gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

DEDEM, PORTAKALLARI VE BEN...

31 Temmuz 2012, 14.49
A- A+

   Bahçeli, küçük ve şirin bir köy evinde geçti yarı çocukluğum. Aynı zamanda komşu evlerin bahçelerinde...Yarım kalmışlıklarıyla birlikte, büyüdüm ben de bir şekilde.Yaramazlıklarım da oldu her çocuk kadar...Akşam olduğunu unutup, eve gitmeyi akıl edememk gibi:) Ya akşam ezanın sesini duyacaktım eve koşmak için çoğu zaman, ya da elinde bastonuyla gözümde devleşen dedemin cüssesini...'' Akşam oldu, nerde geziyorsun daha çabuk eve! ''dediğinde bastonundan çok kendinden korktuğum dedem:)

  Duruşu ağır, otoriter,  aynı zamanda da dünya tatlısı bir adamdı dedem...Ondan çok korkmama rağmen, bilirdim beni çok sevdiğini. Anasıymışım O'nun ben, öyle derdi  içindeki sevgiyi saklayamadığı zamanlar...Ben de onu çok severdim birbirimize pek belli etmesekte..Bahçede tulumba sesini duyar duymaz ''oynama suyla! '' demesine kulaklarım alışmıştı artık.

  Ah dedem, en sevdiği varlıkları bahçedeki ağaçlarıydı. Özellikle portakalları pek kıymetliydi...Her gün özenle ilgilenir, hele de yaz günleri daha bir titrerdi üzerlerine.Susuz kalmalarından korkardı.Hal böyle olunca da, bahçenin tam ortasında duran meşhur tulumbamız elimi öperdi...Dedem '' Hadi geç bakalım başına, çek tulumbayı'' diyecek ben de '' Dede avuçlarımın içi su topluyor, çok acıyor'' diyeceğim, nerde o cesaret:) Yeter tamam diyene kadar çekecez artık başka yolu yok...Sonuç; bütün portakalların dibi havuz gibi su dolu ve dedem çok mutlu...

  Çocukluğumdan kaldı hayvan fobim. Tavuk civcivlerinden iki tanesi kuyuya düşmüştü, ben de onları kurtarmak istedim. Anneleri yavrulara zarar vereceğimi zannedip, kanatlarını açarak üstüme palazlandı:) O gün başladı bu korkum...Öyle böyle değil, hayvan ayırt etmeksizin hepsinden  korkar oldum.Bir gün dedem yine bana  ulvi bir görev verdi.Bu kez portakallar sulanmayacak, horozlardan biri yakalanacaktı, afiyetle yemek için. Tam benlik:) Emir büyük yerden...Tam bir saat koştum peşinden, niyetim yakalamak değil, zavallıcık ta perişan oldu kaçmaktan...'' Ha gayret, ne olur pes etme dayan, tutamam ben seni!! ''diyorum, dedem de tezahürat yapıyor '' yakala tut'' diye sanki arenadayız...Yakalayamadım ve ''beceriksiz'' damgasını yedim ama olsundu, ikimizde memnunduk sonuçtan:)

   Kendine hizmet etmemden pek hoşlanırdı dedem...Suyunu, çayını götürmemden, havlusunu tutmamdan, seccadesini açmamdan...Benim de en çok sevdiğim şey, O'nun dilinden hikayeler dinlemekti. Şimdi kimseler yok o bahçede hatıralardan başka...Bir varmış bir yokmuş diye başlattığı masallar gibi geride kaldı yaşananlar. Her anı gerçek ve çok değerli tıpkı dedem gibi...Nur içinde yat dedeciğim, mekanın cennet olsun...

YORUMLAR

31 Temmuz 2012, 17.35
cok guzel kalemealmissiniz an ve an yasadimsanki kitap gibi dokunmus yureginize saglik dedenize ve tumolmuslerimize rahmet yagsin . cok degerliler belki zamaninda sevsekte deger versekte simdiki zamanda yani algiladigimiz  zamanda daha iyi anliyoruz ve ozluyoruz  onlari. iyiki yasamisiz bu duygulari iyiki hissetmisiz o sevgiyi. 
31 Temmuz 2012, 19.09
Ne güzel anlatmışsın yine Bala.
Allah yanına aldığı sevdiklerimizi yerlerinde rahat ettirsin.
Dedeciğin yok, kimseler yok ama yığınla güzel anı biriktirdiğin bahçeniz, daha net hatırlaman için duruyor.
Keşke hepimiz güzelim çocukluk anılarımızla dolu mekanları kaybetmemiş olsaydık...

Sevgiler
31 Temmuz 2012, 21.04
Bizim evin bahçesinde de portakal,limon,mandalina,elma,nar ağaçları çeşit çeşit üzümler var.annem de hemen her gün onlarla ilgilenir,konuşur,sular..çiçek açtıkları dönemde bahçedeki koku insanın başını döndürür..melisalar,sardunyalar,güller,mevsimlik çiçekler ..cennet gibidir.dedenizi sevgi,saygı ve rahmetle anmanız çok güzel.allah rahmet eylesin.elinize sağlık.
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın