gamyun.net'i doğru görüntüleyebilmek için tarayıcını güncellemelisin, güncelleyemiyorsan başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsin.

BLOG

Bir Vedânın Evvelâsı...

30 Mayıs 2013, 04.46
A- A+
Herşeyin ve herkesin bir sonu oluyor işte.. Hayat, insana sormaksızın ikrâm ediyor vedâları "istemez misin?" bile demeden.. Evvelâsı bir fırtına öncesi sessizlik kisvesine bürünen o vedâlar zordur aslında ve bir o kadar da tatsız.. Shakespeare tiradı gibi uzun ve Mevlânâ dizesi gibi derin beylik lâflar etmek isterken, âciz cümlelerini uç uca ekleyip tespih yaparak "yâ sabır" çeker gibi sallıyorum ben de aklıma takılan her ne varsa..

Bu iklimde kalemime vekâleten klavyeyi titrettiğim ilk günden bugüne değin bir yılı aşkın bir zaman geride kaldı.. Çok şeyler yazdım, kiminin okumaktan haz duyduğu ve kiminin de anlamaktan imtinâ ettiği.. Göze batanları silmek istedi bir takım eller.. Silgilerin âciz kaldığı yerde ucu daha kalın kalemler peydâ oldu ve karalamaya çalıştı sayfalara not edilmiş bir geçmişi.. Sanki onca söz hiç söylenmemiş gibi...

Ve hiç aklıma uğramamış fikirlerin, hiç elimden-dilimden dökülmemiş sözlerin altına benim imzâm atılıp benim mührüm basıldı; benim hiçbirinden haberim bile yokken.. Ben gördüğüme "siyah" dedikçe onlar, "yok, sen aslında 'beyaz' görmüşsündür" diye ısrarcılıkta çığır açtılar.. Her gün batımında olduğu gibi yine kör karanlık dağlıyordu güneşin gören gözünü.. Alenen bir mahkême kurulmuş sanki; müdâhiller kör, hâkim çolak, iddiâ makâmı sağır ve savunma dilsiz.. Ne bir hüküm var ortada, ne hükümlü, ne bir suç ve ne de bir cezâ... Karar beklenirken tek işitilen derin bir sessizlik oluyor ve çok sonra anlıyor hiçbirşey duymayan kulaklar ki aslında bizzat karârın kendisiymiş "sessizlik"..

Sözün bitti yere yanaşmış meğer bizim dört kolsuz.. Ya bir göz dolusu ağlayacaksın, ya bir ağız dolusu haykıracaksın ya da bir mezar dolusu susacaksın.. Ben de gözünde yaş, genzinde çığlık tükenmiş her kul gibi ancak kalemimin sığacağı kadar sığ bir çukura defnettim bütün hâlet-i rûhiyemi.. Anahtarı korda eritilip yok edilen kilitli bir günlüğü yakmak gibiydi bu eylemim.. Odamın dört duvarına çarpa çarpa dağılıp giden kendimle sohbetlerime benzetiyorum bunca zaman sizlerle paylaştığım herşeyi.. Velev ki öyle olsun.. Sizler; bir ölüyü yaşamı boyunca yaptıklarıyla değil, teneşire yatırılıp karnına bastırılınca içinden çıkanlarla hatırlamayı düstur belleyiniz en nihâyetinde.. Bugüne dek kırdıklarımdan tek kelâm özür dileyecek değilim; onlar beni, kendilerini kıracak raddeye getirdikleri için özür dilemedikleri sürece...

Savunulacak fikirlerinin olması ne güzel şey?! Uğrunda emek harcanacak, çaba sarf edilecek, ömür tüketilecek en az bir amacının olması ne güzel şey?! İnandıklarının arkasında duruyorsun diye herkesi karşına alsan bile yolundan dönmeyecek erdeme sâhip olmak ne güzel şey?! Bir kişinin fikirlerinin peşine takılmaktansa kendi fikrini yaratıp onu da peşinden sürükleyebilmek ne güzel şey?! Boş bakanlardan değil, yalnızca görenlerden olabilmek ne güzel şey?!

Özür dilerim herkesten; çünkü benim en sessiz vedâm dahi gürleyen gökleri heybetinden utandırır.. Böyle geldim ve yine böyle gidiyorum.. Sanılmasın ki korktum, bezdim de aklımı elime-dilime dolayıp kördüğüm yapacağım.. Sessizce bir köşeye sığınmak yok benim meşrebimde!! Bilâkis, fikirlerim yine müziğimin içine karışıp ulaşacak kulağından mantığına bir yol uzanan tüm zihinlere..

Oyun oynamaya geldiğim bu iklimden "kazandıklarımı" yanıma alarak gidiyorum.. Birkaç yaman dost ve gölgelerden öte gidemeyecek bir avuç cılız düşman, yanıma kâr kalan övgüler, beni yanlışlardan doğrulara sevk eden eleştiriler ve öfkemin ateşini körüklemekten başka hiçbir işe yaramayan haksız yergiler... Hepsi aklımın kütüphânesinde ayrı birer rafta yerini aldı.. Bâzısı kitap kurtlarının rızkı olacak ve bâzısı da ömür boyu baş ucumda bir taç gibi parlayacak..

Son söze gerek varsa eğer, son günlerde tüm sözlerimin sonuna ilişen şu bir tek cümle yeter sanırım:

HAK EDENE HER ZAMAN SAYGILAR BİZDEN..

MuhaliF!

YORUMLAR

03 Haziran 2013, 17.49
Soru1) 21. yorumun son paragrafındaki anlatım bozukluğu nedir?nasıl giderilir?

a)analayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az
b)anlatsam faydası yok anlatmasam gönül razı değil
c)anlatamıyorum, ağlasam sesimi duyarmısınız mısralarımda....
d)"olumsuz" ve "olumlu" kelimeleri cümleden çıkarılabilir yahut yanına "yaklaşım" getirilebilir.


05 Haziran 2013, 04.27
Son sözü söyleyip vedâmı ederek defolup gitsem ve dileyen ardımdan kutlamasını kendi arasında yapsa... Varsa öyle bir imkân son yazdığım şey bu olsun..

Herkese iyi geceler...

Görüşmemek dileğiyle...


ilk  blogunuzu okuduğumda süper bir kalem umarım bu blog yazan üyemizde zaman içerisinde böyle 
başlayıp daha sonra mutasyon geçirip  köşemizde şunu dedin, bunu dedin ..vay efendim sen kimsin? yok efendim önce türkçene dikkat et, aman efendim ben burda ziyan oluyorum ahada gittim bak gidiyorum , valla bak valla gidiyorum ha dur şu lafımıda edeyim gideyim diyen ama gitmeyen aksine   sadece blogdan çekilip (ki kısa bir çekilmedir bu en fazla 2 ay sürüyor) ful yoruma abone olan  kesime dahil olmaz çizgisini bozmaz demiştim...
  Maalesef tarih tekrar etti ve o kervana katılmakta gecikmediniz tebrik ederim..
Hiç değilse finalde kendinize yakıştırdığınız  abuk subuk defolmalardan görüşmemek dileğiyle diye laf sokmalardan vazgeçip  gidecekseniz ( ki sanmıyorum )  buyrun gidin kalacaksanız buyrun kalın...
AMA  ARTIK ŞU YORUMA YORUM HUYUNUZDAN VAZGEÇİN 
 BUNUN ADI  GİDİYORUM OLMUYOR BUNUN ADI İSTEMEM YAN CEBİME KOY OLUYOR..

                                                                                                                                               saygılar   
05 Haziran 2013, 23.26
Eğer istisnâsız bütün blog yazarlarının başından geçen bir duruma bende de rastlıyorsanız belki de suçu yorumcularda ve o yorumları, içeriğindeki tahrik edici unsurları zaman zaman gözden kaçırarak onaylayan yöneticilerde de aramanız gerekiyor.. Evet, belki ben suçluyum; peki hangimiz mâsum??

Başkalarının blog'larına pek yorum yapacağımı zannetmiyorum.. Oradaki yorumlarım üzerine bile saldırgan cümleler içeren yorumlar yazılıp bana saldırılırken pek güzel susan siz, benim blogumda gür bir sesle bana "ayar vermeye" çalışabiliyorsunuz.. "Yoruma yorum" benim başlattığım bir furya değil.. Bunca tekrâr eden insan arasında neden tek hedefiniz ben oluyorum?? Çoğunluğun dediği mi oluyor yine?? Hayır, ne öneriyorsunuz?? Sizin serbesite tanır gibi davrandığınız insanlar beni yererken kendimi savunmak yerine susmamı ya da her yorum için cevâben yeni bir blog yazmamı mı?? Bu vedâyı kendime değil, vedâ ettiğim insanlara yakıştırdım yalnızca.. Eğer yazıları denetleyen yönetici sizseniz ve sizin düşünceleriniz de bu yöndeyse hepiniz hoşçakalın.. Bu cümleyi de lütfen iliştirin yan cebinize.. Sizleri artık sözlerimle değil kâlbimle ve vicdanlarınızla başbaşa bırakıyorum..

Herkese hayırlı kandiller...
Yorum yapabilmek için ÜYE GİRİŞİ yapmalısın