İSTANBUL...
05 Nisan 2011, 00.27 A- A+Öylesine bir gündü sıradan. Gökyüzü gene mavi, deniz gene turkuaz ve havada duman kokusu. Sanırım bir zamanlar seviyordum İstanbul'u. Ne kadar çok zaman geçmişti üzerinden, tükenen sevdalar la tükenmişti İstanbul. Oysa herşey aynı gibiydi bakıldığında ama dikkatli bakmak gerekiyordu biliyorum. Örnegin martılar; o kar beyazı renkleri kirleniyordu gün be gün. Sonra balık ekmek satan tekneler. Kıyı boylarınca sayıları arttıkça degişmişti balıkların lezetti. Belkide degişen bendim, kimbilir? "Ben gençken" diye başlar olmuştum geçmiş anıları anlatırken cümle başlarında. Nereden geldiğini bilemediğim, bir hasret gelip çöreklenmişti içime. Evet!.. Sevmiyordum artık İstanbul'u.
Kaçmak delicesine uzaklaşmak isteği bir çağlayan gibi köpürüyordu içimde bir yerlerde, boğuluyordum.. Küsme kızma bana, yedi tepesini adım adım arşınladığım İstanbul. Ne ayrılıklar, ne sevdalar ve ne mutsuzluklar yaşadım topraklarında biliyorsun. Gitmem, uzaklaşmam gerek biliyorum. Anla ne olur anla.. Boguluyorum..Hatırlarmısın ne çok severdim gün batımlarını izlediğim Sarayburnu'nu. Güneş tüm ihtişamını gözler önüne serip, selamlarda seni öyle kaybolurdu ufukta. Ve ben sana, binlerce kez aşık olurdum yeniden.
Ya sultanahmet? Ne çok severdim oradaki köftecide yemek yemeyi. Ne muhabbetler dönerdi o tarihi köftecide hatırlar mısın? Şimdi kültablalarını kaldırmışlar masalardan ve sinsice bir planla önünü kesip muhabbetlerin unutturmuşlar bize muhabbeti bile. Of... İçim acıyor.....
Söyle bana nasıl unuturum gülhane parkını? "Kabuklu yemiş atmak, yasaktır" yazısına inat, sempanzelere attıgımız o şamfıstıklarını. Biliyormusun? Onlarda o yazıya inat, özenle ayıklayıp yerlerdi fıstıkları ve ben gülerdim.. Sahi eskiden gülerdim ben dimi? Gülmeleride tükettiler, tükenen İstanbul'la.. Ah,.. Ah... Az kaldı unutuyordum, ya o yazlık sinemalar!.. İki flim oynatırlardı hatırlarsın. Arada gazoz satardı gazozcular ve paramız varsa alıp zevkle içerdik o çamlıca gazozlarını. Yoksa ne gam.... Kıyamazdı da bizlere babam, veresiye bakkaldan aldıgı gazozları koyardı annemin çantasına. Ama ışıklar yanıkken içemezdik o gazozları biliyorsun. Sabırla beklerdik ikinci flimin başlamasını ve ışıkların sönmesini. Dışardan birşey getirmek yasaktı ve biz karanlıkta göstermeden içerdik gazozları ve gene gülerdik.. O sinemalarda kapandı biliyorsun ve çocuklar artık gülemiyor gazozculara....
Ya yaz akşamları annelerimiz otururken kapı önlerinde, nasıl bağıra çağıra oyunlar oynardık sokaklarda. Saklambaç... Körebe...Kuka.... Şimdi bilgisayar var evlerde ve gönüllü mahpuslar yapıp çocukları; ayaklarından zincirlediler küçücük odalara. Of.. Hak ver bana anla ne olur. Gitmeliyim buralardan. Onuncu köy hayali büyümekte içimde ve ya var sa demekteyim... Ya varsa!..
Annemden yazılara devamm...
...ALINTIDIR...
YORUMLAR
Gidemezssiniz...gidemezsiniz ki...bırakmaz...sevdalı bir kadın gibi yapışmıştır ayaklarınıza..Fettandır, bir o kadar alımlı.. kokusunun özü yosundur..büyüsünü ise seyredaldığınız o gün batımından alır.Öle AŞIKSINIZDIR ki..kendiniz bile kendinize şaşarsınız..ne zamandır böleyim diye....
Sürükler peşinden..hernereye gitseniz.başka şehirler dar gelir sığamazssınız...Ona kavuşmak hayali yakar içinizi..Gördüğünüz hiçbir deniz onunki gibi değil..hiçbir yakamoz onun ki kadar ışlıtılı değildir...Her defasında size yaşattıkalrı için onu suçlasanızda..ASLINI SİZDE ODA BİLİYORDUR aslında
Ve siz her defasında yüzünüzü ona dönecek...onsuz kalamayacağınızı hafifçe başınız eğik itiraf edeceksiniz.....Alacağınız cevap bellidir....
BENSİZ OLAMAZSSIN....BENİM ADIM İ S T A N B U L.....
Hayata gözlerinizi açtığınız şehirler; tıpkı ilk aşk gibi ilk göz ağrınızdır. Hayatın içinde koştururken yüzlerce şehirden hatta ülkeden geçer yolunuz. Her birini sever hatta bağlanır ve ülkenizdeyse o geçtiginiz şehir tek santimine can verirsiniz. Ancak; tıpkı ilk aşk'ta oldugu gibi her yeni aşk'ta o ilk aşk'ı anımsadıgınız gibi döner dolaşır illede benim şehrim dersiniz. Kavuşamazsanız hayallerinizde yaşar ve efsaneleşir gözünüzde tıpkı ilk aşk da oldugu gibi.
Yoksa sevgili yurdumun her şehri her santimi değerli gözümüzde. Ama dedim ya ilk aşk misalidir dogdugunuz şehir. Her anı her hali kanınıza işler damarlarınızda dolaşır ve sonunda dayanamaz illede benim şehrim dersiniz içten gelen bir bencillikle....
Ve tıpkı bir edirneli, bir karslı bir erzincanlı gibi methiyeler düzersiniz dogdugunuz o şehre bu aynen şöle elli tane oyun sitesi var nette ama ne demekteyiz illede gamyun illede benim şehrim:)))