DENGE...
07 Nisan 2013, 12.42 A- A+Anasından doğduğuna pişman etmek, pişman olmaktan daha kolay geldiğinden birilerine; bedensel gücün üstünlüğü, akıl ve mantığı yontmaya çalışan kör bir bıçak misali, değdiği yerde onulmaz yaralar açarken, yine birilerinin seyirciliği eşliğinde alkış tutulan mecralarda, insanlar itile kalkıla uçuruma sürüklenirken, uçurumun dibinde bedenler ve ruhlar mosmor kesildiğinde duyabileceğiniz açılış sözü şudur: '' Yazık olmuş! ''
Zenginlerin miyopluğu, açların körlüğü, bilinçli yaşamaya çalışan ''orta karar'' insanların önünde birer engel midir? Bir sofrada kuru ekmek paylaşılamayıp, diğer sofrada bin bir çeşit nimete el sürülmeden çöpe dökülürken; muhteşem sofralara el sürmeye korkanlar açlıktan, bir köy yufkasını hasbelkader görünce '' nostaljik'' takılıp saldıranlar tokluktan, sözde ''özüne bağlı'' efendiler, '' israf masraftan mı yoksa masraf mı israftan? '' polemiğini tartışadursunlar, denge iki ayak üstünde durabilmek midir?? önünü göremeyenlere...
Oksijenle açılmış beyinler, içi kazınmış kafalarda kaybolmuş yüzler...'' Sen zaten doğduğunda popona ilk tokadı yiyip ağlamıştın gülmek senin neyine! '' deyip, dayak hak görülürse; ''kimsesizlik'' kimsesiz çocukların kendi tercihiymiş gibi ''yanlış tercihte bulunmuşsun seneye bir daha dene'' yüzsüzlüğüne alacağınız cevap ''biz burdayız hep yanınızdayız!! '' sloganıdır. Kim'liği hiçe sayılanlar, ısınmak için bir kediyi kucaklayıp maddeyle ısınanlar, kurduğu hayalleri içi boş diye fırlattığı çöp kutusundan faydalananlar, ''çocuk'' bedenlerde hapsolmuş ruhlar için firar birer çare midir?
Manevi sığınma, elde kitap göğüste iman şekilciliğinde edilen dualarla sağlanırken; dumanı tüten bir bacanın zehri havaya değilde odaya karışıp, isimleri ekranlarda sıralanırken aile boyu, ''ihmallik'' ölümün bahanesi oluverir. Yine ocağı yanan bir evin ateşi, acı bir haberle düştüğü yeri yakar bir anda binlercesi bu ateşe ortak olurken, başları önde o ana babanın sırtlarını sıvazlayanlar, içleri dağlananlar için birer teselli midir??
Reçetesi alenen sunulan ilaçlar, sabah akşam tok karnına alınmak suretiyle; kafalar ezberden çalışıyorsa, neye ''amin'' dediğini bilmeyen diller '' O ne diyorsa doğrudur, çok şükür bugünkü sevabımıza''diyerek el etek öpen ağızlar, yaptıkları ibadetin kutsallığıyla kendilerinden geçerlerken ''doymadık daha açız'' diyen zihniyetler, maneviyatı aç kurt gibi kemiriyorsa, o ilaçlar bağışıklık yaptı...Hak edenin hakkı, Hak'tan çalınıp hak etmeyene altın tepsilerde sunuldu. Bir gencin deli kanı hırs ve tahrikle öfkeye dönüştü. Bilmişin ukalası cahilin kafasına hükmetti. Zenginin gururu, fakirin mahcubiyetine dönüştü. Değerli bildiklerin değersizleşti...Doğru bildiklerinden şüpheye düşer oldun. İçinden '' acaba....gerçekten öyle midir ki?'' diye geçirirken ideolojilerini sorgular düzeye geldin. Eğer gerçekten böyle düşünüyorsan, hedefe giden yolda göreceklerinden bi'haber, eklenen bir yolcusun...
YORUMLAR
Deymek, temas etmek anlamında; değmek ise değerini ortaya koymak, pahasını bulmak anlamında kullanılmalıdır.
Her nedense "deymek" yazdığım zaman cromede yanlış yazılmış gibi altı kırmızı çiziliyor :s ama cümle içinde doğrusu budur.Sizde bu tuzağa düştünüz sanırım.
Diğer kelimeyide cümle içinde örneklendireyim:
"Yazdıklarımı okuyup beni mor etmek için gugıl araştırmasına girecek arkadaşlar.Yapmayın uğraşmanıza değmez."
Güzel yazı içinde teşekkür ederim.
"Deymek" dediğiniz kelime, aslı "değmek" olan eylemin yöresel ağızlardaki karşılığıdır yalnızca.. Bâzen doğru bildiklerimi teyit etmek, bâzen de yanlış bildiklerimin doğrusunu öğrenmek için baktığım TDK sözlüğü bu konuda der ki:
değmek, -er
(I) (-e) 1. Aralık kalmayıncaya kadar birbirine yaklaşmak, dokunmak, temas etmek: “Kapıdan bir an birbirimize değerek girdik.” -Y. Z. Ortaç. 2. Ulaşmak, erişmek: Mektup elime değmedi. Yaşı on beşine değince... 3. İstenilen yere düşmek, rast gelmek, isabet etmek: Kurşun hedefe değdi.
Güncel Türkçe Sözlükdeğmek, -er
(II) (-e) 1. Değerinde olmak: “Benim ömrümün üç günü üç yüz bin liraya değer.” -H. Taner. 2. Karşılık olmak: “Evet, onun için her şeyi feda etmeye değer.” -A. Kabaklı. 3. (nsz) Zevk veren şeyler hoşa gitmek: Bu kahve değdi doğrusu. 4. Herhangi bir nitelikte olmak: “Babaannem özel bir kadındı. Anlatılmaya değer.” -A. Kutlu. 5. Eş değerde olmak: Bütün dünyaya değer gözlerin.
Güncel Türkçe SözlükMerak buyurmayın ki gugıl araştırmasıyla vakit harcamadım.. Hem doğrusunu bildiğim ve hem her zaman elimin altında olan sözlükte olduğu için rahat ulaştım bu bilgiye.. Eğer yanlış bildiğiniz birşeyin doğrusunu öğrenmek sizi morartıyorsa, bunun altında fiziksel ya da psikolojik ciddî bir sorun yatıyor olabilir..
Bala__'dan özür diliyorum.. Yorum yapan arkadaş, koca yazıyı tek kelimeye indirgeyip onu da yanlış yorumlayarak okuma arzumu kaçırdığı için şu an dingin bir kafayla okuyamayacağım.. Ama sözüm olsun; harfi harfine okuduktan sonra "emeğe saygı"mı görüş bildiren birkaç cümleyle sunacağım..
Tebrik ederim italik harfinden tut, noktası virgülüne kadar elinde ki sözlüğe bakıp yazmışsın, ama burayla tıpa tıp aynı olmasına rağmen kopyala yapıştır yapmamışsın, sözde... Şayet yorumlar canını sıkıyor ve blog okuma aşkını bitiriyorsa önce yorumları okuma ya da hiç yorumları okuma.Sana böyle basit çözümler sunabilirim.Gazeteyi sondan okuyan gençlik gibi sondan başlama :s
Ayrıca ben balanın hiçbir yazısını tek kelimeye indirgemedim. Çok sevdiğim ve hemen hemen her yazısını okuduğum nadide isimlerden biridir, ki yorumumun sonunda teşekkür ettim.
Fakat muhalif arkadaş gaz vermeye çalışıyorsun, bu gözümden kaçmıyor.Sürekli birilerini cici, diğerlerini pis gösterme çabasındasın...
Konuya gelince verdiğim bilgi yanlışmış, ben özür dilerim.Arkadaşın kopyala yapıştır yaptığı gibi TDK öyle yazıyor.Fakat geçen sene kpss için ders aldığım, yar.doç olan Türkçe Öğretmenim öyle dediği için onun verdiği bilgilere kesin gözüyle baktım.Az öncede feysbukumdan ona okkalı bir mesaj attım.
Umarım ilk yorumumu okuyan herkes bu yazdıklarımı da okurda insanları yanlış yönlendirmem.
Milletin okumadan yorum yaptığı bu yazın için teşekkür ederim.
Yorum bölümünde "değmek", "deymek" ikirciliği yaşanmış. Ona dair de iki kelam edeyim, gerçi Duk kabul etmiş yanlış öğrendiğini ama Muhalif'in atıf yaptığı Türk Dil Kurumu da çok defa yaptığı gibi bu konuda da hata yapmış. "Değmek" lafzının kökeni "teg"dir. Ve ilk kaynaklarda geçen anlamı "ulaşmak"tır. Türk Dil Kurumu, bir kelimenin birden çok anlamı olduğunda genelde ilk anlamı 1. sıradan veriyor ama "değmek" konusunda hata yapmışlar. Ayrıca Muhalif'in alıntıladığı 5. madde olan "Eş değerde olmak" hali, başlı başına garabet... Zira "eşdeğer" birleşik kelimedir. Sırf bunun teyidi için baktığım ve "eşdeğer" yerine "eş değer" şeklinde sonuç veren Türk Dil Kurumu sözlüğünü gördüğümde, bu kurumun pek de itibar edilmesi gereken bir yer olmadığını bir kere daha anladım. Gerçi mevcut alfabeyi bile yanlış gösteren/öğrettiren bir kurumdan çok şey de beklememek lazım :)
her cümlesi düşündüren,"tekrar okunmak istiyorum" diyen yazın için tebrikler.
Satırları okuyup kendimi irdeledim yine.
Aslolan, kişinin kendi yüzüne, kendi gözlerine kaçamak bakışlar atmadan dik dik bakabilmesidir bende, başka yüzlerden çok önce.
Eğer konuşmak istiyorsan susmamak, eğer el uzatmak istiyorsan elini cebine sokmamak ürkek ürkek, eğer koşmak istiyorsan mehter adımlarıyla oyalanmamaktır bunun anahtarı, yeter ki iç temiz, vicdan oracıkta duruyor olsun.
Hem daha kolay, daha kestirmedir kendi kendini ıslah etmek. Ben kestirmeciyim,sabrım öyle bol kesede değil.
Neden "anasından doğduğuna pişman etmek" için uğraşılır ki, bunu hiç anlamam. Yazıktır o enerjiye, kendim için harcar, anasına bağışlayıp hiç yokmuş gibi saymayı, hayatımdan çıkarıvermeyi yeğlemek daha kolay bana. Ardıma bakarsam namerdim.:))
Teşekkürler
Sevgiler
Aslında paylaştığım konunun içeriği çok kapsamlı. Hem çok uzun olacağından, hem blog portalda neleri paylaşmanın uygun olmayacağını bildiğimden, cümlelerimi mümkün olduğu kadar aza iindirgeyip, bir yerde ifadelerimi az ve öz kullanmya çalıştım. Bunu biraz da hem okurken okuyucu sıkılmasın hem de söylemek istedikleri varsa eğer yazıma bir katkısı olsun, eksik yönleri tamamlansın veya şuna katılıyorum buna katılmıyorum vs. görüşte bulunulmasıydı beklediğim...
İppek diğer ismiyle Cezbe, takıldığınız yere açıklık getireyim. Belki benim açımdan doğru, fakat okuyucunun gözünde farklı algıya nedne olabilecek bir ifade kullanmış olabilirim. Yani algıda hataya sebep olmuş olabilir '' ideolojilerini sorgulamak'.' Bahsettiğim şey öyle şeyler olur ki insan kendi doğrularından emin olmamaya başlar. Yazımdaki ideoloji sorgulamak kişinin kendi ideolojisini kendisinin sorgular düzeye gelmesiydi. Elbette ki '' o ne diyorsa doğrudur''diyen zihniyet, zaten hiçbir şeyi sorgulamaz kafası da rahattır. Toplum için ordu ve yargı en güvenilir kurumlardır. Adaletin, korunmanın tartışmasız sağlandığı yerlerdir ve bu insana güven verir. Hepimiz farkındayız ki, bu güven sarsılmaya çalışılıyor. Çok net kendinden emin olmayan insanlar, ''acaba'' ya düştüklerinde o zaman kendi ideolojilerini sorgular hale geliyorlar. Bu çevremde gördüklerim, okuduklarım dinlediklerimden hariç.İşte o zaman hedefe giden yola adım atmış oluyor insan bilinçsizce...Umarım anlatabilmişimdir o kısmı, teşekkür ediyorum...
Değmek ya da deymek bölümüne gelince, ilgili arkadaşlar açıklama yapmışlar. Deymek diye bir fiil duymamıştım, gerçekten öyle olsaydı belleğime bir şey katmış olacaktı. Sadece isterdim ki, yazdığım yazının içeriğine yönelik fikirlerinizi söyleseydiniz de, eksik yanları varsa tamamlansaydı, katkılarınız için ayrıca teşekkür ederdim ben de.Canınız sağolsun. Herkese iyi geceler...