gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Ben Değilim...

27 Haziran 2018, 07.16
A- A+
https://www.youtube.com/watch?v=EXLu4Irk3CM

Her şey eskir. Ve bazı şeylerin eskimesi, hiç de iyi değildir :) Maalesef gerçekler acı. Evlilikler örneğin; onlar, ne yazık ki şarap değiller, eskidikçe güzelleşmiyorlar. Dost ilişkisi de değil ki bu, zamanın artısıyla iyiye doğru katmerlensin. Esasında, evlilik müessesini en güzel karşılayan tanım "hayat arkadaşlığı". Evet, bir yol arkadaşlığıdır evlilik. Aşk bitince, sevgi götürür işi ama sevgiye dönüşememişse aşk; iş, bi' şeye sarar. Bir de aşka aşıklar var, o tipler mütemadiyen aşık olmak zorundadırlar, el mecbur yani, illa aşık olacak :) Bu türlüsünün işi, hep o bi' şeye sarmış vaziyettedir zaten .d


Peki, işlerin o pis şeye sardığı bu noktada ne yapıyoruz??? Çok basit; yama yapıyoruz:) Evlilik denen ve esasen hiç de insan yaradılışına uymayan bu kurumu yamıyoruz. Bir başkasıyla; bir hayalle veya gerçekle yamıyoruz. Geçinip gidiyoruz öylece.


Eskimiş bir evliliği, eskimiş yırtık bir pantalona benzetelim örneğin, yamayacağız :) Yalnız, dikkat edilmesi gereken çok önemli bir şey var: Yamalar, küçük parçalardan yapılır malum. Hiç kimse, kocaman bir kumaşın ortasını kesmez yama yapmak için. Bazı kumaşlardan yama yapılmaz; ölçüleri, kalitesi, türü vs. nedeniyle. Her kumaştan olmaz yani, olsa da olmaz :) Kaldırıp o canım koca kumaşı kesseniz de yapamazsınız, onun adı 'yama' olmaz o vakitten sonra çünkü. Eğer yanılıp da yaparsanız, başınız büyük belada demek.


Hadi oldurdunuz bir şekilde diyelim. Bir de bakmışsınız; yamayıp tamamladığınız pantolonu değil de, o yamayı giyiyorsunuzdur pantolon niyetine. Kısa zamanların toplamının anısıyla idare ediyorsunuzdur geniş zamanlarda.  Pantolona yama değil, yamaya pantolon oluyordur yaşanılan. Sıkıştırılmış dosya formatında mutluluğu, küçük zamanlarda; gerçeğiniz olan yaygın bir mutsuzluğu, tüm hayatınızda yaşıyorsunuzdur.


Tercih sizin. Pantolonu değiştirecek cesaretiniz yoksa veya bunu istemiyorsanız; siz siz olun, yama yapabileceğiniz kumaş kalitesini ve ölçüsünü iyice bir belleyin. Yoksa büyük sıkıntı, akıllı olmak lazım. Eğer halihazırdaki pantolondan vazgeçemiyorsanız ve illa da yamayı gerekli görüyorsanız, küçük ve az değerli parçaları tercih etmelisiniz yama yapmak için.


Türkçe meal: Her zaman elininizin altında olanı, bir alt modeliyle yedeklemelisiniz ki, kaosun ortasında kalmayasınız. Formül bu. Anladınız siz onu

YORUMLAR

27 Haziran 2018, 11.03
Çok karmaşık. Sanada güzel yazıyon dedikçe nazara geldin. 
Düşünmek, yaşamak kadar tecrübe kazandıramaz.
 Hakaretlerinde kayda değer olanı var olmayanı var.
Evlilik üzerine de biri biraz yumuşak olmalı. İki + kutup birbirini iter. Aşk evliliği anca sürekli kendini yenileyen kişilerde olabilir.
Ama en güzeli yetiştireceğin bir bayan zaman alsada kafan rahattır.
Erkek sağ iken (sağ=sağlıklı eş) kadın varken sever(varken=para)
Bir kadın öle zeki, öle zekidir ki bir erkeğin asla aklına gelmeyecek kadar zekidir. Erkek çaresizdir. Ama tek çözüm vardır, HÖDÜK olmak. 
Karşı cinste mutluluk yada huzur vardır ikisi birden zordur.
Mutluluk heyecan içerir ama kafan rahat değildir.
Huzur belki heyecan olmaz ama kafan rahattır
27 Haziran 2018, 15.57
Bu sözleri kendim uydurmuyorum. Gerçek bu.
Ben konuşurum, insanlar yaşadıkça anlar.

27 Haziran 2018, 19.06
herkesin bakış açısı ama niye yırtık kot :) belkide enn son benzetiecek şey 
 tuzsuz yemeğe benzetsen hiçbi sıkıntı kalmycak. bazan çok tuz falan :) tuzlu olmuş bazan az olur ama tuzsuz asla tat vermez.   her yemekte tuz ararsın :)  
farklı baharatlar deneyecez derseniz arada   onuda siz blirsiniz :D:D:D  siz blirsinzde   hayat boyu tuzsuz kalma riski var ondada :):) 
27 Haziran 2018, 21.39
Eski asker bir tanıdığım vardı Cezbe. Şöyle derdi; "Cepheyi genişletmek her zaman zaferle sonuçlanmaz. Ama yıkımları ve ölümleri artıracağı muhakaktır." A.K.S.
Anladın sen onu...;)

Birini yüzüne karşı övmeyi hiç bir zaman şık bulamadım. Öte yandan bir istisnayi kesinlikle hakediyorsun. Müthiş yazmışsın. Yine...

Gelelim çuvaldıza. Metin ile şarkı uyumsuz. Metni Bayan Dora MAAR yazmış ama şarkı Bayan Marie Therese WALTER'den...;)
28 Haziran 2018, 02.26
Teşekkür ederim Güzelsurat, senin de okuyan gözlerine, düşünen aklına sağlık. Dediğin gibi; üzücü, insanın doğası böyle işte. İnsanın, dışarıda olan kötülüklerle savaşı kadar, kendi içinde var olan kötülüklerle de mücadele etmesi gerekiyor. Sadakatsizlik, bu içimizde olan kötülüklerden biriyle, nasıl baş edemiyor olduğumuzu göstermekte. Kendimizle dürüstçe yüzleşmek yerine; aşktan, romantik  kılıflar biçiyoruz kendimizi aklamak için.


Yırtık kot demedim bu defa ya Asi :) pantolon dedim sadece. Yırtık kot, efsane ayrıca, onu benzetme malzemesi yapmam. Her türlü tedavi ediyor insanı zor zamanlarda. Yırtıkları daha çok yırtıyorsun, ipliklerini çekip koparıyorsun filan... Bildiğin terapi yani :) Tuz-baharat benzetmesi de olabilirdi tabii ama ben "yama" üzerinden gittiğimden, öyle yapabilemedim :) Ayrıca gayet güzel bir noktayı yakalamışsın son paragrafında. Öyle oluyor; Dimyat'a pirince giderken, evdeki bulgurdan da olabiliyor insan :)


Tiagmo; bana nazar boncuğu alsana :) Gerçi sen, boncuk gibi bir şeysin; inci, mercan tanesi mübarek. Şimdi diyorsun ki; yetiştirebileceğin bir kadınla olmak.... :) Yani, kendin yetiştin, bir de kadın yetiştireceksin kendin için öyle mi :) Hayırdır, çiçek mi yetiştiriyorsun? Sonra ne demişsin; kadın para varsa erkeği seviyormuş. Hmm, erkekler para sevmiyor mu peki? Benim şahsen, parası olmayan adamla işim olmaz. Demek ki tanımına uyuyorum. Paranın miktarı önemli değil, zaman zaman işsiz de kalınabilir o ayrı; ama para kazanamayan bir erkeğin kendisine saygısı yoktur bence. Dolayısıyla; erkek, az veya çok para kazanmalıdır. Yok para kazanmayacaksa, kimsenin hayatını perişan etmemeli ve evlenmemelidir. Para olmadan, hiçbir samanlığın, ebediyyen seyran olacağı söylenemez. Gerçekten çok tırt fikirlerin var. Yazının konusuna da vakıf olamamışsın bir de, anlamadığın yazıya neden yorum yapıyorsun?

Eveeet Bay Blue; çuvaldızdan başlayayım ben, güzel şeyler sona saklanır çünkü. Doğru tespit, şarkı ve metin uyumsuz. İlk görünen o yani veya da tek görünen odur ama benim aklımdaki pek öyle değil. Yazının başlığı, direkt şarkının sözlerine gönderme. Yani "ben değilim" bu şarkıdaki ben değilim; metin, ta kendim ama. Ters uyum olsun istedim esasında. Bu ikisi arasında bu tip bir uyum var. Metinde, sadakatsizliği yeriyorum inceden, illa yapacaksanız da, doğru seçim yapın bari de, sağı solu yıkmayın, diyorum. Şarkının sözleri, aşka güzelleme yapmakta, her türlü defonun aşktan olduğunu söylemekte, ki külliyen yalan :) Her ihanetin kılıfı aşk olamaz. Bu güzel şarkıyı ben anca dinlerim, ruhumu okşar o kadar. Beni yansıtmaz ama benden yansıyanlardan biri olabilir sadece. Romantizmin, aklımın üzerine çıkması için, kırk fırın ekmek yemesi lazım. Picasso'nun sevgilileri içinden benzetmeye gitmen de çok keyifli olmuş :) Gece gece, adamın aşk hayatını öğrenmiş oldum .d


Cepheyi genişletmemek gerek evet, anladım ben onu. Yazdığına göre sen de idrakindesin :) Son olarak; yazılarımla alakalı güzel görüşün için teşekkür ederim, yine...


Teşekkürler arkadaşlar yorumlarınız için smile Resmi



28 Haziran 2018, 06.59
Bir keren o yamalı pantolunu giyerse onun hatası olur,ikinci kez giydiğin de bu sizin hatanız olur.Şık bir kumaşla yama yapın gerçeği değiştirmez...
Teşekkürler......
Sevgili Cezbe sizi surekli takip eden yazdıklarınızı beğenerek okuyan biriyim bu blog platformunda çok begendiğim,gerçekten takdiri hak eden birisiniz.Bu iltifat degil...
Emeğine yüregine sağlık...
28 Haziran 2018, 11.16
Gerçekten çok tırt fikirlerin var
Tırt nedemek;
vasat, layıkıyla olmayan, işe yaramayan" şeklinde anlamlar ihtiva eden bu nadide kelime dilimizdeki yerini günden güne pekiştirmektedir
Senin şu rotring ne oldu.
29 Haziran 2018, 01.25
Rotring, diyor yine bak. Kardeşim ne diyorsun sen? O kıvrımsız, düz beyin hatlarınla ne demek istiyorsun, hele bir söyle bana. Konuyla gram alakası olmayan ve senden başka kimsenin anlamayacağı bir şeyi bana söyleyerek ne yapmaya çalışıyorsun? Hasta mısın sen? Bende rotring koleksiyonu vardı, sonra HB'nin resim kalemlerini kullanırdım okulda. Sonra rotringi bıraktım, çünkü yeterince sivri değildi uçları, hem kalem açılınca oluşan kokuyu çok seviyordum. Şimdilerde kafamı kalemtraş olarak kullanıp açıyorum kalemleri. Sonra birilerine batıyor yazdıkça. Ne yapacaksın, uf mu yapacaksın kalemime? Asabımı bozma benim, merhamet duygum yüksektir ama belli bi dayanma sınırı var çünkü.


Mia; teşekkürler yorumun ve güzel sözlerin için.

29 Haziran 2018, 09.12
Hakaretleri saydırıyon gitsin.
Hadi sinirlendin dövecenmi beni. 
Ordaki rotring deki kasıt ne biliyormusun, yani konu sıktı bu konuyu değiştirelim. E aklımızada bişey gelmiyo, rotring mi kaldı 20 sen geçti böyle absürüt bir konudan bahsederek senin bana yersiz hakaretlerinin üzerini kapatalım.( ha bayağı geçmiş kız)

29 Haziran 2018, 09.35
Kardeşim "avuk" diye bir kelime yok. Sen bana "avuk" dersen, ben onu "tavuk" da anlarım "lavuk" da. Hele hele daha önce de saçmasapan tehditlerine maruz kalmışsam, gayet doğaldır öyle anlamam. Kendini ifade edemiyorsan yazma, senin arif olanın bile anlayamayacağı, ancak akıl okuma yeteneği olan bir medyumun bilebileceği saçmalıklarınla mı uğraşacağım ben! Söylediklerim hakaret değil ayrıca, gerçekleri söylüyorum. Senin hakkındaki fikrim odur. İnsan bu kadar fazla konuşup her defasında saçmalamaz. Saçmalıyorsa da benden uzak olsun. Yazma yorum filan yazılarıma.
29 Haziran 2018, 15.05
Sevgili Cezbe;Bazen insan inanki konusmada veya yazılarda o kişinin ne demek istediğini anlamıyor yanlış yorum yapabiliyor.İnanıyorumki Tiagmoda anlamamıştır.Yazdığın yazıların da yazılara dikkat edilirse kişinin karakter yapısını ortaya çıkarır.Sizi takdir eden biri olarak keşke bu kadar sert çıkış yapmasaydınız.
Üzüldüm ..
29 Haziran 2018, 15.53
Cezbecim alış bunlara… bu o kadarda o zor bir şey değil.. aylardır aynı senaryoyu izliyoruz zaten.. alış canım benim smile Resmi
tiagmo uçmuş yine boşdanaz 314eaalfabetagama endoplazmik retikulum falan ne ararsak var.. aslında sanırım son 3-4 aydır bunlar moda bloglarda.. 7 / 24 saat bloglarda yorum yapan aynı kişiler modası başlamış :) sözüm meclisten dışarı :) galiba asıl blog yazması gerekenlerin neden yazmadığını anlamak zor değil.. bu garagunlar için mi yazacaklar :) neden bu absürtleri aynı kişiler yazıp okuyor şimdi anlaşıldı :)) millet hakikaten ilginç biri gider biri gelir :) 30 tane nickle.. bazen aynısı bazen değişik.. haa ilginç olan şey şuki.. bunlar bide kendi aralarında kavga ediyor süsü veriyorlar :)) karşılıklı atışmalar.. :) o daha da ilginç :)) kendi kendine kavga etmek gibi bişiy.. ama dediğim gibi son 3-4 ay ya da daha fazla da olabilir. 7 / 24 aynı kişilerin yorum yapma modası ve 7 / 24 hayatının sadece bu satırlarda geçirenlerin modası çağı gamyunda başlamış :) hayırlı uğurlu olsun.. bu böyle devam eder :))
sistem şimdi benim oyunlarıma 1 ay engel koyabilir taşım gelmez :) kart çekemem :) 101 oynarken kesin 99 da kalırım, 4 çiftte kalırım, okeyde taşların üçüncülerini buldurur :) hani bu yorumu yaptım ya çaktın köfteyi :))

29 Haziran 2018, 21.56
Ya benim kelimelerle aram iyidir bilirsiniz, didiklerim sağını solunu :) Şapşirik, diye bir kelime var. Sanırım bu şapşaldan türetilmiş veya uydurulmuş bir kelime. Şimdi birisine 'aptal' deseniz hiç hoş karşılanmaz ama 'şapşal' derseniz o kadar da ağır durmayabilir. Hele hele 'şapşirik' derseniz, bence gayet sevimli bile durabilir. Şapşalın şirincesi olabilir bu kelime. İçinde sevgi barındırdığı gibi, daimi değil, geçici bir akıl durgunluğunu işaret eder çünkü.


Mia, kimseyi anlamadığı için eleştirmemeli, hele hele de sert eleştirmemeli. Ben kör cahilleri severim bilir misin. Yapacak bir şeyleri yoktur çünkü. Yetmiyordur kapasite, almıyordur kafa, ekmek derdindedir ya da, kendini geliştirecek bir vakti yoktur filan... Yalnız, şeyleri hiç sevmem; cilalı cahilleri. Onlar, kıytırık altın suyuna batırılmış imitasyon takı gibidirler. Aynaya bakınca kendilerini saf altın görürler ve kendilerine altın muamelesi yapılsın isterler. Üstelik alerji yaparlar. Hah işte onları hiç sevmem.  İnsan anlamıyorsa, ya soru sorar, ya da sessiz kalır. Anlamadığı konuyla alakalı üst perdeden konuşmaz.


Şimdi üzüntüne gelelim. Beni eleştiriyorsun ya sert eleştiri yapmışım diye. Benim eleştirdiğim, gördüğüm şey üzerinedir. Burda yazdıklarından, bir insanın kötü kalpli olduğunu söyleme hadsizliğine girmemeli insan. Çünkü bu bildiğin haddini aşmaktır. İyi kalplilik, rölatif olduğu kadar görünmezdir de. Yani; birinin,  burada yazdıklarından, böyle bir sonuca ulaşamazsın. Yazdıklarından dolayı sert görünen biri, gayet iyi kalpli de olabilir. Bu iki kavramı karıştırmamak lazım -Blue'ya da selam çakayım, onun tespiti bu- Şimdi sen, asla göremeyeceğin ve bilemeyeceğin üzerinden, bir insanı 'kötü kalpli' ilan edebiliyorsun. Ben, gördüğüm üzerinden, bir insana kafasının boş olduğunu söyleyince üzülüyorsun ve eleştiriyorsun beni. İnsanın kafasının boş olduğu, burda yazdığı her şeyden anlaşılır, yani benim sağlam argümanlarım var, sende ne var? Güldürdün beni biliyor musun :)


Ben evet kelimeleri çok seviyorum da, bazı şeyleri ifade ederken çok zorlanıyorum. Örneğin; varoş ağzı, avam, köylü gibi... Bu tip kelimeleri, bir zümreyi, bir sınıfı kategorize edip aşağılamadan ifade edemiyorum. Hiç de sevmiyorum bu yüzden kullanmayı ama işte ikame edebileceğim başka bir kelime, başka bir ifade bulamıyorum bazen. Düşündüm ki; ne söylüyorsak söyleyelim, mutlak bir kalitesi olmalı. Küfrün bile kaliteli edilebileni vardır bence. Argo da kullanabilirsin, 'lan' da dersin, hödük de dersin, lavuk da.. Fakat bunlar, konuşmanın tamamı olmamalı, ancak renk ve hareket  katabilir. Komple kalitesizlik olmuyor cnm ya.  Hele hele bir kadına hiç yakışmıyor böyle avam, gevşek, varoş ağzı ifadeler. Yani kendini böyle ifade etmemeli bir kadın. Benim görüşüm tabii, kimseyi bağlamaz.


Sevgili Cimcumciğimcuğum; ben sizin "Cezbe"ciniz filan değilim öncelikle, bu ne laubalilik! Herkesi bombalamışsınız bakıyorum. Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz peki? Nadide bir yorumcu musunuz? Yazının altına girip yazıyla alakasız konuşmak da ne oluyor? Mikser misiniz? Siz bir örnek olun bakalım önce de, sonra eleştirin milleti.


Sözün özü: Kendisine batıracak iğnesi olmayanın, başkasına batıracak çuvaldızı olmamalı.


Küçük Ceylan vardı bir ya Bay Y.E, ne oldu ona sahi? Büyüyüp serpilmiştir .d
30 Haziran 2018, 11.25
Yazdığın bir söz bu; Yalnız, şeyleri hiç sevmem; cilalı cahilleri. Onlar, kıytırık altın suyuna batırılmış imitasyon takı gibidirler. 

Mesela örnek versene böyle biri nasıl oluyor.
- Ben şöyle düşündüm; bulunduğu ortamda en bilgili odur. Daha bilgili insanların yanına gidince kendini hala bilgili sanır olabilir mi?
- 3  - 5 bişey öğrenmiştir, kendini bilgili sanırda olabilir mi?
İnsan asla bilgiliyim diyemez, çünkü bilgide sınır yoktur. Ömür yetmez. Hayatta mutlaka bir üst modeli vardır, o kişinin.

Teorilere dikkat et alt yapı ister.


30 Haziran 2018, 13.48
Hah beklenen final: Ezik domates; kasada dizilmiş olana hitaben, "ben salça olacağım n'aber" diye böbürlenir ve onu aşağılar. Halbuki olduğu yerden, o domatesi göremiyordur bile. Farkında değil ki kendinin garip, ne yapsın. Altyapılı teorisyen sensin, ben cilalı cahilim tamam mı, hatta körcahilim ben oldu mu??? Dur güleyim bir bu yazdığıma .dddddddd 


Bak senden şunu rica ediyorum bu yazının altında da, genel olarak da ikinci kez olacak; yazılarıma yorum yapma. Girdiğin yazının altını berbat ediyorsun, alakasız yorumlarınla yazıyı rayından çıkarıyorsun. Yorumlarını okuyan her normal insanın beyni bulanıyor, cevap verme gereği hissediyor, bu arada yazının konusu güme gidiyor.  Senin ve benzerlerinin yarattığı bu saçmalıkları, çekişmeleri görenler;  yorum yapmaktan imtina ediyorlar, blog takip etmekten, yazı yazmaktan vazgeçiyorlar. Kimse sizinle uğraşmak zorunda değil. Ben uğraşmak istemiyorum en azından. Ben seni artık tolere edemiyorum, her yazımın altında bitiyorsun, bezdim artık. Daha az sıkılmış olanlarla veya tolerans sınırı daha yüksek olanlarla diyaloğa gir. Tamam şimdi 3. şahısların araya girmesiyle mecburen yazmıştım, yine cevap hakkı doğmuştu sana ve kullandın ama yineleme, benim yakamdan düş, olmaz mı.


Ovvv çok ağır olmuş bu yazdığın Bay Y.E, kınıyorum seni, cidden. Birazdan güleceğim ama sahiden de kınıyorum :) Diyojen dedin de aklıma geldi, geçen gün Konfüçyus'u fıçıya sokmuştum yanlışlıkla, sonradan fark ettim de çıkaramadım adamı fıçıdan. İnsanda kafa bırakmıyorlar ki kardeşim!



30 Haziran 2018, 15.02
Sevgili Cezbe; Yazmış olduğun kelimeleri farzi misal sevdiğin birine şaka diye kullandın, o da bu duruma gülerek cevap verdı.Aynı kişi ye sizin değiminizle şapşirik dediğiniz zaman tepki aynı olmaz.
Benim nazarımda cahil insanın tarifi ben çok bilirim bilğiliyim kelimesini zikreden kişidir.

Ömrümüz yetmez ögreneceklerimizin karşısında....

Gelelim bana,sert  çıkış yapmışsın derken,sizin kötü biri olduğunuzu hiç düşünmedim aklımdan zinhar öyle düşünce geçmedi/geçemezde.Ben de çok açık sözlüyüm iki farkĺı cezbe gördüm.Yazılarından anlaďığım kadarıyla cezbe kendinden emin ayaklarının üstünde duran sağlam karakterde biri.İş yorumlara geldiğinde tahammülü yok eleştiriye.

Yazmış olduğun yumuşatılmış argo kelimeler ben bugüne kadar ne yumuşatılmış argo kullandım nede kullanmalarına müsade etmem anında bitiririm dioloğumu.Ağzında yediğin ictiğinle değil , söylediğin sozlerle hükümlüsün.

Altını at çamura, değerinden ,bir şey kaybetmez..

Bende çok severim kelimelerle oynamayı o kelimeleri laf ebeliği/cambazlığina gerek duymadan,yerinde kullanmasını severim.

Laf var deler geçer, laf var siler geçer...
Teşekküler....
30 Haziran 2018, 23.07
Ya arkadaş bi bitmediniz ya :)))))
01 Temmuz 2018, 01.56
Haa anladım, şaka yapıyorsunuz bana siz. Kameralar nerde??


Mia; siz iyi misiniz? Benim kalbimle alakalı tasarrufta bulunduğunuzu söylemedim ben. Bakınız 4 blog aşağıda sizin yazınız var, hani canınızın acıdığı... Hah işte onun altında Bay Y.E'yi taş kalpli olmakta suçlamışsınız. Hiç mi hatırlamıyorsunuz cidden? Nedensiz olarak bu kadar sert bir eleştiri yapan biri; benim bir başkasına yaptığım eleştiriyi, üstelik de dayanaklı olduğu halde, nasıl eleştirebilir, diyorum. Sizin bana getirdiğiniz "sert eleştiri yapıyorsun" türü bir tespit benim gerçeğim, eleştireye  gelememek de nedir? Ben kafam atınca öyle bir eleştiririm ki "sert" sıfatı yanında pamuk gibi kalır. Allah'a çok şükür kendimin farkındayım ben. Ben diyorum ki; siz, benden katmerlisini yapmışsınız. Nasıl bir düşünce yapısına sahipsiniz ki, kendi yaptığınızı hafızanızın derinliklerine gömerek, gelip beni eleştirebiliyorsunuz bu konuda. Anlatabildiğimi umarım.


Cahil nedir, nedir cahil, bilgi nedir, bilgili kimdir vs.  bknz: dns sözlük :) Her şeyi bilirim diye ortalıkta gezen birine cahil denmez bence; o, süzme salaktır. Bir insanın düşünme yeteneği yoksa, edindiği bilgi bir halta yaramaz zaten. Bilgiyi hiç yerine koymak ne kadar eblehliğe işaret ediyorsa; bilginin her şey olduğunu düşünmek de aynı oranda eblehliğe işaret eder. "Anlamak, anladığını yorumlamak, kıyas yapmak, sonuçlara varmak, kendi fikrini oluşturmak" Bu yazdıklarımı yapamayan birinin cahil olmaktan başka çaresi yok. Ancak susarsa ve hiç konuşmazsa cehaletini sergilememiş olur.


Herkesin cahil olduğu konu da vardır, olmadığı da... Fakat düşünmek ve fikir yürütmekle alakalı genel bir sıkıntısı varsa, kaçınılmaz sondur dibi görünmeyen bir cehalet. En iyisi; bildiği üzerine konuşmak, merak ettiğini öğrenmek; sürekli her konuda gevezelik yaparak "biliyorMUŞ" gibi yapmak yerine, on düşünüp bir konuşmaktır. Çok da ağır olmayan bir metni okuyup anlamak için, sadece kullanılan dile hakim olmak yetmiyor mesela. Blog yazarı geçinenler, baş yorumcu geçinenler, şu yukarıdaki yazıyı anlamıyor da, açık yüreklilikle yurtdışında yaşadığı için Türçe'ye çok da hakim olmadığını söyleyen Helin anlıyor, yerinde, isabetli yorum yapabiliyor. Demek ki, iş başka. Anladınız siz onu.


İlk paragrafınızı hiç anlamadım Mia. Kim, kime ne derse, ne olurmuş vs. çözemedim. Kelimelerle oynamak yazmayı seven biri için çok eğlencelidir. Yalnız belli bir seviyeye gelmişse, yoksa mümkünü yok kelimelerle oynayamaz, komik olmaktan ziyade bir şey yapmamış olur. Size de, benim belki sizden biraz daha çok bildiğim bir konuda, naçizane birkaç tavsiyem olacak: Cümlelerinizi kısa tutun, özne ve yüklem eşleşmesine dikkat edin. Aklınızda bitirdiğinizi düşündüğünüz cümleyi, tekrar bir kontrol edip metinde de bitirmiş misiniz bakın. Ve elbette, asla ve asla, bir başkasının yazısını kendinize mal edip ortalıklara çıkarmayın. Bence öncelikle bunları yapın, sonra kelimelerle oynarsınız.


Laf var, deler geçer; laf var, siler geçer. Çok güzel bu söz. Bana da uyar. Ben temiz yazı altları istiyorum. 3 tane yorum olsun, yazıyla alakalı olsun, konuyla alakalı tartışılıp konuşulsun. Gereksizliklerden bıktım. Bu tip yorumlara harcadığım vakitlere acıyorum. Ayarlarım bozulana kadar insanlara sabretmeye çalışıyorum. Fakat işte insanım ben de. Üç ayda bir bir yazı yazan birinin, maruz kaldığına, ben mütemadiyen maruz kalınca kaçıyor ayarlarım. Ne dediğinin farkında olmayanlara, Türkçe'sinin düzgün olmamasına hiçbir mazeretleri olmadığı halde, cümle bile kuramayanların gelip bana ders vermelerine, nick değiştirip yazı baltalamaya gelen hazımsızlara, şunlara ve bunlara çok sinirleniyorum. O zaman da, bir laf ediyorum delip geçiyor, bir laf ediyorum silip geçiyor. Çok iyi ediyorum, az bile yapıyorum. Bunu yaptığıma hiç pişman olmuyorum. Sadece vaktime acıyorum dediğim gibi...


Neyse ki, Adem şampiyon oldu Sörvayvır'da Bay Y.E .d
01 Temmuz 2018, 10.03
Sevgili Cezbe; Teşekkürler yorumun için .Yordum sizi.
Günün sözu olsun bu Afrika atasözu.
Bilge herşeyi bilmez,ahmaklar herseyi bilir. 
Sozum meclisten dışarı.....

01 Temmuz 2018, 18.43
Afrika'lı bilge doğru söylemiş, aklın yolu bir. Zaten, tartışılan konuda, herkesin hemfikir olduğu bir saptama bu. Olunmayanlarla ilgili cevabınız olmadığına göre, açıkçası bunu nasıl yorumlamam gerektiğini bilemedim. Ben de bir özlü söz yazayım o vakit, şimdi uydurayım. Söz, ortaya olsun, bu mecliste, karşılığı olan varsa da üzerine alınsın.

İşgüzar ve beceriksiz avukat, kronik suçluyu savunurken duvara tosladığında;
son sözü, ancak savcının repliği olabilir.

% 100 Türk Malı, by Cezbe Production. -Fena olmadı, Papua Yeni Gine'ye bedelsiz, koşulsuz hibe ediyorum bu sözümü :)-


Bu arada cümlelere dikkat. Eleştirimi dikkate hiç almıyorsunuz, ben size faydası olsun diye yazmıştım, başka bir amacım yok. "Sevgili Cezbe; teşekkürler yorumunUZ için, yordum sizi" veya "Sevgili Cezbe; teşekkürler yorumUN için, yordum seni" Öznenin özelliğine göre, cümlenin içindeki her kelimeyi, uygun takılarla tamamlamalısınız. Naçizane, kelimelerle oynama merakınıza istinaden ve tekraren bir öneri.
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın