Eleştirim içinde kendinizi buldunuz değil mi Sat agraha....etkilendiniz değil mi? Çok kızdınız...kendinize kızdınız değil mi? Haklısınız. Ama sinirinizin hedefini bana yönelttiniz, çünkü bunları ben düşündürdüm size.
Rica etseydim, imza atacaktınız demek. Ben bir dilekte bulundum açıkçası, 'rica ediyorum' da diyebilirdim evet, daha şık olurdu. Ama yine kötü niyet aramaktasınız. 'Kendini dünyanın merkezi sanmak' da ne demek. Ben bu çağrıda, başka bir şeyi koymuşum merkeze, anlattığım gibi. Bunu bir misyon olarak eddediyorsanız, olabilir addedebilirsiniz. Bu misyona sahip olmak, herkesin boynunun borcu şu yaşadığımız dönemde..memnuniyetle kabul ederim.
Keşke bu blogu başka bir nickle yazsaydım ben...bu noktada bir yanlışlık yapmışım kendi adıma. Yazıya imza atmayanların sebeplerini sorgulamarını istedim evet, asla imza atmayanların Atatürkçülüğünü sorgulamadım...hatta diledim ki bu sadece cezbe ye tepki olsun. Hesap da sormadım kimseye ayrıca 'nerdesiniz' derken, merak ettim sebeplerinizi, kendinize sorun istedim.
Asla mağduru filan oynamadım ben, o yazıdan sonra gelen eleştirilere aklım erdiğince, kalemim yettiğince cevap vermeye çalıştım. Her zaman da uzlaşmacı bir tutum sergiledim, her zaman barış eli uzatmaya çalıştım, kavga edenler barışsın istedim, bu yazının bir misyonu da bu olsun istedim. Bunu bile nasıl algılamışsınız 'pes' diyorum.
Bir başka bloguma gönderme yapıp, hele hele orda yorum yazan insanlara da yakıştırmalar yapmanız, ne kadar hoş sizce ? O yazıya yorum yapan arkadaşlar; blogu olan veya benim yazılarıma yorum yapmaları vesilesiyle ilgim olan insanlar..arkadaş listemde bile yoklar ne burda ne başka bir yerde. Bahsettiğiniz blogum orda duruyor...yorumunuz varsa orda yapmanız gerekmez mi ? Siz benim yazılarıma o malum blogda ayrı düşmemize kadar methiyeler düzmüyor muydunuz? Ha diyelim o blogumu beğenmediniz, eleştirmeniz gereken yer burası mı? Hem de neye eleştiri getirdiğiniz bile belli olmuyorken. Bu sadece çamur atmaya girmiyor mu?
Beni sakinliğe davet ediyorsunuz ama, yazıdaki üslubunuzdan anlıyorum ki sizin sakin olmaya ihtiyacınız var. Ben eleştiri yorumumu yaparken gayet sakindim ve de çok çok üzgündüm inanın.
"Di'li Geçmiş Zamanın Hikayesi" yorumlarına, 'camdan cama dedikodu yapan hanımlar' benzetmeniz, orda yorum yapan arkadaşları da hedef alarak yaptığınız bu nahoş yakıştırmanız, sizin bu yazınızdaki üslubunuzla daha çok örtüşüyor bence. Benim bir yere gittiğim yok, yazacağım yine...siz gizli gizli beni okumaya devam ediniz, dedikodu filan da yapabilirsiniz -artık camdan cama mı olur, konuşma penceresinden mi bilemem- ..sıkıntı yok yani.
Ha şunu da söylemem gerek; hani çok hassas olduğunuz 'alet olmama' konusu var ya, yine benim hiçbir art niyetim olmamasına rağmen, eleştiri yorumumun haklılığına canlı örnek teşkil ettiniz yazınızla...teşekkür ederim. Şimdi hemen cevap yetiştirmeye başlayabilirsiniz..okuduğunuz an itibariyle.
Çok teşekkür ederim Cezbe,
yazmama izin verdiğin için.:) Seni mi kıralım şimdi?:)
Bu nasıl bir "Ben" duygusudur? Hayretle birlikte takdir ediyorum gerçekten.:)
Evet, sensin Cezbe, çok etkiledin beni, sen düşündürdün, her şey senden, hatta bu dünyadaki varlık nedenim de sensin.:)
Evet, ilk yazılarını beğendim, zevdim ama öyle abartmayalım lütfen "methiyeler düzmek" falan diye. Beğendiğimi belirtmese miydim yoksa? Onları beğendim diye, her yazdığını beğeneceğime dair bir yerlere imza attım, taahhütte bulundum da benim haberim mi yok?
Sen de hoşsun yani; beğensek suç, beğenmesek suç.:)
Demek bizi çok merak ettiğin için öyle büyük harflerle sordun "NEREDESİNİZ???" diye. O alta yazdıkların da lafın gelişi demek ki.
Merak edecek bir durum yok oysa, sen istedin, ben imzalamak istemedim, imzalamadım, bu kadar basit.
Eğer, örneğin Meclis'e, Belediyelere iletilecek bir mesele varsa, şehir merkezlerine kurulan imza masalarına, konunun aklıma uyması derecesinde yanaşırım. Ancak, böyle internette, bir şey ıspatı çabası için "orayı imzalayın, burayı tıklayın, nickleri kara yapın, bayrakları takın vs vs.." işlerini, ben saçma, "dostlar alışverişte görsün" tarzı buluyor, katılmıyorum.
Tabii ki kendi duygum bu, imzalayana, tıklayana da lafım yok. O da öyle görüyordur, bana ne? Benim tavrım, imzalamayanları adeta azarlaman yüzündendi.
Ha unutmadan, yazılanları okuyorum, hepsini. Gizli gizli değil, açık seçik.:) -Canım iki çift laf etmek isterse de, uygun gördüğüm, ilişkilendirdiğim istediğim yere yazıyorum. Sana mı sorsam acaba? :)- Siz devam edin yazmaya, ne güzel. Biz de okuruz işte.
-Allah'ım inşallah anlatabilmişimdir.-:)
Eline sağlık cok güzel bir yazı olmuş...
Gereksiz yere uzamış -her zamanki gibi-. Altta kalanın canı çıksın der gibi.. Sevmiyorum bu tarz yorumları -biliyorum benimkiler de pek sevilir, kimi zaman yenilir-yutulur cinsten değil-. Bir büyük olarak kendisini örnek aldığım ismin bu şekilde atışması zoruma gidiyor -örnek almak dediysem sevmek-saymak-.
Neden araya girdim ?
Amaç ne olursa olsun, sonuçta burada bu yazıyı onaylayanlar oldu -gösteriş olsun olmasın-. En azından bize biraz saygı gösterilse hoş olmaz mı ?
-biz, kendi adıma konuşuyorum şu an. Bencillikten olabilir ya da diğerlerini umursamadığımdan olabilir (gerçek bir gösterişçi olanları)-
Son olarak; Trapper'ın adı kendisi buradayken bu kadar anılmadı. Artık yeter. Onun üzerinden prim yapılmasın. O zaten gereken kimselere gereken açıklamaları yaptı (özel bir istek oldu bu. Blogla alakası yok. Gören, okuyan, duyan tüm herkesten ricam budur ). Kimseyi kimsenin ağzına sakız yaptırmayın lütfen. Ve bazı insanların da uzaktan bunun keyfini çıkarmasına izin vermeyin bu şekilde davranarak.
Meydan meydancılara kaldı daha ne ?
Yazıda imzası bulunan, güzel ifadelerle katıldığını dile getiren ve son olarak yazıyla ilgili beğeni belirten tüm yorumcu arkadaşlara teşekkür ediyorum.
Sonrasında gelişebilecek olası çirkin durumlara karşı, üzüntümü ve sitemimi dile getiren yorumumu blog olarak yazmıştım önce, blog kuralları gereğince " yazının devamı sayılabilecek bir yazının blog olarak kabul edilemeyeceği" kural ihlaline takılınca yorum olarak yazmak zorunda kaldım..ki diyorum ki şimdi keşke yazmasaymışım.
Katılım imzalarının altında gelişen çirkinlik için her ne kadar ben ona dahil olmasam da hem kendi yazımdan, hem de iyi niyetle çağrıma cevap veren yorumcu arkadaşlardan özür diliyorum.
****Gülücüklerinizle beraber, monolog halinde devam edebilirsiniz siz sayın kadrolu yorumcu sat agraha. İçerik itibariyle bile bu blogun altında gülücük ifadesini kaldıramadım ben çünkü. Siz devam edin.
YORUMLAR
Rica etseydim, imza atacaktınız demek. Ben bir dilekte bulundum açıkçası, 'rica ediyorum' da diyebilirdim evet, daha şık olurdu. Ama yine kötü niyet aramaktasınız. 'Kendini dünyanın merkezi sanmak' da ne demek. Ben bu çağrıda, başka bir şeyi koymuşum merkeze, anlattığım gibi. Bunu bir misyon olarak eddediyorsanız, olabilir addedebilirsiniz. Bu misyona sahip olmak, herkesin boynunun borcu şu yaşadığımız dönemde..memnuniyetle kabul ederim.
Keşke bu blogu başka bir nickle yazsaydım ben...bu noktada bir yanlışlık yapmışım kendi adıma. Yazıya imza atmayanların sebeplerini sorgulamarını istedim evet, asla imza atmayanların Atatürkçülüğünü sorgulamadım...hatta diledim ki bu sadece cezbe ye tepki olsun. Hesap da sormadım kimseye ayrıca 'nerdesiniz' derken, merak ettim sebeplerinizi, kendinize sorun istedim.
Asla mağduru filan oynamadım ben, o yazıdan sonra gelen eleştirilere aklım erdiğince, kalemim yettiğince cevap vermeye çalıştım. Her zaman da uzlaşmacı bir tutum sergiledim, her zaman barış eli uzatmaya çalıştım, kavga edenler barışsın istedim, bu yazının bir misyonu da bu olsun istedim. Bunu bile nasıl algılamışsınız 'pes' diyorum.
Bir başka bloguma gönderme yapıp, hele hele orda yorum yazan insanlara da yakıştırmalar yapmanız, ne kadar hoş sizce ? O yazıya yorum yapan arkadaşlar; blogu olan veya benim yazılarıma yorum yapmaları vesilesiyle ilgim olan insanlar..arkadaş listemde bile yoklar ne burda ne başka bir yerde. Bahsettiğiniz blogum orda duruyor...yorumunuz varsa orda yapmanız gerekmez mi ? Siz benim yazılarıma o malum blogda ayrı düşmemize kadar methiyeler düzmüyor muydunuz? Ha diyelim o blogumu beğenmediniz, eleştirmeniz gereken yer burası mı? Hem de neye eleştiri getirdiğiniz bile belli olmuyorken. Bu sadece çamur atmaya girmiyor mu?
Beni sakinliğe davet ediyorsunuz ama, yazıdaki üslubunuzdan anlıyorum ki sizin sakin olmaya ihtiyacınız var. Ben eleştiri yorumumu yaparken gayet sakindim ve de çok çok üzgündüm inanın.
"Di'li Geçmiş Zamanın Hikayesi" yorumlarına, 'camdan cama dedikodu yapan hanımlar' benzetmeniz, orda yorum yapan arkadaşları da hedef alarak yaptığınız bu nahoş yakıştırmanız, sizin bu yazınızdaki üslubunuzla daha çok örtüşüyor bence. Benim bir yere gittiğim yok, yazacağım yine...siz gizli gizli beni okumaya devam ediniz, dedikodu filan da yapabilirsiniz -artık camdan cama mı olur, konuşma penceresinden mi bilemem- ..sıkıntı yok yani.
Ha şunu da söylemem gerek; hani çok hassas olduğunuz 'alet olmama' konusu var ya, yine benim hiçbir art niyetim olmamasına rağmen, eleştiri yorumumun haklılığına canlı örnek teşkil ettiniz yazınızla...teşekkür ederim. Şimdi hemen cevap yetiştirmeye başlayabilirsiniz..okuduğunuz an itibariyle.
yazmama izin verdiğin için.:) Seni mi kıralım şimdi?:)
Bu nasıl bir "Ben" duygusudur? Hayretle birlikte takdir ediyorum gerçekten.:)
Evet, sensin Cezbe, çok etkiledin beni, sen düşündürdün, her şey senden, hatta bu dünyadaki varlık nedenim de sensin.:)
Evet, ilk yazılarını beğendim, zevdim ama öyle abartmayalım lütfen "methiyeler düzmek" falan diye. Beğendiğimi belirtmese miydim yoksa? Onları beğendim diye, her yazdığını beğeneceğime dair bir yerlere imza attım, taahhütte bulundum da benim haberim mi yok?
Sen de hoşsun yani; beğensek suç, beğenmesek suç.:)
Demek bizi çok merak ettiğin için öyle büyük harflerle sordun "NEREDESİNİZ???" diye. O alta yazdıkların da lafın gelişi demek ki.
Merak edecek bir durum yok oysa, sen istedin, ben imzalamak istemedim, imzalamadım, bu kadar basit.
Eğer, örneğin Meclis'e, Belediyelere iletilecek bir mesele varsa, şehir merkezlerine kurulan imza masalarına, konunun aklıma uyması derecesinde yanaşırım. Ancak, böyle internette, bir şey ıspatı çabası için "orayı imzalayın, burayı tıklayın, nickleri kara yapın, bayrakları takın vs vs.." işlerini, ben saçma, "dostlar alışverişte görsün" tarzı buluyor, katılmıyorum.
Tabii ki kendi duygum bu, imzalayana, tıklayana da lafım yok. O da öyle görüyordur, bana ne? Benim tavrım, imzalamayanları adeta azarlaman yüzündendi.
Ha unutmadan, yazılanları okuyorum, hepsini. Gizli gizli değil, açık seçik.:) -Canım iki çift laf etmek isterse de, uygun gördüğüm, ilişkilendirdiğim istediğim yere yazıyorum. Sana mı sorsam acaba? :)- Siz devam edin yazmaya, ne güzel. Biz de okuruz işte.
-Allah'ım inşallah anlatabilmişimdir.-:)
Neden araya girdim ?
Amaç ne olursa olsun, sonuçta burada bu yazıyı onaylayanlar oldu -gösteriş olsun olmasın-. En azından bize biraz saygı gösterilse hoş olmaz mı ?
-biz, kendi adıma konuşuyorum şu an. Bencillikten olabilir ya da diğerlerini umursamadığımdan olabilir (gerçek bir gösterişçi olanları)-
Son olarak; Trapper'ın adı kendisi buradayken bu kadar anılmadı. Artık yeter. Onun üzerinden prim yapılmasın. O zaten gereken kimselere gereken açıklamaları yaptı (özel bir istek oldu bu. Blogla alakası yok. Gören, okuyan, duyan tüm herkesten ricam budur ). Kimseyi kimsenin ağzına sakız yaptırmayın lütfen. Ve bazı insanların da uzaktan bunun keyfini çıkarmasına izin vermeyin bu şekilde davranarak.
Meydan meydancılara kaldı daha ne ?
Sonrasında gelişebilecek olası çirkin durumlara karşı, üzüntümü ve sitemimi dile getiren yorumumu blog olarak yazmıştım önce, blog kuralları gereğince " yazının devamı sayılabilecek bir yazının blog olarak kabul edilemeyeceği" kural ihlaline takılınca yorum olarak yazmak zorunda kaldım..ki diyorum ki şimdi keşke yazmasaymışım.
Katılım imzalarının altında gelişen çirkinlik için her ne kadar ben ona dahil olmasam da hem kendi yazımdan, hem de iyi niyetle çağrıma cevap veren yorumcu arkadaşlardan özür diliyorum.
****Gülücüklerinizle beraber, monolog halinde devam edebilirsiniz siz sayın kadrolu yorumcu sat agraha. İçerik itibariyle bile bu blogun altında gülücük ifadesini kaldıramadım ben çünkü. Siz devam edin.