SAKARLA MÜCADELE
07 Nisan 2012, 16.00 A- A+Doğduğumda, sapsarı, mavi gözlü, ağlayınca kıpkırmızı olan, yani tam bir çirkin ördek yavrusuymuşum.Büyüdükçe şekil almış ve güzelleşmiş olacağım ki, henüz lise 3. sınıftayken geldi ilk görücülerim..
Okulum kız lisesi, sadece öğretmenler ve hademelerden oluşuyor erkek kısmı, okulun etrafında kümeleşen erkekler de ancak 500 metre ilerde, sanki emniyet şeridi çekilmiş ve o mesafeden daha fazla yaklaşmak yasak. Okulun dağılmasıyla birlikte bi hareketlenme yaşanır o gurupta, ben de ancak uzaktan izlerdim bu manzarayı, çünkü ev okula ancak 300 metre mesafede:) Ben okuldan eve, evden okula giden, mağrur, kimseye eyvallahı olmayan, kılık kıyafetine dikkat eden, okulla ev arasınbdaki adımları hep aynı olan, çok konuşmayı sevmeyen hatta az konuşur lafı bile yanında az kalan (annem ilerde görürüm ben seni, kabak çiçeği gibi açılırsın demişti de gülmüştüm) yine de yüzü tebessümlü bir tip öğrenciydim. Haa bu arada çalışkandım da:)
Lise 2. sınıfta sayısal bölümdeydim, hiç zayıfım olmamasına rağmen, sırf fizik ve kimya derslerini sevemediğimden, 3. sınıfta sözel bölüme geçmiştim, yabancı dilim de seçmeli Almanca idi. Ben, psikoloji, mantık, felsefe, sanat tarihi, edebiyat dersleriyele haşır neşirken, alacağım notların hesabını yaparken, bir gün bir haber geldi. ortak bir tanıdığın düğünlerinde görmüşler beni ve binbir rica ile beni görmeye geleceklerini bildirmişler. Duyduğumda kıyametleri koparmak istedim, ama sonra büyüklere karşı gelinemez yasağı aklıma gelince susmak zorunda kaldım. Nasıl olabilirdi böyle bişey? Ben okuyordum, ideallerim hayallerim vardı, bunu nasıl göremezlerdi? Tabi damat adayı 24 yaşında, okulunu bitirmiş mesleğini eline almış, Almanca öğretmeniymiş. Kurabildiğim tek bağ, ben de Almanca okuyorum, galiba derslerime yardımcı olmaktı amacı:) Bu kadar kötümser olma Bala dedim ve içimden; bir kızı bin kişi ister bir kişi alır, yok dersin olur biter, zorla verecek halleri yok ya.. Bu düşüncelerle kendimi avutmaya çalıyordum.
Yapmam gerekn neydi? kahve yaparım, tamam o kadar, adını bile sormmaıştım, ne gereği vardı ki, geldikleri gibi gideceklerdi nasıl olsa. Ben, bütün filozoflarla, yazar ve şairlerle sıkı dostluklar kurmuşken, bunlar da nerden çıkmıştı? diye düşünürken kahveleri taşırıyordum az daha. Hiç heyecan da yoktu ayrıca.. Yalnız damat adayı, ya heyecandan ya da sıkıntıdan olacakki terliklerini çıkarmıştı ayağından tekli koltukta oturuyordu. Bütün nezaket ve görgü kurallarına uyarak, kahveleri büyüklük sırsaına göre dağıttım, sıra damat adayına gelince sakarlığım iş başına geçti:)) Ayakkabı ayağımda bi basmışım , yüzü bi tuhaf oldu belli ki canı yandı, ben de bunu fırsat bilerek, tam intikam zamanı diyip daha da kuvvetli bastım ayağına:) Derken benim ayak o terliklere takıldı ve ayağımı burktum feci şekilde, doğru hastaneye:)) Beş gün okula gidemedim...
Kıyafetlerinin kolunu kapı kollarına takan ben, düz yolda hiçbir şey olmasa bile kendi ayaklarına dolanan ben, düşünce de kendi haline bakarak gülme krizleri geçiren ben, gördü ki, yaşı ne kadar da büyüse sakarlığına bir çare bulunamamıştı:) ilk defa o gün sakarlığım işe yaramıştı. Ne yapacağız bu sakarla demiş olacaklardı ki, bir haber gelmedi, ben de çok memnun oldum bu duruma tabi...
Not: Bu satırları yazarken , içtiğim kahveden nasibini aldı gömleğim:))
Sevgiler...
YORUMLAR
Son anda kurtulmuşsunuz:) Ya da karşınızdaki kişi kurtulmuş, her kahve istediğinde canı yanacaktı adamcağızın:)
Şaka bir yana... Benim çevremdekiler hep küçük yaşta evlenmiş,rahmetli anam 16 sında evlenmiş, 17 sinde beni dünyaya getirmiş. Çocukluğunu yaşayamayan birisi naısl çocuk yetiştirebilir ki.
Elinize sağlık..
''Yazıyı okudum ve şok içerisindeyim.Yıllar önce Aile baskısıyla zorla kız istemeye götürülmüştüm ve sakar kız ayağıma basıp canımı yakmıştı.Ayağımda o izi hala taşırım ve her baktığımda çirkin ördek yavrusu gibi görünen o sakar kız gelir aklıma.Devamlı ''ah bir daha karşıma çıksa da intikamı mı alsam'' dediğim kişi meğerse Gamyun'da yazılar yazarmış '' desem kimse inanmaz sanırım,evet bencede inanmasın kimse,konunun tamamen dışındayım:)
Hani bir yazıyı okurken ya da filmi izlerken sonunu önce kendimiz şekillendiririz,belki gerçeğin dışında çok farklı bir senaryo yazarız ya,o durumu yaşadım itiraf etmek gerekirse.Sonunda ''şimdi O adamla evliyim'' gibi bir durum beklerken,sakarlık sonucu burkulan ve acıyan 2 ayak çıktı karşıma:).Fakat her ne kadar mutlu gibi gözüksenizde arkadaşın sizi aramaması biraz sarsmış gibi sanki:).Daha önce okuduğum duygusal ve içsel yazılarınızın aksine eğlenceli bir yazı olmuş ve iyi de olmuş,arada bu tarz şaşırtıcı yazılarınızı da kendi adıma bekliyorum.Ellerinize sağlık...
Ben de düz yolda spor ayakkabıyla ayagımı kırabilecek kadar sakarımdır oyy :D
Biz de adetler farklıdır mesela erkek kız istemeye gelmez aile büyükleri gelir :))
Selly; Ozaman hiç aklıma gelmedi, kahveye şeker koymamak ya da şeker yerine tuz koymak:) İnsan istemeyince neler yapmak istiyor değil mi? Kabak çiçeği gibi açıldım mı? Kısmen açıldım, az konuşandan halliceyim( daha çok dinleyici) ama hala açılmaktayım:))
zeytin; İnsanın adı çıkmaya görsün bir defa:) Sen ne kadar da dikkat etsen o sakarlık kendi gelir bulur seni...
Türk; O şahıs benden kurtuldu mu bilemiyorum ama benim kurtulduğum kesin:) Küçük yaşta evlenip ve henüz kendi çocukken bir de kucağında çocuk...Evcilik oynamanın tatbikatı da değil, ta kendisi, hayatın yükü birden omuzlarına yükleniyor ve durmadan yürü deniyor, o yük giderek ağırlaşıyor, üstesinden gelmenin gücü, sadece annelik ve evlat sevgisi...
Trapper; Biliyordum bir gün karşıma çıkacağını, ama burda gelmemişti aklıma:)) İntikam vakti:))
kasprin; Durumunuz o kadar iyi anlıyorum ki, benimde içimde uhdedir bir çok şey...Bazı durumlarda sesimizi çıkaramıyoruz, o yüzden şunu çok deriz ya : Ah şimdiki aklım olsa...
Exdeniz;Gerçekten her işte vardır bir hayır diyenlerdenim, hayırlısı neyse o olsun derim hep, bilmiyorum nasıl isteniyordu,benim o an tek bildiğim istemediğimdi:)
BEYYU; Ben sakarım diyordum ama, gördüm ki beterin beteri de varmış:)) Bir tembih te benden olsun Aman Dikkat!!
Hepinize sevgiler...