gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

SOĞUK SU BUZZZZZZZ...

22 Eylül 2011, 15.46
A- A+
       Anılar vardır,hatırladığımızda dalar gideriz o günlere,tebessüm oluşturur,hüzünlendirir,düşündürür.Uzun yıllar önceydi,çocuktum,çocuklar özenirler ya,heves ederler ya,başarıp övgü alıp ödüllendirilmek isterler ya...İstanbul Maltepe'de geçti çocukluk yıllarım,güzel bir mahalle ortamı,komşuluk,cıvıl cıvıl mutlu insanlar,bu mutluluk durumu o dönememi aitti yoksa çocuk olduğum içinmi bana öyle geliyordu bilemem ama insanlar bugünkü gibi mutsuz ve tahammülsüz değillerdi sanki.Heves demiştim yazıya başlarken,evimizin yakınında bir futbol sahası vardı,her hafta sonu orada maçlar olurdu ve bir elinde su bidonu,diğer elinde bardak ''SOĞUK SU BUZZZ'' diye bağıran benim yaşlarımda ki çocukların sesi yankılanırdı mahallede,e o zaman pet şişe sular yok tabi,şebeke suyu da bugünkü gibi kirli değil...Çocukların sesini duyduğumda en büyük hevesim olmuştu maçlarda su satmak.Bende bir elime neredeyse boyumdan büyük bidonu alıp,diğer elimde de su bardağımla onlar gibi bağırmak istiyordum...

       Konuyu aileme taşıdığımda rahmetli babam çok sevinmişti,meşhur 68 kuşağının adamıydı babam ve benim bu hevesim onun için bir gururdu sanırım.Annem ise içgüdüsel olarak endişelenmişti ve sıcak bakmamıştı ama ben bu kısa süren savaşı kazanmıştım:).Ve bir Cumartesi günü,kafamda şapka,bir elimde bidonum,bir elimde bardağım düşmüştüm yola,laf aramızda bidonu zor taşıyordum:),ama annem ve babam balkondan gidişime baktığı için,mahallenin sonuna kadar bidonu yere bırakmamalıydım,kan ter içinde köşeyi döndüğümde bidonu bırakıp dinlenmiştim:).İlk başlarda ''SOĞUK SU BUZZZ'' sloganını kısık sesle söylüyordum,sanırım çekinmiştim,ben bile duymuyordum ama ilk bardağımı sattıktan sonra cesaret gelmişti o titrek çocuk gitmiş PAVAROTTİ gelmişti sanki,başarmıştım,su satıyordum,insanlar para veriyorlardı,ve başımı okşuyorlardı giderken de,bundan büyük bir mutluluk olurmuydu bir çocuk için,o gün bidondaki su bittiğinde yorgunluktan yere yığılacaktım neredeyse ama mahalleye girerken yine güçlü gözükmeliydim,gidişim muhteşem olmuştu,dönüşümde muhteşem olmalıydı,öylede oldu,gururla eve girdiğimde babam çok mutluydu,annemde mutluydu tabi ama hala endişesi vardı,''benim küçük adamım nasıl da yorulmuş,ne gerek var sanki'' gibilerinden bakıyordu.Neticede hevesim geçene kadar sürdü bu su satma durumum...

       Gelelim ana konuya,ben geçmişteki bu hatıramı neden paylaştım,dedimya o yıllarda insanlar daha mutluydu,köyden kente göç başlamamıştı,hayat şartları çok zor değildi ve küçük çocuklar ihtiyaç için değil heves için yükleniyorlardı bidonları.Aradan geçen yıllar farklı şartlar koydu insanımızın önüne,ekonomik sıkıntılar aile fertlerinin tümünün çalışma zorunluluğunu getirdi bir çok kişi için.Sokaklarda el kadar çocuklar,kimi ''1 mendil al abi'' diyor,kimisi ''abi ayakkabını boyayayım mı'' diyor,bazıları yere çömelmiş ''kilonu bilirsen tartı bedava'' diyor,kimisi pazarın ortasında önünde bir limon tezgahı,limonun suyunu sıkarak ''sulu limonnn'' diye avazı çıktığı kadar bağırıyor.Onlar çocuk ve benim çocukluğumdaki gibi şanslı değiller,heves için değil ihtiyaç için çalışıyorlar,çocukluklarını yaşayamadan,hayat kavgasına erken atılarak ve bu kavgada derin yaralar alarak durmadan çalışıyorlar...

       Sokakta bir çocuk satıcı gördüğünüzde O çocuğun gözlerine çok iyi bakın,dikkatli baktığınızda o gözlerde kendinizi göreceksiniz,umutlarınızı,hayallerinizi,tebessümlerinizi ve hüznün en derinini göreceksiniz.Sizin için hayatın sadece 3-5 saniyesinden ibaret olan çocuğun bağırdığı yerden geçmek anı,o çocuk için hayatın tamamı,ihtiyacınız olmasada alın o çocuktan mendili,ayakkabınız boyalı ve tertemiz olsa bile çaktırmadan basın üstüne ve uzatın çocuğun tezgahına,kilonuzu çok iyi bilsenizde 3 eksik 5 fazla söyleyip çıkın tartının üzerine,sohbet edin tartıcı çocukla,pazardan geçerken kendiniz için olmasada bağırmaktan dermanı kalmamış,sesi zor çıkan çocuk için limon stoğu yapın,ama bunları yaparken tebessüm edin,diyalog kurun,tabiki onlar için öncelik para ama daha çocuklar,kafalarının okşanması,sırtlarının sıvazlanması daha çok mutlu eder onları...

        Bilmiş bilmiş anlattı yine TRAPPER,her yazımı olduğu gibi bu yazımı da önce kendime yazdım,kendime anlattım,beynimde yer etti yukarıda yazılan her kelime,sokaklarda bir çocuk satıcı gördüğümde daha önceden kayıtsız kaldıysam bile bundan sonra  telafi edeceğim,kısaca bu yazıyla önce kendime ulaştım,kendim dışında en azından 1 kişiye daha ulaşabilirsem,ne mutlu bana ve ne mutlu o kişinin mendil aldığı çocuğa.Yazımı bitirirken NAZIM HİKMET'in şiirinde söylediği gibi,''ÇOCUKLAR İNANIN,İNANIN ÇOCUKLAR,GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞİZ GÜNEŞLİ GÜNLER'' demek istiyorum.Sevgiler...

YORUMLAR

23 Eylül 2011, 11.17

       Yazıyı okuyan,yorum yapan herkese duyarlılıklarından dolayı teşekkürler öncelikle.Bakıldığında bu konu için 2 karşıt görüş ortaya atılabilir ve bu görüşlerden biride ''yahu o yaştaki çocuklardan birşeyler alırsak onların çalışmasına çanak tutmuş oluruz,eğer almassak belki çalıştırılmazlar ve sokaklardan kurtulurlar'' olabilir.Ve bu görüş teoride gayet mantıklıdır.Fakat teoride mantıklı olan fikirlerin pratiğe dökülmesi için  ''toplum bilinci'' kavramının gelişmesi gerekmektedir.Toplumdaki fertlerin ortak hareket etmesiyle uzun vadede sorun olarak görülen konular bertaraf edilebilir.Fakat üzülerek söylemek istiyorum ki, bu sorun ülkemiz için kısa vadede çözülebilecek bir durum değildir.O yüzden de ben sokakta çalışan çocukların ''es'' geçilmemesi görüşüne daha yakınım.

       Aslında işin para boyutundan daha önemli tarafı yazımda da altını çizdiğim üzere SEVGİ boyutudur.Çocuklar okula da gitse,parkta da oynasa,erken yaşta çalışmak zorunda da olsa ortak paydaları SEVGİ gereksinimidir.Bu yüzden sokakta çalışan çocukları yok sayamayız.Onlardan birşeyler alırken verdiğimiz 50 kuruş ya da 1 TL'den daha önemlisi sevgi dolu gözlerle bakıp diyaloğa geçebilmektir.1 dk. da olsa çocuk olduklarını onlara hissettirebilmektir.Tabi ki çocuklar istismar ediliyor bu konuda çoğu zaman fakat biz sırf onlar istismar ediliyor diye cezayı çocuklara kesemeyiz.

 

23 Eylül 2011, 17.16
Yazımda ki dejavu'nun bende farkındayım. Sebebi konusunda hiç bir fikrim yok. Okunası zor bir yorum olmuş bende farkındayım. Bunun için özür dilerim.
23 Eylül 2011, 17.48
 Bu konu çok ciddi bir konu oldugundan , ikinci kez ve 'aynı sav' da olmanız sebebiyle son kez yazıyorum.Elbette herkes aynı görüşte olamaz, bu beklenmemeli de ama böylesine hassas bir konuda , konuyu çok iyi bildigimden, asla o çocuklardan mendil satın almayın diyecek kadar ileri gidiyorum , çünkü işin ucu çocuk mafyasına kadar gider.Emniyet in bas etmeye calıstıgı bir konu bu.Sevgi elbette gösterin, konusun, babacan tavırla anlatın tamam ama satın aldıgınız her mendil o çocugun geleceginden bir parça koparmak gibidir bubu bilin.Ben de anneyim, benim çocuklarım da kumsalda midye boyayıp sattı, o başka bu başka.Sokakta çalıştırılan çocuklar bu çocuklar, ve masum çocukluklarının kullanılmasına karşıyım.Toplumsal bilinç oluşturulmasına kadar bekleyelim o zaman almayaıl diyorsanız sevgili Trapper, burası, yani GAMYUN blogu da , binlerce kullanıcısı oldugundan,bu bilince  katkıda bulunsun .SATN ALMAYARAK.Toplumsal bilince katkıda bulunur bu uyarım ,ümit ediyorum.Sevgiler.
23 Eylül 2011, 21.04

Konu yine önemli, yine başarılı bir seçim, teşekkürler. Yoğunluk sebebiyle yeteri kadar siteye giremesem, her yazıyı okuyamasam da senin yazılarını hala takip etmeye gayret ediyorum.

Sen konunun duygusal kısmını ele almışsın ben yine, bilgiç tavrımdan ödün vermeden, realiteden bahsetmek istiyorum 

Bu çocuklar öncelikle niye sokaklarda? Niye çalışmak durumundalar? Sebepler ortada, herkesin bildiği gerçekler.  İstismar, eğitim sistemi, ekonomik dengesizlik, sosyal dışlanma,  aile içi güvensizlik vs.  Bu ortam sebebiyle, sonrasında, çocuğun sosyal bağlarının kopuşu, evden kaçma, okuldan, eğitimden uzaklaşma ve akabinde de; madde bağımlılığı, güvensiz kişilerin eline düşme, suça yönelme.

Çözüm;  Öncelikle bilinçlenme ve bilinçlendirme. Bu işe de ebeveynlerden başlama. Kişilerin yasal haklarından, devlet korunaklarının ve bunlardan yararlanabilme yollarının neler olduğundan bir haber olan toplumumuzda bu iş zor olsa da imkansız değil. Devlete bağlı Sosyal hizmet kaynaklarının ve yeterliliklerinin kuruduğu noktada özel sektörün de,  devreye girmesi ile elde edilebilecek kaynakların doğru ve yerinde kullanılması,  çocukların topluma kazandırılmasına yönelik çalışmaları yapmak hayal değil. Sivil örgütlerin, medya işbirliği ile, devlet desteğini de arkasına alarak, toplumsal iyileştirme adına yapılabilecek çok şey olduğuna inanıyorum.  Örgütlerin konuya ilişkin birçok çalışması olduğunu bilsek bile yeterli olmadığını, sokaktaki çocuk sayısından görüyoruz. 

Bireysel olarak ise; arabamızın yanına yaklaşıp sakız, mendil vs satmak isteyen çocuklarımızın gözlerine bakalım ve kendimizi o gözlerde bulmaya çalışalım çalışmasına da, biz yine de gelin, bu örgütlere nasıl destek oluruzun prosedürünü araştırıp harekete geçelim. Belki bir (1) çocuğu sokaktan kurtarırız kim bilir.

Sevgiler

24 Eylül 2011, 02.00
ne guzel yaisi. kardesim burasi blog yazmak icin oyle gazete koselerindeki kose yazarlari roman anlatmayin burda. 7-8 bilemedin 10 cumle olsun. insanin okuyasi gelsin bira. bloga bir baktim blog degil yaa destan mubarek. kisa kes biraz
24 Eylül 2011, 17.04

       Yorumları her okuduğumda ne kadar doğru ve donanımlı insanların arasında olduğumu bir kez daha görüyorum.GAMYUN BLOG ortamını bana sevdiren bu sanırım.Karşıt görüş ya da eleştiri sunarken bile nezaketini bozmayan,medeni ve bir o kadarda olgun insanları görmek gerçekten çok keyifli.Bu konuyu kaleme alırken gelebilecek karşıt görüşleri 3 aşağı-5 yukarı tahmin edebiliyordum.Bunların neler olabilieceğinide belirtmiştim zaten.

       Birçok arkadaşımızın da belirttiği üzere sokakta çalışan çocukların bir kısmı başka güçler tarafından çalışılmaya zorlanıyor fakat bu durum özellikle büyük şehirlerde söz konusu ama takdir edersinizki herkes büyük şehirlerde yaşamıyor.Özelikle ANADOLU'da çalışan çocukların büyük bir kısmı okul harçlığını çıkarabilmek için çalışıyor.Benimde ''o çocuklardan birşey alırsak onları çalıştıranlara hizmet ederiz'' görüşüne muhalif olmam bundan ileri geliyor.Kendi adıma söyliyeyim,sokakta mendil satan bir çocuk gördüğümde ''acaba mafya tarafındanmı çalıştırılıyor'' paronayasına asla giremem,çünkü diğer ihtimalde söz konusu.

       En son MAYIS ayında açıklanan verilere göre,4 kişilik ailenin açlık sınırı 881 TL.,yoksulluk sınırı ise 2871 TL.Rakamları okuduğunuzda ne kadar çarpıcı olacağını göreceksiniz.Teoriyle pratik her zaman örtüşmüyor işte.Olması gerekenle gerçekleşen arasında zaman zaman fark oluşabiliyor maalesef.Tam gelişmiş bir ülke olmadığımız gerçeğinide bunlara eklersek,her görüşe saygı duyup dile getirildiği için teşekkür etsemde ben sokakta çocuk satıcılar gördüğümde onlardan birşeyler almaya devam edeceğim.Hayat gerçekten bazılarımız için çok zor ve mafyaya çalışan çocuklar var diye okul harçlığını çıkaran,bunun için ter akıtan çocukları asla cezalandırmayacağım...      

24 Eylül 2011, 17.06
İlahi waalwijk... resmen güldüm. Az kalsın sesli gülecektim ama abartı olur dedim ...E siz kısa yazılar okuyun. Olmadı siz kısa yazın, onu okuyun. o da mı olmadı?en kısası; okumayın bişey.
25 Eylül 2011, 00.32
gamyunda sesli ulmak gibi bir teknoloji varsa sen gulebilirsin. ben sadece kend adima uzun yazilari bilgisayard okumamin bana zor geldigini belirttim. pc ekranlarinda okumak zor oluyor birde yazi destan gibi uzunsa benim icin hicde cekici olmuyor. bu demek degildirki ben uzun soluklu(kitap mitap, roman moman, kose mese yazarlari falan filan) yazi okumuyorum.
bilam derdimi an;atabildimmi. pcde ki yazilarda destan gibi uzun bir blog icersinde olumsuszksirrini verseler hani yokda olsaydi diyorum. inanki yine okumam. ben simdi sesli bir sekildede guluyorum send e gul insana iyi gelir gulmek.
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın