YİYİN UTANMAZLAR YİYİN:)
23 Eylül 2012, 15.53 A- A+Annenannelerimiz, babaannelerimiz zamanında insanlar daha mı safmış ne? Birbirlerine, eş dost akrabaya, konu komşuya saygı, hürmet, yakınlık daha bir başkaymış sanki. Art niyet gütmeden aralarında geçen diyaloglar, bazen çok komik olaylara sahne olurmuş:) Teknoloji yok tabi, kitle iletişim araçları sınırlı. En büyük nimet (lüks sayılabilecek) ev telefonları. Ozamanlar mektup en iyi haberleşme aracıymış.Şimdiki gibi hızlı değil tabi anında görüntü olayı yok...Bir mektup yollayacaksın arkasından cevabını beklerken postacı en büyük aşkın olacak:)
Dedim ya haberleşme bu kadar hızlı değilmiş, medya olayı yok, günümüzde olan olaylar belki o zamanda yaşanıyordu fakat insanlar herşeydeden anında haberdar olamıyordu.Hal böyle olunca insanlar daha safmış yani tabiri caizse ''cin fikirli'' değillermiş tabi bu benim fikrim.Komşuluklar, arkadaşlıklar, sıkı dostluklar ömür boyu devam edermiş, edermiş te komik olaylar da çok yaşanırmış.
Rahmetli Babaannem (Nur içinde yatsın) bir gün bir akrabalarına ev görmeye gitmişler.Ev hediyesi alınacak eli boş gidilmez. Semt pazarına uğramışlar yanında gelinleriyle birlikte. Altı tane porselen yemek tabağı almış, geçerken iki kilo da elma almış, tabak poşetinin üstüne koymuş. Neyse varmışlar ziyarete hoş sohbet yemiş içimişler. Hediyesini vermişler sonra herkes evine. Aradan bir zaman geçmiş, başka bir yerde karşılaşmışlar Babaannemle ev hediyesi götürdüğü akrabası. Kadıncağız teşekkür ederek başlamış söze:) ''Ablacım tabak almışsın ihtiyacım da vardı sağol ama tabaklardan üç tanesi eğri çııktı alırken bakmadın mı? Babaannem ''Amanııın öyle mi? gelirken üstüne elma poşetini koymuştuk ondan eğrilmiştir'' ''Ondan hiç eğrilir mi yahu:)))''
Canım Babaannem bu hikayesi meşhurdur:) Babaanne demişken bir günde lise 1.sınıftayım.Yeni samimi bir arkadaş edinmişim. Birgün arkadaşın annesi okul çıkışı yemeğe çağırdı. Ben de utangacım, sıkılıyorum ilk defa gitmişim. Annesi masa hazırlamış oturttu bizi. Neyse utana sıkıla yiyorum ben, Arkadaşın Babaannesi çıktı geldi mutfağa:) Bir elinde tespihi diğer elinde bastonu. Benim çekindiğimi farketmiş olacak ki, ''yiyin utanmazlar yiyin!'' dedi:) Ben şöyle bir afalladım Allahım burdan gitmek istiyorum dedim içimden:)) Annesi hemen durumu anladı ve toparladı ''Yanlış dedi kızım, utanmadan yiyin diyecekti, kusuruna bakmayın'' Derin bir oh çektim tabi, çok tatlıydı, şimdi düşününce tebessümle anıyorum o günleri, o insanları, yaşananları...
Özlüyor insan kaybettiklerini, zaman zaman depreşiyor duygular. En güzeli, böyle tatlı anıları düşününce, üzülmekten ziyade ne çok sevdiğini anlıyorsun. Talı bir özlem...
Sizlerinde vardır böyle, eski topraklarımızın, koca çınarlarımızın üzerimizde iz bıraktığı, yüzde tebessüm bırakan anıları. Varsa ne duruyorsunuz Hadi buyrun:)
Herkese mutlu pazarlar, iyi hafta başı olsun...
YORUMLAR
Evet, şimdikilere göre çok daha saf, duru insanlardı.
Şimdilerde, çoğumuzun kafasının almayacağı, kabul etmeyeceği davranış ve görüşleri vardı elbette. Onlarında görüp bildikleri öyleydi çünkü.
-Kötü, her zaman her devirde kötüdür, onlar konumuz dışında.-
Canım anneannem, bambaşka bir kadındı rahmetli. Yığınla sıkıntısı, sorunu vardı ama onu, o küçücük bedeninde daima taze tuttuğu muziplikleri, gülen yüzüyle, tebessümle hatırlar, çok özlerim.
Sürekli, her olaydan, kötü olandan bile espiri üretebilen ve etrafını gülümsetendi. -Çok erken terketti bizi ne yazık ki.-
Kahkahalarla gülerek söylediklerinden şimdi örnek versem, "Buna da gülünür mü? Peeehh!" der çoğumuz.
İşte bu nokta, tam da senin yazında vurguladığın şeye dayanıyor, saflığın samimiyetine.
Söz ettiğin ilerleme dediğimiz, bizleri eskiye göre çokça rahatlığa ulaştıran yenilikler, galiba bazılarımızın ruhunu pis bir rehavette değişime uğrattı.
Güzel duyguların çoğunun katilleri oldu insanlar. Eskide özlenen de bunlar zaten, yoksa kim özlesin mahrumiyeti?
Daha azla yetinmek, elindekinin kıymetini bilmek, yoku var göstermek, bütün olabilmek, en önemlisi utanma duygusu ,giderek, onlarla birlikte azalan değerlerimiz sanki.
Yerlerini, çoktan, aç gözlülük, tüketmek, ağlamak, kopmak ve "Ne var ki bundaaa?" yayvanlığındaki edepsizlik kapmaya başladı büyük bir arsızlıkla.
Karşılıklı yapılan uzun sohbetler yok olmaya başladı, ki bu sohbetlerdir kişilerin birbirini anlayabilmesini sağlayan bence.
Şimdiki gibi camda,çerçevede değil.:) Şimdiki gibi, mesajla yazışırken, şaka yaptığını belirtmek için :)'na benzer çeşitli işaretler yapsan da çoğunlukla karşı tarafa anlatamadığın, didişmeye hazır şekil değil.
Aşk hafifledi örneğin. Mektuplaşmanın, mektup beklemenin heyecanını yaşayanlardanım şükür.:) Keşke şimdiki aşıklar da tadabilseydi bunu.
Şimdi bakıyoruz, cep telefonlarıyla ,internette sürekli birbirini "düşünüyor,özlüyor"muş gibinin ardına saklayıp kontrol amaçlı taciz etmeler.
İnsanların hayatlarında mutlaka özel anları olması gerektiğini, ayrı alınacak soluklara da çok gereksinim olduğunu asla kabul etmeden o özel kısmı çiğnemeler. -üstelik bu durum "alan razı, satan razı" türünden karşılıklı oluyor genellikle-
-Aşkım nerdesin, n'apıyosun?
-Tuvalete giriyorum aşkım.
-Tamam aşkım çıkınca haber ver.
Eminim, içerdeyken de konuşanlar vardır.:)
Ellerine sağlık Bala'cım.
Büyüklerimizi saygı ve sevgiyle anıp bize de anımsattığın için teşekkürler.