Popaşk - Güm! Güm! Güm!
07 Nisan 2016, 05.19 A- A+"Aşk terkiptir; hangi şeyden, ne ölçüde katacağını bil yeter"
Sen...
Bana, kendinden bir ma'şuk; kendine, benden bir aşık yapamayacaksan
Bize, hayal etmeyi gerektirmeyecek bir aşk yaratamayacaksan
Yeterince akıllı değilsen
Yeterince sabırlı...
Yeterince her şey...
Al voltanı git!
Almadı voltasını...
----------------------------------------------------
Önemli olan mutlu olmaksa eğer, neden şikayet edecektim ki senden? Sen, hayatımın orta yerine bu büyülü aşkı bırakmıştın. Sihirdi bu ve sihrin anahtarı da sendeydi. O kupa asını bir türlü takip edemiyordum. Bilinmeyen bir yerlerden çıkıyor, her nasıl oluyorsa elindeyken kayboluyor, birden elbisemin bir köşesinde peydah oluyordu. Sonra havaya fırlattığında, rengarenk şeritler halinde yeryüzüne dökülüyordu. Yapacak hiçbir şeyim yoktu; gözlerimi kocaman açıp illüzyonistime hayran olmaktan başka elimden bir şey gelmiyordu.
Her şey işte bu büyü kıvamındaydı. Acısı da, tatlısı da... Sen bana dokununca, yerinden sökülürcesine kalp çarpıntısına tutuluyordum, nefesim kesiliyordu. Tabii kırıp döktüğünde de öyle... Acı-haz, haz-acı... Ögeleri farklı iki denklemin, aynı mutluluk sonucunu vermesi dışarıdan bakıldığında tuhaf görünebilirdi tabii. Esasında tüm formül tek kelimeyle "yeterince"ydi, her şeyden yeterince...
https:https://www.youtube.com/watch?v=JGOfDctPKRo
Taktiklerden kırılırsın ama mutlu olursun
Taklitlerden sıkılırsın, el ele tutuşursun
Yurdunu unutup, bana kalbinin hızla atışını da yutup
Güm! güm! güm!
Gidiyo'sun
Göğsümden ama kalbimi kalbimi kalbimi söküyo'
Göğsümden ama kalbimi kalbimi, nefesimi çekiyo'
Kalbimden, kendi kalbini kalbini kendine çekiyorsun
Giiiiittt, üzüyorsun!!!
Evet, üzüyordun. Şimdi sen, yine yurdunu unutup gidiyordun, kalbinin bana nasıl güm! güm! attığını yutup, yutkunup gidiyordun. Ama ben, senin dönmek üzere gittiğini biliyor, sen benim esasında "git" demediğimi biliyordun. Sadece gerekeni yapıyorduk. Birbirimizle değilken, belki sıkılıp el ele tutuşacağımız tıpkıbasımlar; seni bana, beni sana daha çok bağlayacaktı. O zamanlar, kalbimiz göğsümüzde duracaktı uslu uslu, tekdüzeliğin tik-tak ritminde. Her şey terlemeden olacaktı, uyur gibi... Sadakatsizlik gibi görünen, aşka sadakatin ta kendisiydi aslında. Birbirimizi delice severken de, acımasızca kırıp dökerken de biat edilen sadece aşktı. Bütün bunları biliyordum. Artık biliyordum.
----------------------------------------------------------
Sihri senden öğrendim, terkibi senden aldım. Bu yüzden bitemiyor aşkımız. Kalp nasıl sökülür; kalp, kanaya kanaya nasıl diğerinin kalbine çekilir; yüzüne vuran tek bir nefes nasıl ruhuna hükmeder insanın artık senden bile iyi biliyorum belki. Şapkadan tavşan çıkarmayı, güvercinleri uçurup konfeti yağmuruna dönüştürmeyi ve daha bir yığın şeyi becerebiliyorum. Hatta belki günün birinde, üzerine bir kumaş parçası atar puffffffff! diye uçururum seni :)
Bilmem ki ne zaman bitecek bu aşk. Birbirine hayran iki illüzyonist gibiyiz, bitimsiz aşkın icatçıları!!! :)
Neyse... Şimdi git ve bende kal, bir sonraki gelişine kadar.
YORUMLAR
Dünyanın en basit ve hafif konusunda da, en karmaşık ve ağır konusunda da; eğer realist, güncellenmiş algı ve kavrayışlara sahip değilseniz başarılı olmanız mümkün değil.
"Ahhh ahh! nerde o eski aşklar" geyiği bu kavrayamayışlara bir örnektir. Çünkü dünde değil, bu günde yaşıyoruzdur. Ne o eski aşkı yaşayan insan vardır artık ortada, ne de o aşıkların yaşadığı türde bir dünya...
"Günümüzün kıytırık aşkları" söylemi de aynı kavrayamayışlara başka bir örnek. Salgıların algıları yönettiği ilk gençlik çağlarını, konuyla alakalı belirleyici dönem olarak kabul edemeyiz. Bu tür ilişkileri seçen yetişkin bireylerin, benliklerini ve bedenlerini değersiz görmeleri ve hormonlarının kölesi olmaları kendi seçimleridir. Farkında değillerdir ama sadece yetiniyorlardır. Bu acınası bir durum, biraz kolaycı, biraz da ahmakça bence.
Ama yine de, ne tür olursa olsun aşk için, ya da aşk arayışı için veya salt bedensel bile olsa mutlu olma çabası için "kıytırık, saçmasapan" dememeli. Sonuç olarak aşk yaşamak herkesin harcı değil, zor iş... Ya su katılmamış aptal -partnerinizin de aptal olması şartıyla- , ya da gerçekten zeki olmalı insan çünkü... Eğer ikisinin arasında bir yerdeyseniz; büyük ihtimal hüsran dolu, çok sıkıcı ve de tırt bir aşk hayatınız vardır.
Teşekkürler yorumlarınız için.
https://www.youtube.com/watch?v=It8Kn3Y8Kd8
Bloğa gelince pek doyurucu gelmedi, o unutulamamış aşkı hissettiremedi yazı...
Antrparantez; yazıda unutulamamış bir aşkı anlatmıyorum, devam eden, güne dair bir aşk bu. "Unutulamamış" yaşanıp bitmiş ama unutulamamış demektir. Bu anlamama halin bilinçli değilse kötü, Allah zihin açıklığı versin; yok Cezbe sendromunu hala bünyende muhafaza ettiğinden ötürüyse daha da kötü, Allah cümlemize iç huzuru versin. Canın sıkılıyor da bi bulaşayım diyorsan; çelme takmak için boyun kısa, bacağın güdük kalır Rune kardeş, tecrübeyle sabit bu. "Yazıyı beğenmedim" de geç yani, "nasıl beğenmezsin" denecek hali yok. Fakat yazıyla alakalı boş-beleş saçmalarsan, seninle hiç muhatap olmak istemesem de, bana cevap hakkı doğar, cevabını da alırsın doğal olarak.
!Adsız Müptela; romantizmi seviyoruz galiba :) teşekürler yorumunuz için.
Yazıdaki adamın gittiğini biliyoruz, birdahaki gelişine kadar beklendiğini biliyoruz, ama gelip-gelmediği muallak… Hal böyle olunca adam unutulamamış olabilir haliyle…
Videoları beğeniyorsan sorun yok;) gerisine takılma bence...
Yorum yaparken dedim acaba sadece filmin linkini mi paylaşsam, 2 kelimem bile kuyruğuna basılmış kedi gibi zıplamana yetiyormuş bunu da gördük;)