en yakın karektere bu sıfatı koyuyorsunuz. Dostun tanımını biraz daha felsefi anlamda yapıp özellikle bir tanım yüklemeye çalıştım.
Önümden gitme seni izleyemeyebilirim, arkamdan gelme sana yol gösteremeyebilirim. Yanımda yürü ve sadece dostum kal.
-Albert Camus-
Tamda böyle bence dost dediğin. Baktığın ayna, hüznü hüzünlendiren, sevinci sevindiren. Ne mutlu ki insanın hakikaten bir dostu varsa demekte sakınca görmüyorum ve abartmaktada üşenmiyorum abarttığımı sanmamakla birlikte. Bu kavram her ruha sahip bedende farklı bir düzeydedir. Kiminin birdir dost dediği dünyaya bedel, kiminde 100 toplamı bir gazoz kapağı etmeyen. Şahsıma ait cevaplar ve fikirlerimi sunacağımı belirtmiştim. İşte tamda kelimelerin kifayetsiz kaldığı kısımdayım diye düşünüyorum. Belkide ölü dilleri araştırıp 1-2 kelime kırıntısı bulmak gerekecek, tuhafsamayın lütfen abartacagımı dedim zaten. Bir dost evvela candır canını bile vermekten çekinmeyeceğin. Bir ışıktır tüm dünya karanlığa boğulduğunda. Bir dostluk benzetmek gerekirse iki çocuktan elinde son şekeri olanın, o şekeri diğerine uzatmasındaki menfaatten uzak samimiyettir, şekeri belkide diğerinden fazlaca arzu etmesine rağmen. Böyle biri varsa hayatınızda o insana kıymet vermekten çekinmeyin hatta sizz napın biliyormusunuz taaa ortasına koyun yüreğinizin. Şahsen böyle bir dostum olduğu için ben kendimi şanslı addediyorum. Mevlam varlığını daim kılsın diye duamdadır hep.
Kimine göre tuhaf, kimine göre doğal gelen ve o güzel dostuma atfettiğim bu yazımda umarım sürç-i lisanda bulunmamışmdır. Herkesin şu hayatta iyi bir DOST bulabilmesi temennisiyle esen kalın.
''Dost sanma şanlı vaktinde dost olanı, dost bil gamlı vaktinde elinden tutanı.''
Evet dost nedir. Her insan yaradılışı sebebiyle herbiri diğerinden farklıdır. Hani 6 milyar küsür dünya nufusunda 6 milyar küsür farklı karakter vardır, tabi koca kainatta bilince mantığa sahip başka yaşam formları varsa bu tez tartışılabilir, değişebilir. Dolayısıyla aynı duvarlar arasında yaşadığımız insanlar yani aile bireylerimizden bile çok farklı ruh hallerinde, duygu tonlarında yada farklı fikirlerde olabiliriz. Aile bu bakımdan mecburiyettir seçemediğimizden. Ama bir dost gerekliliktir ve ne harika bir durum ki bu; dostlarımızı seçebiliyor ve bekide o tamamen yabancı olduğun insana bir süre sonra çok hissi ve samimi yaklaşabiliyoruz. Bunun seçimi ise belirtmiş olduğum gibi 6 milyar küsür farklı karekterden tanıdığınız zatınızın karekterine en yakın karektere bu sıfatı koyuyorsunuz. Dostun tanımını biraz daha felsefi anlamda yapıp özellikle bir tanım yüklemeye çalıştım.
Önümden gitme seni izleyemeyebilirim, arkamdan gelme sana yol gösteremeyebilirim. Yanımda yürü ve sadece dostum kal.
-Albert Camus-
Tamda böyle bence dost dediğin. Baktığın ayna, hüznü hüzünlendiren, sevinci sevindiren. Ne mutlu ki insanın hakikaten bir dostu varsa demekte sakınca görmüyorum ve abartmaktada üşenmiyorum abarttığımı sanmamakla birlikte. Bu kavram her ruha sahip bedende farklı bir düzeydedir. Kiminin birdir dost dediği dünyaya bedel, kiminde 100 toplamı bir gazoz kapağı etmeyen. Şahsıma ait cevaplar ve fikirlerimi sunacağımı belirtmiştim. İşte tamda kelimelerin kifayetsiz kaldığı kısımdayım diye düşünüyorum. Belkide ölü dilleri araştırıp 1-2 kelime kırıntısı bulmak gerekecek, tuhafsamayın lütfen abartacagımı dedim zaten. Bir dost evvela candır canını bile vermekten çekinmeyeceğin. Bir ışıktır tüm dünya karanlığa boğulduğunda. Bir dostluk benzetmek gerekirse iki çocuktan elinde son şekeri olanın, o şekeri diğerine uzatmasındaki menfaatten uzak samimiyettir, şekeri belkide diğerinden fazlaca arzu etmesine rağmen. Böyle biri varsa hayatınızda o insana kıymet vermekten çekinmeyin hatta sizz napın biliyormusunuz taaa ortasına koyun yüreğinizin. Şahsen böyle bir dostum olduğu için ben kendimi şanslı addediyorum. Mevlam varlığını daim kılsın diye duamdadır hep.
Kimine göre tuhaf, kimine göre doğal gelen ve o güzel dostuma atfettiğim bu yazımda umarım sürç-i lisanda bulunmamışmdır. Herkesin şu hayatta iyi bir DOST bulabilmesi temennisiyle esen kalın.
''Dost sanma şanlı vaktinde dost olanı, dost bil gamlı vaktinde elinden tutanı.''
YORUMLAR
Güzel bir konuya değinmişsin kalemine yüreğine sağlık
İlelebet kendini düşünmemektir
Şuan çakmaları piyasada çokca bulunan Aşk ın bir benzeridir.
Hz Mevlana ile Şems in dostluğu gibi...
İnsanın sadece ve sadece bir tane dostu olur diğerleri derecelerine göre arkadaştır.
Dostluk Mareşal lıksa
dostluğa en yakın rütbe g.kurmay başkanlığıdır nokta
E şimdi dostluk denen kavram hiç yaşanmıyor mu? Olmaz olur mu? Elbette gerçek dostluklarda var .Ama bunu ölçmek,bulmak için,Allah gecinden versin,yaşlanmanız, hastalanmanız,becerilerinizin azalması veya tamamen bitmesi,maddiyatınız azalması,emeklilik veya başka nedenlerle,bulunduğunuz yüksek etiketli makamın elinizden çıkmış olması,kısaca bomboş legonuzla başbaşa kalmanız gerekir..İşte bu sırada size hiç karşılıksız hatırınızı sorup sizi yalnız bırakmayan biri varsa ,ne mutlu .İşte gerçek dost o dur...Ama yine tam emin olamayız,olmamalıyız..
Uzun yılların sonunda tecrübelerime dayanarak .Son sözüm,son yargım : İnsanın ,almadan veren,menfaatsiz seven tek dostu ALLAH'tır..
Zamanın birinde Gelinin biri kayınvalidesine büyü yapıp öldürmek için o zamanın alimlerinden birine gider.Alim durumun vahameti karşısında şaşırır avcun tuzla doldurup o tuza birşeyler okur ve geline verir. Bunu kayınvalidenin yemeğine katacaksın zamanla ölecektir. Lakin büyünün tesiri için ona iyi davranman hiçbir dediğini ikiletmemen gerekir diyor. Gelin eve geldikten hemen sonra uygulamaya başlıyor ve kayınvalidesine hergün yemegiyle birlikte yediriyor ve ona çok iyi davranıyor. Zamanla kayınvalide de gelinine karşı çok iyi davranmaya başlıyor ve kısa süre sonra gelin kayınvalidesini öyle seviyorki yaptının pişmanlıgıyla vicdanı sızlıyor ve doğru alimin yanına gidiyor. Anlatıyo olayı ve diyoki ben kayınvalidemi çok seviyorum ve ölmesini istemiyorum artık. Alim adam tebessüm ediyor kızım korkma o tuz öldürmez kayınvalidenle bir sorunun vardı ve ben bunu ortadan kaldırmak icin sana öyle söyledim. Normal bir tuz bu diyor.
Yani bu çok önemli bir kıssas benim icin. Hakikaten bir güleryüzün bir karşılıksız iyiliğin kalpleri yumuşatacagına asık suratları gülümsetecegi,ne inanan bir felsefem var. Varsayalım ki bir dostluk görmesem bile dost olabilmek, iyi olabilmekte çok iyi birşey.