YEŞİL KABUĞUNU BİLE YERDİM..
30 Mart 2012, 13.38 A- A+Anne karnında bir cenin.Hiçbirine sorulmadı dünyaya gelirken nerde yaşamak istersin diye. Villada mı? Gecekonduda mı? Sobalı iki göz bir odada mı? çadırda mı? Hepsi de seçme şansı verilmeden, ilk nefeslerinde ağlayarak başladılar hayata..Kimileri daha doğmadan veliaht ya da prenses ilan edildi, kimileri ise bir kimliğe bile sahip olamadı..
Hangi yoksul bir çocuğa sorsanız zengin olmak ister miydin diye, hiçbiri de hayır demez.Ama onların zenginlik anlayışları bizimkine benzemez, içinde öyle hesap kitap barındırmaz.İleriyi düşünmez onlar, aylık gelir-gider, ciro, mal mülk, çok para bilmezler. Onların zenginlikleri kendi dünyalarındaki küçük mutluluklarıdır.Çok istediği bisikletine sokakta gururla tur atabilmektir mesela..Spor ayakkabısını ya da yeni tokalarını, arkadaşları farketsin diye, sağa sola zıplamak ya da devamlı saçlarıyla oynamaktır.Reklamlarda gördüğü cız bız köfteleri, sucukları, iştah kabartıcı dondurmaları, ağız sulandırıcı çikolataları, kaşarı uzayan pizzaları, çift katlı hamburgerleri yiyebilmektir. Lunaparklardaki dönme dolaba, tırtıla, atlı karıncaya, en önemlisi çarpışan arabalara binebilmektir, eğlenmektir..
Dün arabayı par ederken caddede, iki çocuk geldi yanıma 10 yaşlarında, mendil satıyorlardı. elleri yüzleri temiz, düzgün giyinimli, belli ki öğrenciydi bu çocuklar, okul çıkışlarında mendil satıyorlardı. Ya kardeştiler ya da iki arkadaş. Arkalarını dönüp giderlerken kulak misafiri oldum konuşmalarına ve usulca gittim peşlerinden.
__Canım acayip dondurma istiyor ama daha mendil bile satamadık doğru dürüst.
__ Benimde istiyor da hem havalar daha ısınmadı hem de yazın alırsak bedavalıdan alırız birini sen yersin birini ben..
__ Bir de canım çok karpuz istiyor, çok severim şimdi olsa yeşil kabuğunu bile yerdim.
Hızla geri döndüm arabaya oturdum öyle, geleni gideni izlerken daldım gittim..Gerçek anlamda yardıma muhtaç ne çok insan var, hasta olupta evine ekmek getiremeyen kocalar, kimseiz kalmış yardıma muhtaç hasta yaşlılar, kocası ölmüş ya da terkedilmiş , gözü açılmamış çocuklarıyla perişan kadınlar, ve en önemlisi bu hengamede çarpılan incinen özenen çocuklar..
Bizler yardımsever, duyarlı bir toplumuz. Gördüklerimiz ya da duyduklarımız karşısında duyarsız kalamayız, en azından bir çocuğu sevindirmek için varımızı yoğumuzu dökmemiz gerekmiyor. Kaybedeceklerimiz, kazanacaklarımızdan çok değil emin olun...
............
Bir seyrüseferdeyim şu alemde, geçiyorlar iki yanımdan
Kimi koltukları kabarmış başı semada yürüyor, kimi bastığı toprakta kendi eziliyor...
Kimi dünyayı ben yarattım diyor, herşeyden bir pay istiyor,
Kimi de bir yudum su için hamd ediyor...
Sevgiler...
YORUMLAR
Duyarsızlığımın monotonluğunda yazınızı okuyunca, Aklıma karpuz kabuğu dayatma ile düştü ..:) İç huzur için üstüme düşeni ilk fırsatta yapacağım.
Emeğine sağlık.. Teşekkürler paylaşım için..
Bala, bugünkü, favori yazım, senin yazın oldu. Hem yazıdaki akıcılık, hem konunun ifade biçimi en önemlisi de ,' konu' nun kendisini, beni etkiledi.
Hep, birilerini savunurken, ya da anlatırken, aynı mantıktan gitmişimdir. En ciddi sorunlarda bile, bunu felsefe edinmişimdir. Nerede, ne şartlarda doğmak konusunda, asla seçme hakkımız yok. Ben, İstanbul'da, bu anne ve babanın değil de, başka bir şehirde, farklı bir ortamda, farklı bir ailenin evladı olarakta doğabilirdim. Benim de özlemlerim (ki ,herkesin her zaman vardır) olabilirdi, ben de biri dondurmasını yerken ,yutkunabilirdim. Dolayısıyla, hepimizin eşit olduğunu, sadece şartların ve kaderin farklı olduğunu düşünür, karşımdaki her insanı ve durumu bu çerçeveden algılamaya çalışırım. Elimden geldiğince, tabii...
İnsanı sevmek , paylaşmayı sevmek ve çok keskin hatlarla, hayata bakmamak gerektiğini düşünüyorum ben de...
Bir şey daha; gözümün önünde canlandırdığın kareler, içimi ısıttı, içimi acıttı, yine yine sevdirdi, bana sevdiğim şeyleri...Teşekkür eder ve seni tebrik ederim, duyarlılığın ve duyarlılığa çağrın için...
Sevgili uluçhan, boşluk doldurmadan kastınız yazımın sonundaki ''.................'' bu ise, o yazımın bittiğinin işaretiydi. Sonraki kısa kısım ise, bana ait olan şiirimden bir bölümdü, alını çalıntı ne derseniz artık:)