gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

FİRDEVS...

01 Nisan 2011, 11.19
A- A+

Yavaşça kalktı oturduğu koltuktan, ağır adımlarla yürüdü. Her geçen gün salondan odasına giden yol, uzuyordu sanki. Saat onbire yaklaşmış, neredeyse kimseler kalmamıştı salonda. Erken yatıyorlardı zaten çoğu yaşlılar. Gülümsedi "yaşlılar" diye söylendi kendi kendine, sanki gençmişcesine. Beş yıldır bu huzurevinde kalıyordu. Önceleri zor gelen evsizlik duygusu, zamanla yerini alışmışlığa bırakmıştı. Sıkıca ensesinde topuz yaptığı beyaz saçları, zarif bedenine giydiği tayyörü içinde hala hoş bir havası vardı. Görene "Cami yıkılmış, mihrap yerinde kalmış" dedirten cinsten bir kadındı Firdevs. Yılların getirdiği alışkanlıklarını burada da bırakmamış, daima derli toplu bir görünüm sergilemişti bu beş yıl içerisinde. Yüzündeki çizgiler geçmişin anılarını yansıtırken, bakışlarındaki parlaklık zekasını ortaya koyardı sanki.

Odasına girip ses çıkartmaktan korkarcasına dikkatle kapattı kapıyı. İçinde anlam veremediği bir heyecan vardı sabahtan beri. Dolabına yürüdü ağır adımlarla.. Az sonra geceliğinin üzerine giydiği sabahlığıyla, odasında yatağına çapraz bir biçimde yerleştirilmiş cam önündeki tek koltuğunda oturuyordu. Huzurevi çam agaçları içerisinde yüksekçe bir tepeye inşa edilmişti. Camdan bakıldığında aşağılarda şehrin ışıkları görünüyordu, iç geçirdi Firdevs hüzünle. Komidine uzanıp çekmeceden albümleri çıkartıp bakmaya başladı.

Adnan bey... On yılını mutluluk ve saadetle geçirdiği büyük ve tek aşk'ı. Resmini görmek bile kalbinin çarpmasına neden oluyordu Firdevs'in. Ne kadar genç ölmüştü sahi Adnan.. Otuzbeş yaşına girdiği gün bir araba girivermişti aralarına ve bir ömür sürecek acı ve hasretin ilk gününü yaşamıştı Firdevs. Adnan öldü dediklerinde, içindeki acının şiddetinden aglıyamamış öylece çaresiz kıvranmıştı saatler boyu. Sonrasında Adnan'sız bir yaşam başlamıştı Firdevs için. Uzun ve mutsuz..Çocukları olmamıştı, başını kaldırıp camdan uzaklara baktı "keşke bir çocuğumuz olsaydı Adnan" diye söylendi kendi kendine. Sustu tekrar albüme verdi dikkatini. Şimdi bir çoğu yaşamayan dostları ayrı, ayrı sayfalardan gülümsüyordu kendisine. Hüzünlü bir gülüş belirdi dudaklarında, ne çok özlemişti onları..

Geçmişte yaşanan toplantılar geldi aklına. Simsiyah dalga dalga omuzlarına dökülen saçlarıyla Adnan'ın kollarında dans eder düşledi kendisini, içi burkuldu. Bir sayfa daha çevirdi albümden. Çetin... Tek kardeşinin yadigarı, olmayan çocuğunun yerine koyup şefkatle büyüttüğü Çetin. Son konuşmaları canlandı bir anda gözlerinin önünde.


-Böyle zor oluyor teyze, anla beni!...
-Huzurevine gitmek istemiyorum Çetin.
-Sık sık ziyarete geliriz inan, böylesi daha iyi olacak.
-Karın değil mi?
-Evet.. Anla ne olur, bizimde bir hayatımız var.
-Peki!..

Ve asla gelmemişti Çetin. Bir kedi yavrusu gibi oraya bırakmıştı kendisini ve gitmiş, gelmemişti bir daha.. Birden yıllarca akmamak için direnen göz yaşları, habersiz aniden dökülüverdi yanaklarına. Aceleyle albümün ilk sayfasına geri döndü. Yanağından süzülen bir damla yaş, oradan gülümseyerek bakan Adnan'ın resminin üzerine damladı.
-Canım..
-Adnan, sen misin? Geldin ha sonunda geldin öyle mi?
-Evet canım. Hem bak yalnız da değilim..
Şaşkınlıkla baktı Firdevs.. Öldüğünü sandığı tüm dostları doluşmuştu odaya. Birden ışıl ışıl oldu oda, uzattı Adnan elini ayağa kalktı Firdevs. Simsiyah saçları döküldü omuzlarına, büyülü bir müziğin eşliğinde bıraktı kendini Adnan'ın kollarına..

Ertesi sabah odasına giren hemşire, koltukta oturur buldu Firdevs'in cansız vücudunu. Sanki gençleşmiş gibiydi yüzünde huzurlu bir gülümsemeyle öylece oturan cansız beden....

Annemden hikayelere devam...

YORUMLAR

03 Nisan 2011, 21.59

cok guzell cokkkk begendım huzunlenerek okudum :( kalemıne saglık hayırlı gunler

 

03 Nisan 2011, 23.28
Bir zamanlar bize gecelerini gündüzlerini heba etmiş insanlara ne kadar insaflıca, şefkatle, sabırla, samimiyetle, hürmetle ve geçmişten yaptıklarına minnetle yaklaşıyoruz. Yaşlanınca can gövdeye yük mü oluyor. Bir zamanlar bizim can olduğumuz annelerimize yük değildik; şimdi onlar bizim canımız ama yükmü olmuşlar ? Vefayı unutanlara ... Paylaşımın için teşekkürler.
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın