Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla :))
O değil de beni neden kimse anmıyor ? Çok mu sevimsizim neyim. Evet sevimsizleştiğim, çirkefleştiğim zamanlar olabiliyor ama bir taneyim ben yahu, sevin beni sevin. Bööyle bloglara taşıyın bana olan sevginizi :) Nickimi altın harflerle bezeyin baş paragraflarınıza :)
Tamam şaka yaptım, çook sevildiğimi ve gizli hayranlarımın olduğunu biliyorum... :)) Hatta, genel oplarımızın da beni çok sevdiklerini bilirim, söylemeye çekinirler :)))
Bazı yazılarımdaki kusmuklarım; alttan girip üstten çıkan, aşkın içine eden yazılarım okuyanları ne kadar sıkmıştır bilmem ama cidden "Aşk" tan tiksinmeye başladım. Gamyun yazılarının etkisi vardır belki kırmak istemem kimseyi. Ama etrafımdaki sevgi kelebeklerinin ömrü tükensin diyorum artık :) Ben de eleştiri hakkımı kullanıp kızıma seslenecektim de kıyamadım geline. Olur olur. Herkes doğru yolu bulur.
Bizden de sana sevgi saygı selam olsun... NOKTA
Evet evet işte aradığım blog bu ,teşekkürler Trapper.
Mümkünse ortaya kocaman bir taş atmak istiyorum.
Eski blogcuları anman çok hoş olmuş.
Bende bir yıl boyunca hiçbir salona oyun için girmemiş gamyundaki vaktini tamamen bloglarda geçirmiş biriyim.
Uzunca bir zaman yazmamıştım şimdilerde iste tek tük birkaç yorum yazıyorum.Soğuyup blog ortamını bırakanları da anlayabiliyorum.
Gamyun blog için bazı olumsuz tespitlerim şöyle :
1.Yanlış insan olduğu halde doğru insanmış gibi davranıp gerek yorumlarında gerek yazılarında iki yüzlü davrananlar.Sahtekarların iyi niyet bekçileri olmalarından nefret ediyorum.
2.Haksızlıkları gördükleri halde imajımız zedelenmesin diyenler aman beni melek bilsinler aman beni kültürlü ağır başlı bilsinler aman beni şöyle bilsinler böyle bilsinler diye susanlar ya da susmayıp sadece kendi imajlarına katkısı olan fikirleri savunanlar
3.Yazısı da yorumu da fikir olarak hiçbir şey kazandırmayanlar , sadece sesi yüksek çıktığı için taraf toplayanlar ve haksız yere haklının hakkını yiyenler.
4.Bir dediği başka bir dediğiyle çelişenler.
5.Sadece kendi doğru bildiğinin varlığını kabul edip başkalarının doğrularına saygısızca yaklaşanlar.
6.Blog ortamını intikam ortamı olarak görenler , kendine dışardan bakmayı beceremeyip kendi kendinin tarafı olanlar hatalarını düşünmeyenler yanlışlarını kabul etmeyenler sütten çıkmış ak kaşık misali aşkını bilmem nesini buraya yazı olarak dökenler bu şekilde günah çıkaranlar
İşte tüm bu nedenler yüzünden hayal kırıklığı yaşayarak gamyun blogdan soğuyanlardanım bende.
Bu şekildemi yazalım yani bizde onumu anlatmak istiyorsunuz bırak kendi emeğini duygunu düşünceni otur klavyenin başına kim olduğunuın hiç önemi yok ilk gördüğünü vur yerden yere hiç saygında olmasın kimseye ...
Anlamadığım neden şimdi böyle bir yazı yazma gereği duyulur ki hayır ters yorum yazmakta istemiyorum ama resmen kovulmuşuz bloglardan . Keşke sen yerine bir gamyun yetkilisi yazsa bunlarıda tamam desek yanlış bir şeyler yapıyoruz o zaman susmak düşer ama benle aynı hakka sahip birinin çıkıp benim düşüncemi paylaşımımı yerden yere vurması gücüne gidiyor insanın..
sadece neden diye sormak istiyorum bende size. Rahatsız olduğun ilgini çekmeyeni okumazsın bakıp geçersin ama bu şekilde senden büyükler var diyip dövmeye kalkmak neden... yani kısaca siz kimsiniz ? hangi hakla beni kovuyorsunuz onu öğrenmek istiyorum sizden ..... ve burada gerçekten bir gamyun yetkilisinden müdahale bekliyorum ya ben gibi 'gereksiz' yazanların kulağını çeksin yada bu arkadaşa sen kimsin desin yada genel op blog sorumlusu filan yapsınlar bizde eyvallah deyip çekip gidelim... ....
( bir zamanlar siz kendiniz şikayetçiydiniz bu durumdan aynısı size yapılıyordu kaç kez kovuldunuzda hatta hep senimi görecez burda diye ve siz bunun kavgasını yapıyordunuz burada ama şimdi aynını siz yapıyorsunuz )
Trap beni yazmamışsın helal olsun.Onu değil de beni neden almadın az mı taşlamıştım seni, Yaptığın hiç etik değil :)
Şaka bir yana şey oldu blog ortamında fazla karıştırıldı.Herkes burada bir şekilde numara yapıyor hepimiz çok kibarız,bilgili ve görgülüyüz.Tanışınca ve tanıdıkça öyle olmadığımızı görüyoruz.
Ayrıca blog burada düşündüklerini yazmaktan çok,tanınmak,popülerlik,birine laf sokma,bir salona girdiğinde "aaa geçen günkü yazınız çok güzeldi" sözleriyle karşılanma isteğiyle yazılıyor.
Her gün daha fazla şeye izin veriyor onaylayan kudret.Her gün daha tuhaf kelimeler ve fotoğraflar görüyorum.Yüz bulunuyor gibi birde operatörlerin işveli tavırlarından...(gmsnnnin blog yazanları savunarak "tuvalette çıkardığınız sesleri bile yazabilirsiniz" demesi gibi)
Ya harbiden bunları yazdım canım sıkıldı ,içime kurt düştü.Abi nasıl bir dert olarak görmüşsem,içime atmışım demek bunca zaman :)
LABİRENTTE KAPI ARAMAK
Öncelikle bu başlığın yıllar önce yazdığım, konusu tamamen farklı bir makaleden (kendi makalemden) çalıntı olduğunu bildirerek başlarım söze.
Yaklaşık 3 haftadır Gamyun oyun sitesinin sadece kelimeyuna girip birkaç oyun oynadıktan sonra kapamaktan ibaret olmadığına şaşırarak ziyaret ediyorum burayı. Blog portal ise tamamen tesadüfi olarak sizin UYKU isimli yazınızla dikkatimi çekti TRAPPER_4EVER. Dürüst olmak gerekirse akıcı uslubünüz ve Türkçemize yakışır bir dilgilgisi donanımıyla yazdığınız yazılar dikkatimi cezbetti. Şimdi yazılarınızı merakla ve dikkatle takip ediyorum.
Şimdi gelelim POLEMİK.. isimli yazınıza. Müsadenizle ve yazınızda belirttiğiniz üzre ben de eleştiri hakkımı kullanmak isterim. Fakat eleştirim konunun ana fikrine olduğu kadar kurguya da olacak. POLEMİK... doğru anlamı iki veya daha fazla kişinin bilimsel ya da sanatsal anlamda, tek bir konu üzerinde eleştirilerini ortaya koymalarıdır. Eleştiri derken de bundan kasıt sadece yergiler değildir. En doğruyu en güzeli bulmaya yönelik entellektüel atışmalardır. Daha çok da gazetelerin köşe yazısı tabir edilen gündelik yazılarında hayat bulur(du) bu eşsiz yazılar.
Konuya gelince; burada bu platformda (ya da diğer sosyal paylaşım sitelerinde) tartışılması gereken konular tam da sizin eleştiri koyduğunuz yazılardır. Ve bana göre doğrusu da budur. Mümkünse siyasi, bilimsel ve sanatsal konulara buralarda hiç değinilmesin. Zira bu konular yaşamlarını bilgiye, değişime ve insanlar için en iyiye adamışların işiydi. Yani kahvelerde zaman geçirmenin ayıp sayıldığı (ki benim yaşımın bunlara yetişemediğini belirtmek isterim) oyun kültürünü bir kenara bırakın okumadan geçirilmiş bir anın bile boşa harcandığını düşünen, üreten, emek veren insanların işi idi (ya da işiymiş). Peki ne oldu biz ne yaptık? Acımasız bir depolitizasyon döneminin ardından pompalanmış insan egosunu canavarlar gibi çıkardık içimizden. Astık, yargıladık, yaftaladık öyle olmayanları. Korktuk, korkutulduk, korkuttuk...........Herşeyi kariyere ve paraya ve yapmacık mantıksal ilişkelere yığdık. Yüzyüze konuşamayacağımız, sevgi ve aşk gibi kutsal duyguları, oyun sitelerinde sosyal paylaşım ağlarında saçma nikler altında tanımadığımız kişilere iletir olduk. Bize yapılanlara, yapılmakta olanlara seyirci kaldık....Rantiyerlerin karşı çıkmamızı, üzülmemizi istediği konulara ve sadece onların yönlendirdiği olaylara üzüldük kişiliksizce. Sanat eserlerini yıktık, şiirleri yok ettik ya da gerçek anlamlarından çıkarıp sümükleştirip aşk hikayelerine malzeme ettik. Aşık olduk ama karşımızdakine olan güvensizliğimizden yaşayamadık bile......Güvenmiyoruz çünkü birbirimize!
Bu yüzden TRAPPER_4EVER bizler şimdi burada en doğrusunu yapıyoruz. Eleştirinizi kabul etmiyorum. Masa açıyorum kelimeyuna. Haydi OYUNAAAAAAAAAA.....
Öncelikle herkese merhaba,bir yazı yazdığınızda az çok gelebilecek tepkileri tahmin edebilirsiniz,o yüzdendir ki yazının sonunda risk aldım ifadesini kullandım.Rahat mı battı bana acaba:) yok valla,bunlar aklımdan geçenlerdi,içindekileri pek tutabilen bir adam olmadığım içinde yazdım,aslında bu konuyla ilgili bir forum ortamı oluşmasını da istedim.Yazı asla kişisel değil,benim penceremden genel görünüm ana başlığı aslında ve yazı içinde bir çok kere ifade ettim,belki hayal dünyasındayım diye:) ...aмaη вєγaa... ツ ,güzel yazmışsın yorumunu gerçekten beğendim ve içinden geçenlere sansür koymadığın için ayrıca teşekkür ederim,sorgulaman çok yerinde,sadece tek birşey,asla buraya yazı yollayan ya da yorumla katılan üyeler birbirlerini kovamazlar,ne beni ne de seni,ne de bir başkasını,gitmek ya da kalmak kişisel tercihtir ve kimseyi kovmak kimsenin haddine değildir.Ben ancak kendimi kovabilirim kısaca:).2-3 yazını okumuştum,en azından senin üzerine alınacak bir durum olmadığını düşünüyorum,ama beni yöneticelere hedef göstermene çok kızdım haberin ola:).Şaka yapıyorum,o da anlaşılabilir bence,en az benim yazım kadar:)
mirza,bak ironik durumlar yanlış anlaşılabilir haberin olsun:) farkındayım özellikle bu aralar ikimizde siyaset yazmak istiyoruz ama formata uyum sağlıyoruz:) dük sana gelince,sen zaten yorumlarda bir şekilde varsın,ben aslında tamamen kaybolanlara bir mesaj yollamak istedim,tespitlerin çok yerinde olmuş yine.alce_alce daha çok katılım gösterin bu ortama ve sadece yorumla sınırlı kalmasın bu durum,yazılarınızı da okumak isteriz,şimdi daha fazla uzatmıyayım,tahmin ediyorum ki,bir kaç kerer daha uğrayacağım yazımın yorum kısmına:).Sevgiler..
Alakasız resimlere bende karşıyım.Ama senin gösterdiğin cesareti gösterip bu durumu eleştirememiştim. Belki çekindim.. belkide, sadece resimlere bakan blogcuların varlığına inandım :))
Şimdi beni dalkavuklukla suçlar yorumumu içine solumadan okuyanlar.Ama fikirlerimi herzaman olduğu gibi inandıklarım çercevesinde yaptım.Bana en yakınları eleştirebildiğim gibi, en uzaklarıda alkışladım , konu içeriğine bağlı kalarak.Gamyun yönetimi de yasakları yüzünden çok eleştirildi, eleştiriliyor... Ama sonrasında görülüyor ki yasaklar bizlere çıkar sağlıyor.En azındann ben öyle düşünüyorum.
En basit örneği sen vermişsin Trapper... Yine dikkatini verenlerde farkedebilir ki, Gamyun yönetimi blogda bir çok konuyu olduğu gibi, bazı kelimeleri de yasaklamayı gerekli görmüştür.Tölera ettiği kelimeler ise maalesef alakasız resimler kadar alakasız yerlerde kullanılabiliyor.İyi niyeti suistmal çok net görülebiliyor.Israrla yönetimin tölera ettiği kelimeler (b.k) ne alakaysa açıksözlülüğün nişanesi olarak kullanılıyor. İnsan merak etmiyor değil, bu kadar sık kullananların dışkılarından boncukmu çıkıyor diye! Bu da benim eleştirim olsun. Yasağın inceldiği yeri kaşıyıp, delik açmaya çalışma konusunda çok azimliyiz.
Bu günlerde evet çok yazmıyorum.Gizlice blogu takip ediyordum, bakalım yokluğumu farkeden olucak mı diye :))))))))) Yukarda benimle ilgili kullandığın cümleyi '' yokluğumu farketmek'' ve ısrar olarak algılıyor, nazlanmadan kesin dönüş yapıyorum :))
Emeğine sağlık, haklı ve yerinde bir paylaşım olmuş.
***************Özdür*****************nasıl güzel olmuş mu? :)
O değil de benim adımı da yazmamış. Yazmamamızı mı istiyor acaba traper?
duk45 demiş ki:"Her gün daha fazla şeye izin veriyor onaylayan kudret"
Nesi kötü ki bunun ?Nereye varacak bu rtükçü zihniyetinizin sonu. En saçması da bunları bir şekilde yazıları onaylanmamış üyeler söylüyor. "O yazılmasın, bu yazılmasın" "onu onaylamasınlar" "bu nasıl onay aldı?"
Herkes bir şeylerin kontrol mekanizması olmuş gidiyor.
Ne yazılsın? Sadece sizin yazdıklarınız mı? Ölçeği nedir doğru yazmanın?..Senin bakışın mı?İnsan kadar doğru varken nasıl cevap vereceksiniz buna çok merak ediyorum...
Siyaset yasak. Yazmayalım. Güncel konuların siyasete uzanıyor ucu yazmayalım. Aşkı, nefreti, sevgiyi yazmayalım. Ne yazalım?
"Böyle yazılar bana hitap etmiyor" "hiç beğenmiyorum bu konuları" vs beğenmeme ifadelerini anlarım
Beğenmediğiniz yazılarla dalga geçmenizi kibirli pencerenizden gözlerinizi kısıp peh! demenizi anlarım.
Eleştirinize ironi katıp okuyucuya zengin anlamlı bakış açıları sunmanızı anlarım..
ama tutupta "vay efendim bunlar nasıl onay alıyor" derseniz k.çmla gülerim başka da bir şey yapmam. Aaa ne dedim bak!
Duk45 senin gibi düşünenlerin şerrinden korusun insanları rabbim
Son olarak siyahorkide nin yorumunu çözümleyerek bitiriyorum. Yorumcu blogdan soğumasını blogdaki hoşlanmadığı içeriklere bağlıyor. Hiçbir şekilde despot bir yaklaşım olmadığı gibi kısıtlayıcı yönünü kendine çevirip sadece kendimize engel koyabiliriz demiş. İsim vermeyerek herkesin bir şeyler almasını hedeflemiş hatta kendisinin bile tekrar okuduğunda bir şeyler alabileceği geniş bir bakış açısıyla yazılmış.Empati var. Cesur bir eleştirel bakış var. Daha ne olsun?
Böyle yorumları ve yorumcuları daha fazla görmek dileğiyle ayrılıyorum yorumumdan.
Polemikten uzak durmak gerek neme lazım bişeyler olur belki :)
Hem Ataya hem ben yazmadığımıza göre polemik yok :)
TRAPPER_4EVER ben bloğa yazı ya da denemeler yazmaya başlarsam sizin koltuğunuz sarsılır:)) Elbette şakadır yazdığım. Fakat yazmaktan çok yazılarınızı takip etmekten hoşlandığım tamamen doğrudur..Saygıyla sağlıcakla kalın.
Kendimi bir şirket toplantısındaymış gibi hissediyorum şu an.:)
Hani ara ara toplanırlar ya,eksikleri, yanlışları ortaya koyup iyileştirme, iyi olanları da geliştirme adına, öyle gibi işte.
Bu
şirketin sadık bir okuyucusu, yılmaz bir yorumcusu (:p) olarak,
konuşulup tartışılması gerçekten zorunlu konuları dürtükleme öncülüğün
için tebrik ederim.
Her yazdığına noktasına kadar katılıyorum,
ikisine hariç.:) Biri benimle alakalı yazma konusu. Çok teşekkür ederim
güzel bakışın için deee, benim kadar yazan kaç kişi var acaba şu
sayfalarda?:)Tamam, şahsıma özel blog yazmıyorum-yazı tembelliğinden
diyelim başka kişisel nedenlerden diyelim, vs.- ancak, sizlerin güzel
yazılarınızda açtığınız yollarda kendi adımlarımı atıyorum sürekli
salına salına. Hatta gevezelik sınırlarımı zorluyorum.:) Yeri gelmişken,
tekrar tekrar teşekkür ediyorum emeklerinizle bizlere kattığınız
güzellikler için.
Buraya geldiğimde ilk baktığım yer blog sayfası oldu yaklaşık bir yıldır. Bundan da pek hoşnutum sayelerinizde.
Resimli
bloglar konusunda aynen,şu "Son zamanlarda bu konu öyle bir duruma
geldiki,yazılara mı resim
ekleniyor yoksa resimlerin altına mı yazı düşülüyor anlayamaz oldum."
yazdığın cümledeki gibi hissediyorum. Dana kadar anlamsız
fotoğraflar-yazanın üslubunu sevsem de- bende de hızla kocaman bir
balona çarpıp itilmişim gibi bir durum yaratıyor, sayfadan ardıma
bakmadan çıkıyorum. Laf olsun diye konulmuş o kadar alakasız resim var
ki. -bazıları çok yerinde ve güzel, ayrı tutuyorum. Örneğin, beymen'in
köpeği, mirza'nın eğlenceli fotoğrafları hoştu.-
Hele hele, aşk
yazılarındaki o resimler, benim aklıma orta okul yıllarımdaki aşık
kızların bol kırmızı kalpli anı defterlerini getiriyor. Tamam bura da
günlük sayfası da biz çoktan büyüdük, yavan geliyor, farkedelim
bunu.-Aşk insanı şuursuzlaştırıyor, evet.:)-
Gamyun'un burası
için koyduğu kuralları, kısıtlamaları seviyorum ben, ara ara kendimi
tutamayıp kural ihlaline girişsem de.:) Politik, dini konular tartışmaya
-tartışmayı bilemediğimiz için de kavgaya- çok açık ve burası bir oyun
sitesi özünde; buraya kafa boşaltmaya geliyoruz, kafa açmaya ya da
kafalarımızı açtırmaya değil. O tartışmaları yapacağımız yığınla yer
var, ben dahil pek çoğumuz oralardan kaçıp geliyoruz buraya. Yeri
gelmişken duk, sevgili arkadaşım, gmsnn, o cümleyi etti evet de cümlenin
kuyruğu o yazdığın kısım sadece; cümlenin başında "Kendi özel blog
sayfanız olursa" gibi çok önemli bir şart vardı, gözardı edilmemesi
gereken, haaksızlık olmasın diye düzeltir sözlerimi burada bitirmem.:))
Trapper'cim,
dediğin gibi, kurgulanmış aşk yazılarının bazılarını çok seviyorum.
LoveJ'i anmadan geçemeyeceğim burada, kendi özlenenler listemdedir.
Ancak, sırf birine mesaj yollama kaygılı vur-kaç aşk yazılarını hiç
sevmiyorum. Bence de aşk denen şey, özel yaşandığında korur kendini.
Aşktan kusacak hale geldim desem yeri.:)
siyahorkide, canım
eleştirdiğin şeylere şahit oldum uazaktan da olsa; sadece bu sayfalara
yazılanlardan çıkardıklarım var net biçimde. Kendini savunma adına
diyelim, başkasına arkalanma adına diyelim tehditvari saldırıya da denk
gelebiliriz. Öyle insanlar her yerde var ama. O zaman her yeri mi
terkedeceğiz? Aklımızdan geçeni dürüstçe söylemektir bence doğru olan
ki, karşıdaki farkedildiğini farketsin. Ha sonucu, zaman zaman kişiye,
"durduk yere saldıran köpek" olarak dönmüş, hiç önemli değil, inan
bana.:)
Saydığın bazı rumuzların yazılarını okuma şansım olmadı
Trapper, çağrına koro yapıyorum ben de. Ufak da bir eklemem var, rica
ediyorum; okuduğunu anlamayanlar ya da anladığını sananlar hemen
klavyeye yapışmak yerine 5 kere falan daha okuyup, düşünüp öyle yazsın.
Üzülüyorum o tabloyu gördüğümde.
Tamam, tamam bitiriyorum. -sözünü
ettiğim, gevezelik sınırlarımı zorlayan mesajlardan biri oldu bu da- Son
olarak, sana tamamen karşı durduğum meseleye -unutmadım:)- değinip
gidiyorum:
Kendi züğürt tesellimdir; "Yaşlı" diye bir kavram
yoktur.:) Doğumla "Var olmak", ölümle -bazı güzel kişiler hariç- "Yok
olmak" vardır biz faniler için. Aradakinin evreleri, akıl sağlığı
yerindeyse laf olsun diyedir. Yapma böylee, deme bunlarııı.:))
Kaldı
ki, dediğin doğruysa bile, gerçek anlamda, sen yaşlıysan eğer,-şaka
yaptığını biliyorum, derdim tebessüme bağlamak- ben mezardan
sesleniyorum.:))) Buna hakkın yok.:)
Çok güzel bir eleştiri yazısı olmuş, ellerine kollarına, aklına,kalbine sağlık olsun.
Sevgiler de sana.
Trapper sesini duydum bir "cöööö" diyeyim :)
Öncelikle yazına sonuna kadar katılıyorum. Her ne kadar artık gamyun blog da yazmıyorsam da, okunmaya değer yazıları okumadığım anlamına gelmiyor. Ama gerçekten son dönemlerde rüzgar fazla arabesk esmeye başladı:) Bu nedenle de açıkçası okunmaya değer şeyler gittikçe azalıyor.
Resim paylaşımları konusunda da çok haklı buluyorum seni. Sağdan soldan toplanan, her yerde sık sık karşımıza çıkan resimlerin altına yazılmış 2-3 satırdan oluşan bloglar umarım artarak devam etmez.
Ve siyahorkidee yorumunuzda ki tespitler için, bana göre yazının sahibi kadar tebriği siz de hak edyorsunuz.
Ve Trapper. . . İyi ki yazıyorsun:)
Toplumun darbelerle depolitize edilip,bilim yerine doğmaların;teori,hedef belirleyip mücadele yerine Allah nasılsa kaderimi yazmış boşvermişliğinin;erdem,daha 4 -5 yaşında ki bilmiş veletlerin amerikan vari sözde bilinçli ebebeyinleri ile flörtlerini dertleştiği dizilerle insanoğlunun varoluşunu sadece karşı cinsle munasebete endeksleyen mantaliteyi;modernizm olarak sunan boşaltılmış bir bilinçaltı olşurturulma politikasının sonunda ne bekliyordunuz ki değerli trapper!!..Eğitim felsefeniz bol acılı boş arabeske tememllenirse bireyleriniz dolayısı ile de toplumunuz arabskleşir..Sonuçmu.??.İşte sizin tespit ettiğiniz bu acı tablo olur..ne ekmek fiyatı ne kasap doktorlar ne veterinerden devşirme eğitimciler..ne her gün haybeye yiten mehmetcikler..ne yerlerde sürünen ulusal itibarımız..aman boş verelim değilmi..kimin umrunda..tek idol...tek ülkü..YAŞASIN AŞK..!!!gerisimi...rakı balık ve...
özlemleriniz gün gelip ütopyaya dönüşmesin dileğinde bulunmayı tüm içtenliğimle dilemek isterdim sevgili traper..ama korkarım çok geç.Düşünme Düşünürsen sıra sanada gelecek...!!!Aşık ol melankolik takıl...Sansaysonel ol..Bomboş anşlamsız ama mutlu ol...:)Siz ve sizin gibi insanlara mutsuzluk dolu günler dileğimle...kaleminize sağlık Değerli trapper..
Ben biraz esprili bir şekilde yaklaştım yorumda, gerçek görüşlerimi bildirsem iyi olacak. Yorumlarda alınacak şeyler var ama kimseye "vay efendim, sen bana bunu dedin" diyemem, herkes eleştiri hakkını kullanır ve mani olunamaz bu duruma saygı çerçevesinde kalındığı sürece.
Şimdi genel bir yorum yapıcam ve herkes alacağını seçip alsın içinden :)
Türkçe zor olduğu kadar, özen ve emek isteyen bir dildir. Bol bol ironi yapılabilen ve aslında, hakaret yerine geçebilecek bir (b.k) ismini bile normal, günlük dil halinde kullanmaya elverişlidir.
-Ne zaman ki bu isim kötü amaçla ve yasağın inceldiği yeri kaşımak amacıyla kullanılırsa, işte o zaman incelen yere sürülen merhemler faydasız kalır. Açıksözlülük nişanesi değildir bu ve bunun gibi kelimeleri kullanmak, sadece anlık kızgınlıklarımızın bir sembolü haline de gelebilir. Sadece kızarken değil, şahs_ı b.k nın tanımını yaparken de gayet günlük dilimizde kullanılabilir. Neyse, boncuklarımı bir ipe dizip, merak edip isteyenlere hediye etmeyi düşünüyorum.-
Bunun yanı sıra noktalama işaretleri ve imla kuralları eksik kalırsa bozulan ve ortaya kötü görüntü çıkaran bir Türkçe çıkar karşımıza. Konuşma dilinde kaba olan insanlar yazı dilinde de kaba olacak diye bir şey olamaz. Yazı yazarken imla ve noktalama kurallarına, her ne yazıyor olursak olalım, çok dikkat etmeliyiz. Bu bir nezaket kuralıdır efenim. Okuyanlar, bizim "oku baban gibi eşşşek olma" cümlesindeki virgül eksikliğinden kaynaklanan cümlenin ne demek istediğini düşünmek zorunda değiller. Hem kendimize olan saygımız hem de karşımızdakine göstermek zorunda olduğumuz saygı için bu kibarlık şarttır. Zira iş ortamında sevmediğin patronuna dahi rapor hazırlarken tüm kurallara dikkat etmek zorundasın kibarlıktan veyahut zorunluluktan.
Gelelim konu seçimlerine. Ben "aşk" konusu olmasın dedim diye, ki bu bir eleştiridir sadece, kimse aşk konulu şiirimsi yazılar, hikayeler yazmasın yasak demek istemiyorumdur değil mi ?Eleştirimi yaparım; beni kaale alan, önemseyen her kim var ise dikkate alır eleştirimi ve daha dikkatli yazmaya başlar. "Dikkatli"den kastım, yine aşk konulu yazılar yazar ama "art arda" olan kısmını düzeltir ve araya başka konularda "fikir" beyan eden yazılarını serpiştirebilir. Bu hem okuyan için hem yazan için bir değişiklik olabilir olumlu yönde.Bu sadece bir örnekti. Benim kötü kız imajı çizen, aşkı yaşadığını unutup onu yani aşkı yeren yazılarımı unutmuş değilim. Vurun aşkın dibine dibine :)) Sonuç olarak; bloglarda aynı konu arka arkaya sıralandığı zaman sıkmaya başlıyor.
Resim konusuna gelince, bir blog yazarımız paylaştığı bir resmin Can Yücel isimli yazar-şair in bir şiirinden alıntı olduğunu söylemişti. Ve benim o resimle Can Yücel'e olan bakış açım değişti, "büyümüş ergen" adını verdim kendisine. Görüldüğü üzere basit bir resim bile bir şeyler öğrenmeme ya da bakış açımın değişmesine vesile olabildi. Lakin bu demek değildir ki resimli blog-yorum ları destekliyorum. Tersine hiç hoşuma gitmiyor, okuyasım da gelmiyor ama okuyanlara,ilgilenenlere saygı duyarım. Resimler gerekli olmadığı sürece paylaşılmamalı diyorum, yani konuyla alakasız olmamalı, basit durmamalı. Biraz daha açayım bu cümlemi. "KARİKATÜR" başlıklı bir blog yazarsam şayet ve karikatürü anlatırsam işte o zaman karikatürlü bir kaç resim paylaşmam şık durabilir.
( Diyelim bir restaurant a gittim, çok beğendim önce yemeklerini sonra restaurantın kendisini ve bir kaç ona ait görüntü paylaştım. Görüntülerle beraber bu mekanı tanıttım. Sizce de bu mekan-bölge tanıtan blogdaki görüntüler alakasız olabilir mi ? Hayır neden olsun. Günden güne birbirimizi saçımızdan kaşımıza kadar tanımaya başlamışken, neden takıldığımız, yediğimiz-içtiğimiz, eğlendiğimiz yerleri de anlatmakta çekinelim. "Casus" başlıklı yazımda olduğu gibi bahsettiğim yerlerin bir kaç fotosunu paylaşmamda ne gibi bir sakınca olabilirdi ki ).
Başka ne kaldı ? Hah hatırladım. Burda blog yazarlarımızdan var mı herhangi bir salona girdiklerinde "oo bilmem ne yazısını yazan yazarımız gelmiş, hoş geldiniz efendim, şerefler getirdiniz, buyrun buyrun bir çayımızı içiniz..." Ben kendi adıma denk gelmedim şahsen. Aksine puanını görünce gelen çıkıyor diye müsade dediğim birinden "top" hakaretini bile işittim. E fotoğraf yok, bir şey yok, malum Türkan Şoray kurallarını kullanan "çakmalar" sayesinde umumi tuvaletlerde boy gösteren pembe baskılı boy resmi benim kadın kılıklı erkek olduğumu düşündürdü adamcağıza. Top dedi ya, top dedi. Gülüp geçtim. Genelde kadınlar profiillerinde "erkek" olduğunu belirtirler, benim anlattığım ters kaçtı da neyse, anladınız siz onu.
-E bu güzel örneğin ardından ne sonuç çıkmalı, demek ki neymiş ? Kimse kimsenin nur yüzüne, nur yazısına bayılmıyor efendim. Tanınmak ve pohpohlanmak için yazanlar blogseverler salonunda bulunabilirler, buraya o amaçla yazanlar. Ay yok riskli bir cümle oldu bu. Sildim sildim, okumayın siz bunu.-
Son olarak kendimden bahsederek uzun yorumum için af diliyorum Trapper'dan.
Ben varya benn. Ben kimim, nelerden hoşlanırım, hobilerim nelerdir bir bakalım. Az buçuk anlatayım. Bir defa sanatı her zaman çok sevdim. Sanatın, sanat için yapılanına hayran kaldım. Ortaokul, lise hayatım müzikle, resimle, yazılarla geçti. Müzik-resim kısmını atlıyorum. Yazmaya önce Günlük ile başladım malum. Sonra o günlüğe resimler çizmeye, şiirler, hikayeler yazmaya başladım. 1. defter bitti, 2. defter bitti derken, ayrı ayrı defter tutmaya başladım. Şiir-hikaye defterlerim oldu ayrı isimlerle, inanmayacaksınız belki ama roman bile yazmayı düşünüyordum yarıda kalan. Karakterler-isimler, olaylar-zamanlar vs vs. Pc'me kaydedeyim dedim de üşendim.
Hayatımda beni bilen, tanıyan her kim varsa benim yazı işleriyle ne kadar ilgilendiğimi bilirler ve beğenenler olduğu gibi beğenmeyenler de olmuştur.
Yazılarımı paylaşmak isteyişim, yazılarıma beğeni toplamak olduğu gibi aynı zamanda eleştrilmektir ( şahsım değil ). İmlacılar olsun, tdkcılar olsun, takıntılı olanlar, aşık olanlar, mutsuzlar, ne bileyim herkes eleştrirken bir şeyler katsın istedim. Beğenenler egomu şişirdi, beğenmeyenlere ise "neden ?" diye sordum içten içe.
Sonra dilimin neden sivrildiğine, neden acımasız bir hale bürünüşüme gelince; zaman geçtikçe değişiyoruz, duygu-düşünce lerimiz değişiyor, aklımız kimi zaman daha iyi çalışıp daha iyi düşünürken kimi zaman duruyor, aldatılmışlıklarımız oluyor, acılarımız bazen artıyor. Yani her an her şey olabiliyor ve insanlar tarz değiştirebiliyor, tarz değiştirirken düşünceler yeni bir boyut kazanabiliyor, bugün doğrudur dediğimize yarın yanlıştır diyebiliyoruz. Bu bizim suçumuz mu, bu değişkenliğimizin hayatın değişkenliğinden kaynaklandığını düşünmeyenlerimiz var mıdır hala.
Kısacası ve anlamlıcası şudur ki; karşımda moral olarak çökük bir insan gördüğümde "anlık" görüşlerim olur, doğru bildiğime yanlış diyebilirim o an. Elbette polyannacılık oyna diyemeyiz kimseye, ama diyebileceğimiz en fazla "umudunu kaybetme" olur.
Onca iyi dileklerde, umutlarda bulunan insan neden birdenbire kalemini zehirler ve ucunu ona buna batırmaya başlar. Valla kimse kusura bakmasın yazı benim yazım, istediğim kadar kin kusarım, istediğim kadar kusmuk bulaştırırım. Yazıdaki "Sen"i değiştirebilirim en fazla. Bakarsınız o "Sen" bir "Baba" olur. Bu sefer de aile bağları bu kadar ayaklar altına alınmamalı, şöyle de böyle de diyenler olacaktır. Yani siz güzel insanlar, yazıdaki "sen" kim olursa olsun, bir insanın canı yandıysa; ordaki "sen" kendisi bile olabilir. Ha bazen tahammülsüzlüğüme denk gelenler olmuştur, "sana ne ?" diyebilme şuursuzluğuna da sahibimdir biline.
Yine karıştırdım çorba gibi, ortaokul hocam olsa "yine aşure olmuş" derdi, en yüksek puanlarından birini verir, "ama" derdi "ama, al bunu düzenle öyle getir" derdi.
Yöneticilere şöyle bir tavsiyem olabilir: Konu ayrımı yapılsın bloglarda, herkes o konulara göre paylaşımlarda bulunsun ve takipçiler de o konuların ayrımına göre açıp okuyabilsin.
Bilge'ye not: Jestin için minnettarım, çok düşüncelisin. Şaka yapmıştım ilk yorumumda ama gerçekten çok ilgi çekiyordu yazılarda yorumlarda geçen isimler. Bazen düşündüğüm oldu "neden yokum?" diye ama çok takmadım. Hayatımın her alanında böyle oldum, ihtiyaç duymadım pohlanmaya. Yine de minnettarlığımı :) yeniden belirtir, güzel düşüncen için öperim yanaklarından sümüklü sümüklü. Gribim de düzelmedim hala :)
Siyahorkidee'ye not: Keşke isimlerle açıklama yapsaydın, benlik bir blog olurdu. Eskilerden kalma Eti reklamı gibi oldu. Bizim şu an heyecanla sıçrayıp " Eti, Etiiii, Eeetiiiiii " dememiz gerekiyor değil mi ???
Gerek üslubun gerek eleştiri yaparken veya bir şeyleri gördüğünde önce dönüp kendine ''özeleştiri'' yapan nadir kişilerden birisin bence. Bu yazıyı yazanın ,Blog Portal da hatrı sayılır bir yeri olduğunu düşünürsek yazının içeriğinde art niyet görmedim ben...Şu durumda bu cesaretin için tebrik ederim.Gözlemlerin ve eleştiriler yerinde ben de aynen katılıyorum.
Bloglarda okuduğumuz yazıların ve yazanların ayrı ayrı okuyanlara tat verdiğini düşünüyorum. Okuduklarımızda zaman zaman gülüyoruz eğleniyoruz,düşünüyoruz, hüzünleniyoruz, bilmediklerimizi öğreniyoruz, ''tam da içimden geçenleri yazmış'' diyoruz ( en azından ben bunu çok diyorum) ahh ah diyoruz belki de...Zamn zaman da okuduğumuzu anlamakta güçlük çekiyoruz ki bu benim yazılarım için de geçerli (bir kaç kere okumak gerekiyormuş). Bazen de abartıldığını bende düşünmekteyim. Özellikle de resim konusunda. Bir şeyler paylaşıyorsunuz kocaman kocaman resimler, yazıyı unutuyorsunuz. Üstelik, okuyucu okuduğu içeriktekileri kendisi hayaliyle resmetmeli diye düşünüyorum. Ama yakışan bloglar da yok değildi. Yerinde ve dozunda resimli bloglar çok hoştu...
Bir şeye daha katılıyorum. Özel ilişkilerin iki kişi arasında halledilmesi gereken konuların ayan beyan bloglara taşınmasından ben de rahatsızım. O kişiler bir daha yazmıyor zaten ya da hemen tepki ya da destek bloğu geliyor ardından. Renk katıp gitmiş oluyorlar. Elbette ki aşk, sevgi, hüzün, mutluluk bunların üzerine yazılamayacakta neyin üzerine yazılacak. Her şeyin ana teması AŞK bence ama suyunu çıkarmamak lazım...
Blogta paylaştığın daha önce yazanlar galiba. Malesef onların yazılarını okumaya nail olamadım. Çok eski değilim gamyunda, bulunduğum zaman içerisinde de blogtan haberdar değildim...Ben de merak ediyorum, yazılarını paylaşırlarsa bilmeyenler de okuma şansı bulur benimle beraber...
Benimde gözlemlediğim bir şey var. Belli bir kitle sıkı takip ediyor blogları bu kesin. Bir de ana sayfada yani vitrindekileri tıklayıp okuyanlar, yorum beyan edenler var. Yazı aşağı çekildiğinde nerden bulup okuyacaklarını bilmeyen de çok diye düşünüyorum. Öyle olduğu zamanlar, bazen öyle güzel paylaşımlar oluyor ki, güme gittiğini düşünüyorum. Bilenler bilmeyenlere anlatsın bu durumu lütfen:) Ben de okuduğunu anlamadan yorum yapılmaması taraftarıyım. gerekirse üç kere beş kere okuyalım.Ben çok hoşuma giden yazıları ara sıra bulur okurum bunlardan biri de LoveJ' dir.
Az yazanlar ya da daha çok yazmasını istediğin kişiler arasına beni de eklemene memnun oldum. Hiç bir tarzım üslubum yokken kendimi keşfetmeme neden oldu Gamyun Blog. Oturup acaba ne yazsam diye düşünmedim hiç, o an içimden ne geçiyorsa onu yazıyorum. İçtenliğinizi anlıyor okuyanlar emin ol. Bir süre sonra belli oluyor, ne amaçla yazıldığı insanların beklentileri, özentileri bir bir çıkıyor ortaya... samimi dileklerin için de teşekküer ederim, okumaya ve yazmaya devam elimizden geldiğince..
Yazdıklarımı okumadan gönderiyorum, içimden geldiği gibi.Herkese sevgiler saygılar...
Hey sen Yaşlı Adam :pp sıkıldım ama okudummm kızma bana :D
Bir kere Trap şahısları eleştirmemiş ki birilerini kovmaya yeltensin , yazıları eleştirmiş şunlar şunlardan daral geldi afakanlar basıyor bana demiş :))
Bir çok tespitine katılıyorum , bir de aslında kimin yazdığına bakmadan okumak lazım ama herzaman yapamıyor işte insan onu malesef .Bahsettiğin isimlerin bazılarını bilmiyorum senden geç başlamışım ben galiba takibe. Arabeskleşmede doğru , blog portalımızın biraz neşeye ihtiyacı var galiba :S
Lovej benim de özlediğim isimlerden ,gmsnn 'nin espirili blog ve yorumlarını unutmayalım yazmıyor epeydir,35Kelebek yazmıyor , Sat_Agraha ablam yorumlarda varsın ama bloglarada el atsan olmaz mı :)
siyahorkidee'm öpüyorum seni...
Trap eline sağlık teşekkürler :)
Bilgeguness bende onu diyorum ya kimse saçma sapan düşünceleriyle benim
özgürlük alanımı kısıtlamasın.Ayrıca aşırı özgürlük aşırı özgüven getirir ,bu aşırı samimiyete
ve lakayıt laflara neden olur.Tıpkı senin araya nokta koyarak bazı kelimeler yazman gibi.
Bende diyorumi benim temiz ,saf ve özgür düşüncelerim; özgürlük bahane edilerek kirli kelimelerle kirletilmesin.
Şimdi derse ki birileri " ee okuma kardeşim" diye bende derim ki "sende yazma".
Ayrıca düşünceye özgürlük deyip düşüncemi eleştirmen ve sonrasında yaratıcıya sığınman
düşüncelerin kadar ironik :) Şunu da belirtmek isterim hayalimde ki blog; saygılı ,düzeyli
olmalı ve yazmış olmak için yazılan bloglardan uzak olmalı.Tabi bu dediklerim sana tekrar bir
cevap hakkı doğuracak sen tekrar tersini yazacaksın.Ve Sonsuza dek mutlu mutlu yorum yazarlar...
Sonuçta blog portalına gönderilmiş yazı ,şiir,resim vs. ler, burada otomatik olarak değil gamyujn yöneticilerinin onayından geçip yayınlandığına göre, eleştri oklarının onlara yöneltilmesi daha doğru olmaz mı? Yoksa şu an tartışma konusu olan yazıları kasıtlı olarak yayınlayıp ortamı şenlendirme düşüncesinde mi ler? Eğer öyleyse başarılmış..Ama ne yalan söyleyeyim bu sayede bana göre gerçek manada 'blog'' ortamı oluşturulmuş... Yorumlara bakıyorum da her biri ayrı ayrı blog yazısı gibi olmuş adeta... Düşünce olarak TRAPPER ' la aynı kanaatteyim.. Son zamanlarda yayınlanan çiçekli böcekli resimli yazıları, kişinin kendi özelinde kalması gereken duyguların arabesk anlatımını burada görmeyi yersiz buluyorum.. Ve evet, özellikle yosun ( Defne) yeniden blog yazsın.. Profesyonelliğin bu kadar da alemi yok dimi ama canım:) ..
Yazdıklarını bir de iyice okuyup çözümlesen ya duk35
tersini yazmıyorum, sen beni anlamadın galiba. senin beğenmeme durumuna bir şey dediğim yok. eleştirdiğim bu değil... "kime göre yazalım? ne yazalım?" "kelimeler kime göre kirli" "kime göre düzeyli" Bunların cevabını verebiliyorsan bence sadece sen yaz biz okuyalım...Umarım anlatabilmişimdir bu sefer
"Ayrıca düşünceye özgürlük deyip düşüncemi eleştirmen ve sonrasında yaratıcıya sığınman
düşüncelerin kadar ironik :) "
demişsin de..
ironi falan yok...farkında mısın bilmem ama ben sadece eleştiriyorum senin gibi fikirleri yok etmeye çalışmıyorum.
Kopyala yapıştırcı mantığı ben de sevmiyorum ki vıcık vıcık aşk meşk
içeren bloglardan en çok ben tiksiniyorum ama ben tiksiniyorum diye başkalarının ifade hakkına mani olmam.
Kimseye okuma da demiyorum varsa içine attıkların eleştirilerin vs traper gibi dökül sen de... ben ne karışırım, alem ne karışır ...belki arz talep dengesinde siz hoşlanmıyorsunuz diye yazmazlar...ama yok.. bunlar beni kesmiyor dersenş vurulsun kelleleri dersen ben de şerrinden nere olsa sığınırım...hatta iyi ki senin kadar yasakçı değil yöneticiler bile derim...hatta senle kıyasladığımda melaike gibiler...vay be bunu da söylettin ya bana daha da bu bloga yorum yazmam :büyüklokmayiyipbüyükkonuşansmile:
Yaz nedeniyle daha az giriyorduk nete sanırım.
Resimli blog konusunda yazdıklarına SONUNA kadar katılıyorum.
Gönül ilişkili yazılara yazdıklarına da katılıyorum. Hatta biri vardı matematik hocası toplama , çıkarma işlemini iyi öğretmemiş kendisine sayın Ataya ve benim yorumlarımıza dayanamayıp blogunu sildi hatta :)
Son konuya gelince nerde eski blog yazanlar , yorum yapanlar ; hepsi burada.
Güzel yazın için teşekkürler ellerine sağlık.
YORUMLAR
O değil de beni neden kimse anmıyor ? Çok mu sevimsizim neyim. Evet sevimsizleştiğim, çirkefleştiğim zamanlar olabiliyor ama bir taneyim ben yahu, sevin beni sevin. Bööyle bloglara taşıyın bana olan sevginizi :) Nickimi altın harflerle bezeyin baş paragraflarınıza :)
Tamam şaka yaptım, çook sevildiğimi ve gizli hayranlarımın olduğunu biliyorum... :)) Hatta, genel oplarımızın da beni çok sevdiklerini bilirim, söylemeye çekinirler :)))
Bazı yazılarımdaki kusmuklarım; alttan girip üstten çıkan, aşkın içine eden yazılarım okuyanları ne kadar sıkmıştır bilmem ama cidden "Aşk" tan tiksinmeye başladım. Gamyun yazılarının etkisi vardır belki kırmak istemem kimseyi. Ama etrafımdaki sevgi kelebeklerinin ömrü tükensin diyorum artık :) Ben de eleştiri hakkımı kullanıp kızıma seslenecektim de kıyamadım geline. Olur olur. Herkes doğru yolu bulur.
Bizden de sana sevgi saygı selam olsun... NOKTA
Bu şekildemi yazalım yani bizde onumu anlatmak istiyorsunuz bırak kendi emeğini duygunu düşünceni otur klavyenin başına kim olduğunuın hiç önemi yok ilk gördüğünü vur yerden yere hiç saygında olmasın kimseye ...
Anlamadığım neden şimdi böyle bir yazı yazma gereği duyulur ki hayır ters yorum yazmakta istemiyorum ama resmen kovulmuşuz bloglardan . Keşke sen yerine bir gamyun yetkilisi yazsa bunlarıda tamam desek yanlış bir şeyler yapıyoruz o zaman susmak düşer ama benle aynı hakka sahip birinin çıkıp benim düşüncemi paylaşımımı yerden yere vurması gücüne gidiyor insanın..
sadece neden diye sormak istiyorum bende size. Rahatsız olduğun ilgini çekmeyeni okumazsın bakıp geçersin ama bu şekilde senden büyükler var diyip dövmeye kalkmak neden... yani kısaca siz kimsiniz ? hangi hakla beni kovuyorsunuz onu öğrenmek istiyorum sizden ..... ve burada gerçekten bir gamyun yetkilisinden müdahale bekliyorum ya ben gibi 'gereksiz' yazanların kulağını çeksin yada bu arkadaşa sen kimsin desin yada genel op blog sorumlusu filan yapsınlar bizde eyvallah deyip çekip gidelim... ....
( bir zamanlar siz kendiniz şikayetçiydiniz bu durumdan aynısı size yapılıyordu kaç kez kovuldunuzda hatta hep senimi görecez burda diye ve siz bunun kavgasını yapıyordunuz burada ama şimdi aynını siz yapıyorsunuz )
Şaka bir yana şey oldu blog ortamında fazla karıştırıldı.Herkes burada bir şekilde numara yapıyor hepimiz çok kibarız,bilgili ve görgülüyüz.Tanışınca ve tanıdıkça öyle olmadığımızı görüyoruz.
Ayrıca blog burada düşündüklerini yazmaktan çok,tanınmak,popülerlik,birine laf sokma,bir salona girdiğinde "aaa geçen günkü yazınız çok güzeldi" sözleriyle karşılanma isteğiyle yazılıyor.
Her gün daha fazla şeye izin veriyor onaylayan kudret.Her gün daha tuhaf kelimeler ve fotoğraflar görüyorum.Yüz bulunuyor gibi birde operatörlerin işveli tavırlarından...(gmsnnnin blog yazanları savunarak "tuvalette çıkardığınız sesleri bile yazabilirsiniz" demesi gibi)
Ya harbiden bunları yazdım canım sıkıldı ,içime kurt düştü.Abi nasıl bir dert olarak görmüşsem,içime atmışım demek bunca zaman :)
LABİRENTTE KAPI ARAMAK
Öncelikle bu başlığın yıllar önce yazdığım, konusu tamamen farklı bir makaleden (kendi makalemden) çalıntı olduğunu bildirerek başlarım söze.
Yaklaşık 3 haftadır Gamyun oyun sitesinin sadece kelimeyuna girip birkaç oyun oynadıktan sonra kapamaktan ibaret olmadığına şaşırarak ziyaret ediyorum burayı. Blog portal ise tamamen tesadüfi olarak sizin UYKU isimli yazınızla dikkatimi çekti TRAPPER_4EVER. Dürüst olmak gerekirse akıcı uslubünüz ve Türkçemize yakışır bir dilgilgisi donanımıyla yazdığınız yazılar dikkatimi cezbetti. Şimdi yazılarınızı merakla ve dikkatle takip ediyorum.
Şimdi gelelim POLEMİK.. isimli yazınıza. Müsadenizle ve yazınızda belirttiğiniz üzre ben de eleştiri hakkımı kullanmak isterim. Fakat eleştirim konunun ana fikrine olduğu kadar kurguya da olacak. POLEMİK... doğru anlamı iki veya daha fazla kişinin bilimsel ya da sanatsal anlamda, tek bir konu üzerinde eleştirilerini ortaya koymalarıdır. Eleştiri derken de bundan kasıt sadece yergiler değildir. En doğruyu en güzeli bulmaya yönelik entellektüel atışmalardır. Daha çok da gazetelerin köşe yazısı tabir edilen gündelik yazılarında hayat bulur(du) bu eşsiz yazılar.
Konuya gelince; burada bu platformda (ya da diğer sosyal paylaşım sitelerinde) tartışılması gereken konular tam da sizin eleştiri koyduğunuz yazılardır. Ve bana göre doğrusu da budur. Mümkünse siyasi, bilimsel ve sanatsal konulara buralarda hiç değinilmesin. Zira bu konular yaşamlarını bilgiye, değişime ve insanlar için en iyiye adamışların işiydi. Yani kahvelerde zaman geçirmenin ayıp sayıldığı (ki benim yaşımın bunlara yetişemediğini belirtmek isterim) oyun kültürünü bir kenara bırakın okumadan geçirilmiş bir anın bile boşa harcandığını düşünen, üreten, emek veren insanların işi idi (ya da işiymiş). Peki ne oldu biz ne yaptık? Acımasız bir depolitizasyon döneminin ardından pompalanmış insan egosunu canavarlar gibi çıkardık içimizden. Astık, yargıladık, yaftaladık öyle olmayanları. Korktuk, korkutulduk, korkuttuk...........Herşeyi kariyere ve paraya ve yapmacık mantıksal ilişkelere yığdık. Yüzyüze konuşamayacağımız, sevgi ve aşk gibi kutsal duyguları, oyun sitelerinde sosyal paylaşım ağlarında saçma nikler altında tanımadığımız kişilere iletir olduk. Bize yapılanlara, yapılmakta olanlara seyirci kaldık....Rantiyerlerin karşı çıkmamızı, üzülmemizi istediği konulara ve sadece onların yönlendirdiği olaylara üzüldük kişiliksizce. Sanat eserlerini yıktık, şiirleri yok ettik ya da gerçek anlamlarından çıkarıp sümükleştirip aşk hikayelerine malzeme ettik. Aşık olduk ama karşımızdakine olan güvensizliğimizden yaşayamadık bile......Güvenmiyoruz çünkü birbirimize!
Bu yüzden TRAPPER_4EVER bizler şimdi burada en doğrusunu yapıyoruz. Eleştirinizi kabul etmiyorum. Masa açıyorum kelimeyuna. Haydi OYUNAAAAAAAAAA.....
Öncelikle herkese merhaba,bir yazı yazdığınızda az çok gelebilecek tepkileri tahmin edebilirsiniz,o yüzdendir ki yazının sonunda risk aldım ifadesini kullandım.Rahat mı battı bana acaba:) yok valla,bunlar aklımdan geçenlerdi,içindekileri pek tutabilen bir adam olmadığım içinde yazdım,aslında bu konuyla ilgili bir forum ortamı oluşmasını da istedim.Yazı asla kişisel değil,benim penceremden genel görünüm ana başlığı aslında ve yazı içinde bir çok kere ifade ettim,belki hayal dünyasındayım diye:) ...aмaη вєγaa... ツ ,güzel yazmışsın yorumunu gerçekten beğendim ve içinden geçenlere sansür koymadığın için ayrıca teşekkür ederim,sorgulaman çok yerinde,sadece tek birşey,asla buraya yazı yollayan ya da yorumla katılan üyeler birbirlerini kovamazlar,ne beni ne de seni,ne de bir başkasını,gitmek ya da kalmak kişisel tercihtir ve kimseyi kovmak kimsenin haddine değildir.Ben ancak kendimi kovabilirim kısaca:).2-3 yazını okumuştum,en azından senin üzerine alınacak bir durum olmadığını düşünüyorum,ama beni yöneticelere hedef göstermene çok kızdım haberin ola:).Şaka yapıyorum,o da anlaşılabilir bence,en az benim yazım kadar:)
mirza,bak ironik durumlar yanlış anlaşılabilir haberin olsun:) farkındayım özellikle bu aralar ikimizde siyaset yazmak istiyoruz ama formata uyum sağlıyoruz:) dük sana gelince,sen zaten yorumlarda bir şekilde varsın,ben aslında tamamen kaybolanlara bir mesaj yollamak istedim,tespitlerin çok yerinde olmuş yine.alce_alce daha çok katılım gösterin bu ortama ve sadece yorumla sınırlı kalmasın bu durum,yazılarınızı da okumak isteriz,şimdi daha fazla uzatmıyayım,tahmin ediyorum ki,bir kaç kerer daha uğrayacağım yazımın yorum kısmına:).Sevgiler..
Şimdi beni dalkavuklukla suçlar yorumumu içine solumadan okuyanlar.Ama fikirlerimi herzaman olduğu gibi inandıklarım çercevesinde yaptım.Bana en yakınları eleştirebildiğim gibi, en uzaklarıda alkışladım , konu içeriğine bağlı kalarak.Gamyun yönetimi de yasakları yüzünden çok eleştirildi, eleştiriliyor... Ama sonrasında görülüyor ki yasaklar bizlere çıkar sağlıyor.En azındann ben öyle düşünüyorum.
En basit örneği sen vermişsin Trapper... Yine dikkatini verenlerde farkedebilir ki, Gamyun yönetimi blogda bir çok konuyu olduğu gibi, bazı kelimeleri de yasaklamayı gerekli görmüştür.Tölera ettiği kelimeler ise maalesef alakasız resimler kadar alakasız yerlerde kullanılabiliyor.İyi niyeti suistmal çok net görülebiliyor.Israrla yönetimin tölera ettiği kelimeler (b.k) ne alakaysa açıksözlülüğün nişanesi olarak kullanılıyor. İnsan merak etmiyor değil, bu kadar sık kullananların dışkılarından boncukmu çıkıyor diye! Bu da benim eleştirim olsun. Yasağın inceldiği yeri kaşıyıp, delik açmaya çalışma konusunda çok azimliyiz.
Bu günlerde evet çok yazmıyorum.Gizlice blogu takip ediyordum, bakalım yokluğumu farkeden olucak mı diye :))))))))) Yukarda benimle ilgili kullandığın cümleyi '' yokluğumu farketmek'' ve ısrar olarak algılıyor, nazlanmadan kesin dönüş yapıyorum :))
Emeğine sağlık, haklı ve yerinde bir paylaşım olmuş.
nasıl güzel olmuş mu? :)
O değil de benim adımı da yazmamış. Yazmamamızı mı istiyor acaba traper?
duk45 demiş ki:"Her gün daha fazla şeye izin veriyor onaylayan kudret"
Nesi kötü ki bunun ?Nereye varacak bu rtükçü zihniyetinizin sonu. En saçması da bunları bir şekilde yazıları onaylanmamış üyeler söylüyor. "O yazılmasın, bu yazılmasın" "onu onaylamasınlar" "bu nasıl onay aldı?"
Herkes bir şeylerin kontrol mekanizması olmuş gidiyor.
Ne yazılsın? Sadece sizin yazdıklarınız mı? Ölçeği nedir doğru yazmanın?..Senin bakışın mı?İnsan kadar doğru varken nasıl cevap vereceksiniz buna çok merak ediyorum...
Siyaset yasak. Yazmayalım. Güncel konuların siyasete uzanıyor ucu yazmayalım. Aşkı, nefreti, sevgiyi yazmayalım. Ne yazalım?
"Böyle yazılar bana hitap etmiyor" "hiç beğenmiyorum bu konuları" vs beğenmeme ifadelerini anlarım
Beğenmediğiniz yazılarla dalga geçmenizi kibirli pencerenizden gözlerinizi kısıp peh! demenizi anlarım.
Eleştirinize ironi katıp okuyucuya zengin anlamlı bakış açıları sunmanızı anlarım..
ama tutupta "vay efendim bunlar nasıl onay alıyor" derseniz k.çmla gülerim başka da bir şey yapmam. Aaa ne dedim bak!
Duk45 senin gibi düşünenlerin şerrinden korusun insanları rabbim
Son olarak siyahorkide nin yorumunu çözümleyerek bitiriyorum. Yorumcu blogdan soğumasını blogdaki hoşlanmadığı içeriklere bağlıyor. Hiçbir şekilde despot bir yaklaşım olmadığı gibi kısıtlayıcı yönünü kendine çevirip sadece kendimize engel koyabiliriz demiş. İsim vermeyerek herkesin bir şeyler almasını hedeflemiş hatta kendisinin bile tekrar okuduğunda bir şeyler alabileceği geniş bir bakış açısıyla yazılmış.Empati var. Cesur bir eleştirel bakış var. Daha ne olsun?
Böyle yorumları ve yorumcuları daha fazla görmek dileğiyle ayrılıyorum yorumumdan.
Polemikten uzak durmak gerek neme lazım bişeyler olur belki :)
Hem Ataya hem ben yazmadığımıza göre polemik yok :)
Hani ara ara toplanırlar ya,eksikleri, yanlışları ortaya koyup iyileştirme, iyi olanları da geliştirme adına, öyle gibi işte.
Bu şirketin sadık bir okuyucusu, yılmaz bir yorumcusu (:p) olarak, konuşulup tartışılması gerçekten zorunlu konuları dürtükleme öncülüğün için tebrik ederim.
Her yazdığına noktasına kadar katılıyorum, ikisine hariç.:) Biri benimle alakalı yazma konusu. Çok teşekkür ederim güzel bakışın için deee, benim kadar yazan kaç kişi var acaba şu sayfalarda?:)Tamam, şahsıma özel blog yazmıyorum-yazı tembelliğinden diyelim başka kişisel nedenlerden diyelim, vs.- ancak, sizlerin güzel yazılarınızda açtığınız yollarda kendi adımlarımı atıyorum sürekli salına salına. Hatta gevezelik sınırlarımı zorluyorum.:) Yeri gelmişken, tekrar tekrar teşekkür ediyorum emeklerinizle bizlere kattığınız güzellikler için.
Buraya geldiğimde ilk baktığım yer blog sayfası oldu yaklaşık bir yıldır. Bundan da pek hoşnutum sayelerinizde.
Resimli bloglar konusunda aynen,şu "Son zamanlarda bu konu öyle bir duruma geldiki,yazılara mı resim ekleniyor yoksa resimlerin altına mı yazı düşülüyor anlayamaz oldum." yazdığın cümledeki gibi hissediyorum. Dana kadar anlamsız fotoğraflar-yazanın üslubunu sevsem de- bende de hızla kocaman bir balona çarpıp itilmişim gibi bir durum yaratıyor, sayfadan ardıma bakmadan çıkıyorum. Laf olsun diye konulmuş o kadar alakasız resim var ki. -bazıları çok yerinde ve güzel, ayrı tutuyorum. Örneğin, beymen'in köpeği, mirza'nın eğlenceli fotoğrafları hoştu.-
Hele hele, aşk yazılarındaki o resimler, benim aklıma orta okul yıllarımdaki aşık kızların bol kırmızı kalpli anı defterlerini getiriyor. Tamam bura da günlük sayfası da biz çoktan büyüdük, yavan geliyor, farkedelim bunu.-Aşk insanı şuursuzlaştırıyor, evet.:)-
Gamyun'un burası için koyduğu kuralları, kısıtlamaları seviyorum ben, ara ara kendimi tutamayıp kural ihlaline girişsem de.:) Politik, dini konular tartışmaya -tartışmayı bilemediğimiz için de kavgaya- çok açık ve burası bir oyun sitesi özünde; buraya kafa boşaltmaya geliyoruz, kafa açmaya ya da kafalarımızı açtırmaya değil. O tartışmaları yapacağımız yığınla yer var, ben dahil pek çoğumuz oralardan kaçıp geliyoruz buraya. Yeri gelmişken duk, sevgili arkadaşım, gmsnn, o cümleyi etti evet de cümlenin kuyruğu o yazdığın kısım sadece; cümlenin başında "Kendi özel blog sayfanız olursa" gibi çok önemli bir şart vardı, gözardı edilmemesi gereken, haaksızlık olmasın diye düzeltir sözlerimi burada bitirmem.:))
Trapper'cim, dediğin gibi, kurgulanmış aşk yazılarının bazılarını çok seviyorum. LoveJ'i anmadan geçemeyeceğim burada, kendi özlenenler listemdedir. Ancak, sırf birine mesaj yollama kaygılı vur-kaç aşk yazılarını hiç sevmiyorum. Bence de aşk denen şey, özel yaşandığında korur kendini. Aşktan kusacak hale geldim desem yeri.:)
siyahorkide, canım eleştirdiğin şeylere şahit oldum uazaktan da olsa; sadece bu sayfalara yazılanlardan çıkardıklarım var net biçimde. Kendini savunma adına diyelim, başkasına arkalanma adına diyelim tehditvari saldırıya da denk gelebiliriz. Öyle insanlar her yerde var ama. O zaman her yeri mi terkedeceğiz? Aklımızdan geçeni dürüstçe söylemektir bence doğru olan ki, karşıdaki farkedildiğini farketsin. Ha sonucu, zaman zaman kişiye, "durduk yere saldıran köpek" olarak dönmüş, hiç önemli değil, inan bana.:)
Saydığın bazı rumuzların yazılarını okuma şansım olmadı Trapper, çağrına koro yapıyorum ben de. Ufak da bir eklemem var, rica ediyorum; okuduğunu anlamayanlar ya da anladığını sananlar hemen klavyeye yapışmak yerine 5 kere falan daha okuyup, düşünüp öyle yazsın. Üzülüyorum o tabloyu gördüğümde.
Tamam, tamam bitiriyorum. -sözünü ettiğim, gevezelik sınırlarımı zorlayan mesajlardan biri oldu bu da- Son olarak, sana tamamen karşı durduğum meseleye -unutmadım:)- değinip gidiyorum:
Kendi züğürt tesellimdir; "Yaşlı" diye bir kavram yoktur.:) Doğumla "Var olmak", ölümle -bazı güzel kişiler hariç- "Yok olmak" vardır biz faniler için. Aradakinin evreleri, akıl sağlığı yerindeyse laf olsun diyedir. Yapma böylee, deme bunlarııı.:))
Kaldı ki, dediğin doğruysa bile, gerçek anlamda, sen yaşlıysan eğer,-şaka yaptığını biliyorum, derdim tebessüme bağlamak- ben mezardan sesleniyorum.:))) Buna hakkın yok.:)
Çok güzel bir eleştiri yazısı olmuş, ellerine kollarına, aklına,kalbine sağlık olsun.
Sevgiler de sana.
Öncelikle yazına sonuna kadar katılıyorum. Her ne kadar artık gamyun blog da yazmıyorsam da, okunmaya değer yazıları okumadığım anlamına gelmiyor. Ama gerçekten son dönemlerde rüzgar fazla arabesk esmeye başladı:) Bu nedenle de açıkçası okunmaya değer şeyler gittikçe azalıyor.
Resim paylaşımları konusunda da çok haklı buluyorum seni. Sağdan soldan toplanan, her yerde sık sık karşımıza çıkan resimlerin altına yazılmış 2-3 satırdan oluşan bloglar umarım artarak devam etmez.
Ve siyahorkidee yorumunuzda ki tespitler için, bana göre yazının sahibi kadar tebriği siz de hak edyorsunuz.
Ve Trapper. . . İyi ki yazıyorsun:)
özlemleriniz gün gelip ütopyaya dönüşmesin dileğinde bulunmayı tüm içtenliğimle dilemek isterdim sevgili traper..ama korkarım çok geç.Düşünme Düşünürsen sıra sanada gelecek...!!!Aşık ol melankolik takıl...Sansaysonel ol..Bomboş anşlamsız ama mutlu ol...:)Siz ve sizin gibi insanlara mutsuzluk dolu günler dileğimle...kaleminize sağlık Değerli trapper..
Şimdi genel bir yorum yapıcam ve herkes alacağını seçip alsın içinden :)
Türkçe zor olduğu kadar, özen ve emek isteyen bir dildir. Bol bol ironi yapılabilen ve aslında, hakaret yerine geçebilecek bir (b.k) ismini bile normal, günlük dil halinde kullanmaya elverişlidir.
-Ne zaman ki bu isim kötü amaçla ve yasağın inceldiği yeri kaşımak amacıyla kullanılırsa, işte o zaman incelen yere sürülen merhemler faydasız kalır. Açıksözlülük nişanesi değildir bu ve bunun gibi kelimeleri kullanmak, sadece anlık kızgınlıklarımızın bir sembolü haline de gelebilir. Sadece kızarken değil, şahs_ı b.k nın tanımını yaparken de gayet günlük dilimizde kullanılabilir. Neyse, boncuklarımı bir ipe dizip, merak edip isteyenlere hediye etmeyi düşünüyorum.-
Bunun yanı sıra noktalama işaretleri ve imla kuralları eksik kalırsa bozulan ve ortaya kötü görüntü çıkaran bir Türkçe çıkar karşımıza. Konuşma dilinde kaba olan insanlar yazı dilinde de kaba olacak diye bir şey olamaz. Yazı yazarken imla ve noktalama kurallarına, her ne yazıyor olursak olalım, çok dikkat etmeliyiz. Bu bir nezaket kuralıdır efenim. Okuyanlar, bizim "oku baban gibi eşşşek olma" cümlesindeki virgül eksikliğinden kaynaklanan cümlenin ne demek istediğini düşünmek zorunda değiller. Hem kendimize olan saygımız hem de karşımızdakine göstermek zorunda olduğumuz saygı için bu kibarlık şarttır. Zira iş ortamında sevmediğin patronuna dahi rapor hazırlarken tüm kurallara dikkat etmek zorundasın kibarlıktan veyahut zorunluluktan.
Gelelim konu seçimlerine. Ben "aşk" konusu olmasın dedim diye, ki bu bir eleştiridir sadece, kimse aşk konulu şiirimsi yazılar, hikayeler yazmasın yasak demek istemiyorumdur değil mi ?Eleştirimi yaparım; beni kaale alan, önemseyen her kim var ise dikkate alır eleştirimi ve daha dikkatli yazmaya başlar. "Dikkatli"den kastım, yine aşk konulu yazılar yazar ama "art arda" olan kısmını düzeltir ve araya başka konularda "fikir" beyan eden yazılarını serpiştirebilir. Bu hem okuyan için hem yazan için bir değişiklik olabilir olumlu yönde.Bu sadece bir örnekti. Benim kötü kız imajı çizen, aşkı yaşadığını unutup onu yani aşkı yeren yazılarımı unutmuş değilim. Vurun aşkın dibine dibine :)) Sonuç olarak; bloglarda aynı konu arka arkaya sıralandığı zaman sıkmaya başlıyor.
Resim konusuna gelince, bir blog yazarımız paylaştığı bir resmin Can Yücel isimli yazar-şair in bir şiirinden alıntı olduğunu söylemişti. Ve benim o resimle Can Yücel'e olan bakış açım değişti, "büyümüş ergen" adını verdim kendisine. Görüldüğü üzere basit bir resim bile bir şeyler öğrenmeme ya da bakış açımın değişmesine vesile olabildi. Lakin bu demek değildir ki resimli blog-yorum ları destekliyorum. Tersine hiç hoşuma gitmiyor, okuyasım da gelmiyor ama okuyanlara,ilgilenenlere saygı duyarım. Resimler gerekli olmadığı sürece paylaşılmamalı diyorum, yani konuyla alakasız olmamalı, basit durmamalı. Biraz daha açayım bu cümlemi. "KARİKATÜR" başlıklı bir blog yazarsam şayet ve karikatürü anlatırsam işte o zaman karikatürlü bir kaç resim paylaşmam şık durabilir.
( Diyelim bir restaurant a gittim, çok beğendim önce yemeklerini sonra restaurantın kendisini ve bir kaç ona ait görüntü paylaştım. Görüntülerle beraber bu mekanı tanıttım. Sizce de bu mekan-bölge tanıtan blogdaki görüntüler alakasız olabilir mi ? Hayır neden olsun. Günden güne birbirimizi saçımızdan kaşımıza kadar tanımaya başlamışken, neden takıldığımız, yediğimiz-içtiğimiz, eğlendiğimiz yerleri de anlatmakta çekinelim. "Casus" başlıklı yazımda olduğu gibi bahsettiğim yerlerin bir kaç fotosunu paylaşmamda ne gibi bir sakınca olabilirdi ki ).
Başka ne kaldı ? Hah hatırladım. Burda blog yazarlarımızdan var mı herhangi bir salona girdiklerinde "oo bilmem ne yazısını yazan yazarımız gelmiş, hoş geldiniz efendim, şerefler getirdiniz, buyrun buyrun bir çayımızı içiniz..." Ben kendi adıma denk gelmedim şahsen. Aksine puanını görünce gelen çıkıyor diye müsade dediğim birinden "top" hakaretini bile işittim. E fotoğraf yok, bir şey yok, malum Türkan Şoray kurallarını kullanan "çakmalar" sayesinde umumi tuvaletlerde boy gösteren pembe baskılı boy resmi benim kadın kılıklı erkek olduğumu düşündürdü adamcağıza. Top dedi ya, top dedi. Gülüp geçtim. Genelde kadınlar profiillerinde "erkek" olduğunu belirtirler, benim anlattığım ters kaçtı da neyse, anladınız siz onu.
-E bu güzel örneğin ardından ne sonuç çıkmalı, demek ki neymiş ? Kimse kimsenin nur yüzüne, nur yazısına bayılmıyor efendim. Tanınmak ve pohpohlanmak için yazanlar blogseverler salonunda bulunabilirler, buraya o amaçla yazanlar. Ay yok riskli bir cümle oldu bu. Sildim sildim, okumayın siz bunu.-
Son olarak kendimden bahsederek uzun yorumum için af diliyorum Trapper'dan.
Ben varya benn. Ben kimim, nelerden hoşlanırım, hobilerim nelerdir bir bakalım. Az buçuk anlatayım. Bir defa sanatı her zaman çok sevdim. Sanatın, sanat için yapılanına hayran kaldım. Ortaokul, lise hayatım müzikle, resimle, yazılarla geçti. Müzik-resim kısmını atlıyorum. Yazmaya önce Günlük ile başladım malum. Sonra o günlüğe resimler çizmeye, şiirler, hikayeler yazmaya başladım. 1. defter bitti, 2. defter bitti derken, ayrı ayrı defter tutmaya başladım. Şiir-hikaye defterlerim oldu ayrı isimlerle, inanmayacaksınız belki ama roman bile yazmayı düşünüyordum yarıda kalan. Karakterler-isimler, olaylar-zamanlar vs vs. Pc'me kaydedeyim dedim de üşendim.
Hayatımda beni bilen, tanıyan her kim varsa benim yazı işleriyle ne kadar ilgilendiğimi bilirler ve beğenenler olduğu gibi beğenmeyenler de olmuştur.
Yazılarımı paylaşmak isteyişim, yazılarıma beğeni toplamak olduğu gibi aynı zamanda eleştrilmektir ( şahsım değil ). İmlacılar olsun, tdkcılar olsun, takıntılı olanlar, aşık olanlar, mutsuzlar, ne bileyim herkes eleştrirken bir şeyler katsın istedim. Beğenenler egomu şişirdi, beğenmeyenlere ise "neden ?" diye sordum içten içe.
Sonra dilimin neden sivrildiğine, neden acımasız bir hale bürünüşüme gelince; zaman geçtikçe değişiyoruz, duygu-düşünce lerimiz değişiyor, aklımız kimi zaman daha iyi çalışıp daha iyi düşünürken kimi zaman duruyor, aldatılmışlıklarımız oluyor, acılarımız bazen artıyor. Yani her an her şey olabiliyor ve insanlar tarz değiştirebiliyor, tarz değiştirirken düşünceler yeni bir boyut kazanabiliyor, bugün doğrudur dediğimize yarın yanlıştır diyebiliyoruz. Bu bizim suçumuz mu, bu değişkenliğimizin hayatın değişkenliğinden kaynaklandığını düşünmeyenlerimiz var mıdır hala.
Kısacası ve anlamlıcası şudur ki; karşımda moral olarak çökük bir insan gördüğümde "anlık" görüşlerim olur, doğru bildiğime yanlış diyebilirim o an. Elbette polyannacılık oyna diyemeyiz kimseye, ama diyebileceğimiz en fazla "umudunu kaybetme" olur.
Onca iyi dileklerde, umutlarda bulunan insan neden birdenbire kalemini zehirler ve ucunu ona buna batırmaya başlar. Valla kimse kusura bakmasın yazı benim yazım, istediğim kadar kin kusarım, istediğim kadar kusmuk bulaştırırım. Yazıdaki "Sen"i değiştirebilirim en fazla. Bakarsınız o "Sen" bir "Baba" olur. Bu sefer de aile bağları bu kadar ayaklar altına alınmamalı, şöyle de böyle de diyenler olacaktır. Yani siz güzel insanlar, yazıdaki "sen" kim olursa olsun, bir insanın canı yandıysa; ordaki "sen" kendisi bile olabilir. Ha bazen tahammülsüzlüğüme denk gelenler olmuştur, "sana ne ?" diyebilme şuursuzluğuna da sahibimdir biline.
Yine karıştırdım çorba gibi, ortaokul hocam olsa "yine aşure olmuş" derdi, en yüksek puanlarından birini verir, "ama" derdi "ama, al bunu düzenle öyle getir" derdi.
Yöneticilere şöyle bir tavsiyem olabilir: Konu ayrımı yapılsın bloglarda, herkes o konulara göre paylaşımlarda bulunsun ve takipçiler de o konuların ayrımına göre açıp okuyabilsin.
Bilge'ye not: Jestin için minnettarım, çok düşüncelisin. Şaka yapmıştım ilk yorumumda ama gerçekten çok ilgi çekiyordu yazılarda yorumlarda geçen isimler. Bazen düşündüğüm oldu "neden yokum?" diye ama çok takmadım. Hayatımın her alanında böyle oldum, ihtiyaç duymadım pohlanmaya. Yine de minnettarlığımı :) yeniden belirtir, güzel düşüncen için öperim yanaklarından sümüklü sümüklü. Gribim de düzelmedim hala :)
Siyahorkidee'ye not: Keşke isimlerle açıklama yapsaydın, benlik bir blog olurdu. Eskilerden kalma Eti reklamı gibi oldu. Bizim şu an heyecanla sıçrayıp " Eti, Etiiii, Eeetiiiiii " dememiz gerekiyor değil mi ???
Gerek üslubun gerek eleştiri yaparken veya bir şeyleri gördüğünde önce dönüp kendine ''özeleştiri'' yapan nadir kişilerden birisin bence. Bu yazıyı yazanın ,Blog Portal da hatrı sayılır bir yeri olduğunu düşünürsek yazının içeriğinde art niyet görmedim ben...Şu durumda bu cesaretin için tebrik ederim.Gözlemlerin ve eleştiriler yerinde ben de aynen katılıyorum.
Bloglarda okuduğumuz yazıların ve yazanların ayrı ayrı okuyanlara tat verdiğini düşünüyorum. Okuduklarımızda zaman zaman gülüyoruz eğleniyoruz,düşünüyoruz, hüzünleniyoruz, bilmediklerimizi öğreniyoruz, ''tam da içimden geçenleri yazmış'' diyoruz ( en azından ben bunu çok diyorum) ahh ah diyoruz belki de...Zamn zaman da okuduğumuzu anlamakta güçlük çekiyoruz ki bu benim yazılarım için de geçerli (bir kaç kere okumak gerekiyormuş). Bazen de abartıldığını bende düşünmekteyim. Özellikle de resim konusunda. Bir şeyler paylaşıyorsunuz kocaman kocaman resimler, yazıyı unutuyorsunuz. Üstelik, okuyucu okuduğu içeriktekileri kendisi hayaliyle resmetmeli diye düşünüyorum. Ama yakışan bloglar da yok değildi. Yerinde ve dozunda resimli bloglar çok hoştu...
Bir şeye daha katılıyorum. Özel ilişkilerin iki kişi arasında halledilmesi gereken konuların ayan beyan bloglara taşınmasından ben de rahatsızım. O kişiler bir daha yazmıyor zaten ya da hemen tepki ya da destek bloğu geliyor ardından. Renk katıp gitmiş oluyorlar. Elbette ki aşk, sevgi, hüzün, mutluluk bunların üzerine yazılamayacakta neyin üzerine yazılacak. Her şeyin ana teması AŞK bence ama suyunu çıkarmamak lazım...
Blogta paylaştığın daha önce yazanlar galiba. Malesef onların yazılarını okumaya nail olamadım. Çok eski değilim gamyunda, bulunduğum zaman içerisinde de blogtan haberdar değildim...Ben de merak ediyorum, yazılarını paylaşırlarsa bilmeyenler de okuma şansı bulur benimle beraber...
Benimde gözlemlediğim bir şey var. Belli bir kitle sıkı takip ediyor blogları bu kesin. Bir de ana sayfada yani vitrindekileri tıklayıp okuyanlar, yorum beyan edenler var. Yazı aşağı çekildiğinde nerden bulup okuyacaklarını bilmeyen de çok diye düşünüyorum. Öyle olduğu zamanlar, bazen öyle güzel paylaşımlar oluyor ki, güme gittiğini düşünüyorum. Bilenler bilmeyenlere anlatsın bu durumu lütfen:) Ben de okuduğunu anlamadan yorum yapılmaması taraftarıyım. gerekirse üç kere beş kere okuyalım.Ben çok hoşuma giden yazıları ara sıra bulur okurum bunlardan biri de LoveJ' dir.
Az yazanlar ya da daha çok yazmasını istediğin kişiler arasına beni de eklemene memnun oldum. Hiç bir tarzım üslubum yokken kendimi keşfetmeme neden oldu Gamyun Blog. Oturup acaba ne yazsam diye düşünmedim hiç, o an içimden ne geçiyorsa onu yazıyorum. İçtenliğinizi anlıyor okuyanlar emin ol. Bir süre sonra belli oluyor, ne amaçla yazıldığı insanların beklentileri, özentileri bir bir çıkıyor ortaya... samimi dileklerin için de teşekküer ederim, okumaya ve yazmaya devam elimizden geldiğince..
Yazdıklarımı okumadan gönderiyorum, içimden geldiği gibi.Herkese sevgiler saygılar...
Bir kere Trap şahısları eleştirmemiş ki birilerini kovmaya yeltensin , yazıları eleştirmiş şunlar şunlardan daral geldi afakanlar basıyor bana demiş :))
Bir çok tespitine katılıyorum , bir de aslında kimin yazdığına bakmadan okumak lazım ama herzaman yapamıyor işte insan onu malesef .Bahsettiğin isimlerin bazılarını bilmiyorum senden geç başlamışım ben galiba takibe. Arabeskleşmede doğru , blog portalımızın biraz neşeye ihtiyacı var galiba :S
Lovej benim de özlediğim isimlerden ,gmsnn 'nin espirili blog ve yorumlarını unutmayalım yazmıyor epeydir,35Kelebek yazmıyor , Sat_Agraha ablam yorumlarda varsın ama bloglarada el atsan olmaz mı :)
siyahorkidee'm öpüyorum seni...
Trap eline sağlık teşekkürler :)
özgürlük alanımı kısıtlamasın.Ayrıca aşırı özgürlük aşırı özgüven getirir ,bu aşırı samimiyete
ve lakayıt laflara neden olur.Tıpkı senin araya nokta koyarak bazı kelimeler yazman gibi.
Bende diyorumi benim temiz ,saf ve özgür düşüncelerim; özgürlük bahane edilerek kirli kelimelerle kirletilmesin.
Şimdi derse ki birileri " ee okuma kardeşim" diye bende derim ki "sende yazma".
Ayrıca düşünceye özgürlük deyip düşüncemi eleştirmen ve sonrasında yaratıcıya sığınman
düşüncelerin kadar ironik :) Şunu da belirtmek isterim hayalimde ki blog; saygılı ,düzeyli
olmalı ve yazmış olmak için yazılan bloglardan uzak olmalı.Tabi bu dediklerim sana tekrar bir
cevap hakkı doğuracak sen tekrar tersini yazacaksın.Ve Sonsuza dek mutlu mutlu yorum yazarlar...
Yazdıklarını bir de iyice okuyup çözümlesen ya duk35
tersini yazmıyorum, sen beni anlamadın galiba. senin beğenmeme durumuna bir şey dediğim yok. eleştirdiğim bu değil... "kime göre yazalım? ne yazalım?" "kelimeler kime göre kirli" "kime göre düzeyli" Bunların cevabını verebiliyorsan bence sadece sen yaz biz okuyalım...Umarım anlatabilmişimdir bu sefer
"Ayrıca düşünceye özgürlük deyip düşüncemi eleştirmen ve sonrasında yaratıcıya sığınman
düşüncelerin kadar ironik :) "
demişsin de..
ironi falan yok...farkında mısın bilmem ama ben sadece eleştiriyorum senin gibi fikirleri yok etmeye çalışmıyorum.
Kopyala yapıştırcı mantığı ben de sevmiyorum ki vıcık vıcık aşk meşk içeren bloglardan en çok ben tiksiniyorum ama ben tiksiniyorum diye başkalarının ifade hakkına mani olmam.
Kimseye okuma da demiyorum varsa içine attıkların eleştirilerin vs traper gibi dökül sen de... ben ne karışırım, alem ne karışır ...belki arz talep dengesinde siz hoşlanmıyorsunuz diye yazmazlar...ama yok.. bunlar beni kesmiyor dersenş vurulsun kelleleri dersen ben de şerrinden nere olsa sığınırım...hatta iyi ki senin kadar yasakçı değil yöneticiler bile derim...hatta senle kıyasladığımda melaike gibiler...vay be bunu da söylettin ya bana daha da bu bloga yorum yazmam :büyüklokmayiyipbüyükkonuşansmile:
Yaz nedeniyle daha az giriyorduk nete sanırım.
Resimli blog konusunda yazdıklarına SONUNA kadar katılıyorum.
Gönül ilişkili yazılara yazdıklarına da katılıyorum. Hatta biri vardı matematik hocası toplama , çıkarma işlemini iyi öğretmemiş kendisine sayın Ataya ve benim yorumlarımıza dayanamayıp blogunu sildi hatta :)
Son konuya gelince nerde eski blog yazanlar , yorum yapanlar ; hepsi burada.
Güzel yazın için teşekkürler ellerine sağlık.