gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

ÇOCUKLAR AÇ KALMASIN...

30 Mart 2011, 11.53
A- A+

Çocuklar onu bulduğunda, oturma odasındaki sedirin üzerindeydi ve gözleri sabit bir noktaya takılı, kendi kendine mırıldanıyordu.

-Gitti işte, gitti.. Tamamen terk etti bizi.

Korkuyla birbirlerine baktı çocuklar. Okul çantaları ellerinde öylece kalakaldılar odanın kapısında. Sonra ağlamaya başladı küçük kız. Boğuk bir sesle;

 -Anne!.. diye seslendi.


Kadın ağır bir uykudan uyanır gibi silkindi. Yavaşça başını çevirip boş gözlerle bir süre baktı onlara. Sonra sanki hiç bir şey olmamış gibi neşeyle seslendi.

-Ah canlarım siz mi geldiniz? Ne duruyorsunuz orada? Gelin, hava soğuk üşümüşsünüzdür.


Sonra yanmayan sobayı işaret edip başıyla;

 -Hadi oturun çevresine ısının, ben de yemek hazırlayayım size, acıkmışsınızdır.

 Kadın yerinden kalkarken, iki kardeş şaşkın oturdular sobanın yanına.

Bir kaç takırtı geldi mutfaktan ve az sonra döndü kadın elinde kocaman bir tencereyle. Çocuklar umutla baktı tencereye, boştu... Konuşmaya başladı kadın yeniden;

-Ne zamandır istiyordunuz, bakın et yaptım size.

 İki kardeş öylece baktılar birbirlerine, hareketsiz kaldılar. Ne yapacaklarını bilemediler. Bu kez sertçe konuştu kadın;

-Başlayın dedim size, yesenize!..diye bağırdı.

Ağlamaya başladı çocuklar. Korkuyla birleşen açlık ve soğuk iliklerine kadar titretti onları. Oldukları yerde daha bir küçüldüler.

Kadının sesi birden yumuşadı;


-Ah!.. Ekmek yok diye mi yemiyorsunuz? Bilerek getirmedim ekmeği çocuklar.
Etle doyurun karnınızı, ekmekle doyurmayın diye.

Bir kahkaha attı kadın. Ağlamakla gülmek arası, iç acıtan bir kahkaha.
Birbirlerine sokuldu çocuklar. Israrla gözlerini - küçüklüklerinden daha da küçülmüş - çocukların üstüne dikip;

 -Çok sıcak oldu oda, çok yakmışım değil mi sobayı? diyerek cevap bekledi onlardan. Kız korkuyla başını salladı, oğlan sustu..

Gülümsedi anneleri devam etti konuşmaya;

-Bu gün çok para verdi babanız, hem odun da almış gelirken. Bir de söz verdi, artık dövmeyecek bizi. Mutlu oldunuz değil mi?

Ani bir hareketle kalktı ve camı açtı sonuna kadar. Açılan camdan kar taneleri doluşmaya başladı odaya. Ürperdi çocuklar. Yüksek sesle konuşmaya devam etti anneleri. Ama bu kez daha da sert bir tavırla;

 -Üstünüze bir şey giymeden gidiyorsunuz okula. Kalın paltolarınızı giyin yarın, botlarınızı da geçirin ayaklarınıza.
Neden giymeden gidiyorsunuz?
Gören de bir şeyiniz yok sanacak...


Tekrar yumuşadı sesi:

-Siz soğukta titreşerek giderken okula, üzülüyorum canlarım.
İki kardeş birbirlerine bakıp olmayan palto ve botları düşündüler.
Özlemle... Acele hareketlerle camı kapattı kadın. Büyük bir hızla gelip çocukların önünden tencereyi aldı.


-Doydunuz değil mi? Oh!.. Afiyet olsun canlarım benim. Şimdi siz sıcacık odada oturup derslerinizi yapın tamam mı? Ben de pazara gidip yarın için bir şeyler alayım.


Tam odadan çıkarken geri döndü, sevgiyle bakıp yavrularına göz kırptı.


-Unuttum sanmayın ha, muz ve çok sevdiğiniz pastayı da alacağım gelirken, diyerek çıktı odadan.

Soğuk odada saatlerce bekledi iki kardeş.Suskunlardı. Gelmeyecek muzu ve pastayı düşünüyorlardı. Dahası; gelip gelmeyeceğini bilemedikleri annelerini.

Ertesi gün gazeteler, bir kadının soğukta kahkahalar atarken bulunup, hastaneye yatırıldığını yazıyordu. Kadının götürülürken söylediği son sözleri manşet oldu gazetelere...

Büyük puntolarla;
" ÇOCUKLAR AÇ KALMASIN, DOYURUN ONLARI!..."

annemden hikayelere devam..

YORUMLAR


Henüz yorum yapılmamış :( Yazık ama blog sahibi senin yorumunu bekliyor olabilir

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın