gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Metamorfoz - Nüve

16 Mart 2025, 11.34
A- A+

Nüve

Sıradan bir hayatın içindeki silik varlığını kabullenmişti. Sabahları, yüzüne en azından uykusuzluğunu örtecek kadar makyaj yapıp, işe yetişme telaşıyla evden çıkardı. Aynadaki yansımasına pek de uzun bakmazdı; sonuçta değişen bir şey yoktu. İş yerinde, fazla dikkat çekmeyen, ama eksikliği de hissedilmeyen biri olmaya alışmıştı. Öğle molalarında, köşe başındaki kafede tek başına oturur, telefon ekranına bakarak zaman öldürürdü. 

Giydikleri, sadece işlevseldi; süslenmek, dikkat çekmek gibi amaçlar gütmezdi. Konuşmaları da öyleydi; kimseyi rahatsız etmeyen, kimsenin zihninde yer etmeyen cümleler. Kalabalık içinde varlığını unutturmanın ince sanatını içgüdüsel olarak öğrenmişti. İnsanlarla gereğinden fazla yakınlaşmaktan kaçınır, özel hayatının gri duvarlarını kimsenin aşmasına izin vermezdi. Nehir’in çocukluk yıllarından beri süregelen, alışkanlığa dönüşmüş bir yalnızlık hissi, onun en sadık yoldaşıydı.

Yine de içten içe, hayatın ona bir şeyler borçlu olduğunu düşünmeden edemezdi. Dışarıdan dingin görünen varoluşunun altında, bastırılmış öfkeler, gizli hırslar, görülme ve fark edilme arzusuyla dolup taşan bir benlik saklıydı. Yine de, bu duyguları nereye yönlendireceğini bilmezdi. İçindeki boşluk, küçük tatminlerle dolmayan, aksine her gün biraz daha büyüyen dipsiz bir kuyuydu.

Onu ilk gördüğünde, içindeki o derin boşluğun dolabileceğini hissetmişti. Adını bilmediği, sadece ortak bir sosyal çevrede zaman zaman karşılaştığı bir adamdı. Mert… Gözlerinde dingin ama güçlü bir ifade vardı. Yüzünde taşıdığı kendine güven, onun zayıf yönlerini daha da belirginleştiriyordu. Onun varlığı, kendisinin silikliğini suratına çarpan bir ayna gibiydi. Ama belki de, onun yanında daha farklı biri olabilirdi. Belki de bu defa fark edilirdi.

Önceleri, sohbetleri yüzeyseldi. Ne fazla ne eksik… Ama bir gün, o adamın ona gerçekten baktığını düşündü. Kalabalık bir ortamda, başka birçok insanın arasındayken bile gözleri onun üzerinde gibi hissediyordu. O an, bir şeylerin değişmeye başladığını fark etti. Kendisi hakkında farklı düşünmeye başlamıştı; çünkü Mert’in bakışlarında gizli bir hayranlık arıyordu.

Bunu güçlendirmek istedi. Küçük değişikliklerle başladı. Daha dikkat çekici renkler, daha iddialı aksesuarlar… İlk kez aynaya baktığında kendisini sıradan biri olarak görmedi. Artık bir başrol olabilirdi. Girdiği ortamlarda daha dik duruyor, yürürken adımlarını daha bilinçli atıyordu. Gün geçtikçe, kendisini bu yeni kimliğe daha fazla kaptırıyordu.

Ancak gerçeği anlaması uzun sürmedi. Mert, ona gerçekten bakmıyordu. Belki de hiçbir zaman fark etmemişti. Belki de sadece nezaketen bir iki tatlı cümle kurmuştu. Belki de o, tüm bunları kendi kafasında büyütmüştü. O akşam, bir davette, adamın başka biriyle göz göze gelişine şahit olduğunda tüm dünyası sarsıldı.

O an, içinde uyanan duygu aşk acısından çok daha farklıydı: Hırs. Hayal kırıklığı ve kızgınlıkla yoğrulmuş bir hırs.

Davet sonrası dönüş yolunda bir mağaza vitrininde kendine bakarken buldu kendini. Gözlerinin içine ilk kez bu kadar dikkatlice baktı. Yorgun, silik, sıradan… Onun olmayı hayal ettiği hiçbir şeye benzemiyordu. O an, bir şeylerin değişmesi gerektiğini hissetti. Ama neyin ve nasıl değişeceğini tam olarak kestiremiyordu. Gözlerini kaçırdı, ama o an zihnine düşen kıvılcım çoktan yanmaya başlamış, dönüşümünün nüvesi oluşmuştu.

Sonraki günlerde, küçük ama belirgin değişiklikler yaptı. Önce gardırobunu gözden geçirdi. Önceleri gereksiz ve yüzeysel bulduğu şeylere ilgi duymaya başladı. Topuklu ayakkabıların duruşunu fark etti. Parlak kumaşların, keskin renklerin vurguladığı siluetleri inceledi. Aksesuarların bir tamamlayıcı değil, birer güç simgesi olduğunu kavradı. Küçük detayların insanın ruh halini nasıl etkileyebileceğini keşfetmeye başladı. Bu değişim, ona yepyeni bir oyun alanı sunuyordu.

Zamanla, bakışları değişti. Aynaya daha uzun süre bakmaya başladı. Kendini şekillendirmenin, sadece dış görünüşle ilgili olmadığını fark etti. Özgüven taklit edilebilir, hayranlık yaratılabilir, bakışlar yönlendirilebilirdi. İnsanlar bir maske takarak farklı biri olabilirlerdi; yeterince inanırlarsa, o maskenin altındaki kimliğin gerçekte kim olduğunu bile unutabilirlerdi. O da bunu yapmaya karar verdi.

Böylece, sıradanlığın bağlarını gevşetmeye başladı. Küçük detaylarla başlayan değişim, bir çığ gibi büyüyordu. Sıradan olmak, görünmez olmak, bir seçenek değildi artık. Eğer dikkat çekmiyorsa, daha fazla parlamalıydı. Eğer yeterince güçlü değilse, daha da güçlenmeliydi. Onun bu hale gelmesine sebep olan dünya, onu artık eski haliyle göremeyecekti.

...



YORUMLAR

18 Mart 2025, 05.48
Bence başkası için değişmek, değişmeye çalışmak kuklacının kuklası olmaktan öte bir şey değil...
O beğensin diye hayatına yaptığın makyajlar illaki bir yerde kendi özünle çakıştığında asetonun rengi kırmızı olur.Ruhunu kanatmaktan öteye geçmez.
Kendi kozanı yırtmaya çalışmak rutininden güvenli konforlu alanından feragat etmekle başlar. Korkutucudur, cesaret ister. Tırtıldan kelebeğe dönüştüğünü görmenin hazzı geride bıraktığın kozaya değil kanatlarını çırparken mavi gökyüzüne bakmak olmalı değilmi? 
Güzeldi. Emeğine sağlık.

18 Mart 2025, 13.04
Değerli DistuRbed,

Yerinde tespitlerini ve değişim üzerine fikirlerini bu yazı altında belirttiğin için teşekkür ederim.
Söylediklerine katılmamak mümkün değil. 

Bu yazı ve sonrasında karakterimiz, dönüşüm yolunda farklı maceralara yelken açıyor. 

Aslında 12-13 yıl öncesinde karakterimiz Nehir'in dönüşüm yolculuğuna ait karalama çalışmalarına başlamıştım. Bir bakıma bende de "nüvesi" oluşmuştu. Uzun bir aradan sonra bu nüveyi geliştirmek niyetiyle yola çıktım. 

Seri halinde birkaç bölüm hazırlığımı yaptım. Karakterimizin dönüşümünü, evrildiği yönü, sorgulamalarını, ikilemlerini ve -karakterimizin hakkını da yemeyelim- "çetin mücadelesini" alacakaranlık temayla yazıyorum. Alacakaranlık, fantastik, gizem dolu konular ruhumu genç ve dinç tutuyor. Bunu sürdürebilmek adına, yaşıma çok uygun olmasa da  devam etmek istiyorum. Uzun süredir okumasam da gençken Stephen King kitaplarını bir solukta bitirirdim. O yaşlar geri çağırıyor sanırım beni...

Şayet Değerli Gamyun Yöneticilerimiz, gerilim, gizem ve alacakaranlık tema konularında yazdıklarımı birazcık sınırlamaz ve onay verirse peyderpey saygıdeğer okurlarımızla paylaşmaktan mutluluk ve onur duyarım.

Bir sonraki bölümün başlığı: Metamorfoz - Birinci Evre...

Saygılar...

 

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın