İncik-Boncuk
01 Aralık 2023, 09.14 A- A+
Severiz takıları, biz kadınlar severiz. Gerçi erkekler de seviyor, tarihlerinde bile var, çok da yakışıyor yakışana.
—Okur İç Sesi: Dünya yanıyor, Cezbe’deki derde bak, mevzuya gel! İncik-boncuk, diyor!!!—
Çek eşofmanı altına -illa ki oversize- sonra boğazlı bir kazak, bir deri mont, kocaman küpeni de tak nereye istersen git mesela. Küpeler güzel, seviyorum. Bu sıralar Power diye bir dizi var onu izliyorum. Tüm siyahi kadınlar kocaman küpeler takıyorlar, şahane oluyor. Özellikle büyük halka küpeler. Sonra yine döneceğim bu konuya.
—Okur İç Sesi: Yetmemiş, bir de yine dönecekmiş!!—
Sonra yazın halhal vazgeçilmez mesela özellikle şahmeran olanlar. Yanık tende otantik takılar, büyük bilezikler, doğal taş kolyeler süper duruyor. Tasmalar, bileklikler, incecik zincirler, nefis inci bileklikler…
—Okur İç Sesi: Kapatayım şu sayfayı, Atasay reklamı girecek galiba!
—
—Yazar Dış Sesi: Püfff bi’ sabret!
—
Siyahi insanlar kölelik zamanında da bu kocaman halka küpelerden mi takarmış acaba bilmiyorum. Sanki bir özdeşlik kalmış aklımda ama emin değilim. Zürafa boyunlu kadınlar var sonra, boyunlarını uzatmak için halkalardan oluşan tasmalar takıyorlar, boyunları uzadıkça bir halka daha ekleniyor tasma kolyeye. Kulaklarına ağır küpeler takıp kulaklarını da uzatıyorlar. Bu kadınların niye bunları yaptıklarına ilişkin hikayeleri var, merak eden okusun, ilginçtir ve kırıktır hatta. Sonra künyeler var künyeler. Bu en önemlisi, buna da döneceğim.
Takı güzellik çağrıştırırdı bana, şimdilerde her biri ayrı bir acıyı, esareti, zalimliği çağrıştırıyor. Halhal, prangaya; bilezik kelepçeye benziyor. Tasma dediğimiz şey, kötü bir yığın işkenceyi filan çağrıştırmıyor mu size de. 3-4 yüzük yan yana takıldığında, bildiğin muştaya benzemiyor mu misal.
Mesela, 20. yüzyılın başlarında başlamış askeri künye uygulaması. İnsan denilen varlığın ilkel olmaması gereken zamanlar. Savaş amacı ne olursa olsun ilkeldir bence. Tuhaf gelebilir bu şimdi ama insanların birbirini öldürerek elde ettikleri zaferler, insanlığın, insanlığımızın yenilgisi değil mi asıl. Akılla, saygıyla, vicdanla ve en önemlisi yetinmeyi bilmekle yoğurulsaydı insanoğlu, savaş yüzü görmüyor olurduk. Neyse, bu mevzudan çıkalım derhal.
Askeri künyenin aslında ne manaya geldiğini bilmiyormuşum ben. Arkadaşımınkini alıp takmıştım yıllar önce modaydı sanırım, her yerde satılıyordu. Ben bunun üzerine de hiç düşünmemiştim, son paragrafta yazdıklarım kulaklarıma misafir olana kadar. Ne kadar hüzünlü ve acıklı bu künye denen şey. Bildiğin, ölünün üzerinden fikir icat etmişler. Elbette gerçeği var ki gereği de olmuş. Ama işte acıklı, insanın alıp da süs objesi olarak kullanabileceği bir şey değil. Anlamlandırmanın vakti saati yok, gerçekten anlamanın sonu yok.
Böyle işte, sanırım hafiften sıyırdım. Bileklerine isimlerinin yazdığı birer bileklik takmak zorunda kalan kız ve oğlan kardeşlerin, olası ölülerini diğerlerinden ayırt etmek adına, anne-babaları tarafından buna zorunlu kılındıklarını öğrenince, böyle üşüştüler bana serbest çağrışım şeklinde. Onların bilekleri de inceciktir şimdi değil mi. Yok kesiyorum, merak etmeyin, herkes kendi kendine ağlayabiliyordur zaten. İşte böyle oldu yani diyeceğim. Böyle oluyor. Keşke olmasa. Potansiyel cesetlerin aksesuarı olmasa künyeler, sadece yeni doğan bebekler karışmasın diye onlara takılsa. Keşke böyle olsa.
Gerisi incik-boncuk.
YORUMLAR