YOLCULUK...
25 Nisan 2013, 14.38 A- A+Sen de oradaki herkes gibi, amacı az sonra hareket edecek olan trene binmek için beklerken; hınca hınç doldurulumş bavuluyla, her yerinden kablolar sarkan teknolojik teferruatlarıyla kabına sığmayan bir yolcu geçer ayak parmaklarını eze eze...''Zamane gençliği işte! '' diyerek içinden alaycı bir gülümseme atarsın...
Suratına suratına çarpan insan gürültüsünü, başka bir gürültüyle tıkarsın kulaklarını. İçerde bangır bangır bağıran çok sesli bir koro, dışarda ise sessiz bir kalabalığın kavgası eşlik eder kulaklığına...Algıladığın, sadece görmek ve okumaktır titreşimli geçişleri...Edilen anonslar, bir kulağa girmeden daha, diğerini zorlar. Yapay bir sağırlık; vurdumduymazlık, tepkisizlik, kör bakışlarla ittifaktadır o kısacık zamanda. Umurunda değildir insanların itiş kakışları...Gara son dakikada gelip, bilet bulamamışların telaşı, yer kalmayacak korkusuyla koltuk numarasını bilette bulamayanların kendiyle kavgası, biletçiyle pazarlığa girişenlerin laf anlamaması, bozuk para arayanların öfkeden deliye dönmüş suratları, kredi kartının limiti dolmuşların şaşkın bakışları, kuyrukta kendinden geçmek üzere olanların baygın bakışları, ilgilendirmez seni, sadece izlersin...
Sayısız kere göz değer oturaklara,vagonlara, hiçbiri birbirine benzemeyen irili ufaklı insancıklara...Oturduğun yerden, her zamanki yerinde duran simitçinin günlük karını hesaplarsın can sıkıntısından. Gar görevlisinin bu işten sıkılıp sıkılmadığını düşünürsün mesela...Gözün raylara takılır bir ara. Kendi darası tonlarca olan vagonlar, meydana geldiğinden beri kimbilir neler taşıdı. Ne zamanlar tüketti iki demirin üzerinde, ne acılar yüklendi neler taşıdı,neleri attı üstünden...Az önce insancıklar diye küçümsediğin beyinlerin eseri bütün bu düzenek, işleyiş...Hep bir sıcaklık vardır istasyonlarda, yolcular ve yolcu edenler, gidenler ve kalanlar...Sımsıkı sarılmalar, hüzünlü el sallayışlar, ''varır varmaz ara! '' tembihleri,ağlamkla karışık tebessümler, cama yapışan yolcular ve trenle birlikte hareket eden kalanlar...Geride kalan ise, diğer yolcularını ağırlamaya başlayan koca bir istasyon, Gar...
Zamanı geldi, çarkını döndürdü yine zaman ağır raylar üzerinde...Bir düdük sesiyle başlar yolculuk ve sessizce biter son durakta kalanlarıyla. Yüzlerce insan...Aynı yolun yolcusu, hepsinin cebinde bileti, elinde nevalesi...Kendinle başbaşasın...Tünellerde dumanında yığılmış bir ihtirasın tortusu var. Ritmi yakaladığında ise, Aşk şarkıları dilinde...Bu zaman bizim değil sanki, geçmiş asır mazi olurken gelecek asır bir sır...Dört nala koşarken yıllar, bir fırtınayla savurmuş, on beşi, yirmi beşi, otuz beşi...
Şüphesiz gidecek bu tren son istasyona kadar, lakin başka vagon yok ömrümüzün duraklarında...Öyle bir zamandayız ki Canımın İçi; geçmişte düşünü kurduğumuz 80 günde devri alem güzergahı, insanoğlu uzayı taşımaya çalıştıkça insanın ayağına, biraz daha kaçar olduk insanlığımızdan...Kalabalıklaştıkça arttı çığırtkanlığımız içimize içimize...
Parayla, servetle gözleri boyanan sefil yolcular; aşkı, dostluğu, vefayı , utangaçlığı, cilveyi nazı ezip geçtiler kendi duraklarında...Önce Kıymet aldı başını gitti sonra Sevda...Aşkların ömrü kısaldı kainatta; genetiği bozuldu hasretin, tadı kaçtı masum bir busenin...Ellerimiz kalem tutmaz oldu farkında mısın? Üzerinde gözyaşı kuruttuğumuz kokulu kağıtlar yok artık. Açıp açıp okunacak, her kelimesi ezberlenecek, bir sonrakinin yolu dört gözle beklenecek mektuplar öldü. Parmak izi yok '' seni seviyorum'' demelerde. Bak! Bir tıkla toz olup uçacak kalemimden dökülenler........
Yolculuk bitti..Tası tarağı toplayıp inme vakti...
YORUMLAR
Sevgili yazar bence herşeyden önce hayaller yok oldu ne dersin ?
Kurduğumuz hayallere kredikartlarının borcunun kapanmasından öte geçemez oldu
oysa eskiden kredikartımı vardı.
Harika bir yazı okudum sayenizde yüreğinize sağlık