Şans Adam -10-
10 Aralık 2015, 16.30 A- A+Rakı anısıdır...
10.
Hüzün damarımda kan rakı gibi,
Sevgim yüreğimin tek akı gibi,
Zara güvenmişim kul safı gibi,
“Kendi yüreğime bir caniyim ben” (2)
Tam iskelenin karşısındaki bahçeli lokantada oturanlar vardı, köprünün altındaki lokantalarda da insanlar gözüküyordu, biraz bir yerde oturmalıydım, denizden gelen alışkın olmadığım esinti üşütmese de ürpertiyordu!
Partneriyle sarmaş dolaş olmuş gerçekten güzel bir kadına bakışlarımı yanındaki erkeğin de kapıya bana dönmesiyle hemen kaçırdım, hiç umursamadılar bile, rakılarından birer yudum aldılar, balık olduğunu sandığım tabaklarına uzandılar, yüksek sesle konuşuyorlar birbirleriyle ilgileniyorlardı, kıskanmadım desem yalan olur hallerini, sabahın bu saatinde sevdiğinle şu deniz kenarında iki yudum içmek ne güzel olurdu benim için !
“Ne istedin!” diyen yaşlıca garsonun ses tonundan ve çehresini gördüğüm loş ışıktan bana karşı peşin hükümlü olduğunu anladım!
“Bir iki duble içmek istemiştim!”
Sesimden ve abartılı kibarlığımdan yargısının ilk defa yanlış olduğu gibi düşüncelerle didiştiğini sandığım adam!
“Beyefendi kapatacağız birazdan!”
Göz ucuyla artık öpüşmeye başlayan güzel kadınla adamın ve daha ötedeki iki kadın, üç adamın oturduğu masalara baktığımı anlayınca açıklamak zorunda hissetti kendini:
“Servis açmıyor kalkmalarını bekliyoruz.”
“Açık yer bulamam mı?”
“Ancak İstiklal’in oralarda bulabilirsiniz.”
“Zaten o taraftan geldim yeterince içtim ama canım çekti köprüden karşıya gideceğim aslında!”
“Taksi çağırayım isterseniz tanıdıkla göndereyim!”
Alnımda mı yazıyordu yabancı olduğum, aynaya bakmak gibi tuhaf bir arzu geçti içerimden (!)
Köprünün altını işaret ederek :
“Oralarda ışıklar var!?”
“Temizlik ve bizim gibi, daimi müşterilerin kalkmasını bekleyenlerdir. Sabah oluyor zaten hiç biri servis açmaz!”
Hatırlı müşteriler demek istemişti aslında anlayabiliyordum.
Cebime attığım sol elime değen leblebiler avucuma gelince gözlerim ışıldadı, denize karşı bira içmek de uyardı!
“İki tane bira ver de oyalanayım bari gün ağarana dek!”
Kapıdaki fiyat listesinde 4.- lira yazmasına rağmen 2’sine 10.-lira alıp para üstü vermeden cebine atmasına ayrı, poşet bulamayıp elime tutuşturmasına ayrı kızmıştım belli etmedim tabi !
Şişe biraların kapağını bir birine takarak altta kalanı açışımdaki (eski alışkanlık) maharete bakakalan garsondan bir bardakta su istedim kendini toplamasına fırsat vermeden (bardakta su olmadığını iyi biliyordum) masaların üzerinde duran küçük pet şişe sulardan birini tutuşturdu elime muhabbet uzamış, içerdeki patronların bize bakışları yoğunlaşmıştı!
Şişe suya da para vermemi bekleyen adama “Eyvallah” deyip arkamı dönüp iskelenin köprü tarafındaki banklara doğru yürüdüm hiç kimse benden; Ben vermeden 2.-lira bahşiş alamazdı ! Suyu 1’e satıyorsa 1.-lira alabilirdi c aa nn ıı m (!)
Bitirdiğim şişe suyun boş pet şişesini basketçi edasıyla bankın yanındaki bir buçuk metre mesafedeki belediye çöp kutusuna potasız yolladım; Basket!... Üçlük atmış edasıyla hafifçe doğruldum tribünlere el salladım! Sağda solda kimse olmadığını anlayıp tekrar doğrularak yaptığım Meksika kalkışına tribünlerden alkış gelmese de bağırtılarıyla martılar, kanat çırpmalarıyla ürken kumrular cevap verdi (!)
Ee bu atışa bu kadar da yeterdi !
.../...
YORUMLAR
Sayın B0RNOVA; Tam da işte bu nedenle, bu gaz-caz olaylarından gına geldiği için biraz eğlence daha çok da değişiklik, daha da çok da paylaşım olsun diye yazdım eskiden yaşadığım ve böylesi değişik üslupla romanlaştırmaya çalıştığım anımı. (Blog Yönetimi de beğeniyor ki yayımlıyor)
Ne kadarını alırsınız bilemem, aldığınızdan fazlasını veremem, yaptığınız şeyin etik olduğunu söyleyemem, sizin gibi açıları daralmış birini masama meze bile eyleyemem/eylemem!
Ben gazımı Gamyun da atıyorum birkaç oyun oynamak ve blog paylaşmak kahvehane köşelerinde ömür tüketmekten çok daha güzel benim için, siz hangi amaçla giriyorsunuz Gamyun’a bilemem ama insanların gazını/şevkini kırmamalısınız! Yakışmıyor ben şair /yazar müsvettesi olarak bir şeyler paylaşıyorum başında da ne anısı olduğunu yazıyorum ki hoşlanmayan/sevmeyen okumasın rencide etmek, rencide olmak en son isteyeceğim şeydir emin olun!
Eğer bu yorumu da okuyorsanız her şeye rağmen yine de takip ediyorsunuz demektir. (En azından ne saçmaladı diyorsunuzdur (!) Saçmalıkları paylaşın ne olur ki hiç mi haksız yere atılmadınız oyunlardan! Ki; beni atmaya çalışıyorsunuz blogtan!)
10 uncusu bu paylaşımımın siz istediniz diye 10 da bitmeyecek elbette biraz daha sürecek, ama ben istedim diye sona erecek size ise gaz(el) düşecek(!)
Yine de size görüntü kirliliği oluşturduğum için özür dilerim, başınıza geleni çektiğiniz için sorun sizin sorununuz, dedim ya alabildiğiniz kadarını verebilirim! Şimdilik sizden başka manim/kederim yok! O da bana zaten çok…
Sevgili Sat_Agraha; Gönül güzelliğinizle yaptığınız yorumunuz için teşekkür ederim, sizin ve okumayı-okuduğunu paylaşmayı seven dostlar oldukça ben paylaşmaya devam edeceğim !
Yüreğinize mersiler, siz sevgisiniz destekleyen/şevk veren bir sevgi….
Yazılarınızı sabırsızlıkla bekliyorum. Büyük bir mutlulukla okuyorum. Hatta son satırlara gelirken , neden bu kadar kısa diye hayıflanıyorum.
Eğer bu hikayelerinizle bir roman yazarsanız ilk okuyucunuz olmayı çok isterim haberiniz olsun. Anlatımlarınız da bulunan iğneler ve samimiyet sanırım en keyifli kısımları...
Lütfen yazılarınızı kesintisiz ve daha uzun şekilde devam ettirin. Eğer en azından buraya koymak istemeseniz bile , bana size ulaşabileceğim bir sanal mekan söyleyin , elimde bir büyükle hemen çıkıp geleyim.
Sevgili Osmani,
her şekilli ve şekilsiz örseleme (eleştiri diyemiyorum, çünkü yapılanın adı bu değil) çabasına karşı durarak paylaşıma devam etme kararınız beni sevindirdi. Lafı sokup da "beni kısır çekişmelerin içine çekmeyin" cümlesi de çok komik geldi bana.:)
Daha önce bu konuya dair ifade ettiklerimi tekrarlamayacağım. Ben, neredeyse hayatımızın her alanına el atan en tepedeki daniskaların bardakları taşırıp bizleri iyice boğdukları zamanlarda bir de kendinden mamul RTÜK'çülere hiç tahammül edemiyorum.
Ben, insanları ille de örnek olmaları konusunda iteleyenlere illet oluyorum. Benim, Gamyun Blog Portal gibi rüştünü çoktan ıspatlamışların takip ettiği bir yerde, "Küçük çocuklara kötü örnek" bahanesine yapışarak atıp tutanların, kendinden başkalarını, bir yazıdan etkilenip de şişelere yapışacak kadar aptal, zeka gerisi varsaymalarına ifrit oluyorum.
Ben, okuyup beğenen, yazıyı seven diğer insanların zevklerini yok sayacak biçimdeki hadsizliklerde çileden çıkıyorum. Yeter, üff diyorum!
Gerçekten, bu ülkede artık nelerle uğraştığımıza çok şaşırıyor ve üzülüyor, hala, her bireyin önce kendini düzeltme çabasını görmeyi umuyorum, hala..
Kolay gelsin, sevgiler.
Sayın B0RNOVA; Düzeyimi bozmama sizi kırmama kararlılığındayım biliniz! Ne yapmamı istiyorsunuz!? Takip etmeyin okumayın dedim halen takiptesiniz beni okumayın Kardeşim blogumu okumak isteyenlerle, esprileri/hatıraları paylaşmak isteyenlerle paylaşımıma ket çekmeye çalışmayın! Kör olmasanız da şaşısınız galiba, “baş ucunuzda rakıyı/alkolü” bulunduracağınıza kitap bulundurun es-kaza şişe kırılır bu rizikoyu ne diye alıyorsunuz (!)
Koskoca Devlet yasaklamamış 100 metrede bir tekel bayisi açılmasına izin vermiş ekonominin gelir yükünün neredeyse % 30’unu tekel maddesine bağlamış, siz neyin uğraşını veriyorsunuz, bu ne perhiz ne turşu h e s a b ı vatandaşın içeceği rakıyı bir de başucunuzda/rafta bekletiyorsunuz (bu aymazlık/tutarsızlık değil de nedir?)bırakın özgürlüğünü yaşasın insanlar! “Tavuğun suyunun suyunun bile yine/yeniden çorbasını yapar becerebilen” beceremeyen de kurcalar durur paylaşımların sağını solunu; Ki ben (bknz eski bloglarım) rakının / alkolün ne denli kötü olduğunu belirten ! Karaciğerinin yağlanıp siroz sardığını anlar – anlamaz rakıyı terk edebilen içtiği sürece keyif(le)ten içen, 3 senedir ağzına sürmeyen/terk ede(bilen)n, 49 senedir asla sigara içmeyen biriyim ! İşçilikden emekli öğretmenlikten geçişli 2 okul mezunuyum ! Ha… Bir de ((sizin çocuk sahibi olmanıza (Allah analı babalı büyütsün)resto/artı birkaç torun sahibiyim)) ! Sizin yönlendirmenize / engelleme gayretinize *eyvallah* dermiyim sizce (!)
“İnsan sağlığına zarar veren her mamül için tepkim olumsuz. özendirici olan her yazı, Blog, makale ve habere; ulaşabilirsem muhatabına ulaşamazsam bağlı olduğu kuruma rahatsızlığımı iletirim.” Demişsiziz! Tamam işte Blog Yönetimine rahatsızlığınızı ilettiniz ötesinde ne yapacaksınız (!?) Olmadı suç duyurusunda da bulununuz kalemin ucunu kırmayan bir siz kaldınız ! Hükümetimiz de tuttuğunu içeri atıyor zaten (!)
E be Kardeşim “kısır çekişmelere”girmeyin bu reklamı izlemeyin kanal değiştirin kumanda/ fare elinizde yahu !.. Çekişmenin kısırı mı olurmuş ayrıca tartışalım madem konuk oldunuz sayfama! Ne gam, belki ikna edersiniz beni ellaam (!) Lakin neyi ikna edeceksiniz onu da anlamadım ben bağırıyorum buradan bakın ALKOL ÇOK FENA DIR adam gibi içmeyi bilmeyen/içemeyen evinde dahi bulundurmasın! Hele 70 TL’lik şişeyi baş ucunda hiç bekletmesin yavrusuna çikolata alsın, ayQ kıtlığımı vardır nedir (!)
EK(Li)YORUM : Zaten neyi aşağılayacak, niçin hakaret edecek, neden küfredeceksiniz; bu tür eylemlerden bahseden olmadı ki; Ayrıca böyle bir şey yapsanız yorumunuz yayımlanmaz , bunu bilirsiniz!
Siz nasıl görüşlerinizi belirtiyorsanız Sevgili Sat_Agraha ‘ da yerdiğiniz beni övebilir bu avukatlık mı oluyor şimdi?! Ayrıca avukatlık bir fenalık değil ki ! Siz her mevhumu karıştırıyorsunuz. Size de yapılan bir hakaret yok sadece “teşhis” ve “tahlil” var orada siz bu vasıflara da doktorluk dersiniz!
Niçin Donkişotluk yapıyorsunuz anlamış değilim ALKOL tu/kaka dediniz sonuna kadar haklısınız dedim,blogumun başlı başına alkol yazısı olmadığını, bir rakı anısı olduğunu vurumsadım! Eleştirilerinizi umursadım! Baş ucunuzda rakı bulundurma aymazlığınızı (çocuğunuz olmasına rağmen) garipsedim ! İki eleştirdik diye niçin hakarete uğramış varsayıyorsunuz kendinizi ! Böyle bir şey olur mu? Algılama sorununuzu gözden geçirin lütfen!
Son olarak koskoca bir blog yazabileceğim satırları kendinize yazmama neden olup savurganlık yapmama sebep teşkil ettiğiniz için hakkım kalsın siz de ne deyim başka ! “Suyu döv-döv yine su “demiş Atalar…
Sevgili p ı n a r; Gönül güzelliği ile yaptığınız yorum için teşekkür ederim teşvik etmeniz şevk veriyor inanın ve yeni bir şeyler yazma – üretme - paylaşma kararlılığı verdi yüreğime !
Üniversite yıllarında 2 adet roman 3 adet şiir kitabı (az sayıda olsa da) yayımlamıştım ! Lakin hep götüren getirmeyen bu eylemi yapmak sponsor olmayınca biraz maddi açıdan tuzlu oluyor bu nedenle uğraşmıyor eskiden defterlerde saklarken şimdi PC de saklıyorum yazdıklarımı!
Siz sevgisiniz,fotolarınızdan gördüğüm kadarı ile bile pınarlardan akan bir sevgi…
Sevgili Sat_Agraha; Bahsettiğiniz o kısır çekişmelerin içine asıl kendisi bizi çekerken, ayçiçeği yağı gibi (zeytin yağı pahalı kullanmıyorum) üste çıkma gayretindeki arkadaşla çene yarıştıracağıma bir blog yazardım aslında lakin bazı tecrübelerin nihayetini anlamasını istedim; anlar inşallah kalbini kırmadan bir şeyleri tartıştığımızı zannederken o hakaretten/küfürden dem vuruyor bu portalda ne hakarete, ne küfüre izin verilir bilmesi gerekirken bilmiyor!
Burada blogları edebi sevgileri/hevesleri olanlar takip ediyordur şüphesiz ,üye sayısının çok düşük oranıdır blog okuyanları ve ben isterim ki yazının içinde geçen, fenalığı tescilli olan şeye değil de yazının içeriğine gelsin eleştiri o zaman gerçek bir edebi tartışma oluşur ne güzel paylaşılır/bölüşülür fikirler !
Siz sevgisiniz, sevgi kadar iyi gelen yüreğe!..