gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

SİZ OLSAYDINIZ?

06 Aralık 2012, 15.31
A- A+


Duyarlılık; insanlara verilen büyük meziyettir. Bunu nasıl, ne şekilde, nerede kullanacağına bağlıdır?! Hemen her gün alışık olduğumuz ‘’duyarlılık’’ ile ilgili haberlere veyahut olaylara tanık oluyoruz.

Hassas bir dengedir aslında zamanında ve yerinde uyguladığın zaman sonucu ne şekilde etkileyeceğine bağlıdır. Örneğin; Türkiye de ve Amerika da farklı iki olay yaşandı:

Türkiye de; adamın biri traktörüyle 72 yaşındaki kadına çarpıyor. Traktör kullanıcısı aşağı inmediği gibi, çevredeki insanlarda tiyatro izler gibi olayı izliyorlar. Amerika’daki olay ise; iki kişi metroda kavga ediyor, biri diğerini raylara itiyor. Adam metro trenin altında kalarak ölüyor. Her iki olayda da fotoğrafçı var. İkisi de anında olayları fotoğraflıyorlar...

İnsan o anda ne yapar; makineyi eline alıp olayın devamını mı izlemeli, yoksa elini uzatıp hayata tutunmasını mı sağlamalı? Mükâfatı hiç bir şeyle ölçülmeyen sonuca nasıl yansıyacağını gösterir. Bu onun yazgısıdır deyip olayı seyretmek ayrı bir aşağılık duygusudur! O anın fotoğrafını çekip kişiye getirecek maliyet mi (parasal) ‘’duyarlılık?’’ Nedir  çok değerli olan?!. Kim bilir o fotoğraf belki, yılın fotoğrafı olarak seçilir, onlara kristal bir heykelcik verirler. Bu heykelin altından ezilip kalmayasın! Türkiye de bir gazeteci; ben gazetenin yayın yönetmeni olsam, fotoğrafçıyı, adamı kurtardığı için işten atardım. Benim için haberin niteliği daha önemlidir diyor!

  Yeri geldiğinde; sıkıntıdan olan bir hayvan için bütün insanlık duygularımızı harekete geçiriyoruz. Ona şefkat ve sevgi aşılıyoruz. Peki, insan neden kendi türünün  düşmanıdır?

İnsanlar hep böyle değerlerin hırsızı mı olacak? Bencilliğini kutsal hale getirecek kendince! Yoksa insanların ruhumu yozlaşıyor. Nedir bizi bizden eden; yükseğe mi çıkmak istiyorsun? Duygularımız hangi yöne uçuyor. İnsanlığa yararlı bir hareket insanın kişiliğini yüceltmiyor mu?

Olaylara toplumsal olarak baktığın zaman infial yaratacak düzeyde; Afrika da ölmek üzere olan bir çocuğun ölmesini bekleyen akbaba, bu durumda insanların duyarsızlığı akbabadan ne farkı kalır. Akbaba karnını doyurmak için insanın ölmesini bekliyor. Öte tarafta, ölüm (P…) seyretmek insandan nasıl bir doygunluk yaratıyor acaba?!

Peki, sizce; ölümü seyretmek mi? Hayat kurtarmak mı? İnsanı mutlu eder… 

Saygılar...

YORUMLAR

07 Aralık 2012, 14.45

     Bir şeyi anlamakta zorluk çekiyorum..Gazeteci ,görevi haber yakalamak ve bunu kitlelere ulaştırmak olan kişidir..112 Acil,AKUT vs… personeli değildir..Metro yada traktörün bulunduğu mekanlar dağ başında ve yardıma muhtaç kişi ile gazeteciden başka kimselerin olmadığı tecrit bir ortamda baş başa olsalar,can kurtarmak şansı varken önce işim deyip denklaşöre yada kameranın kayıt tuşuna asılmak tamam kabul gayr_ı ahlakidir....O gazeteci derisinin yüzülmesini bile hak eder..Ama Şehrin göbeğinde onlarca yardım etme şansı olan bom boş insanların olduğu bir ortamda Gazeteci işini yaptığı için neden suçlansın!!..Asıl suçlanmanın hedefi; duk45’in yorumunda çok güzel açıkladığı tipler ki...iyi bir kare yakalarda bir medya kuruluşuna bunu satar köşe olurum hesabına düşüp,parayı hayat kurtarmayı yeğleyen ve malum tren seven bir canlı ile aynı duyarlılık seviyesinde olmayı tercih ettikleri halde sırf 2 ayak üzerinde dik durma ve yürüyebilme yetilerinden ötürü kendilerini insan zanneden türe olmalı bence..Ey siz amatör cep foto yada kameramanlık sevdalıları…Bırakın herkes eğitim aldığı konuda işini yapsın..Korkmayın bu ülkenin fakulteleri size o haberleri en güzel karelerle ve yorumlarla iletebilecek kaliteli gazeteciler muhabirler,yetiştiryor çok şükür.İlla ki bir hobi edinmekse amacınız fotoğrafçılıktan önce İNSAN OLMA gibi bir konuyu hobi edinseniz nasıl olur aceba!!!!

  Yine güzel bir konu..Güzel bir paylaşım..Kaleminize ve emeğinize sağlık Değerli DIGOR…

07 Aralık 2012, 22.14
Doğal hayat şartları ve kimi güçlerin bizi getirdiği şu haller, maalesef ya bencil olmayı öğretti bize ya da kolayı seçtirmeye yoğunlaştırdı. Evde ekmek bekleyen çocuğumu düşünüp işimin şartlarını mı yerine getirmektir insanlık, yoksa "ekmek" parası kazandığım işimi umursamadan sadece canlıya ve onun sağlığına hizmet etmek mi?  İnsan olmak, aynı şeyleri yapmak zorunda olmak değildir. Hepimizin ruhu karakteri şartları idealleri farklı. Çeşitliliğimizi unutmamalıyız. Sen gazeteci olup işini yaparsın, başka bir gazeteci o anı yaşar ve o an ne istiyorsa onu yapar buna hayat kurtarmak da dahil. Yani burada tartışmak anlamsız. İnsani duygular maalesef bu çağda işe yaramıyor. Belki de ben çok umutsuzum...  Ben olsaydım ne yapardım bilmiyorum ama benden güçlü olanlar özellikle tüzel kişilikler örneğin medya patronları, yapması gerekenleri yapsın ben de yapmam gerekeni yaparım. Bunu istediğiniz gibi yorumlayın. Allah hepimizin yardımcısı olsun...Saygılarımla...
08 Aralık 2012, 10.17
Arkadaş demiş ki olması gereken böyle ama kimse bunu yapmıyor, bunu nasıl ters çevirip algıladınız şaşılacak durum.
Yazarak duyarlı olunmuyor, yardımcı olarak duyarlı olunuyor.Birileri çıkıp bla bla bla şunlara yardım etmeliyiz diye sıralayacak, yani herkesin rutin bildiği şeyler.Sonra ben onu, onun lafına bakmadan uygulayacağım ve bu vatandaş ben çok duyarlıyım yazdım oldu diyecek.
Sonrada buraya gelipte siz ne kadar duyarlısınız?, bakın ben şu bloglarım da bunları bunları yazdım diyerek; kendini gülünç duruma düşürecek.
Blog sahibi arkadaşı tenzih ederim yazdıklarım için. Mirza78 seni tenzih etmiyorum.Sen aman rengim belli olsun diye bloglarında sözde ulvi yaşamını öven bir insansın.Normalde öyle biri olmadığını tüm okuyanlar anladığı için bıraktın.
Normalde böyle değilsin diyerek iftira veya öngörülü konuşma yapmıyorum.Sen yazdıkların gibi davranmıyorsun.
Ayrıca evet kendini övdüğünü çok söyledim ama birilen şeyleri yazdığını  asla söylemedim.

10 Aralık 2012, 00.55
Blog okurken sırf bu yorumu yazmak için üyeliğimle girdim siteye. Abi ben bunu anlayamıyorum, ben birinin düşüncesine kısmen katılıyorum ve burada belirtiyorum.

Bir şahıs çıkıp benim güzel,kıymetli,nadide nickimi laflarıyla kirletiyor."Sen bunu, bunu demiştin" diye; sonra başka birisi bu şahsa onla muhatap olma, görmezden gel diyor.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.Ben bu işi anlayamadım.Anlayan biri varsa bana izah etsin.Ayrıca ben senin adını anarak ne zaman sana torpil yapıyorlar diye, senin deyiminle "salladım".Sen kimsin ki ben senin adını anayım.
Ayrıca yazdığın yazıları okuyacak kadar, kıymetsiz zamanım yok.Uzun zamandır da tek harfini okumadım.Nickini gördüm mü sayfa değiştiriyorum o kadar yani.
Tam olarak bu kadar basit her şey...
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın