gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Yeni Bir Hayat Nasıl Başlar?

08 Şubat 2016, 15.58
A- A+

Herkese Merhabalar…
Uzun zaman olmuş gamyuna girmeyeli.. hatta son girişim 2014 tarihliymiş.:) bu uzun süren ayrılıktan sonra bu yılın başında tekrardan gamyuna katılmaya karar verdim.

Bu uzun ayrılıktan sonra bugün; yeni bir hayatın aslında bana göre, nasıl başlayabileceğini sizlerle paylaşmak istiyorum.

            Cumartesi günü bütün hayatım değişti. Benim için artık yeni bir hayat başlıyor.
Olay kitapla ilgili; ama tek kitapla değil, yüzlerce kitapla ilgili. Çünkü ben nihayet, yıllar sonra, büyük acılar ardından, bütün kitaplarımı düzene soktum, kitaplıklara yerleştirdim, hem de alfabetik sırayla.
              Yerlerde sürünen, yatak altlarına itilen, köşelerde üst üste yığılan, yahut kitaplık raflarına birkaç sıra halinde özensizce yerleştirilen, yazı yazarken basit bir sorunun cevabını bulmak için bir kitabın aranmasıyla başlayıp saatler sonra çıldırmanın eşiğine dayanan ızdırap seanslarından, evi terk etme fantezilerinden, kaos ve kargaşadan hepsinden kurtuldum.
               Sabahın onunda başladığım son ve belirleyici operasyon, gece saat sekiz buçukta bittiğinde; tozdan kararmış ellerim, bükülmüş belim ve ağrıyan sırtıma rağmen, mutluluğumun en büyük kaynağının bir umut olduğunu hissettim. Bu kitaplık rafları gibi benim zihnim ve hayatım da nihayet bir düzene girecek umudu.
               Sonunda, bir duvar boyu edebiyat, bir kitaplık dolusu felsefe, iki kitaplık dolusu “diğerleri” ve dolaplar dolusu dergi olmak üzere hayatımdaki bütün basılı malzeme yerli yerine oturdu.
                Bu arada, düzenlemeyi yaparken; yıllar süren kargaşada, birçok kitabı bulmaktan ümidi kesip, defalarca aynı kitabı almış olduğum ortaya çıktı.
                Eğer kitaplığınızı düzenliyorsanız, hayatınızın değişik safhaları ve kimliğiniz acımasızca gözlerinizin önünde beliriyor. Neden mi?
                Bir insan, Kafka’nın güncelerini 5 kez satın alır mı? Dahası buraya adlarını sığdıramayacağım nice yazarların kitaplarını 2 şer kez satın almış olduğumu öğrendim.  Bunu fark eder etmez bunları yapan ben miyim? Bunu yapan nasıl biri olabilir diye düşündüm  kendi kendime. Sonra vazgeçtim, :)) artık yeni bir hayata başlıyordum. Bir bütünlük umudu vardı içimde..
                  Gerçekten de yaratıcı kaos ve üretici düzen arasındaki ince dengeye hepimizin ihtiyacı var.
                   Kitaplık düzeni deyip de geçmeyin. Bir kitaplığa verilen yeni bir düzen yahut evrak dolabında açılan yeni bir çekmece, adeta yeni bir düşünme kategorisi, yeni bir fikir ve vizyonu, ufkunu simgeliyor. Çünkü, her karışıklıktan sonra farklı bir olasılık keşfettiğimi gördüm.
                 Yalnız, bu düzen merakını da fazla abartmamak lazım. Büyük sıkıntılar ardından ben hiç değilse simgesel düzeyde yeni bir düzen umudunu yakaladım.

Darısı hepinizin başına.    :)

YORUMLAR

09 Şubat 2016, 10.09
Günümüzde okuma oranı azaldı diyenlere inat olsun diyeceğim ama okumaktan ziyade almışsınız sanırım.Bende de bir ara kitap okuma alışkanlığı vardı hemde çok fena vardı.Sevdiğim yazar ve araştırmacıların bulabildiğim tüm kitaplarını alır ama mutlaka okurdum.Hatta beğendiklerimi iki defa üç defa okuduğum olurdu...Şu ikisi hariç,Yüzüklerin Efendisi film olmasından önceydi, üç parmak kalınlığında üç cildini birden aldım ama maalesef ilk cildini bile bitiremeden bıraktım.Defalarca denedim okumayı beceremedim.Bize ve kültürümüze ters bana ters geldi inadımdan vazgeçtim bıraktım .Diğeri Mevlana'nın Mesnevi'si ,onunda tüm ciltlerini aldım ,doğru düzgün anlayamadığımdan ,çok merak edip istememe rağmen okumayı bıraktım.Ama bunun yanında Prf Nuri Öztürk'ün tüm kitaplarını ,Şark İslam klasiklerini ve diğer klasik romanların tamamını aldım okudum neredeyse hepsi ezberimde..Ve en sonunda emekliliğin bunaltıcı bir gününde tüm kitaplarımı, Sevdiğim ,sürekli yararlandığım, lüzumlu yirmi tanesini falan ayırıp diğerlerini bagaja doldurup dört seferde emekli olduğum okulun kütüphanesine bağışladım.Hem okul müdürü arkadaşımı mutlu ettim ,hem çocuklara emekliliğimden  sonra da bir ışık yakmış oldum,olmuşumdur  inşALLAH...

Tertipli düzenli olmak iyidir,hep özenmişimdir..Ellerinize sağlık...Sevgiler.
10 Şubat 2016, 14.52
Sen düzen kurmamışsın,düzensizlikten ne yaptığını bilemez halde yaşarken en kötü düzenin düzensizlikten iyi olduğunu çözmüsün.
10 Şubat 2016, 22.34
Teşekkür ederim yorumunuz için… Bana da sadece okuduğu kitapları raflara dizen, okumadıklarını ise yığınla ortada bırakan saplantılı bir adamın öyküsünü anlatmışlardı. Okunmamış kitapların ve düzenlenmemiş fikirlerin ortasında sadece birkaç fikre ve birkaç kitaba ayrıcalık tanıyan ve kendine karşı bu acımasız kitaplık düzeni, birden gözümde okumanın ülkemizdeki bugünkü durumunu simgeledi.. saygılar
14 Şubat 2016, 04.16

         Okuduğu kitapları rafa dizip diğerlerini ortada bırakan adam neden saplantılı olsun, bence gayet mantıklı biriymiş. Eğer siz de öyle yapmış olsaydınız, aldığınız kitabı defalarca almayacaktınız mesela... Aslında, okunanlarla okunmayanları ayırmak gerek  sanıyorum. Hani bunları yazıyorum ama benim de iki kez aynı kitabı almışlığım vardır :) Ülkemizin okumakla ilgili ahvalini bu örnekle bağlanmanıza katılmıyor olsam da, tespitinize tamamen katılıyorum.

 
         Yaratıcı kaos mu, üretici düzen mi? Yazınızı okuduktan sonra bunu düşündüm. "Yaratıcı kaos dururken, üretici düzeni kim sallar" gibi bi sonuca ulaştım :) "Patates üreticisi" diyoruz örneğin, "sanat üreticisi" diye bir şey duydunuz mu :) Ben bıktım bu üretici/ türeticilerin üretip türettiklerinden, ondan biraz tepkili bakıyor olabilirim :) Kaos candır! diyerek yorumumu bitireyim. Teşekkürler, benim açımdan düşündürücü bir yazı.

        
15 Şubat 2016, 01.57
teşekkür ederim cezbe, saplantılı bir adam, yine altını çiziyorum :) çünkü herşeyi alıp sadece okumak istediklerini okuması ve gerisini ortada bırakması; onun saplantılı bir kişilik olduğu izlenimini verdi. 

Bu arada sizin de aynı kitabı 2 defa almışlığınız varmış, demek sadece ben değilmişim. :)
yaratıcı kaos-üretici düzen mantığını iyi dengelememiz gerektiğini vurgulamaya çalıştım. Patates üreticisi patatesi yetiştirir ve üretir, Ancak "sanat üreticisi"...sanat üretilmez tabiki sanatı ancak yaratırsınız, ki nitekimde öyledir. Biri üretir/türetir, biri yaratır, diğerleri de tüketir. Örneğin Fazıl Say'ın parmakları.. piyanoya hayat veriyor, kendi sanatını yaratıyor..  Tabi bunun kelimelerle izahı da yok :)  bizler bunun sonucuna bakıyoruz, ne diyoruz? bu adam piyanoyu çaldı mı? çaldı, ha bu adam o halde iyi müzisyen, bu adam iyi sanatçı, bu adam virtüöz diyoruz, hep sonuca odaklıyız.... Ya da bir yazarın kaleme aldığı bir kitap,  ne diyoruz? bu adamın kalemi iyi, bu adam kalemiyle bir dahi.vs.  yani sanat yaratılıyor aslında. Biraz örneklerle konuyu dağıttım sanırım ama işte o kaos düzeni ile üretici dengesi arasındaki o ince dengeyi kurarak bunların üstesinden gelebiliriz. "Kaos candır" söyleminize saygım var tabiki :) Yalnız şunu unutmamak lazım. Kaos yaratan bir sistemde; "kaos candır" demek en büyük kaostur :)
çok teşekkür ederim tekrardan vakit ayırdığınız için.;)
16 Şubat 2016, 11.00
Bana göre Simyaci arkadas uzun yillarin Tembelliginden kendini arindirmis.

Ama Cezbe arkadasin yazisina katilmiyorum; eger bir kisi bir kitap`i  2 defa aliyorsa, o kisi o kitapin icerigini anlamamistir. ve bu nedenle de kitap`i 2 defa almistir.
Bizdeki Türkiyedeki sorun da genel anlamda tamda bu.
Biz herseyin üstadiyiz, Profesörüyüz , Psikriyatristi yiz, Doktoruyuz .... her alanda uzmaniz.
Ama yinede bir karinca boyu yol alamamisiz. neden ........?
cünkü hemen herseye sazanlamayi seviyoruz, sonucun nere varacagini düsünmüyoruz.

Herneyse ; asil demek istedigim ... lütfen aldiginiz kitaplari anlayarak okuyun.
O yazar size birseyler anlatmak icin yazmistir o kitabi, sadece okumus olmak icin kitab almayin.
Alirken de anlayacaginiz kitabi alin.

Saygilarimla


17 Şubat 2016, 03.39

         Kaos muhabbetini ben kendi düşüncemde esnettim Simyacı yazınızdan bağımsız olarak, maksat kaos olsun :)  Elbette yaratıcılık söz konusu olduğunda kaos doğurganlığı artıran bi durumdur. Bu konu haricinde uzuuuuuun uzunn tartışmaya açık hangisinin daha iyi olduğu. Ama şimdi iki blog kıvamında bi yorum yazmak istemiyorum :) Adamcağızla hala uğraşıyorsunuz! yazıktır! :) Şimdi bi defa bu adam okumak istemediği kitapları da alıyorsa, saplantılı olmaktan ziyade müsrif olabilir kanaatimce :) veya kaçık olma ihtimali var.


         Esref-Vakti; iki kez aynı kitabı alan bi insan, bana kalırsa o kitabı okumadığı veya okumadığını düşündüğü için alıyordur, kitabın ismini bile unutmuş olması söz konusu olabilir. Yani hani insanın zamanı olmaz, alır kitaplığa koyar, unutur filan, bu biçim bi şey :) Bi kitabı okumadan anlayıp anlamayacağımızı da bilemeyiz ayrıca. Gerçi, felsefe sevmeyen birinin, gidip Zizek alması gibi bi manada söylüyorsanız hak verebilirim. Ve size yine hak veriyorum ki, çok ama bi'çok haklısınız; OKUDUĞUNU ANLAMAK dünyanın en mühimli şeylerinden biridir :)
        
19 Şubat 2016, 01.37
   Aaa ne güzelmiş bu Beta; onaylanmamış yorumlarını görebiliyorsun :) Hiç olmazsa bir umudun oluyor, belki günün birinde onaylanır diye! Süper! :)
20 Şubat 2016, 00.42
adamcağızla uğraşmıyorum :) sadece öyle bir adamın hikayesini anlatmışlardı bana.. Gerçi karşılaşabilsem iki çift sözüm olacaktır kendilerine. Kaos durumunun oluşturduğu bölümü; sizin açınızdan anlayabiliyorum.:) tartışmaya açık.

bu arada ben hala betaya alışamadım. beta versiyon ne zaman reele dönecek acaba.. Beta olunca deneme sürümü gibi birşey ortaya çıkıyor. :)
kendinize iyi bakın, teşekkürler tekrar.
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın