gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

İncik-Boncuk

01 Aralık 2023, 09.14
A- A+
Severiz takıları, biz kadınlar severiz. Gerçi erkekler de seviyor, tarihlerinde bile var, çok da yakışıyor yakışana. —Okur İç Sesi: Dünya yanıyor, Cezbe’deki derde bak, mevzuya gel! İncik-boncuk, diyor!!!—
Çek eşofmanı altına -illa ki oversize- sonra boğazlı bir kazak, bir deri mont, kocaman küpeni de tak nereye istersen git mesela. Küpeler güzel, seviyorum. Bu sıralar Power diye bir dizi var onu izliyorum. Tüm siyahi kadınlar kocaman küpeler takıyorlar, şahane oluyor. Özellikle büyük halka küpeler. Sonra yine döneceğim bu konuya. —Okur İç Sesi: Yetmemiş, bir de yine dönecekmiş!!—


Sonra yazın halhal vazgeçilmez mesela özellikle şahmeran olanlar. Yanık tende otantik takılar, büyük bilezikler, doğal taş kolyeler süper duruyor. Tasmalar, bileklikler, incecik zincirler, nefis inci bileklikler…
—Okur İç Sesi: Kapatayım şu sayfayı, Atasay reklamı girecek galiba! —
—Yazar Dış Sesi: Püfff bi’ sabret! —

Siyahi insanlar kölelik zamanında da bu kocaman halka küpelerden mi takarmış acaba bilmiyorum. Sanki bir özdeşlik kalmış aklımda ama emin değilim. Zürafa boyunlu kadınlar var sonra, boyunlarını uzatmak için halkalardan oluşan tasmalar takıyorlar, boyunları uzadıkça bir halka daha ekleniyor tasma kolyeye. Kulaklarına ağır küpeler takıp kulaklarını da uzatıyorlar. Bu kadınların niye bunları yaptıklarına ilişkin hikayeleri var, merak eden okusun, ilginçtir ve kırıktır hatta. Sonra künyeler var künyeler. Bu en önemlisi, buna da döneceğim.

Takı güzellik çağrıştırırdı bana, şimdilerde her biri ayrı bir acıyı, esareti, zalimliği çağrıştırıyor. Halhal, prangaya; bilezik kelepçeye benziyor. Tasma dediğimiz şey, kötü bir yığın işkenceyi filan çağrıştırmıyor mu size de. 3-4 yüzük yan yana takıldığında, bildiğin muştaya benzemiyor mu misal.

Mesela, 20. yüzyılın başlarında başlamış askeri künye uygulaması. İnsan denilen varlığın ilkel olmaması gereken zamanlar. Savaş amacı ne olursa olsun ilkeldir bence. Tuhaf gelebilir bu şimdi ama insanların birbirini öldürerek elde ettikleri zaferler, insanlığın, insanlığımızın yenilgisi değil mi asıl. Akılla, saygıyla, vicdanla ve en önemlisi yetinmeyi bilmekle yoğurulsaydı insanoğlu, savaş yüzü görmüyor olurduk. Neyse, bu mevzudan çıkalım derhal.

Askeri künyenin aslında ne manaya geldiğini bilmiyormuşum ben. Arkadaşımınkini alıp takmıştım yıllar önce modaydı sanırım, her yerde satılıyordu. Ben bunun üzerine de hiç düşünmemiştim, son paragrafta yazdıklarım kulaklarıma misafir olana kadar. Ne kadar hüzünlü ve acıklı bu künye denen şey. Bildiğin, ölünün üzerinden fikir icat etmişler. Elbette gerçeği var ki gereği de olmuş. Ama işte acıklı, insanın alıp da süs objesi olarak kullanabileceği bir şey değil. Anlamlandırmanın vakti saati yok, gerçekten anlamanın sonu yok.

Böyle işte, sanırım hafiften sıyırdım. Bileklerine isimlerinin yazdığı birer bileklik takmak zorunda kalan kız ve oğlan kardeşlerin, olası ölülerini diğerlerinden ayırt etmek adına, anne-babaları tarafından buna zorunlu kılındıklarını öğrenince, böyle üşüştüler bana serbest çağrışım şeklinde. Onların bilekleri de inceciktir şimdi değil mi. Yok kesiyorum, merak etmeyin, herkes kendi kendine ağlayabiliyordur zaten. İşte böyle oldu yani diyeceğim. Böyle oluyor. Keşke olmasa. Potansiyel cesetlerin aksesuarı olmasa künyeler, sadece yeni doğan bebekler karışmasın diye onlara takılsa. Keşke böyle olsa.

Gerisi incik-boncuk.

YORUMLAR

10 Aralık 2023, 06.24
Hayat ;
Acı tatlı .
İncik boncuk 
Seni okumayı özlemişim.
Eline sağlık Cezbe.....
11 Aralık 2023, 03.32
Bir ara rumuzumu PotansiyelCeset yapmıştım. O kadar çok saçma ölümlere şahit oldum ki buda olurmu? böyle de ölünürmü? diye sorguladım hayatı. Hiç unutmadığım bi söz de 
"Anne küçük çocukları küçük kurşunla öldürler dimi" Ne kadar zaman geçti bir nesil bile değil tekrar tekrar aynı şeyler yaşanıyor. Filler dans ederken çimenler eziliyor dövüştüklerinde ise karıncalar ölüyor. Ölümü kabulleniş işte o künyeler. Bir taraf ölünce cennete gideceğiz diyor öbür taraf öldürürsen cennete gideceğini saniyor. Yaşam hakkı her kitapta kutsalken kutsallık amaca bağlı ise kabul görüyor. 
Biz vicdanlarımızı sorgularken bir saat daha hayata kalmak için son güçlerini kullanıyorlar. Hayatan adalet bekliyoruz ama hiç bir zaman adil olmuyoruz. Dünyada dinozorların nesili tükendi ama geriye bu kendini dinozor sanan varlıklar kaldı. Bağırsak feryat etsekte susuyoruz hala malesef.
( Asker künyesi 2 adettir ve birinin asker öldükten sonra alınır diğeride dişlerine sıkıştırılır. Cenaze teşhisi için küçük bir not)..
Kaleminize sağlık  kelimelerin de isyan ettiği  gerçekleri kaleme almışsınızsmile Resmi

11 Aralık 2023, 10.03
Sevindim seni gördüğüme Isientus. Senin tarafından özlenmiş olmak güzel, teşekkür ederim. Hep ben yokken yazmışsın yalnız. Geriye doğru okumaya başladım. Son yazın cidden şahane, hiç eğleneceğim yoktu, çok eğlendim okuyunca ama. Konuya gelince: Acının ayarı kaçtı, terazinin kefesi uçtu, insanlık yandı bitti kül oldu, incik-boncukla idare işte smile Resmi 
 

“Çocuklar için küçük mermiler…” çok fenaymış. İşte bunlar yapışıp kalıyor insanın aklına, artık bunlarla yaşamak zorunda kalıyorsun. Evirip çevirip bir şekle sokup olurunu bulamıyorsun. Saf gerçek oldukları için insanı etkilemek yönünde hiçbir edebi söyleme gerek duymuyor bu yazılanlar, öylece içine işliyorlar. Bilemiyorum ki Kalp ne yapmalı, kime sövmeli, kimi dövmeli. Fillere beddua mı edelim veya ediyoruz da ne oluyor. Tek bir yumruk dünyanın istediği yerini seçip çöküyor üstüne. Güç kimdeyse o yönetiyor, figüran bile olamıyor diğer ülkeler bu filmde, dökülen kanın kendilerininki olmadığına şükrediyorlar, ileride kendi başlarına gelmemesi için de zalimleri haklı çıkaran ikiyüzlü mazeretler üretiyorlar. Bazı malum ülkeler kendiliğinden yok olup gitseler ne iyi olurdu. Ama gitmeyecekler, biliyoruz.
 Dünyada en fazla zulme uğramış bir milletin bu kadar zalim olması da akıllara zarar. Empati yapacaklarına, zalimin zalimi oluyorlar. Sanırım uğradıkları yoğun ve rutin şiddet önce bir kanıksama sonrasında da fiilin normalleşmesi şeklinde tezahür ediyor. Neler izliyoruz; insanları soymuş yere oturtmuşlar, onlarca insan. Bu görüntüyü uygar medeniyetimizin hangi bir yerine sığdıracağız biz, tünellere su basarak insanları öldüreceklermiş ya hani, buna insanoğlu olarak nasıl seyirci kalabileceğiz. Olması şart değil, olabilme ihtimalini bile, bunun telaffuz edilebilmesini bile hangi insani sıfatımızla kabullenebiliyoruz. Cidden inanılmaz. Söz biter. Teşekkür ederim katkınız ve yorumunuz için Kalp smile Resmi

14 Aralık 2023, 16.27
“İncik-boncuk”taki “incik” nereden geliyor acaba? Hayvan ve insan bedenindeki kimi organların, bölgelerin isimleri halk ağzında sıklıkla kullanılır, mesela “aşık atmak”taki “aşık” bir kemiğin adı. Erkek jargonunda güzel kadını betimlemek için “ilik gibi” ifadesi kullanılır v.s Yani burada “incik”, özellikle hayvanların ayak bölümündeki kısıma verilmiş kemiğin adı olabilir mi? İkilemenin diğer ucundaki “boncuk”tan dolayı sanmıyorum. O zaman başka bir dönüşümden ortaya çıkmış olmalı. Acaba öncesinde “inci-boncuk” muydu? Esasında saraylarda “haremlik” diye bir bölüm yok. “Harem” var bir de “selamlık”. Ama halk ağzında ikileme yapmak için fonetik olarak ilk bölüm, ikincisine benzetilir. Harem-selamlık, haremlik-selamlık olmuş. Acaba sondaki boncuk’un “cuk”undan dolayı inci de incik olmuş mudur? Örneklerini de göz önüne aldığımızda gayet mantıklı duruyor ama hiçbir kesinlik yok. Bir başka ihtimal de özellikle Anadolu’da güzel, sevimli, parlak, göz alıcı “minik” şeyler için “cici”den türediğini düşündüğüm “cincik” kullanılır. “Cincik-boncuk”tan evrim geçirip incik-boncuk olması da muhtemel. 


Bu tarz benzeşimler, dönüşümler her dilde vardır. Mesela Farsçada “taarof” diye bir kelime var. İran’da yüzyıllardır süren bir geleneğin adı. İran’da bir restorana gidip karnını doyuruyorsun ve hesap istiyorsun. Senden ücret talep etmiyorlar. En az üç defa ısrar etmek zorundasın. Hemen hemen hayatın her alanında geçerli bir durum. Taksiye biniyorsun ücret istenmiyor. Tabii “madem istemiyorsun ben de ödemem” demek yok. Üç defa ısrar edeceksin, o zaman kabul ediliyor. Bir anlamda “sahte misafirperverlik” gibi görünüyor ama sonuçta bu durum kimseyi rahatsız ediyor mu, hayır. Nihayetinde bir kültürün yansıması ve uzantısı. “Taarof” aslında Arapçadaki “taarüf”ten gelme. Kelimelerin ses benzerliği dedik ya, taarrüfe benzer bir kelime var “taharrüş”. Bu da özellikle Ortadoğu, Afganistan, Pakistan gibi ülkelerde gelenek haline dönüşmüş bir uygulamanın adı. Yabancı yani “kafir” olarak düşündükleri kadını herkesin ortasında taciz etmek, belki sonrasında tecavüz edip öldürmek. Belki hatırlarsın Mısır’daki Tahrir Meydanı’nda bir kadın gazeteciyi bu şekilde tecavüz edip öldürmüşlerdi. Tıpkı Hamas’ın İsrailli diye muhtemelen tecavüz edip sonra öldürdükleri ve çıplak bedenini sokaklarda teşhir ettikleri, izleyenlerin de tekbir getirdiği kadın gibi. İlk başlarda kadının İsrail askeri olduğu iddia edildi, tepki almamak adına ama sonradan kadının dövmelerinden tanınmış olacak ki meğer Hamas’ın insanları öldürdüğü, esir aldığı o parti alanına katılmak için gelmiş bir Alman vatandaşıymış. Taarof/taarrüf de bir kültür/gelenek, Taharrüş de. 


Burada İsrail’i savunacak değilim ama Filistin’i de desteklemiyorum. Esasında ikisi arasında yaşanılan herhangi bir tatsızlık beni alakadar etmiyor. Her iki taraf da yıllardan beri eşit ölçüde insanlıktan nasibini almamış şekilde davranıyor. Ama şunu biliyorum: israil durduk yere hiçbir aksiyonda bulunmuyor. Tek bir israil vatandaşının kaybı bile onlar için çok önemli. Hemen aksiyon alıyorlar. Hatırlarsın belki esir bir İsrail askeri için esir değişimi yapıp 1000 Filistinliyi serbest bırakmışlardı. Her ülke bizim gibi değil. Bak, Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu bir kuryeyi öldürdü, elini kolunu sallaya sallaya ülkeden ayrıldı. Adalet bakanına soruyorlar konuyu: “gündemimiz Filistin” diye akla mantığa sığmayacak cevap verebiliyor. Ne kadar doğru bilmiyorum, vefat eden kuryenin eşine polisler: “eşin intihar etti” demiş. Olayın görüntüleri İBB’nin kameraları ile ortaya çıktı. İnsan düşünüyor, acaba İBB başkanı CHP’den değil de Akp’den olsaydı o görüntülere ulaşılır mıydı? Sadece bu olay bile belediye seçimlerinin sanıldığı gibi sıradan seçimler olmadığına delalettir. Her neyse, İsrail’deki parti alanını basacak, insanları öldüreceksin israil de buna ses çıkarmayacak öyle mi? Ne olsun isteniyordu acaba? Diplomatik olarak “kınama” mı yayınlayacaklardı? “Bir daha olmasın, çok ayıp” mı diyeceklerdi? Mermi yerine su tabancası ile su mu sıkacaklardı? Tarihimizde Kubilay olayı diye de bilinen bir Menemen vakası yaşandı Atatürk döneminde. Cumhuriyet rejimine karşı olanlar devletin askeri Kubilay’ı öldürünce Atatürk’ün verdiği emir şudur: “Menemen’i haritadan silin”. Güçlü devletler, idareciler ülkenin gerçek anlamda bekası için radikal aksiyonlar alırlar ve vatandaşını korumak için ne gerekiyorsa yaparlar. Aynı örneği bir Türk askerinin bir İngiliz’i vurması, İngiltere’nin o askerin idam edilmesi gerektiğini bildirmesi, Atatürk’ün olayı inceledikten ve Türk askerinin haklı olduktan sonra “gerekirse İngiltere ile savaşırız” demesinde de görürüz. Ama toprak satın alarak ama dalavere ile 1948 yılında orada bir İsrail devleti kuruldu. Çevresindeki Arap devletleri birleşip savaş açtılar, hepsini yendi. Sürekli saldırgan eylemlerde bulunuyorlar, bunlara da cevabını veriyor. Evet hastane bombalamak, çocukların ölümüne sebep olmak insani bir tutum değil, bunu kimse savunamaz ama başta Hamas militanları olmak üzere Arapların böyle arkadan vurup masumların arkasına sığınma taktiği tarih boyunca uygulanmış bir gerçeklik. Hakem olayı diye bir şey yaşandı, Hazret-i Ali ile Muaviye arasında. Savaşıyor bu iki grup, Ali’nin ordusu galip gelecekken Muaviye’nin ordusundaki bir “akıllı” şunu diyor: “mızrakların ucuna Kur’an ayetlerini asalım, Ali’nin ordusu Kur’ana saldırmaz” ve gerçekten bu uygulanıyor, mağlup olacakken bir anlamda berabere bitiyor savaş ve bir hakem heyeti oluşturuluyor. Hamas militanları da eylemlerini yapıyor sonra çocukların, kadınların arkasına sığınıyor. “Nasıl olsa masumlara dokunmazlar” diye, İsrail de çoluk çocuk dinlemiyor. 


Ben Türkiye’de neden Filistin goygoyculuğu yapıldığını anlayamıyorum. Resmî bayrağı bile Osmanlı’ya isyanı temsil etmek için oluşturulmuş bir devletten bahsediyoruz. KKTC’yi tanımayan, Ermeni soykırımına destek veren bir ülke. Mesele Müslümanlık mı? E o zaman bak Yemen’de, Suudi Arabistan katliamın ağa babasını yapıyor. Birleşmiş Milletler raporlarına göre onbinlerce çocuk ölmüş, sakat kalmış. Ben daha bir gün olsun Yemen’i destekleyen, Suudi Arabistan’a lanet eden eylem görmedim. Müslüman Müslümanın çocuğunu öldürürse sorun yok, Yahudi öldürünce mi “kahrolsun”lar, Starbucksları basıp halkı taciz etmeler? 


Dünyada iki beter toplum var: yahudiler ve Araplar. Öyle olmasa zaten inandığım Allah biteviye bunlara peygamber göndermezdi. İnsan biraz akleder: niye bir kavme peygamber gönderiliyor? Salaklar, kendilerine peygamber geldiği için seçilmiş zannediyorlar bir de. Bizim sözde din alimleri de Arapların seçkin millet olduğunu söylüyor, peygamber Arap olduğu için. Oysa ki insan utanmalı bu durum için. Mesela kız çocuklarını diri diri toprağa gömdüğünüz için peygamber gelmiş olabilir mi? Aynısı Yahudi topluluğu için de geçerli. Haliyle iki rezil toplumun birbiriyle savaşması tabii ki beni birinci derecede ilgilendirmeyecek. 
15 Aralık 2023, 01.28
Evet, ben de yazarken paralel düşüncelerden geçtim Biradam. Büyük ihtimal fonetik olarak dönüştürülmüş incidir bu, dedim. Bence en güzel söylemi “inci boncuk” ama anlam olarak değişiyor sanki böyle deyince. “İncik-boncuk” dersek biraz sıradanlaşıp önemsizleşiyor, yazıya bu uygun düştü. Bir de incinin, doğal taş grubundan, boncuk formunda dünyada bulunan tek doğal taş olabileceği geldi şimdi aklıma. Bilmiyorum başka var mı. Neyse işte inci boncuk en güzeli, yazıya yakışanı incik-boncuk diyelim.

 
Taarof, taarüf… hmm üçleme bu, Allah’ın hakkı 3’tür derler, bunla mı alakalı acaba? Yalnız bu kelimeleri dönüp dolaşıp ‘kafir’e bağlamanı, elin garip Pakistanlılarını taciz-tecavüz-katl üçlemesiyle itham etmeni -ki vallahi öyle bir şey yapmıyorlar, en tehlikeli bölgelerine bile gittim, sadece farklı bulup bakıyorlar- yazının gidişatını istediğin yere getirme becerine ve kalem gücüne bağlıyorum, azcık kınıyorum o yüzden .p

Vahşetin derecesi yükseldikçe, hafızaya kazınıyor elbette, hatırlanmaması mümkün değil. Derin konulara şöyle gireyim: Masum sivillere yönelik her şiddet eylemi terördür, ister bir örgüt tarafından ister devlet eliyle yapılsın. Kim ne diyorsa desin, nasıl adlandırırsa adlandırsın, benim için bu böyle. Caniliğe taraf olmak söz konusu bile olamaz.

Sen şimdi Filce konuşuyorsun. Eleştirmiyorum ama yaptığın o. Zaten onlar böyle, ötekiler şöyle vs… Senin bu yazdıklarından, Gazze’deki veya Telaviv’deki çocuğun haberi var mı Hakan. Merhamet bize nasıl davranıldığıyla şekillenemez ki. İşte bu yüzden oluyor ne oluyorsa. Bizden taraf değilse geberip gitsin! Misal; ölen bebeklerin ölmesi değil mesele, saçlarının sarı mı siyah mı olduğu. 2.Dünya Savaşı gibi di mi. Nazilerin sarışın mavi gözlü bebekleri Almanlaştırmak üzere ayırması gibi filan… Naziler dedim de; iki rezil ulustan söz ettin, bir üçüncüsünü, dördüncüsünü bulamadın mı. Yahudilerin katledilmesi de sanırım başka bir ulusu söylediğin sıfata layık kılabilir. Veya kana susamış deliler ordusuna katılan Japonya’nın, atom bombasıyla ödüllendirilmesi(!) başka bir ulusu da söylediğin mertebeye eriştirebilir. Esasında ‘ulus’ kelimesini yanlış kullanıyorum. Halklar birbirlerine düşman değiller. Savaşta bile insanlık denen çiçek açabiliyor bir insanın aracılığıyla. Asıl katil filler, hükümranlıkları ve kurdukları düzen.

İsrail ona dokunulmadan bir şey yapmıyor, yazmışsın. Sence o kadar küçük bir toprak parçasına insanları tıkmak, ablukaya almak, elektrik-su gibi ihtiyaçlarını kısıtlı olarak vermek, dışarıyla bağlantılarını koparmak yeterli bir sebep olmuyor mu. Topraklarını gasp etmek, kendi ülkelerinde yabancı yapmak vs. eskiden söz etmiyorum bile. Sadece Gazze’de olan bile yeterli değil mi. Bu yapılanların sonucu olmayacak mıydı yani. Rüzgar eken, fırtına biçer. Biz kendi ülkemizde görmedik mi sonuçlarını. Neyse çok dallandırmayayayım şimdi. O söylediğine katılmıyorum sonuç olarak. Beni ilgilendirmiyor, diyemiyorum. İnsanları soyup çıplak halde çukura doldurmalarını ve üzerlerine projektör tutmalarını, organ mafyasının insanların organlarını yağmalamalarını, tünellerde insanları boğarak öldürmelerini hiçbir mağduriyetle izah edemiyorum. Beni ilgilendiriyor bunlar.

Popülist politikalardan gına geldi, biliyorum, tek desteklediğim konudur belki ama goygoycular taifesinde onlardan tarafım. Bu millet güzel bir millettir yine de. Uyaroğlu olmak için değil, merhamet duygusunun yüksek seviyesinden de zalimin karşısında olur. Ağır yargılama yani demem. Biraz kısa yoldan yazdım, sen anlarsın alt yazı gerekmez .p Bu arada, peygamberlerle ilgili söylediklerin ne kadar doğru, hiç bu açıdan düşünmemiştim.

 Evet adamım, çok sevindim seni gördüğüme, yazdıklarını okuduğuma. Aynı fikirde olmamız icap etmez her zaman, varlığın yeter, teşekkür ederim. smile Resmi

15 Aralık 2023, 03.40
Hayır güzelce bağlamıştım ama tekrar okuyunca çok önemli yerleri atladığımı gördüm. İlla dellendiriceksin beni di mi! Sen kimi kimle, hangi olayı hangi olayla kıyaslıyorsun Biradam. El insaf el vicdan. Her zaman hayran(!) olduğum müthüüüş bir kıyas örneği yine senden, adaletin terazisine tecavüz etmişsin. Elbette “önder”ler, koşullar gerektirirse, normal şartlarda kıyım diye niteleyebileceğimiz fiilleri işleyebilirler. Fakat sen, kurtuluş savaşı, özgürlük mücadelesi veren, işgale direnen, yepyeni bir cumhuriyet kurmak isteyen bir önderle; işgal ettiği topraklarla yetinmeyip dahasını isteyen -ve daha neler neler isteyen- bu uğurda her türlü zalimliği yapan bir lideri mi kıyaslıyorsun. Üstelik iki gün sonra, tüm bu rezilliğin günah keçisi ilan edilip tarihin kanlı sayfalarında yerini alacak biriyle kıyaslıyorsun Atatürk’ü. Aksiyon alıyormuş, pehh! Elbette bir ülke insanını savunacak, öldürülmelerine müsaade etmeyecek, ne gerekiyorsa yapacak. Ama gereken bu mudur! Nazilerin kendilerine yaptıkları zalimliği bir iyice sindirip üzerini de katmerleyerek sivilleri hem öldürüyor, hem de aşağılıyorlar. Hitler nasıl yahudileri insan yerine koymuyor, koymamak ne kelime bildiğin insan saymıyorduysa, şimdi de bunların filleri aynı şeyi başka bir insan topluluğuna yapıyor. Bu mudur devletin milletini korurken alacağı aksiyon. Yalnızca İsrail mücadele etmiyor terör örgütleriyle, biz de biliyoruz, ne oluyor, nasıl oluyor. Lütfen yani! 
15 Aralık 2023, 17.03
Selam... Hayatımda hiç takı kullanmadım, takı işi çok gereksiz gelmiştir bana. İster askerde olsun ister bebekte, insanları ayrıştıran her türlü künye, bileklik vb nesneyi sevmiyorum. Otellerde zoraki taktıkları bilekliklerden nefret ediyorum mesela... Herşey dahil gelen müşteri ile herşey dahil olmayanı ayırt ettiği için;) 
Değinmeden geçemeyeceğim... Bir savaşta önemli olan savaşanların iyi yada kötü olması değil, çocukların, kadınların, mazlumların ölüyor olması. Büyüklerin günahını bebekler ve çocuklar çekmemeli
TuRK...
16 Aralık 2023, 06.42
Esselaam Türk ;) Ben bütün güzel insanlar, güzel atlara binip gittiler sanmıştım. Sevindim seni gördüğüme de smile Resmi Yalnız sen bildiğin fesatmışsın; oteldeki ‘herşey dahil’cilerin lokmasında gözün varmış. Hasetin de bu kadarı yani .pp O konuda bir ayrıştırma olabilir, haklısın ama asker künyesi ve sivil insanların savaşta bu yola başvurması berbat bir şey. Ayrıştırmak değil ayırt edebilmek adına yapılıyor çünkü. Gerekli, ölüm olmasa bile kan grupları yazılırmış asker künyelerinde ki önemli bu da. Biz büyük savaşlar görmedik tabii, Allah da göstermesin, o yüzden ben kendi adıma kavrayamamıştım önemini. İyi savaş yok ki. Haklı savaş var, savaşmayı bilenler ve bilmeyenler var. Dünyada anlamsız savaşlarda ölen nice askere de yazık bütün o yazdıklarının yanında. 


31 Aralık 2023, 21.02
Ve cezbe seni yeniden görmek güzel.. merak etmiştim uzun uzun zamanlar, iyisin iyi :) 
01 Ocak 2024, 17.38
Yeniden görmenin güzel bulunması da güzel Ege. Seni görmek de güzel cidden uzuuuun zamandan sonra. Ama üşütme lütfen! :) .p
03 Ocak 2024, 12.16
Ziyech; teşekkürler yorum için. Biradam’ın yorumuyla ilgili yazdıklarınıza birkaç kelam edilebilir ama kendisi cevap vermek isterse versin, ben susayım.
04 Ocak 2024, 14.49
Aynen aynen. Filce çok prim yaptı, çok konuşanı var Matizciim. Şimdi yorumcu diğer bir yorumcuyu eleştirince ben ne yazsam bilemiyorum tabii, bana dokunan bölümlerini bir geçeyim.Müslümanların müslümanlara ettiğini kimse etmemiş bu malumumuz. Bu yüzden dindaşlık üzerinden tarafgirlik ağır saçmalık elbette. Hatta bi nevi körlük hali. Tarih üzerinden -biz ona ne yaptık, onlar bize ne yaptı gibi- tarafgirlik de acımasızlık olmuyor mu peki? Tabii ben kendi yazdıklarımla ilgili konuşuyorum. Mesele kimin bize zamanında ne yaptığı, o zamanlar hangisinin haklı hangisinin haksız olduğu, hangi dine mensup oldukları değil ki. İşin insani boyutu berbat. İşte bu insani boyutta taraf olunmalı elbette kendimize ‘insan’ diyorsak. Şimdi tüm tarihi önümüze dökelim de muhasebe mi yapalım, hangisine tepki verdik, neye vermedik vs. diye. Günümüzde Rusya da savaşıyor, neden onu konuşmuyoruz mesela? Her şey gözümüzün önünde oluyor, haliyle vahşete, acımasız olana odaklanıyoruz. En azından benim derdim bu.

Dünya gül bahçesi değil, bin türlü yüzünün içinde aydınlık olan yanını ara ki bulasın. “Her şey güzel olacak” deyince güzel olacağı da yok tamam, hepimiz biliyoruz. Fakat insanın içindeki merhamet duygusuna, başkaca bir şeyi dahil edemezsiniz. “Koşullu merhamet” diye bir şey yok. Ben, bana silah çekenin çocuğuna da zarar vermek istemem, daha nasıl net örnek vereyim bilemedim. İsrail’in gelecek nesillerine ne olacak mesela sizce? Aynı tas aynı hamam, sürekli tehdit altında yaşamak zorunda kalacaklar yine. Onlara da üzülüyorum ben kendi adıma. Ama işte ekilen biçiliyor. Bu nefreti nesiller boyu beslemek kimin işine geliyor asıl, asıl kimin çıkarı var bu bitmeyen savaşlarda, kimler kendi çıkarları doğrultusunda savaş seviciliği yapıyor, bunu da biliyoruz di mi sayın tarihseverler .p Biz burda konuşaduralım, çocuklar hala ölüyor a canımlar! Al çiçek ye Marvel smile Resmi

06 Ocak 2024, 21.03
O çocukları öldürenler de çocuktu bir zamanlar. Demek ki çocuk olmak masumiyet değil daha o yaşta intikam duygusu ile yaşıyorlar. Şimdi ölümü gören masum çocuklar eli silah tutunca bir festivali basıp sırf kendilerinden değil diye katledecekler. Bunu yaparak onbinlerce kendi ırkından masum çocukların ölümüne sebep olacaklarını bile bile. Yorum yaparken bir yaratılan değil de hep kendimize yontarak yorum yapıyoruz ne yazık ki. Savaşın tüm tarafları masum değildir. Savaşanlar, bizim gibi seyredip ahkam kesenler hepimiz suçluyuz. 
08 Ocak 2024, 11.32
Hmmm evet… a5lan1 yorumunuzu tam manasıyla anlayamamakla beraber, şunu belirteyim. Çocuklar elbette ki masumdur. Düşman olmak için olmak için bilinç gerekir çünkü. Hristiyanlar da vaftiz filan temizliyorlar bebeleri neyse ki :) Hayatın ve diğer insanların kirletmediği en ufak şey yok zaten. Ayrıca ben suçlu değilim :)

Ziyech dünya görüşlerimiz farklı, bitiremeyeceğimiz bir tartışma bu. Bu yüzden çok da yazmaya gerek yok. Söz ettiğiniz mezhep savaşlarının üzerinden 400 yıl geçmiş. O zamandan bu zamana insan denen varlığın bir miktar tekamül etmesi söz konusu olmalıydı geçmişten ders alarak. Müslümanlar tam gaz devam ediyorlar bu savaşlara. Elbette nerede farklılık var, orada kaos çıkması muhtemel. Eh bunu da kullanmak isteyenler oldukça dünyada, yapacak tek şey akıllı olmaktır. Ben böyle bir akıl gördüğümü söyleyemem açıkçası Müslüman topluluklarda.

Dinler geldiklerinden beri dünyada savaşlar bitmemiş. Ha derseniz ki; dinler olmasaydı daha büyük ölümler, ahlaki çöküşler yaşanırdı, onu da kabul ederim. Fakat bu dinlerin sebep olduğu insan ölümleri gerçeğini değiştirmez. İnsanların eksik yaradılışlarından ötürü dünyanın b.k olduğunu her defasında belirtiyorum zaten, benim konudaki görüşüm budur. Olaylara bakarken, değerlendirip yargılarken, mensup olduğumuz din veya ideolojiden kendimizi soyutlayarak mantık yürütmezsek, doğruyu bulmamız imkansızlaşır bence. Adil de olamayız üstelik. “Kimin tenceresinin dibi kara” gibi bir sidik yarışının hiç faydası yok, berrak görmek gerek.

10 Ocak 2024, 06.47
Ben genelde tek yorumla meramımı, düşüncelerimi ifade etmeye gayret ettiğim için ikinci yoruma çok fazla ihtiyaç duymam. Fakat hem cafo'ya bir merhaba diyeyim hem de Ziyech'in biraz bana dair itham biraz da genel anlamda yazdıklarına cevap vereyim istedim.


Merhaba cafo; nasılsın, iyisindir umarım [bu kadar yeter, işim var :)]


Ziyech, öyle iki yorum yazmış ki şunları okuyan birisi senin halis Müslüman, bizim de kafir, münafık falan olduğumuzu zanneder. Hayata sadece "din" penceresinden bakan bütün insanların da sorunu bu zaten, bir tek kendilerinin inançlı olduğunu düşünmesi. Bu bakışla yaşandığında da her eylem, her söylenen söz din orijininde değerlendiriliyor, hem de hiç alakası yokken. Adam İstanbul Esenyurt'ta belediye başkanlığı seçimine giriyor ve şunları söylüyor: "Esenyurt'u kaybedersek Kudüs'ü, Mekke'yi ve İslam'ı kaybederiz". Mesela "Bu kadar şatafatlı, varak-yoğun evler, debdebeli yaşantılar, saraylar v.s israftır, kul hakkıdır" diyorsun, "Müslümanların bir şeylere sahip olması zorunuza gidiyor değil mi, zaten sizin derdiniz islamla" gibi anlamsız bir cevap geliyor. "İsrail-Filistin arasındaki yaşananlar beni birinci dereceden ilgilendirmez" diyorum, nedenlerini de belirtiyorum, adam yazdıklarımı subliminal mesaj olarak değerlendiriyor. Yazdıklarımla nasıl bir gizli mesaj veriyorum: "İslam berbat, İsrail'i destekleyin" mi?
Bak Ziyech Efendi, belli ki tarih hele ki islam tarihi konusunda zayıfsın. Tabii bu birincil olarak devletin suçu: okullarda düşünsel, eleştirisel tarih öğretmedikleri için. İkincisi de kendi suçun, özellikle bir tarihi metni okurken "neden", "nasıl", "acaba" diye sorular sormadığın için. Öncelikle şu yanlışları düzeltelim: Haccac ile Şah İsmail aynı dönemde yaşadı demişsin, aralarında neredeyse 800 sene fark var. Şah İsmail için Türklerin Müslümanlığa geçişini geciktirdi demişsin ama adam zaten özbeöz Türk. Tabii bizim bir tarafımız Osmanlı ve Yavuz Sultan Selim ile Şah İsmail arasındaki mücadelede Yavuz'un tarafında olduğumuz için Şah İsmail kötücül odak olarak öğretiliyor. Bizim padişahımız Yavuz, divanını yani şiirlerini Farsça yazıp söylerken Şah İsmail Türkçe yazardı. Hatta başında olduğu Safevilerin resmi dili Acem Türkçesiydi. Bugün başta Yavuz olmak üzere çoğu padişahın şiirlerinin bir mısrası bile halkın zihninde yer almazken Şah İsmail'in "Hatayi" mahlasıyla yazdığı mesela "Muhabbet bağında bir gül açıldı/Bir derdim var bin dermana değişmem" ya da genelde Erkan Oğur'un icrasından aşina olunan "eksiklik kendi özümde" eserleri çoğu kişi tarafından bilinir. Tabii güzel şiirler yazıyor olması ve bunları Türkçe söylemesi onu doğru-düzgün bir adam yapmaz. Nihayetinde Şah İsmail bir Şii'ydi ve dönemdaşları çoğu komutan, lider, padişah, devlet adamı gibi "öteki"ne karşı çok da toleranslı yaklaşmadı. Ama Türklerin İslamiyete geçişi ile Şah İsmail'in hiçbir rabıtası bulunmuyor.


Dünyada hiçbir zaman "din savaşları" olmadı. Bütün savaşların ana nedeni "toprak/ekonomi" yani "güç"tür. Peygamberin katıldığı gazveler dahil 116 sene süren ve mezhep savaşı olduğu iddia edilen Yüzyıl Savaşları, Osmanlının bütün savaşları, İsrail-Filistin savaşı... Bu savaşları "din savaşı" olarak nitelendirmenin nedeni, savaşa katılanların motivasyona ihtiyacı olduğu içindir. Öyle "ila-yi kelimetullah davası" falan işin fiyakasıdır. Bunun bilincinde olanlar da vardı, mesela Yeniçeriler. Çünkü savaşların sonunda yağma hakkı kazanıyorlardı ve ganimet elde ediyorlardı. O yüzden sefere çıkılmadığı dönemlerde kazan kaldırırlardı. Ganimet olayı çok eski bir savaş geleneği. Mesela halife Osman dönemindeki "Yahudilerin çıkardığı fitneler" demişsin [ne hikmetse kötü ya da olumsuz bir durum olunca mutlaka adı fitne oluyor] ben de "ganimet" üzerinden fitne örneği vereyim. Şimdi Enfal Suresi'nde bir sabitlik var, aşağı yukarı şu emrediliyor: "Savaşlardaki ganimetin 1smile Resmi'i Peygamberin tasarrufundadır" Bu ayetin Bedir savaşı'ndan sonra indiği kabul edilir. Demek ki bölüşümde bir sorun, anlaşmazlık ya da bilinemezlik oluştu ki ayetle düzeltilmeye çalışıldı. Her neyse Huneyn Savaşı sonrası büyük bir ganimet elde ediliyor. Peygamber de bu ganimetin büyük bir bölümüü "kalpleri İslamiyete ısınsın" diye yeni Müslüman olan [genelde kendi akrabalarından oluşan] Mekkelilere verince "sahabe" olan Medineliler arasında "Peygamber akrabalarını kayırıyor" diye söylentiler çıkıyor. Peygamberin kulağına da geliyor bu şikayetler ve onlara cevabını düzgün bir dille veriyor [hikaye kısmı biraz uzun]. Şimdi bu "fitne"yi ;Yahudiler mi çıkartıyor, yoksa bu "sahabe"ler sanıldığı gibi nefslerini sönümlendirmiş insanlar değil miydi? Alenen Peygamberi "adam kayırmacılık"la suçlayan güruhu nasıl değerlendireceğiz? Bir başka örnek: nasıl oluyorsa Peygamberin amcasının oğlu, elinde büyüttüğü aynı zamanda da damadı olan Ali ile ilk erkek Müslüman, Peygamberin en yakın arkadaşı Ebubekir'in kızı ve aynı zamanda Peygamberin de eşi olan Ayşe savaşa (Cemel Savaşı) tutuşuyor. [Allah Allah, oysa fitneyi sadece Yahudiler çıkarırdı] Binlerce müslüman hatta "Aşere-i mübeşşere" yani yaşarken cennetle müjdelenen on kişiden ikisi Talha ve Zübeyir de bu savaşta ölüyor. Savaşı Ali'nin tarafı kazanınca Ali'nin yanındakiler "ganimet isteriz" diye tutturuyor. Ali de: "Ayşe hanginizin payına düşecek" diye sorup seslerini kesiyor. Ben yakaladığım her kendisine "hoca" diyen, millete hikmet yumurtladığını zanneden insana bu savaşı soruyorum. "Ali mi haklı, Ayşe mi" diye. Daha bir tanesinden cevap alamadım çünkü hangisi için haklı dese, diğerine haksız demiş olacak, gözü yemiyor cevap vermeye, geveleyip duruyor. Neyse çok dağıtmadan sana da sorayım: Yahudilerle yapılan Hayber Savaşı'nda 20 ölü var ama Cemel Vakası'nda yani Müslümanın Müslümanla yaptığı savaşta binlerce Müslüman ölmüş. Biraz düşününce "ne oluyor lan, nasıl olmul ki" demiyor musun? Hemen bir analoji yapalım: İsrail son beş yılda yaklaşık 5.000'i çocuk olmak üzere 30.000 Filistinli öldürmüş, Suudi Arabistan son beş yılda 150.000'i çocuk olmak üzere 350.000 Yemenli Müslüman öldürmüş. Nasıl da o döneme benziyor değil mi? Mesele Müslümanların ölümüyse bir kere olsun çıkıp Suudi Arabistan'a lanet edilsin. "Taraf olmak" diye bir motto belirlemişsin ya, buyur Arabistan-Yemen olayında taraf ol. Ali mi haklı, Ayşe mi, tarafını seç. Bir şeye taraf olmak için seni birinci dereceden etkiliyor olması gerekir. Öyle her şeye taraf olunmaz. Anneni mi daha çok seviyorsun, babanı mı, seç tarafını. Lüzümsuz, hiçbir felsefi derinliği ve arka-planı olmayan sözler. Bunun abisi de "Taraf olmayan bertaraf olur/bitaraf olan bertaraf olur". Sebep? Taraflarını belirlemediğim bir ayrışmanın içinde neden olayım ki?


İkinci Dünya Savaşı sonrası hatta öncesinde de tek düşman İslam demişsin. Dünyayı nasıl okuyor, nasıl değerlendiriyor, nasıl görüyorsunuz acaba. Bir gruba, bir fikre, bir ideolojiye, bir devlete düşman olmak için iki neden vardır: ya bulunduğun alan için tehlike arz ediyordur ya da kıskandığın için husumet besliyorsundur. İkinci ihtimalin mümkün olmadığı çok açık. Dünyaya katma değer olarak hiçbir şey sunmamış bir topluluk neden kıskanılsın? O zaman ilk ihtimale bakacağız: kendin ya da ülken için tehlikeli olma hali. Bu sadece sair dinlerdeki din adamları için geçerli bir durum olabilir. Eğer akın akın İslamiyete bir geçiş varsa kendi otoritelerinin zayıflamasından mütevellit bir düşmanlık olabilir, bunun dışında "zannedilen" düşmanlığın "islam" ile değil "müslüman" olduğunu iddia edenlerle ilgisi var. Yusuf İslam'ın dediğini çoğu İslam'a yeni geçmiş insan şunu söyler: "Müslümanlığı müslümanlardan öğrenseydim müslüman olmazdım". Yani bir düşmanlık ya da nefret varsa islam'a değil. IŞİD gibi kafa kesen, Madımak Oteli'nde tekbir getirip insan yakan, daha akıl baliğ olmadan kız çocuklarının başını örten, kadını sosyal hayatın dışına iten, çağa adapte olamayan, tarikatlerde, cemaatlerde, kur'an kurslarında türlü ahlaksızlığın öznesi olan insanlardan nasıl nefret edilmesin? Allah bile Maun suresinde bazı Müslümanlara neredeyse lanet eder hale gelmiş, hem de "namaz kılanlara". Gerekçesini de "gösteriş için namaz kılıyorlar" diyerek sunmuş. İsrail-Filistin olayına dönersek, bugün Filistin Filistin diye yırtınan çoğu İslamcının [islamı irinli fikirlerine alet eden, ilahi deyişle "gösteriş müslümanı"] geçmişte böyle bir derdi yoktu. O dönemler solcular bağırırdı Filistin diye. Hatta Deniz Gezmiş ve arkadaşları Filistin kamplarında silahlı eğitim almışlardı. Öyle de saçma bir durum var: bu ülkenin sağcısı ve solcusu bir konuda farklı zamanlarda da olsa bir araya gelmişlerse o olay her ne olursa olsun üzerinden çıkar sağlamaya, manipülasyon yapmaya teşne bir meseledir ve kesinlikle yanlıştır. İsrail, kurulduğundan beri Filistin'in de yer aldığı iki devletin varlığını kabul etti. Amaçları Müslüman kanı akıtmak olsa zaten bunu kabul etmezlerdi. Tek amaç toprak kazanmak olsa "Altı Gün Savaşları"nda kazandıkları mesela Sina'yı neden tekrar Mısır'a versinlerdi? Bu kadar müslüman devletin olduğu bir coğrafyada tek başına İsrail'in varlığı o bölgedeki bütün devletleri rahatsız etti. Fırsat buldukça da saldırdılar, bombaladılar. İsrail de başta Amerika olmak üzere Batı'nın desteğiyle güçlendi ve zalimleşti. Yaşanılan durum budur. İsrail, dininin de yapısı gereği "çok"tan yana değildir. Dünyada "tebliğ"i olmayan tek din Yahudiliktir ve onların Yahudi sayısı artsın diye bir gayesi de yoktur. Mesele Filistin'in varlığı değil, İsrail'in varlığının kabul edilmesidir. İsrail pasaportlarının kabul edilmediği ülkelerin çoğu bölgedeki Müslüman devletlerdir. Eğer tamamı İsrail'in varlığını kabul ederse, İsrail için tehdit unsuru olmaktan çıkarsa işte o zaman o topraklara huzur gelir.


Son defa tekrar edeyim: İsrail katil, eli kanlı bir devlettir, Hamas da terörist bir oluşumdur ve bu iki grup arasında yaşanılanlar -her iki taraftaki çocuklar ve kadınların ölümü hariç- beni birinci derecede alakadar etmiyor.

10 Ocak 2024, 09.53
Dünya görüşünün tamamı dinden ibaret birinin “sorgulama” mefhumundan haberdar olması beklenemez Zyech. Her türlü şeyin cevabı dinle verilmişse eğer, siz de papağan gibi kitaptan cevap verecekseniz Allah bu aklı size niye verdi? Öteki tarafta böyle bi soru gelirse hazırlıklı olun da yaya kalmayın .dddd


Esrarengiz cümle nedir bilmiyorum. Gayet temiz, anlaşılır ve net yazdığımı sanıyorum. Fakat yanlış anladığınıza göre birimizden birinde eksik var hakikaten. Ben insanoğlunun eksik yaratılmış varlıklar olduğundan söz ettim, siz ne anladınız bilmem. Yaratıcının gücünü sorgulamadım. Gayet kasten ve taammüden böyle yaratıldığımızı düşünüyorum hatta ;)


Ben, sizin  gibi kimseyi reddetmiyorum, reddetsem de varsınız çünkü, elimden bir şey gelmez. Kutuplaşmanın dibini buldurdular bize tabii; imam konuştu cemaat amin dedi. İnsanların dünya görüşleri ayrı olabilir, fakat gayet güzel tartışıp fikir alışverişinde bulunabilirler ki bu insanı geliştiren bir şeydir, eğer gelişmeye açıksanız. Siz şahsınıza ait kapıları kapatabilirsiniz tabii, nasıl isterseniz. Ama ben de özgür bir insanım kabul edersiniz ki, kuralları çiğnemeden dilediğim blogun altında ve dilediğim gibi konuşabilirim. Kapılar sizin değil yani ;)


Ayrıca Cezbe’nin anlamını bilmeden rumuz yapacak kadar şuursuz değilim. Ben her türlü anlamını gayet iyi biliyorum (sorgulama yetimden ötürü) ama sanırım siz sadece dini anlamını biliyorsunuzdur (sorgulama yetisizliğinden ötürü)


Biradam da beton dökmüş yazının altına, bi de din savaşları yoktur demiş, hmmm ;) Neyse, siz okuyun bence yararı olacaktır. Ayrıca istediğiniz kadar benim yazılarımın altına gelip konuşabilirsiniz Zyech, ilerici ve özgür düşünce yapısına sahip bir insanım ben, takılmam bok-püsüre .ddddd

10 Ocak 2024, 17.42
Büyük düşünür İbo boşa dememiş; "Urfa'da Oxford vardı da biz mi okumadık" diye, bloglara hızlıca bi göz atayım dedim, blogu okumadan hızlıca indim aşağıya, yorumlarda atraksiyon vardır belki dedim ama vallahi okunacak gibi değil, Oxford hasedinden çatlayanlar sayfalarca döktürmüşler smile Resmi

Bi kere BiAdamY'ın iliştiği bloktan hayır mı gelir allasen. Adam ilk paragrafta bilgisiyle herkesi dövüyor, sonra da satırlarca yazıyor da yazıyor. Hatta şöyle düşünüyorum, BiAdamY, Türklerin okumadığını bildiği için ilk paragrafta anlamlı cümleler kurup, gerisi için de, anlamı olmayan cümleler kuruyor ve rastgele tuşlara basıyor. Ve hiç kimse yorumları sonuna kadar okumadığı için şu ana kadar BirAdamY'nın bu yaptığını henüz keşfedemedi (bir kişi hariç) smile Resmi Buna yemin edebilirim ama ispat edemem.

Bence bunu tek keşfeden muhtemelen _cafo olmuş ve aynı taktiği kullanmış. Adamın normalde kendi yazılarına bile tahammülü fazla değilken, bu kadar uzun yorum yazması mümkün değil. Ya yapay zekayı keşfedip ona yazdırdı (ki teknolojiyle arası iyi değil) ya da yılbaşı sonrası kafası hala güzel, o yüzden klavyede harflere rastgele basıp o yorumu gönderdi, aksi düşünülemez.

Bana gelirsek; durumumuz olmadığı için ne blog'u, ne yorumları okuyabildim. Bi babayiğit çıkıp özet geçerse çok makbule geçer. Üşenmezsem, ben de yapay zekaya bi yorum yazdırıcam en az 7.500 vuruşluk smile Resmi

Sonradan ekleme: Cafo'nun son yorumunu okuyunca, yorumumla blog'a turp sıkmışım, epey ciddi meseleler tartışılıyormuş onu fark ettim.
11 Ocak 2024, 12.18
Hah bakın hangi sempatik insan gelmiş. Görünce sevinilen taifeden ;) Hele şu yorumun güzelliğine, anlam ve önemine bakın bir! Yazıyı okumamış, yorumları da oku(ya)mamış ama yine de diyecek sözü var. Gerçi, çekirdekle cetveli kapmış gelmiş daha ne! Yorumcu dediğin böyle olur.
 

Millet torun torbaya karıştı, benim saçlarım beyazladı, nehirler yukarı doğru aktıı aktıı aktı, dünya önce tersine sonra da yukarıdan aşağıya doğru dönmeye başladı. Squid Game’in ikinci sezonu bile geldi ama yıllarr yılı değişmeyen bir tek Gmsnn’nin atraksiyonlu blog altlarında “gözüne de vur” nidaları eşliğinde çekirdek çıtlama merakı kaldı. Bir de artık nasıl bir tembellik, nasıl bir sefahat düşkünlüğü ve nasıl ısrarcı bi istikrarsa, komple özet istiyor her defasında. Pes diyorum. “En Türk” mübarek. Ya Biradam’la Cafo’nun yorumlarını okumakta ne var, tekniklerini bileceksin yeter.

Biradam yorumu okurken, küçük cihazlardan okunacaksa, önce sayfa yan çevrilip büyütülecek, sonra cetvel, yukarıdan aşağıya değil, soldan sağa hizalanacak, her satır okunup bittiğinde cetvel bi alt satıra kaydırılacak. Dileyen yanında zihin açmak için kahve vs. tüketebilir.

Cafo yorumuna sadece cetvel kifayetsiz kalır. Yazdıklarının konu-mantık dizilimi yukarıdan sayfaya boca edilme şeklinde olduğundan pergel de lazım. Pergelle pasta grafik çizilebilir onun için. Merkezden yukarı doğru 1cm aralıklarla doğrular alınır cetvelle, dilim dilim okunabilir.
Bunlar yani… Çok mu zor smile Resmi
 Ziyech nerde?

11 Ocak 2024, 15.08
Okumuş kadın, sefa pz..i demiyor da, "nasıl bir tembellik, nasıl bir sefahat düşkünlüğü ve nasıl ısrarcı bi istikrarsa, komple özet istiyor her defasında" diyor smile Resmi

Bu bloglara biraz bakınınca, 2019'da yazdığım "İşte Geldim Burdayım" başlıklı yazımı ve yorumları da okudum. Arada geriye dönük okuyorum böyle, bilmiyorum siz de yapıyor musunuz, hoşuma gidiyor. Okurken de, alla alla böyle mi yazmışım, alla alla böyle mi yorum yazmışım ya diye kendime şaşırıyorum, çünkü unutuyorum yazdıklarımı. İşte orada "hakaret edecekseniz de kelimeleri dans ettirip hakaret edin" smile Resmi demiştim de gümbürtü kopmuştu. Sen o yazıyı unutmamışsın ki dans ettirip kelimeleri, bi güzel hakaret etmişsin bana smile Resmi

Bu blog'da kavga dövüş var mıydı inan hiç farkında değilim, o yüzden elimde çekirdeğimle gelmemiştim. Ama bu uzun yorumları okuma ile ilgili verdiğin formül, emekli insan formülü. Elde cetvelle takip edeceksek, demek ki yakın gözlüğümüz de olmalı hatta yanımızda bi de yarısı çözülmüş çengel bulmaca. Sen bizi cıvata sandın heralde. Benim amcam Vezirköprü ilçe başkanı turan gaayyaaa, bakaacaaaz.

Ziyech'de Galatasaray'da gösterdiği üstün performans sonrası, Arabistan'a Cristiano Ronaldo'nun takımı "Al Nassr" a transfer oldu smile Resmi
11 Ocak 2024, 16.52
Ben kibar bi insanım, hem öyle sonradan olma değil, kaplama değil, bildiğin kibar ;) lisan-ı münasip denen bir şey var. Durup dururken edepsizliğin manası yok. Durup durmazken olursa, en şahanesinden cevap verilir o ayrı .ppp kibarlığı yine de elden bırakmadan .p Şu hıh’lama emojisi kaçtı yahu 25 değilmiş. Neyse işte. Sen şimdi durduk yerde bu yazıyı adres göstermezsin, gidip bakicam. Hem ayrıca benim amcam da Aşk-ı Memnu’daki Behlül, bakacaaz artık neler yazdın kim bilir!!!! :) Gerçi doğru bi laf etmişsin ama…

Yakın gözlüğü, cetvel, pergel işte ne lazımsa, daha ne yapayım teknik verdik. Emeklilik de gerekebilir bak .dddddd Ama sende bu tembellik varken sana gerekmez, sen zaten hep emeklisin smile Resmi

Transfer yerinde olmuş bak :) Taş yerinde ağırdır ne de olsa .ppp

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın