gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Metamorfoz - Birinci Evre

20 Mart 2025, 18.02
A- A+
Gün geçtikçe hoşuna giden bu dönüşüm yolunun nihai düzlüklerine varmıştı. Bu düzlükte zihnindeki her adımı titizlikle şekillendirerek hızla ilerliyordu. Önceleri tereddütle baktığı aynalar, artık onun en sadık sırdaşı olmuştu. Yüzündeki her kıvrımı, gözlerindeki parıltıyı, teninin üzerinde duran kumaşları özenle incelerken, içindeki tatmin duygusu giderek büyüyordu. Artık rol yapmıyor, bizzat o rolün ta kendisi oluyordu. Her adımı, kendini yeniden yaratmanın bir başka keskin ve abartılmış parçasıydı ve bu durum davranışlarına da yansıyordu.

Son raddesine erişmiş tüketici çılgınlığıyla alışverişe çıkarak, en seksisini satın aldığı sutyenini, açık yakalı şeffaf bluzundan göstererek ustaca sergiliyordu. Çekici ve kendinden emin adımlarla yürürken, çevresindeki bakışları birer zafer nişanesi gibi topluyordu. Her adımı, bir meydan okuma, kendini ilan edişti. Yalnızca fark edilmekle yetinmiyor, hayranlık uyandırmayı talep ediyordu.

Artık gözlerinin derinliklerinde, yücelttiği kendi varlığının haklı gururu okunuyordu. Arabasından indiğinde, yolda yürüme niyetiyle satın almadığı uzun, sivri topuklu ayakkabısı ile kıvraklıkla sekerek adeta rakkaselere taş çıkartıyordu. Her ortamı gösteri alanıymış gibi algılıyor, izleyicilerin hayranlık dolu bakışları arasında sahneye çıkmış primadonna edasıyla hareket ediyor, her adımının hakkını veriyordu. Tamamlayıcı olarak bir yıllık işçi maaşını elimde gezdiririm diye bağıran bir çanta taşımadan yapamazdı; bu çanta yalnızca bir aksesuar değil, aynı zamanda statüsünün ufak bir simgesiydi. Kimi hayranlıkla, kimi kıskançlıkla bakıyordu, ama hiç kimse onu görmezden gelemiyordu. Geçmişteki belirsizliklerinden, tereddütlerinden, sıradanlığından eser yoktu. Şimdi, dünyayı istediği gibi şekillendiren, kendi güzelliğinin ve gücünün farkında olan biriydi.

Sadece dış görünüşü değil düşünceleri de dönüşüm geçiriyordu. Onun için, hayat net çizgilerle ayrılmış kategorilerden ibaretti ve kendisi en tepedeydi. Bu nedenle, aşağıda kalanlara duyduğu küçümseme, giydiği yüksek topuklardan çok daha keskin ve eziciydi. Kendi haklılığına olan inancının aşırılaşması; delirmiş bir zihnin çırpınışları haline dönüşmüştü. Her şeyi bildiğini sanıyor, her konuda söz hakkı olduğunu düşünüyordu. Dünya, onun etrafında dönmeli; yollar, adımlarına uygun olarak döşenmeliydi. Lakin içten içe tüm bunların suni bir kurgudan ibaret olduğunu bilmenin rahatsız edici fısıltıları zihnine sinsice sokuluyordu. Kendi küçük evreninde mutlak bir hükümdar olarak yaşamayı seçerken, başını aciz ve onursuzca bu suni gerçekliğe bir deve kuşu gibi gömerek, asıl dünyayı görmekten kaçınıyordu.

Çelişkiler yaşamaya alışık ruhunu sıradanlıktan kurtarmak için başkalarının kusurlarından yakınarak gününü geçiriyor ve etrafındakilere manipülatif müdahalelerde bulunuyordu. Kendi eksikliklerini kabullenmemek adına, başkalarının yetersizliklerini bulup büyütmekten tarifsiz bir haz duyuyordu. Kendisine tehdit oluşturan her şeyi alaycı bir tavırla küçümsüyor, eleştirilerden kaçarak haklılığına daha da sıkı sarılıyordu. Çatışma ortamı yaratma maksadıyla sarf ettiği müstehzi sözlerini belirgin bir aşinalıkla dışa vururken, oluşan karmaşadan tarifsiz bir zevk alıyordu. O anlarda gözlerinde beliren pırıltı, onun en büyük eğlencesinin kaosu yönlendirmek olduğunu açıkça ortaya koyuyordu.

Uzun süredir dizginlemeyi bıraktığı narsist duyguları giderek yoğunlaşmış, Nehir’in benliğine tamamen hükmetmeye başlamıştı. İçten içe sürüklendiği kendinden menkul üstünlük hissi, gerçekte çok daha derinlerde yatan bir dönüşümün habercisiydi. Henüz bunu anlayamasa da, farklı bir aşamaya geçme hazırlığındaki dönüşümüyle yeni bir sürece adım atmış, ilerlediği yol yeniden çetrefilli ve engebeli hale gelmişti. Farkına varmadan aynaya her baktığında, gözlerinde bir başkasının gölgesi belirmeye başlamıştı.

Zamanla bu gölge, yalnızca gözlerinde beliren silik bir bakış olmaktan öteye geçip geceleri karanlık odasında ona eşlik eden bir varlığa dönüşmeye başladı. Bazen uyandığında, odasının köşesinde birinin durduğunu sanıyordu. Gözlerini kırpıp tekrar baktığında, her şey yerli yerinde görünüyordu, ama içindeki rahatsızlık duygusu kaybolmuyordu. Yavaş yavaş kendi nefes alış verişini bile farklı bir tonda duymaya başlamıştı. Aynadaki görüntüsü, tanıdık olmasına rağmen, bir anlığına yüzünün hatları değişiyor, sanki başkası onun suretinde beliriyordu. Asıl korkutucu olan, bu değişimden korkmak yerine, buna alışmaya başlamasıydı. Tıpkı yeni bir elbiseyi ilk defa giyerken duyulan tuhaf his gibi, başta rahatsız edici ama zamanla bedene oturan bir dönüşüm…

Belki de en başından beri böyle olması gerekiyordu. Belki de hissettiği şey, olması gereken benliğinin nihayet ortaya çıkışıydı ve benliği bir süredir, evinin kapısının eşiğinden öteye çıkmasına izin vermez olmuş, karanlık artık onun için bir sığınak haline gelmişti.

Genetik kodlarının derinliklerinde gizlenmiş metamorfoz tetiklenmişti. Bu yeni değişim artık sadece zihinsel değil, aynı zamanda fizyolojik bir hale bürünmeye başlamıştı...

YORUMLAR

21 Mart 2025, 20.38
Başkaları için yaptığımız değişimler bize gerçek mutluluk vermez.Mutluymuşuz gibi davranırız,
taki kendimizle baş başa kalana kadar.Kendimiz olmadığımız sürece hangi rolü üstlenirsek 
üstlenelim  gerçek mutluluğu yakalamayız...
Güzel bir yazı olmuş ellerine sağlık.
22 Mart 2025, 13.41
Değerli Malefiz, 

Güzel ve anlamlı yorumun için çok teşekkür ederim...

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın