gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

KÜÇÜĞÜM DAHA ÇOK KÜÇÜĞÜM...

10 Ekim 2012, 13.51
A- A+

  '' Küçüğüm daha çok küçüğüm. Bu yüzden bütün hatalarım. Öğünmem bu yüzden, bu yüzden kendimi özel  önemlii zannetmem...'' söylerken Sezen Aksu;

 Babasız bir çocuk tanıyorum uzun zamandır. Sapsarı saçları var örülesi, güneşe bakamayan masmavi gözleri ve güldüğünde sol yanağında beliren minicik  gamzesi...
5-6 yaşlarında her çocuk gibi kıpır kıpır daha, olan bitenden habersiz.Babalarını yeni kaybetmişler, acıları çok taze. Anne bir daha hiç evlenmemiş.

  Ne bilsin yetim kaldığını, ne bilsin direksiz kalmış evlerinin altında, yıkıntılar içinde çaresiz bir kadının olduğunu, ne bilsin hayatın onlara hazırladıklarını, ne bilsin günsüz güneşsiz kaldıklarını...Bir gün yiyeceği okkalı bir dayakla anlamaya başlayacaktı; hayat sadece oyun oynayıp akşam eve dar düşmekten ibaret olmadığıını.

  Çocuk işte küçücük...Bir gün akrabalrının getirdiği gofret, çikolata bisküvileri ne varsa döker arkadaşlarının önüne, onlar yerken kendisi de dudur öyle seyreder.Bunu gören annesi tabiri caizse '' eşek sudan gelene kadar'' döver. Şu yoklukta getirilen ıvır zıvırlar O'nu günlerce oyalayacakken, hepsini nasıl olurda dağıtırdı. Öyle, bir annenin o anki kızgınlığıyla fırlattığı ya da bir iki tane yapıştırdığı terlik kıvamında değildi bu. İçinde, eşini yeni kaybetmiş bir kadının acısı vardı. İçinde, acısını çocuklarına belli etmemeye çalışan bir kadının kadere kızgınlığı vardı. İçinde, çaresizliğin, kolu kanadı kırılmışlığın dayanılmaz sızısı vardı. İçinde, yalnızlığının doldurulmayacak sinsi boşluğu vardı...

  Acıyan yerlerin acısı en fazla yarım saat içinde geçerdi, ya yürekteki acısı? Zaman geçtikçe hayat insanı bir mevsim daha olgunlaştırıyor, olup biteni daha iyi anlıyor...Durum ne olursa olsun hiçbir çocuk bir fiske tokatı bile hak etmiyor fakat, her ne kadar bu yanlış olsa da ben o anneyi çok iyi anlıyorum. Şimdi kızamıyorum...

  Şimdi izninizle ben fotoğraflara bakarak kendimi birazcık sevmeye, o küçücük kızın saçlarını örmeye gidiyorum...

Küçüksün daha çok küçüksün...Bu yüzden savunmasızlığın, bu yüzden güvensizliğin, korunmasızlığın...

YORUMLAR

10 Ekim 2012, 16.22
       Anne ya da Baba'sı olmayan çocuklar eksik büyüyor.Ne yapılırsa yapılsın o eksik kapatılamıyor.Sığınacak Liman ne kadar az ise Hayat'da o kadar zorlaşıyor işte.Yazıdaki mavi gözlü sarı sarı saçlı kız erken olgunlaşmış sanki,küçükmüş ama bir yandan da küçük olduğu kadar büyük,Anne'si ni anlamaya çalışacak kadar mantıklı.Sevgiler...
10 Ekim 2012, 18.07
                 Yarası yüzünde değil kalbindedir, yaralıların. Yarası olmayan anlamaz, acını yaralının.....Bala_ akşam akşam bir kere daha yaraları kanattınız:) Ama iyi geldi bu. Emeğinize sağlık.
11 Ekim 2012, 05.02
son iki paragrafına takıldım kaldım.. dünden yüklenen yüklerle ve yanlışlarla yarınlara yürürken hep hatalarımızla büyüyerek ilerliyoruz.. hatalarımız olmasaydı büyüyebilmek ne mümkündü.. ve ne mümkündü doğruya ve en doğruya, ve mükemmele ve en mükümmele yani iyiliğe doğru sonsuzluğa ulaşabilmek... hata yapmak, acı çekmek bizler için insanlar için.. bi reklamda diyordu ya BEYİN BEDAVA.. beyin bedavada işlemcilerimiz arızalı.. hatamla sev beni misali.. evet hatalarımızla sevelim kendi kendimizi.. sonra örelim sarı saçları, aynalara gülümseyerek.. yüreğinize sağlık..
11 Ekim 2012, 13.21
Çocukların yediği dayakların hepsiniz altında, atan anne ya da babaya dair, yazdığın tür nedenler vardır. Yoksa dediğin gibi, hiç bir çocuk, hiç bir insan, hiç bir canlı bu davranışı hak etmiyor, edemez.
Bu durumu analiz edip, kin büyütmek, aynı davranışı yerleştirmek  yerine, karşıdakini anlayabilmek ve kızmamayı öğrenmek ne güzel bir olgunluktur. Ne hoş anlatmışsın.

Ben, yazıda bir de, -hatta esas diyebilirim- her çocuğun en sevdiği şeyleri, çikolata, gofret, şeker gibi tatları arkadaşlarının önüne serip kendi uzaktan onları izleyen güzel kıza, onun aklından geçebilenlere takılı kaldım.
Paylaşmanın bile ötesine gönüllü geçip "Vermek" ile mutlu olmaya çalışan kızı düşündüm. Eminim, yediği o dayağa karşın hala öyle, hala vaz geçmedi bundan, o kadar belli ki...

Sarı saçlı, mavi gözlü kıza kucakl ar dolusu çikolata, gofret şeker yolluyorum.
Sana; bizlere sunup sonra kenardan izlediğin duygu dünyana da kocaman sevgiler.

11 Ekim 2012, 13.46

 Öncelikle merhaba ve yorumlarınız için ayrı ayrı teşekkür ederim.
  Sevgili Sat_Agraha; ben senin yorumlarını neden çok seviyorum biliyor musun? Yazılan her ne olursa olsun, ister duygusal ister sosyal içerikli ister gülümseten, o kadar güzel anlayıp öyle güzel ifade ediyorsun ki, paylaşılanın adeta özeti gibi oluyor. Bu yüzden bazı yazılarda özellikle anlamakta güçlük çektiklerimde gözüm senin yorumları arıyor:) Hmm diyorum '' demek ki bunu anlatmak istemiş'' yazının sahibi...

Bu yazımda anlatmak istediğimi, vurgulamak istediğimi öyle güzel dile getirmişsin ki daha hoşuma gitti.. Özellikle '' bizlere sunup sonra kenardan izlediğin duygu dünyan...''Bu cümlen yazımdaki olayın gizini anladığın mesajını verdi bana. Ben de kocaman sevgi ve saygılarımı gönderiyorum...

Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın