gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

HAYAT...

19 Eylül 2012, 17.10
A- A+

  '' Koca bir denizin yüzeyinde suya paralel ilerliyorum. Vücudumun hiçbir yeri suyla temas etmiyor. Yüzümün yansımasını görüyorum suda ışıl ışıl...Ellerimi uzatıyorum yüzüme, dokunmak istiyorum, boşluğa gidiyor ellerim tutmaya çalışıyorum olmuyor, dokunamıyorum. Suretim o kadar duru ki, su kadar berrak ve şeffaf...Yaşım kaç tam olarak kestiremiyorum ama oldukça genç bir yüzüm var, 25-30 ancayımdır. Sudaki yüzüm gülümsüyor, nasıl olur diyorum ellerimi dudaklarıma götürüyorum, gülen ben değilim sudaki aksim...Gözlerindeki ışıltıyı görebiliyorum. İmreniyorum bu hoşuma gidiyor. Böyle içten gülen bir çift göz görmeyeli uzun zaman olmuştu.

    Bir şeyler ayağımı gıdıklar gibi oluyor, sudan beni çeken bir şey var sanki. Suyun yüzünde olmama rağmen yukarı doğru çekiliyorum ve uzaklaşıyorum suretimden. Serinti kayboluyor ve ayaklarımdan başlayan ılıntı saç diplerime kadar ulaşıyor olanca hızıyla. Hafif bir sarsıntıyla kendime gelir gibi oluyorum.''

  Televizyonda en sevdiğim diziyi izlerken uyuyakalmışım. Kız tam da boğulma tehlikesi atlatıyordu tüh kaçırmışım. Yanımda yönümde kimseler kalmamış, herkes odasına çekilmiş.Uyandırmaya kıyamamışlar, dizi çoktan bitmiş yabancı bir film başlamış, hiç te sevmem vurdulu kırdılı bir şey.

  Yalnızlığa alışıyor insan burda, yalnız değilim aslında bakmayın siz öyle dediğime. Çok arkadaşım var, üstelik durumumuz hemen hemen aynı. Hastalıklarımızdan şikayet ederiz çoğu zaman ya da haftalık ziyaretçi programından.

  Yarın Perihan Hanım'ın torunları gelecekmiş ailecek. Sadece büyük torunu yokmuş, uzak bi yerde okuldaymış. Bir şeye ihtiyacın var mı diye sormuşlar, var demiş. Hemen geri gidecekseniz sevginizi çok çok getirin hemen bitmesin demiş, hatta oğlu gülmüş telefonda...Perihan Hanım nasıl heyecanlı sürekli onlardan bahsediyor. Oğlunun doğumundan başlıyor anlatmaya, çok zor dünyaya gelmiş. Bir de kızamık çıkarmış küçükken ölümden dönmüş, gözleri doluyor anlatırken. Tarihleri karıştırıyor arada, bir de öksürük tutuyor belki heyecandan belki çok konuştu ondan.

  Pek severim Perihan Hanımı. Dertleşiriz arada, can yoldaşı olduk birbirimize. Ellerimiz kuvvetli değil eskisi kadar, bacaklarımız da tutmuyor mu ne  yemekleri bir dökmeden yiyemez olduk. Eeee yaşlılık işte, mazur görüyorlar sağolsunlar..

  Sabah erkenden hazırlandı Perihan Hanım.En güzel elbisesini giymiş, saçlar özenle taranmış, artık karşılamaya hazır misafirlerini. Beklerken bir telefon geldi ve misafirler bugün gelemeyecekmiş yarın geleceklermiş haberi alınca yığılıverdi koltuğa.Çok hevesliydi yüzünde başka bir neşe vardı o sabah. Teselli etmeye çalışsam da üzgündü.

  Öyle böyle yarın sabah oldu.Kahvaltıda yok Perihan Hanım, en erken ben gelmişim diye düşündüm. Oysa O daha erken gelmeliydi birazdan torunları gelecekti.Böyle düşünürken koridorda bir kıpırtı, bir gürültü.. Ne olmuş ne olmuş! karma karışık sesler. Koşmak istesemde koşamadım kalabalığa doğru ilerledim, Perihan Hanım'ın odası kalabalık. Uyur gibi yatıyordu yatağında, gül kolonyası kokuyordu odası. Yüzü berrak, her an kalkacak gibi...Öyle güzel uyuyordu ki, dokunmaya kıyamadım. Buz gibiydi, vücudunun ısınarak uyanması mümkün değildi artık...Artık uğurlama vakti gelmişti.

  Paylaştığım olayın anlatım kısmı kurgu olsada, olay tamamen gerçektir. Anlatan kişi Neriman Teyze, Huzurevinde yaşayan  dünya tatlısı bir insan. Onun dilinden anlatmaya çalıştım. Bir arkadaşın vesilesiyle tanışmıştık kendisiyle. Ellerinden öpüyorum...

  Çocuklarımıza nasıl özenle bakıyor ve  ilgileniyorsak yaşlılarımızda aynı, çocuktan farksızlar..Onlara da öyle hassas olmak gerekiyor. Herkese sağlıklı uzun bir ömür diliyorum.Sevgiyle kalın...

 

YORUMLAR

19 Eylül 2012, 23.48

Babaannem geldi aklıma yazını okurken Sevgili Bala, her görüştüğümüze sıcacık ve yumuşacık kollarına dolanır, özlem dolu sevgi ve dua dolu sesini işitirim kulaklarımda. Mesafemiz uzak olduğu için bensiz vefat edecekmiş gibi hissederim ve kederlenirim. Sevgim çok fazla, kıymeti büyük ve değerli paha biçilmez. Destansı hikayedir Babannecim. Kendisi şuan 116 yaşında, sağlığı yaşına göre gayet iyi çok şükür. Annecim bazen sitemli bazen sevgiyle bakar ona 50 seneyi aşkın süredir.

 

Çocuklarımın varlığına rağmen yaşlılık anlarımı huzur dolu bir huzur evinde yaşamaktır isteğim. Ama düşünmeden de edemiyorum. “Bu gün yerine yarın gelecekler ise ve ben onları karşılayamazsam diye.” O an ki üzüntülerini düşünürüm. Hüzünlenirim. Daha çok onlara yaşatacağım acıyı içimi yakacak gibi gelir. 

 

Sözlerine katılıyorum. Değer bilmek, kıymet vermek gelecekteki yaşayacaklarımızın yansıması olacak diye düşünüyorum. Elleri öpülesi CAN’lar. Saygılar.

 

Samimi ve içten yazın için tebrik ederim.
20 Eylül 2012, 12.49
       Özlemişim yazılarını Bala,uzun zamandır yazmıyordun sanırım eğer bir yerden geldiysen hoşgelmişsin,yok yazmaya ve GAMYUN'a zaman bulamadıysan da buralara hoşgelmişsin.Yine okurken canladırılabilen ve sonunda insanın tüylerini diken diken eden bir anlatım olmuş.Küçükken elimizden tutup bizi karşıya geçirenler gün geliyor karşıya geçerken bizden kuvvet alıyorlar ve aklımıza gelmiyor,bizim de karşıya geçerken gözlerimizin yardım edebilecek birilerini arayacağı.Ellerine sağlık...
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın