Strawberry'nin verdiği rakamlar az bile. Gerçek rakamlara ulaşıp, bunu darbenin ne olduğunu bilmeyen "apolitik" gençlere anlatmalı. En ufak bir kışkırtmada ellerini ovuşturarak bekleyenlerin olduğunu bir şekilde anlatmalı gençlere. Darbeler geliyor geçiyor ama tramvaları ömür boyu sürüyor. Bugün Mısıra imrenerek bakanların, 33 yıl önce yaşananların tekerrür etmesinden başka bir dilekleri yok. O dönemi bilmiyorum ve fakat okuduklarımdan sonra edindiğim bilgilere göre, düşmanı çok uzaklarda aramaya gerek olmadığı.
Siz Dinazorlar (sözüm meclisten dışarı...evrensel) O onyedi yaşında 20 yaşında çocukların yakasına yapışmayıp bıraksaydınız önce birey sonra bir meslek sahibi olmalarına izin verseydiniz..o coşkulu (sözde) mesajlarınızla o çocukların o genç beyinlerini bulandırmasaydınız....Şimdi onların üzerinden ağıtlar yakmazdık..Tarih tekerrür de..İçim acıyarak yazıyorum bu satırları..<<.Geçmişten hisse kaparmış.. Ne masal şey!!!Tarih'i tekkerrür diye tarif ediyorlar...Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi???>>''.Yeter artık. halk halk dediğimiz .Şu çocukları kullanmayı bırakalım önce büyüsünler..önce yaşasınlar...Coştum yine neyse... nokta....
Duk; Kenan Evrenin emir eri
miydin? Bundan önceki cevap yorumum onaydan geçmedi. Aslında senin için
farklı bir dil kullanacaktım. Yönetimin eli hep ret butonunda olduğu için
barikatı geçemiyorum. Kim yaptı halk bu nasıl bir tanımlama? Netekim
bunların tek sorumlusu halktır. Aferin sana! Sana teorik
olarak öğretilenler bu ülkenin halkı ceza evlerinden çekti,
zindanlarda çekti işkence odalarından çekti ve daha önemlisi darağacından
çekti. Senin; ‘’Halk yaptı’’ suçlaman inan ki tam bir
talihsizlik.
Senin hangi hocadan, hangi
akademiden eğitim aldığını bilmiyorum. Fakat şunu sana söyleyeyim, kimin fikir
cariyeliğini yapıyorsan seni kandrıyorlar. Muhtemelen darbe yönetiminin akıl
adamlarının da ders almış olacaksın ki toplumsal bir olayı elektronik teknik
arızaya benzetebiliyorsun. Biraz ufkunu geniş tut, her şeyi okullarda
öğretmiyorlar sokağa çık. Neymiş bilgisayara format çektiğinde, virüslerin
yanında önemli bilgilerde siliniyormuş. Tertemiz sayfa çıkıyormuş ortaya
Kesinlikle Mısır da ki
darbeyi de senin gibi düşünenler organize etmiştir. Ya da Suriye deki savaşı da
senin düşüncende olanlar yaptırmıştır. Öyle ya başka ne denilebilir. Neyin
kafasını yaşıyorsunuz derken senin taptığın bir kafa vardır.
Bak istersen comorade arkadaş 2.5 sene işkence görmüş
istersen özelinde sana neler yaşadığını anlatsın.
Tebrik ederim Digor seni. Ben siyasetten bağımsız bir yorum yazmıştım, bu yazıda siyasete girmemenle beni şaşırtıyordun, fakat son yorumda haklı çıkardın :)
Son günlerde darbe mevzusu aldı başını gidiyor. Biliyorum ki bunlar Mısır olayı için, orada ki darbeye konuşulmasıda siyasetten başka bir şey değil. Adam yaratamamak biraz girmiş olaya nekrofiliye nedir biliyor musun? Nerede uygulandı, halk nelere dayanamayıp o ülkede isyan etti, bir fikrin var mı?
Halk yaptı suçlamam demişsin, neden demeyeyim? Neden kurtuluş savaşını kazanmamıza tek bir insana nasıl mal edersiniz, yüz binlerce şehidimiz var denmiyor mu? Ee bu ülkede iyi şeyi halk yapıyor birine mal edemiyoruzda, kötü şeyi neden halka yükleyemiyoruz ? Sütün kaymağı bu arkadaşım altta nasıl bir düşünce varsa üstede o çıkıyor? O dönemde askerde dayın, amcan, ağabeyin yok muydu? Şimdi anlatıyorlar değil mi yapılan işkenceleri? Fakat o dönem milyonlarca asker 2-3 kişiye karşı çıkamamış durum bumudur?
2-3 kişiden mi korktular, yoksa istediklerinden mi yaptılar bunu bir düşün...
Bu ülkede futbol takımı kaybeder, hoca kesin kötüdür futbolculara laf olmaz; hoca gönderilmez. Savaş kaybedilir askerler görevini layıkıyla yerine getirir ama komutan başarısızdır, o gönderilir. Ülke başarısız olur vergi kaçıran, kardeşini öldüren, hırsızlık yapan insanlar yine haklıdır hükümet değişir.
Değiştirin bu kafayı lütfen, insanlar kendi sosyal sorumluluğun farkına varmazken. Her türlü haltı işlerken sürekli yönetimlere suç atmanın bir anlamı yok.
Ayrıca Mısır halkı zamanında Osmanlı askerlerinin kafasını kesip kazığa geçirdi. Sırf para için... Şayet benim gibi geçmişi unutamayan ve geniş olmayan insanlarsa bu darbeyi yapanlar, alınlarında öperim. Ha dersen ki geçmiş bitmiş, sen nasıl olur da çanak tutarsın. Karışmayalım o halde Mısır'da ölenlere. Bak bizimde insanlarımız sokaklarda ölüyor. Onlara şehit bizdekilere kafir demek olmuyor sevgili kardeşim.
Öncelikle konunun kaygan olmasına rağmen site yönetiminin gösterdiği esnekliğe ve bu yazıyı yazarak o günlere dair düşünmemize, söz söylememize sebep olan DIGOR'a teşekkürler...
Duk: " Sorularını cevaplamadım çünkü tek kalemde okudum, tekrar tekrar okumak istemedim." demiş, iyi de etmiş. Bu cümlenin psikolojik arka-planında;1) Sorduğun sorulara verecek bilgim, tahlil yeteneğim ya da yorumum yok2) Ben düşüncemi söylerim, karşımdaki ne derse desin, önüme ne sunarsa sunsun umrumda olmaz3) Çoğu kişinin ortak düşündüğü bir konuda zıt ve anlamsız fikirler sunmak çok eğlenceli
düşüncelerden biri yatar. Eğer 1. durumdaysan kendini geliştirmek ve yorumlarının sağlıklı olması açısından hadiselere geniş bakmanı, araştırmanı, aynı fabrikadan çıkmış mahsüllere takılmamanı, 2. durumdaysan "mutlak bilgi"nin olmadığını ve tartışma esnasında kaçak güreşilmemesi gerektiğini, 3. durumdaysan susmanı salık veririm.
Sen cevaplamamış olsan da benim sorduklarımı, ben gene senin söylevlerine tek tek yorum yapayım: Paul Henze mevzusunun kanıtsızlığından dem vurmuşsun, ben bir tartışma esnasında bir bilgi veriyorsam kanıtsız vermem. Açarsın bir arama motorunu, yazarsın oraya Paul Henze - Mehmet Ali Birand. Videosunu da görürsün, neler söylenildiğini de. Teyit var mı, yok mu, zor değil anlamak.
TSK'nın en küçük rütbesi, en büyük rütbesi v.s gibi bir cümle kurmuşsun, çok da anlamı olmayan. Bugün memurlar "zam" için eylem yapıyor, isyanlarını dile getiriyor. Polis de memur, zam gelirse onlara da gelecek ve fakat eylemcileri dövüyor "neden zam istiyorsunuz" diye. Sen de bunu düşün. Kaldı ki TSK'da yapı daha da farklı, askerliği yaptın mı yapmadın mı bilmiyorum. Alt rütbelinin ne değeri varmış ki üst rütbelilerin gözünde? Bomboş bir laf etmişsin. 60 ihtilalini falan gündeme getirmişsin ki yorumumda ona da atıf yapmıştım, daha hiçbir neden yokken 1951 yılında Cemal Madanoğlu'nun ifadelerini. Sol ve sağın en büyük ikiyüzlülüğüdür 60-80 darbesi. Solcusu 60'ı gerekli görür, 80'i faşistlikle suçlar; sağ fraksiyonlar -ülkücüler hariç- tam tersi [Ki darbenin ilk dönemlerinde ülkücüler, askerin kendi yanlarında olduklarını düşünme gafletinde bulundular ki yanıldıklarını Mamak'ta, C-5'lerde gördükleri muamele ile anladılar]. Bu darbelerin hiçbirinden etkilenmeyen islamcı grup için ise 28 Şubat uyduruldu, sonuçta her cenahın nefret ettiği ve onadığı en az 1 darbe yapılmış olu. Hülasa şunu kabul etmelisin: Azgelişmiş ülkelerde ordu, kendi halkı ile savaşmak için vardır.
O dönemlere bakışım, bugünün değerleri ile değil. Böyle tarih okunur mu, ama sen müthiş sığ bakışla okumuşsun: "darbe oldu ve bakın sağ-sol bitti". İyi de adama demezler mi, kaç kişi idam edildi, kaç kişi hapislerde telef oldu, kaç kişi ülkeden kaçtı, kaç yaşayan ölü yaratıldı. Hiç mi Metris'te yaşananlara, Mamak'ta yaşananlara, Diyarbakır'da yaşananlara bakmıyorsun, okumuyorsun, dinlemiyorsun? Köpeğe selamlar verildi, bir taraflarına coplar sokuldu, insanların onurları, gururları, iffetleri yerle yeksan oldu, daha nice insanlık dışı hadiselerin yaşandı ama "sağ ve sol bitti" değil mi? Asabım bozulunca, ağzım da bozuluyor susmalı...
Senin Cezbe'nin dediklerini anlayamaman çok normal. Cevap veremeyip gevelemen daha da normal. Ben seni öyle anlamışım ki neye ve hangi düşünceye meyyal olduğunu yazmışım, sen de onaylamışsın. Nasıl oluyormuş dalga geçmek? Sana senin üslubunla cevap verdim...iyi mi böyle? Üst perdeden "neyin kafasını yaşıyorsunuz" diye soruyorsun, konudaki haksızlığını bırak bi tarafa, burada kayıplarını, yaşanmışlıklarını dile getiren insanların acılarını hiçleyerek fikir savunmak adına olur olmaz benzetmeler yapıyorsun, utanmadan altına bir de "saygılarımla" yazıyorsun, sonra da gelsin arabın yalellisi "şu yüzden demiştim vs vs" diye ohh ne ala. Şu blog portalda gördüğüm en kibirli insansın. Neyine bu kadar kendini beğeniyorsun ve eminsin kendinden onu da çözemedim. Arada bir doğru laf ettiğini görürürüm, onda da "çalışmayan saat bile günde iki kere doğruyu gösterir" lafını doğruluyormuşsun...kesin olarak kanaat getirdim buna.
Senin sevdiğin şahsiyet Hitler, darbeyi yapabilmek için şartların olgunlaşmasını!! bekleyen 12 Eylül cuntacıları, Ruanda'da insan katliamları için "bu tip ülkelerde böyle ölümler normaldir" diyen çok medeni ülkelerin başkanları.... insan ölümlerini 'normal bir gerekliliğe' bağlayan bu üstün!! insan kılıklıların hepsi aynı tornadan çıkmış gibi bir örnektirler. Bugün burada bunları konuşabiliyorsak, ideolojisi şu ya da bu olsun, o senin rezil benzetmelerinle iğrenç 'normal'ini kustuğun insan ölümlerinin ve verdikleri mücadelenin payı vardır. Ve insan canını ucuzlatmak ancak yukarıda saydığım ve sonsuz çoğaltabileceğimiz, bir örnek faşist zihniyetli insan müsveddelerine yakışır. Allah ıslat etsin, Allah akıl fikir versin. Bunlar da sana sunacağım iyi dileklerim Duk efendi.
Digor; benden de gecikmiş bi teşekkür sana bunları konuşabilmemezi sağladığın için.
Öncelikle yorumuma "küçük düşünenler kişileri orta düşünenler olayları büyük düşünenler fikirleri tartışır" özlü sözünü değiştirerek başlıyorum. Bu bağlamda olaydaki fikrimi değilde kişilik analizimi yapmanızı kınıyorum.
Sorularını tekrar tekrar okumadım öncelikle çok uzundu ve o kadar ayıracak vaktim yoktu bu birincisi... Ben tarih araştırmacısı değilim, dedikleriniz elbette doğruluğu vardır ve teyit edilip buraya yazmışsınızdır. Fakat ben o bunu demedi bu şunu dedi demedim, sadece fikrimi söyledim.
Öncelikle cia ajanı Paul Henze'nin o kelimeyi kullanmasının zihinleri yıkamak ve değiştirmek için denmediğini nereden biliyorsunuz? O laf denmese olaya daha farklı bakacaktınız ve bu gün bu tartışma belkide olmayacaktı.
Ayrıca terörist başıyla fotoğrafı bulunan bir şahsın programında olaya sözde açıklık getirilmesini de yadırgamadım.
Tsk nedir, ne zaman kuruldu, Türkiye halkı asker millet bir toplum mudur, sorularını hiç düşünüyor musunuz?
Ülke isimlerimiz değişti, liderlerimiz değişti, rejimlerimiz hatta ve hatta gen haritamız bile değişti ama askeriyemiz binlerce yıldır değişmedi. Bu yüzdendir ki her başımız sıkıştığında askere sarılırız.
Ben demiyorum ki o dönem idam olmadı, ben demiyorum ki işkence olmadı. Elbette bunlar oldu. Fakat o dönem gerekli olduğu için bunlar yapıldı ve aksi yapılsaydı asla ve asla düzen hepten bozulacaktı. Bu olaylar 1923- 1933 yılları arasında da sık sık tekrarlandı. Ben yine üzerine basa basa diyorum ki tarih olaylarını dönemine göre değerlendirin, fakat bunu anlamamakta ısrar ediyorsunuz.
Ben olayları onaylamıyorum fakat o dönem bu kadarı olmasa da bu olayların bir kısmının yapılması gerekiyordu.
Ayrıca kim dillendirdi bakamayacağım ama ben tarih ve siyaset kitapları okumadım. Bitirdiğim bölüm itibariyle derslerini çokça aldım. Youtube da " video kaldırılmadan izle, işte ülkenin gizli kalmış gerçekleri" videolarını izlemiyorum ve tarihi oradan öğrenmiyorum bilginize...
Bu kısım bir adam yaratmamak'aydı.Kendisine son kısımda üslubu biraz sıradanlaşsada teşekkür ediyorum.
Cezbe arkadaşın yorumlarını şuan okudum rezil benzetmeli bir faşist demeye çalışmış ama onay almaz diye el altından söylemiş. Hakaret içeren bir yorumdur kaldırılmasını talep ediyorum. Şayet bir bilgi vererek aksini tartışabilirdim, fakat yancı kuvvet olup kişiliğime saldırıdan başka bir şey yapmamış.
Evet kibirliyim ve tekrar evet bu bilgileri biliyorum. Çünkü bu bilgileri youtubeda izlemedim ve mukayese yeteneğim var. Aksini savunabilirsiniz, bu düşüncedir. Fakat sürekli bel altı vurmayla tartışma yapılamıyor, kavga yapılıyor ne yazık ki.
sadece not: Şayet yorum onay alırsa, sen şu blogta şunu şunu demiştin senin ki bel altı vurmak olmuyor da benim yaptığım mı bel altı vurmak oluyor denecek. Ti ama yazdığım için artık denmeyecek mutluyum ve huzurluyum :)
Neyse işin esprisi ve tartışması bir kenara bugün o veya bu şekilde birlik altında özgürce bir aradayız. Ülkemiz o dönemden sonra yıkılmadı, ufak olaylar haricinde o olaylar son buldu. Demek ki azda olsa haklılık payım varmış.
Her zaman ki gibi saygılarımla, Bazı arkadaşlara da öneririm baş harfi C ;)
Duk45,
okudum, okudum da, yemin ederim, yazdıklarının neresinden tutup neresine yanıt vereceğimi bilemedim.
Yazmaya kalkarsam oooo!.. Hiiiçç uğraşamam, uğraşmaya da değer değil, zira anlatanı da üstün körü, tek kalemde okumuş, sonra okumak istememişsin tekrar.-
Çelişkiler yumağı ve tam bir "Fazla karışmış çorba kafa" örneği şu yazdıkların. Haliyle de saygısızlaştırabiliyor dilini.
Herkes aptaldı(!) boşa çekti o çileleri de bay Duk şıpın işi çözüvermiş.(!)
Bizim "neyin kafası yaşadığımızın" merakını bırak da, şu yazdıklarını bir gözden geçirip kendi kafanı bir sakinleştir, çöz, berraklaştır.
Birazcık araştırıp, öğrenmeden, analiz etmeden de konuşma bence bu konularda, insanların demediği şeyler üzerinden de konuyu çarpıtıp, yaylandırıp, suçlamalarla falan da -ne kendi dediğini savunma olur, ne de bir sağlamlık.- gelme lütfen.
Sinir bozucu zira. Aşırı hem de.
Arkadaş, gerçekten kafam almıyor bu kafaların nasıl şekillendiğini!..
Hümanist bloger arkadaşlarım afrikada insanlar açlıktan ölüyor, neden onlara da yardım etmiyorsunuz? Net başında slogan en kolayı değil mi? Kenan Evren orada neden dava açmıyorsunuz?
Bu blog Mısır'da ki darbeye karşı yazılmış nekrofili düşüncelerini desteklemek için yazılmış ideolojik bir blogtur bunu neden görmüyorsunuz? Sayın sütten çıkma ak kaşıklar. Olayı dönemine göre değerlendirin diyorum ama hala kafanız almıyor.
Fatih Sultan Mehmet Handa kardeşini 3 yaşında öldürdü hadi ona da hurra, Yavuz Sultan Selim 40 bin aleviyi katletti buna da hurra. Mehmet Reşat neler yaptı? Hadi hadi onlarıda bugüne göre değerlendirin. Nasıl olsa sizler için bu kadar basit. Tüm herkes tarih ve siyaset professörüymüş onca ders aldığım insan boşu boşuna okumuşlar.
Keşke tüm üniversitelere cezbe, digor, agraha ve adam yaratamamak girsede yeni neslimiz bilinçlense... Ben hepinizden özür diliyorum, çünkü siz benden çok daha fazla biliyormuşsunuz sağolun varolun...
Duk sana ilk başlarda çok kızmıştım. İnan şu an okudukça gülüyorum. Sana kızmamak gerektiğini anladım. ‘’Cezbe arkadaşın yorumlarını şuan okudum rezil benzetmeli bir
faşist demeye çalışmış ama onay almaz diye el altından söylemiş. Hakaret içeren
bir yorumdur kaldırılmasını talep ediyorum’’ Bence yazının manşeti, oyunbozan çocuk gibisin.
Benim yorumu kaldırma yetkim yok, seni yönetime
havale ediyorum:)) örtmenim cezbe kalemimi kırdı :))
Ben bu dönemi
okudum bilgim var diyorsun. Hemen başka bir yorumda; ben tarih ve siyaset kitapları okumadım diyorsun, ben tarih araştırmacısı
değilim diyorsun :) Ama şunu anladım, sen statükocusun :)duruma
göre kendi konumunu oluşturuyorsun. Haksız mıyım?
Fikir ayrılığı olabilir herkesin aynı telden çalması elbette
kulağa hoş gelmez. Ama sen biraz uçuk kalıyorsun. Şimdi satır aralarına girip yazdığın
çelişkileri yazmaya gerek yok, kendin tekrar okursan fark edersin.
Bütün yorum yapan arkadaşların hepsine ayrı
ayrı teşekkür ederim.
Digor bazı yerleri kalın yazmışsın neden dikkat çekmek istedin o kısma anlamadım. Evet hakaret var ve burada benim kurallarım geçmiyor. Ne yapmamı bekliyorsun , gerçi yorumunun onay almamasından ne yapmamı beklediğin aşikar.
İstiklal mahkemeleri daha çok kişiyi öldürdü, onuda belge belge çıkarıyorlar bu günlerde. O konuda ki fikriniz nedir?
Kitap diyerek Mısırdalıoğlu'nun ve benzer tarih adamı olmayanlarının hayal gücüyle yazdığı roman ve hikaye türünde olan kitaplardan bahsettim. Bunun neresinde çelişki var göremedim.
Uzun uzun o dönemi anlatmak istemiyorum. Fakat bir gün denk gelirsek ve istersen Atatürk sonrası tüm siyasi ve tarihi gelişmeleri googleye bakmadan sana açık açık yazarım.
Darbenin elbette şu günümüz ortamında düşünülmesi vatana ihanettir. Fakat o yıllarda idam harici ölümleri ve işkenceleri onaylamasam da " o günün şartlarında" bu kadarı olmasa da gerekiyordu. Hükümetler ve partiler işlevini yitirmiş, halk birbirini katlediyorken; başka bir ülkeden mi yardım alacaktık?
Onlarca satır yazı yazıyorsunuz, sizden sonra başkası onlarca satır yazıp aba altından laf giydiriyor. Ondan sonra bir başkası da bir şeyler yazıyor ve biri sonunda çıkıp soruma cevap vermedin deyip kişilik analizimi yapıyor.
Elbette dediklerinizin bazıları doğru bazıları kulaktan dolma. Şayet hepinizin sorularına açıkla cevap verecek olsam 2-3 blog yazmam lazım, ki onaylanmazlar. Ne yazık ki ben sadece burada yorum yapıyorum. Şimdi benim kişiliğimi bir kenara bırakıp, diğer insanların kişiliğini eleştiren kişiliğinizi düşünmenizi bekliyorum.
Gereksiz bir bilgi vermek gerekirse işkence görenler büyük kısmı şuan bir yerde ya memurdur ya da mal varlığı ortalaması bloggerlerden üstündür. Ayrıca ikinci gereksiz bilgiyi vermek gerekirse Kenan Evren'in elinden kurtulanlar(kuranların bir kısmı hariç) terör yapılanmasına katılmıştır ve ülkemiz onlarca yıl bu acıyı çekmiştir.
Sizleri her yorumumda belirttiğim gibi o günün şartlarında düşünmeye davet ediyorum. Aksi dedikleriniz olsa Kenan Evren orada neden kimse bir şey yapamıyor diye düşünmüyor musunuz?
Ayrıca bu konu çok uzadı, verdiğiniz deliller terörist başıyla fotoğrafı bulunan kişilerin programlarına kadar gitti.
İster çocuk gibi deyin, ister muhalefet olmak için yazıyorsun deyin. Benim fikrim budur ve bunu bir çok yerde dile getirdim. Sizlerde kişilik analizi yapmayı bir kenara bırakın ve elle tutulur fikirlerle gelinde tartışalım. Yoksa popüler kültür düşüncesine katılıp koru halinde aynı şeyi söylemek en güzeli.
Şimdi isterseniz bana darbeci zihniyet deyin, isterseniz kişilik analizi yapın. Elle tutulur fikir olmadıktan sonra umurumda değil...
Duk45,
ben de seni, bizden özür dilediğin(!) biçimde tebrik ediyorum, yüksek bilincinden ötürü.(!)
Maşallah, türlü çeşit hakaretle, alayla geliyorsun ama biri bir şey dediğinde "Ciyaaakk!, Hakaret var bana, yönetim silsin." Oldu, başka?..
Biradamyaratamamak'ın sorularını tekrar okumadın, çünkü "çok uzundu ve vaktin yoktu", ama laf yetiştirmeye gelince, gerkese laf yetiştirmeye, uzun uzun yazmaya vaktin var bol bol...
Bu ülke hastalıklarından birine -Anlayıp dinlemeye, elmayla armutu tanıyıp,ayıracak kadar bilmeye
sabrımız, vaktimiz yok ama ordan burdan edindiklerimizle eğri, doğru
çatır çatır konuşmaya her zaman vaktimiz var...- yakalanmışsın arkadaşım ve ne yazık ki bunun tek hekimi sensin, acil şifa dilerim.
Ne Afrika'sı kalmış sıçramadık, ne Fatih'i! "Tartışmada, laf kalabalığına getirme" diyoruz biz buna.
Dedim ya nereyi tutsan elde kalıyor.
Bir tutturmuşsun "Youtube'den öğrenmedim ben bunları." -Öğretene de selam olsun, en sütlü kahvelisinden.-
Bravo sana, biz ordan öğrendik he.(!) Tavadaki kızaran balığa bakıyoruz, "Vay canına!" diyip girişiyoruz yazmaya, he öyle(!)..
"Döneme göre değerlendirin" diyorsun da, başka kim neler yazmış bakmıyorsun."Dönemin ve dönem öncesinin canlı şahidiyim" demişim bak.
Ne diye yazıyorsam, neyi anlatmaya çalışıyorsam? Amaannn!..
DİGOR,
kardeşim sana bir kez daha teşekkür edeyim de, şu yazdıklarımın içinde işe yarar bir cümle olsun.:) Sağ ol.
Duk45,
Umurunda değilse muhatap olma arkadaşım!
Bir yığın bla bla,sonra "Umurumda değil" Çelişkinin ağa babası.
Sen benim umurumdasın ama, en azından "Benim fikrim budur ve bunu bir çok yerde dile getirdim." cümlenden dolayı.
Bazı olgunlaşmamış fikirlerini netleştirmeden etrafa satma bari. Çünkü çok var zehir almaya uygun kafa. Yazık!..
Konuyu Afrika'ya, Atatürk'e, Fatih'e yollayan sensin, yayarak, dallandırarak, çarpıtarak.
Üzerine basarak diyorsun ki, " Darbeyi kimse sevmez, işkenceler çok kötü, ama o zaman gerekliydi.": "SEVMEM AMA GEREK VAR." Sonra da "Çelişki nerde, hani?"
"Hadi ordan!" derler adama...
Efendim, " işkence görenler büyük kısmı şuan bir yerde ya memurdur ya da mal varlığı ortalaması bloggerlerden üstündür." ha? Bunu da kesin Youtube'tan öğrenmemişsindir, istatistik falan tutmuşsundur, adamları tanıyorsundur sen.(!)
Komik şey seni...
Ne kulağıma üfürdüler, ne elime tutuşturdular.
Dönemi yaşadım, hatta ailemden çok sevdiğim yakın birinin, 12 Eylül'ün hemen öncesinde, Nisan ayında, evinde katledilmesinin acısını hala yaşıyoruz. Yine 12 Eylül öncesi, her gün, gazetelerin artık 3.sayfalarına, minik puntolarla düşmüş, hemen hemen hergün 20-25 kişinin öldürüldüğü haberleri okudum.
Darbe oldu, o ölümler bitti gibi oldu, bir beyaz papatya gördük, sevindik adeta, kısacık bir süre ama, 1 gün, 2gün.
Sonra baktık ki, ölüm duruyor; bedenler , zihinler, vicdanlar acımasızca öldürülerek duruyor, kılık değişmiş sadece, cahil cesaretinden, kötülüğünden sıyrılmış, daha sinsi, daha vahşi haliyle duruyor. Her yerde,içeride de, dışarıda da, Digor'un,
"nsanların gözünde; umutsuzluk,
geleceğe ait kaygılar, korku, endişe bütün duygular sinmişti. Esir
kampına gidiyormuş gibi hissediyordu herkes kendisini. Karşımızda silahlı
asker-polis gördüğümüzde korku yüreklerimiz perişan ediyordu. Katılaşmış bir
görüntüye bürümüştüler hepsi sanki. İnsanlarla ile devlet arasındaki, bağlar
tamamen kopmuştu. "
cümlesi hakim kılınmış her yere...
"Gerekliydi" diyemedik, "Ulan n'oluyor?" dedik.
O papatyanın altını kazıdık ki, iğrenç hesapların leş kokularını aldık.
Artık bu yazdığım özeti kulağına mı sokarsın, eline alıp okkalar mısın bilemem ama önerim var sana:
Sen, hala papatya koklamadasın sen, el aleme de anlatıp zarar vermeden, vakit geçirmeden, ona buna sataşmadan, dalga geçtiğini sanıp vakit geçirmeden, al eline kazma küreği.
Bırak bizi, umursama, sallama, cevap yazma ama kazmaya git, kazmaya.
Bir önceki yorumumda belirtmiştim sat_agraha en büyük örneği oldu. Bakın onlarca şey yazdı, cuntacıları suçlayacak en ufak bir örnek veremiyor("facebook kaldırmadan izle ve paylaş" videolarının haricinde).
Bana laf kalabalığı yapıyorsun demiş, ama dediklerinde ne bir düşünce var ne bir ideoloji. İşte fikri yok ama o dönemi yaşamış" manitu" benden kat kat iyi biliyor ve yanılması olanaksız. Fakat darbeninin olmaması gerekliliği konusunda en ufak bir fikir beyan edemiyor sadece hakaret ve nefret dolu söylemler.
Birde sorularını ordinaryus profesör olarak sözde cevaplayamadım 4 güyede aynı yerden giriş yapıyor. Çünkü tek adam akıllı bilgiyi bir adam yaratamamak vermiş ve sorular yöneltmiş tek yapabildikleri onun fikirleri arkasından gidip, onun gibi ama sen sorularımı cevaplamadın kiiii demek.
Bu yüzden hepinizi çok seviyorum. Kişiliğimi eleştirmiyecek ya da adam akıllı tartışma ortama yaratmayacak sorular ve fikirler ile gelmeyecekseniz bu son yorumum olacak. Bigisayarımı 7 yaşında ki yeğenime verecem o ilgilensin. Ya da dört olan nüfusunuzun yanına sıfır koyunda öyle ilgileneyim. Yoksa böyle dengesizlik oluyor ;)
Kendi içgüdüleri çığırından
çıkmışken, başkalarına ahlak dersi vermeye çalışıyorsun. Seni muhatap alıp bilgi
düşüncelerimizi karşılıklı sunuyorsak en azında saygılı olmayı öğren. Her şeyi
kendine göre yapılandırıyorsun sonra yan çizip, 7 yaşındaki yeğenine havale ediyorsun. Bari çocuğu kendine benzetme!
Herkesin istediği onun için
kutsaldır. Ama arkadaş sinir bozmaktan başka bir şeye yaramıyorsun. Osmanlıyı Afrika, kıtasını cumhuriyeti Atatürk’ü dokunmadık bırakmadın. Bu kadar mı çaresiz
kaldın. Farklı konuları konuşalım evet, kaçak dövüşme!
Bir konu açtık ve konuya sadık kal
tartışmanı yap. Satır arası geçişlerinde bile kendinle çelişiyorsun. Bu kadar mı
tutarsızlık olur? Şimdide konun özünde uzaklaştın küstahça, Kibirli davranmaya
başladın. Eminim ki sıfırsız bir manat bile etmezsin!
Olaylara kötü bakış açın vardır.
Olayları kötümser hale getirme, bakış açısına göre yönlendirme. En sert, en çıkılmaz sorunlar
karşısında bocalama ile karşı karşıya kalıyorsun… Seyyar tayyar bile senin kadar
palavra atmadı. Atıyorsun atıyorsun kaçıyorsun.
Tartışma -en azından benim için- çok gereksiz bir hal aldı. Yönetimin de gösterdiği esnekliği fazla su-i istimal etmeden son bir yorum ekleyip çekileceğim.
Fikir tartışmalarında ad hominem yaklaşım her zaman anlamsızdır. Benim ilk yorumumda Duk'un ya da bir başka kişinin kişiliğine dair atıf yaptığım tek cümle yoktur. Kafamdaki en başat soruları kısa kısa paylaştım. Ve fakat bu sorular için "tek kalemde okudum, tekrar tekrar okumak istemedim" şeklinde bir cevap gelip sorulan sorulara dair Paul Henze dışında [Duk, bu mevzuyu araştır dediğimde de nasıl okuma yaptın bilmiyorum ama hadise şu: Paul Henze ile Mehmet Ali Birand röportaj yapıyor, 1997 yılında. Paul Hanze 12 Eylül'ün Beyaz Saray'a iletiliş biçimini anlatıyor, "bizim çocuklar başardı" lafını. Birand da bunu haber yapıyor. Sonraki yıllarda Henze'den tekzip geliyor, "ben öyle bir şey söylemedim" diye. Mehmet Ali Birand da ses kaydını ortaya çıkarıyor, "bu da ispatıdır" şeklinde. Bu mevzunun Birand'ın teröristlerin başıyla aynı karede yer almış fotoğrafının ne alakası var? Hayır mevzuyu bilmiyorsun, olabilir bilemeyebilirsin, hatta bilmek zorunda da değilsin. Ama bir atıf yapılmış, buyur araştır denilmiş. Kendince üstünkörü bakmışsın ve konuyla tamamen alakasız bir şekilde "terörist başıyla fotoğrafı olan adamın programından ne hayır gelir" demişsin. Konu bu mu? ] hiçbir şeye cevap vermeyip hala "google'dan, youtube'dan öğreniyorsunuz" şeklinde yorum gelirse, bu psikolojiyi elbette analiz ederim. Ki bunun adı ad hominem olamaz, zira konudan hiç uzaklaşmadım. Ne yazdıysan, senin yap(a)madığın şekilde tek tek cevapladım. Ad hominem nedir biliyor musun, kendince sosyolojik tahlil yapmış Cezbe'ye "yancı kuvvet" demektir. Neyin yancısı, kimin yancısı? Benim yancılığa ihtiyacım mı var, Cezbe'nin yancılık yapmaya ihtiyacı mı var?
Israrla anlaşılmayan bir nokta var, o dile pelesenk olmuş "tarihi olayları, o dönemine göre analiz edin" sözüyle desteklenen: Bahsettiğimiz dönem Yavuz Sultan Selim zamanında Bozoklu Celal'in tohumunu attığı, 1. Ahmet döneminde zirveye ulaşmış Celali İsyanları değil ki. Celali İsyanlarını bastırmak adına tarihçilerin 100.000-150.000 skalasında değişen rakamlar verdiği Kuyucu Murat'ın sert tedbirleri sonucu öldürülmüş insanlardan dem vurmuyoruz ki. O güne dair analiz yaparken salt "insanlar ölmesin, vahşet bu" şeklinde düz yaklaşım yapmak çok anlamlı değil. Veya Mustafa Kemal'in saltanatın kaldırılmasına dair mecliste yapılan toplantıda "belki birtakım kafalar kesilecektir" sözünün tarihi ve sosyolojik arka planına dair çok kolay yorum yapamayız. Ama konumuzun temelini oluşturan Türkiye'deki darbeleri bir şeylerden bağımsız düşünmek safdilliktir. Bunun için de 2 yorumumda da yazdığım Cemal Madanoğlu örneği önemlidir. Darbe bir gelenek halini almıştır bu topraklarda. Bu yüzden de Atatürk dönemi dahil bugüne gelene kadar asker-sivil vesayeti sürekli gündemdedir [Şimdilerde sindirilmiş gibi görüldüğüne bakmayın. Bu dönem asker-sivil ilişkisini anlamak için İnönü dönemi analiz edilmeli] İşin açmazı şurada: Askeri kanat, sivil hükümeti sevmez, siviller de askerleri. Oysa ikisi de dışa bağlıdır. Daha önceki yorumumda yazdığım gibi 80 darbesi sonrası Evren'in Nato'ya bağlılığını açıklaması [bunun 60 darbesi versiyonu da aynısıdır. O dönemde de cuntacılar Nato'ya Cento'ya bağlılıklarını bildirmişlerdi (60 ihtilali okuması yaparken Cento'nun önemini görmezden gelebilir miyiz? İlk adı Bağdat Paktı olan birliğin Irak kanadında bulunan Kral Faysal ve Başbakan Nuri Said Paşa'nın 1958 yılında yapılan darbe sonrası öldürülmeleri -Irak'taki bu darbe sonrası yönetimi ele geçiren Abdülkerim Kasım, ülkesinin Bağdat Paktı'ndan ayrıldığını söyler- , gene aynı sene Pakistan'da İskender Mirza'ya karşı Muhammed Eyüb tarafından yapılan darbe, sonrasında gelen 27 Mayıs darbesi. Bunlar tesadüf müdür? Aynı okumayı 80 ihtilali dönemi için de yapalım: 1977 Pakistan'da Kenan Evren'in ahretliği (!) Ziya-ül Hak'ın Ali Butto'ya karşı yaptığı darbe, 1979 İran Devrimi ve 1980 12 Eylül darbesi. Bunları birbirinden bağımsız düşünmek -süreçleriyle- ne kadar doğru?) ] çok önemli bir göstergedir. Yani darbeyi dış destek olmadan gerçekleştirme şansın yoktur. Bunun için de buyrun Talat Aydemir'in başarısızlıkla sonuçlanmış [1.nin nedeni ile 2. nedeni -başarısızlık anlamında- aynı olmasa da] 2 darbesini inceleyin.
Bakın darbe yapıldı ve o günleri bir şekilde atlattık demiş Duk. Ya hu bunlar dönemsel hadiselerdir. Gerek ülkenin iç dinamikleri gerekse dünya konjonktüründen etkilenerek iç çatışmalar yaşanır. 80 darbesinde sağ-sol bitti, 84'de Pkk hortladı. 30. senesine girdik, bugün şiddeti azalmış gibi görünse de demoklesin kılıcı gibi her dem başımızda sallanıyor. İç çatışmaların adı ve yönü değişir sadece. Alevi-Sünni olur, Türk-Kürt olur, Sağ-Sol olur, İslamcı -Laik olur bla bla bla...
Anlayamadığın olay şu Duk: ki ben bunu ilk yorumumda, ilk madde olarak yazmıştım. Keşke okuyabilseydin. Öyle bir düşünce şeklin var ki, ülkenin anasını ağlatmış halk, sağ-sol her gün birileri ölüyor. Herkes huzursuz. Garibim Silahlı Kuvvetler de bunlardan habersiz bekliyor. Hiçbir şeyden haberi yok. Kendi kendine bu sürecin sona ereceğini düşünüyorlar. Bakıyorlar ki olmuyor, o zaman ülkenin ali menfaatlerini (!) düşünerek yönetime el koyuyorlar. Söylediklerinin tercümesi bu. İşte ben de bu düşünceni kırmak adına ilk yorumumda yazmıştım, el-tekrar-ül hasen: 1) Kenan Evren'e sorulan "madem ülke çok kötü durumdaydı neden daha önce müdahale etmediniz" sorusuna, "darbenin meşruluk kazanması için daha çok insanın ölmesini bekledik" şeklinde verilmiş bir cevap senin mideni bulandırmıyor mu? Demek ki darbe planları çok önceden yapılmış ama "nekrofili" yalağından nemalanmış adamların amacı sadece orgazm. Haa, unutmadan sene 1951, Demokrat Parti iktidarın emekleme dönemlerini yaşıyor. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığı Şube Müdürü Cemal Madanoğlu'nun [kendisinin 27 Mayıs'ta Milli Birlik Komitesinin fiili başkanlığını ve cuntanın liderliğini yapmış olması tamamen tesadüftür(!) ] "Biz İsmet Paşa'nın emrindeyiz, dilerse darbe yaparız ama şartların oluşmasını bekliyoruz" sözlerini, 12 Eylül darbesi sonrası aynı sözlerle birleştirdiğimizde nasıl bir sonuca varabiliriz? Okuduğun eserlerde, kaynaklarda bunlar dile getirildi mi?
Asıl sen buna cevap vereceksen ver, vermeyeceksen verbalizm yapıp da kişiliğimi analiz etmeyin, mantıklı verileriniz varsa gelin, youtube'dan tarih öğrenmeyin, o günkü şartlarda düşünün şeklinde hani o Osmanlıdan evladiyelik olan "benim oğlan bina okur, döner döner yine okur" sözüyle mukabele etme.
Hi, i duk45. An unfortunate comment, i could not tell my nephew.
Merak etmeyin sadece yeğenimi karıştırmak istemediğimi dedim. Sıfırsız bir manat etmediğimi demiş sevgili güyemiz. Bariz şekilde belli ki yabancı para birimi pek bilmiyor. Sıfırsız bir manat diyerekten. Türkçe mealine göre 5 para etmeyeceğimi demiş. Aslında diyememiş, onaydan korkmuş aba altından laf giydirmiş :)
Görüyorsunuz değil mi? digor bu sefer sat_agraha'nın dediklerini ikilemiş. Son yorumuna bakacak olursanız sadece beni eleştiriyorlar. Yazıdan ve düşünceden bağımsız yazılar. Sade ve sadece kişiliğimi eleştiriyorlar.
Atatürk'e kadar dokunmadık yer bırakmamışım :) Ya insan bu kadar tribüne oynar. İstiklal mahkemelerinde çok kişi asıldı ve Atam bunu asla gizlemedi. Çünkü devletin bekası tehlikedeydi...
Osmanlı padişahları döneminde kardeş katlini vacip sayan fermanlara kadar gidildi. Çünkü devletin bekası tehlikedeydi...
Afrika'da 10 yıla kadar yiyecek toplamı halkın %25'ine yetmeyecek ve siz burada insana zulümden bahsediyorsunuz. Çünkü sizin insanlarla alakanız yok asla ve asla hümanist değilsiniz. Geçmişteki ölümleri tartışana ve bu sebepten birilerini dar ağacına yollamaya çalışana kadar; Afrikaya yardım edin. Madem başka ölüm istemiyorsunuz...
Ve son olarak 12 Eylül olayında ayrım kardeş arasına bile girdi. Kardeş kardeşi öldürür hale geldi. Devlet işlevsiz, halk çaresizdi. Tsk darbe yaptı. Çünkü devletin bekası, halkın refahı tehlikedeydi...
Her yorum birbirinin kopyası, hep aynı şeyler söyleniyor. Açıkca ifade ettim ama vazgeçilmedi.
Ayrıca;Madem ben tutarsızmışım ve madem bunlar palavra; dediklerimin aksini gösterecek bir belgeyle gel. Atıp kaçtığımı kanıtla. Yok ben bunu nasıl kanıtlarım. Anca youtubede videolar var onlarda abes olur; sonuçta ergen bir genç hazırlamış dersen. Dediklerini sana saygıyla sunarım. Bir daha saygı konusunda tavizim olmayacak. Herkes bunu bile, hazmedemeyeceğiniz muhabbeti açmayınız. Açıyorsanız 5 para etmezsin diyerek saygısızlık etmeyiniz. Birde ahlak dersi vermeye çalıştığımı ve saygılı davranmam konusunda beni uyarmış ;)
Herkes kalitesini farkıyla ortaya koyuyor, ben bu yüzden bazılarınız karşısında kibirliyim. Asla yüz vermeye gelmiyor...
Neyse bu yüzden dedim 7 yaşında ki yeğenimi göndereyim diye ama yeğenim okuyor ve okuduğunu anlayabiliyor. 3 yaşında bir yeğenim var ve tek yazabildiği ahvbsuhkja onu göndermeliyim. Daha denk bir durum olabilir.
Okumayı bilemeyen, okuduğunu anlayamayan Duk45,
Allah aşkına 7 yaşındaki yeğenine bırak.
Daha aklı başında, daha mantıklı şeyler okuruz hiç olmazsa, eminim.
Bir adam yaratamamak yorumun için tebrik ederim. İlk yorumunda zamandan ötürü ve cezbenin yorumuna kızdığım için üstün körü geçtim.
Şu kısımda algıda bir yanılgı var. Ben darbeci bir zihniyet değilim, ben cumhuriyetin çocuğuyum. Tamam darbe kötü bir şey, halk yumak haline gelmiş ve hükümetin sadece adı varken; başka çözüm alternatifin nedir. Yani darbe değilde ne olmalıydı o dönem. Bu ülkede halkın birbirini öldürmek dışında bir şey yapamayacağını ve illegal örgüt propagandasına dönüşeceğini geçen aylarda gördük. Ne yapılacaktı peki o dönem?
Asker toplum bir milletiz. Biz her fırsatta askeriyeden medet umarız, askeriyenin sözünü dinleriz. Bunlar hoş şeyler değil elbette ama kültür yapımız bu, rnamıza kadar işlemiş. Siz bana darbenin alternatifini sunun ben size hak vereyim.
Ayrıca 60 darbesine değinmişsin cümleler birbirini tamamlasa da arasında bağlantı dahi kurulamaz. 1950-1960 döneminde küçük Amerika olsakta, nato için insanımızdan vazgeçsekte, onlarca fabrikaları ve köy enstitülerini kapatsakta 1960 darbesi son derece gereksizdir.
İşin tuhaf yanı gereksiz darbenin çocuğu 61 anayasası bu ülkenin en güzel ve özgürlükçü anayasasıyken bence gerekli olan 80 darbesinin çocuğu 82 anayasası an kazuistik, kısıtlayıcısıdır. Bunlar açıklayıcı olmasada 2 darbe arasında en ufak var olmadığına emin olabilirsin, yazarsam çok uzun bir metin olacak yazmıyorum.
O şunu demiş, şu onu demiş demekle inan her şey arap saçına dönüyor. Bir kısmı uydurma, bir kısmı gerçek. Bende aksini belirten onlarca söylem bulurum ama elde yazılı kanıt olmayınca her şey boş ve anlamsız olur.
Yani kısacası halkımız akıllı değil. Sağ-sol, sonra pkk; bunlardan önce dini, milliyetçi ve rejime karşı ayaklanmalar. Ortasında da 1,5 darbemiz daha var. Rejimimiz değişti, hükümetler değişti, anayasamız defalarca değişti, özgürlük sınırları önce azaldı sonra arttı ama olaylar bitmedi. Topu sürekli cuntacı zihniyet ya da bağnaz zihniyet deyip hükümetlere atana kadar halkın içinde aramalıyız. Yoksa sorunlar asla bitmeyecek.
Mesela digor "sıfırsız bir manat etmezsin" demiş. Gülümsetti de beni, sırf düşüncelerimi beğenmediği ve ideolojik farklılığımızdan dolayı kurulan cümleleri ikileyip ikileyip bombayı patlatmış.
Aslında itiraf etmeyecektir ama bu yazıyı 80 darbesi için değilde Mısır'da ki olaylar için yazdı. Siyasi rejimi onu gösteriyor, çünkü bize örnek olmasından korkuyor. Darbe ya da insanların ölümünü taktığını düşünmüyorum. Tek düşüncesi siyasi erkin el değiştirmesi olsa gerek.
Bugün bir helikopteri düşürdük oy vererek, bu olay için savaş inancım yok ama yarın bir gün savaşa gireceğimiz oylarımız yüzünden. Bir kısmımız oy verilen partinin fikri doğrultusunda ölecek. Her zaman halk yapar olaylar karşısında susan ve oyunu basit şeylere satan halk başımızda ki en büyük cuntadır. Hepimizin sonuda halkın tercihleri doğrultusunda şekillenecek.
sat_agraha sana dair bir şey yazmıyor. İnan espri yapasım yok. Salonda falan görecek olursan özelime yaz oradan karalarım 1-2 şey..
YORUMLAR
Duk; Kenan Evrenin emir eri miydin? Bundan önceki cevap yorumum onaydan geçmedi. Aslında senin için farklı bir dil kullanacaktım. Yönetimin eli hep ret butonunda olduğu için barikatı geçemiyorum. Kim yaptı halk bu nasıl bir tanımlama? Netekim bunların tek sorumlusu halktır. Aferin sana! Sana teorik olarak öğretilenler bu ülkenin halkı ceza evlerinden çekti, zindanlarda çekti işkence odalarından çekti ve daha önemlisi darağacından çekti. Senin; ‘’Halk yaptı’’ suçlaman inan ki tam bir talihsizlik.
Senin hangi hocadan, hangi akademiden eğitim aldığını bilmiyorum. Fakat şunu sana söyleyeyim, kimin fikir cariyeliğini yapıyorsan seni kandrıyorlar. Muhtemelen darbe yönetiminin akıl adamlarının da ders almış olacaksın ki toplumsal bir olayı elektronik teknik arızaya benzetebiliyorsun. Biraz ufkunu geniş tut, her şeyi okullarda öğretmiyorlar sokağa çık. Neymiş bilgisayara format çektiğinde, virüslerin yanında önemli bilgilerde siliniyormuş. Tertemiz sayfa çıkıyormuş ortaya
Kesinlikle Mısır da ki darbeyi de senin gibi düşünenler organize etmiştir. Ya da Suriye deki savaşı da senin düşüncende olanlar yaptırmıştır. Öyle ya başka ne denilebilir. Neyin kafasını yaşıyorsunuz derken senin taptığın bir kafa vardır.
Bak istersen comorade arkadaş 2.5 sene işkence görmüş istersen özelinde sana neler yaşadığını anlatsın.
Son günlerde darbe mevzusu aldı başını gidiyor. Biliyorum ki bunlar Mısır olayı için, orada ki darbeye konuşulmasıda siyasetten başka bir şey değil. Adam yaratamamak biraz girmiş olaya nekrofiliye nedir biliyor musun? Nerede uygulandı, halk nelere dayanamayıp o ülkede isyan etti, bir fikrin var mı?
Halk yaptı suçlamam demişsin, neden demeyeyim? Neden kurtuluş savaşını kazanmamıza tek bir insana nasıl mal edersiniz, yüz binlerce şehidimiz var denmiyor mu? Ee bu ülkede iyi şeyi halk yapıyor birine mal edemiyoruzda, kötü şeyi neden halka yükleyemiyoruz ? Sütün kaymağı bu arkadaşım altta nasıl bir düşünce varsa üstede o çıkıyor? O dönemde askerde dayın, amcan, ağabeyin yok muydu? Şimdi anlatıyorlar değil mi yapılan işkenceleri? Fakat o dönem milyonlarca asker 2-3 kişiye karşı çıkamamış durum bumudur?
2-3 kişiden mi korktular, yoksa istediklerinden mi yaptılar bunu bir düşün...
Bu ülkede futbol takımı kaybeder, hoca kesin kötüdür futbolculara laf olmaz; hoca gönderilmez. Savaş kaybedilir askerler görevini layıkıyla yerine getirir ama komutan başarısızdır, o gönderilir. Ülke başarısız olur vergi kaçıran, kardeşini öldüren, hırsızlık yapan insanlar yine haklıdır hükümet değişir.
Değiştirin bu kafayı lütfen, insanlar kendi sosyal sorumluluğun farkına varmazken. Her türlü haltı işlerken sürekli yönetimlere suç atmanın bir anlamı yok.
Ayrıca Mısır halkı zamanında Osmanlı askerlerinin kafasını kesip kazığa geçirdi. Sırf para için... Şayet benim gibi geçmişi unutamayan ve geniş olmayan insanlarsa bu darbeyi yapanlar, alınlarında öperim. Ha dersen ki geçmiş bitmiş, sen nasıl olur da çanak tutarsın. Karışmayalım o halde Mısır'da ölenlere. Bak bizimde insanlarımız sokaklarda ölüyor. Onlara şehit bizdekilere kafir demek olmuyor sevgili kardeşim.
Duk: " Sorularını cevaplamadım çünkü tek kalemde okudum, tekrar tekrar okumak istemedim." demiş, iyi de etmiş. Bu cümlenin psikolojik arka-planında;1) Sorduğun sorulara verecek bilgim, tahlil yeteneğim ya da yorumum yok2) Ben düşüncemi söylerim, karşımdaki ne derse desin, önüme ne sunarsa sunsun umrumda olmaz3) Çoğu kişinin ortak düşündüğü bir konuda zıt ve anlamsız fikirler sunmak çok eğlenceli
düşüncelerden biri yatar. Eğer 1. durumdaysan kendini geliştirmek ve yorumlarının sağlıklı olması açısından hadiselere geniş bakmanı, araştırmanı, aynı fabrikadan çıkmış mahsüllere takılmamanı, 2. durumdaysan "mutlak bilgi"nin olmadığını ve tartışma esnasında kaçak güreşilmemesi gerektiğini, 3. durumdaysan susmanı salık veririm.
Sen cevaplamamış olsan da benim sorduklarımı, ben gene senin söylevlerine tek tek yorum yapayım: Paul Henze mevzusunun kanıtsızlığından dem vurmuşsun, ben bir tartışma esnasında bir bilgi veriyorsam kanıtsız vermem. Açarsın bir arama motorunu, yazarsın oraya Paul Henze - Mehmet Ali Birand. Videosunu da görürsün, neler söylenildiğini de. Teyit var mı, yok mu, zor değil anlamak.
TSK'nın en küçük rütbesi, en büyük rütbesi v.s gibi bir cümle kurmuşsun, çok da anlamı olmayan. Bugün memurlar "zam" için eylem yapıyor, isyanlarını dile getiriyor. Polis de memur, zam gelirse onlara da gelecek ve fakat eylemcileri dövüyor "neden zam istiyorsunuz" diye. Sen de bunu düşün. Kaldı ki TSK'da yapı daha da farklı, askerliği yaptın mı yapmadın mı bilmiyorum. Alt rütbelinin ne değeri varmış ki üst rütbelilerin gözünde? Bomboş bir laf etmişsin. 60 ihtilalini falan gündeme getirmişsin ki yorumumda ona da atıf yapmıştım, daha hiçbir neden yokken 1951 yılında Cemal Madanoğlu'nun ifadelerini. Sol ve sağın en büyük ikiyüzlülüğüdür 60-80 darbesi. Solcusu 60'ı gerekli görür, 80'i faşistlikle suçlar; sağ fraksiyonlar -ülkücüler hariç- tam tersi [Ki darbenin ilk dönemlerinde ülkücüler, askerin kendi yanlarında olduklarını düşünme gafletinde bulundular ki yanıldıklarını Mamak'ta, C-5'lerde gördükleri muamele ile anladılar]. Bu darbelerin hiçbirinden etkilenmeyen islamcı grup için ise 28 Şubat uyduruldu, sonuçta her cenahın nefret ettiği ve onadığı en az 1 darbe yapılmış olu. Hülasa şunu kabul etmelisin: Azgelişmiş ülkelerde ordu, kendi halkı ile savaşmak için vardır.
O dönemlere bakışım, bugünün değerleri ile değil. Böyle tarih okunur mu, ama sen müthiş sığ bakışla okumuşsun: "darbe oldu ve bakın sağ-sol bitti". İyi de adama demezler mi, kaç kişi idam edildi, kaç kişi hapislerde telef oldu, kaç kişi ülkeden kaçtı, kaç yaşayan ölü yaratıldı. Hiç mi Metris'te yaşananlara, Mamak'ta yaşananlara, Diyarbakır'da yaşananlara bakmıyorsun, okumuyorsun, dinlemiyorsun? Köpeğe selamlar verildi, bir taraflarına coplar sokuldu, insanların onurları, gururları, iffetleri yerle yeksan oldu, daha nice insanlık dışı hadiselerin yaşandı ama "sağ ve sol bitti" değil mi? Asabım bozulunca, ağzım da bozuluyor susmalı...
Sorularını tekrar tekrar okumadım öncelikle çok uzundu ve o kadar ayıracak vaktim yoktu bu birincisi... Ben tarih araştırmacısı değilim, dedikleriniz elbette doğruluğu vardır ve teyit edilip buraya yazmışsınızdır. Fakat ben o bunu demedi bu şunu dedi demedim, sadece fikrimi söyledim.
Öncelikle cia ajanı Paul Henze'nin o kelimeyi kullanmasının zihinleri yıkamak ve değiştirmek için denmediğini nereden biliyorsunuz? O laf denmese olaya daha farklı bakacaktınız ve bu gün bu tartışma belkide olmayacaktı.
Ayrıca terörist başıyla fotoğrafı bulunan bir şahsın programında olaya sözde açıklık getirilmesini de yadırgamadım.
Tsk nedir, ne zaman kuruldu, Türkiye halkı asker millet bir toplum mudur, sorularını hiç düşünüyor musunuz?
Ülke isimlerimiz değişti, liderlerimiz değişti, rejimlerimiz hatta ve hatta gen haritamız bile değişti ama askeriyemiz binlerce yıldır değişmedi. Bu yüzdendir ki her başımız sıkıştığında askere sarılırız.
Ben demiyorum ki o dönem idam olmadı, ben demiyorum ki işkence olmadı. Elbette bunlar oldu. Fakat o dönem gerekli olduğu için bunlar yapıldı ve aksi yapılsaydı asla ve asla düzen hepten bozulacaktı. Bu olaylar 1923- 1933 yılları arasında da sık sık tekrarlandı. Ben yine üzerine basa basa diyorum ki tarih olaylarını dönemine göre değerlendirin, fakat bunu anlamamakta ısrar ediyorsunuz.
Ben olayları onaylamıyorum fakat o dönem bu kadarı olmasa da bu olayların bir kısmının yapılması gerekiyordu.
Ayrıca kim dillendirdi bakamayacağım ama ben tarih ve siyaset kitapları okumadım. Bitirdiğim bölüm itibariyle derslerini çokça aldım. Youtube da " video kaldırılmadan izle, işte ülkenin gizli kalmış gerçekleri" videolarını izlemiyorum ve tarihi oradan öğrenmiyorum bilginize...
Bu kısım bir adam yaratmamak'aydı.Kendisine son kısımda üslubu biraz sıradanlaşsada teşekkür ediyorum.
Cezbe arkadaşın yorumlarını şuan okudum rezil benzetmeli bir faşist demeye çalışmış ama onay almaz diye el altından söylemiş. Hakaret içeren bir yorumdur kaldırılmasını talep ediyorum. Şayet bir bilgi vererek aksini tartışabilirdim, fakat yancı kuvvet olup kişiliğime saldırıdan başka bir şey yapmamış.
Evet kibirliyim ve tekrar evet bu bilgileri biliyorum. Çünkü bu bilgileri youtubeda izlemedim ve mukayese yeteneğim var. Aksini savunabilirsiniz, bu düşüncedir. Fakat sürekli bel altı vurmayla tartışma yapılamıyor, kavga yapılıyor ne yazık ki.
sadece not: Şayet yorum onay alırsa, sen şu blogta şunu şunu demiştin senin ki bel altı vurmak olmuyor da benim yaptığım mı bel altı vurmak oluyor denecek. Ti ama yazdığım için artık denmeyecek mutluyum ve huzurluyum :)
Neyse işin esprisi ve tartışması bir kenara bugün o veya bu şekilde birlik altında özgürce bir aradayız. Ülkemiz o dönemden sonra yıkılmadı, ufak olaylar haricinde o olaylar son buldu. Demek ki azda olsa haklılık payım varmış.
Her zaman ki gibi saygılarımla, Bazı arkadaşlara da öneririm baş harfi C ;)
okudum, okudum da, yemin ederim, yazdıklarının neresinden tutup neresine yanıt vereceğimi bilemedim.
Yazmaya kalkarsam oooo!.. Hiiiçç uğraşamam, uğraşmaya da değer değil, zira anlatanı da üstün körü, tek kalemde okumuş, sonra okumak istememişsin tekrar.-
Çelişkiler yumağı ve tam bir "Fazla karışmış çorba kafa" örneği şu yazdıkların. Haliyle de saygısızlaştırabiliyor dilini.
Herkes aptaldı(!) boşa çekti o çileleri de bay Duk şıpın işi çözüvermiş.(!)
Bizim "neyin kafası yaşadığımızın" merakını bırak da, şu yazdıklarını bir gözden geçirip kendi kafanı bir sakinleştir, çöz, berraklaştır.
Birazcık araştırıp, öğrenmeden, analiz etmeden de konuşma bence bu konularda, insanların demediği şeyler üzerinden de konuyu çarpıtıp, yaylandırıp, suçlamalarla falan da -ne kendi dediğini savunma olur, ne de bir sağlamlık.- gelme lütfen.
Sinir bozucu zira. Aşırı hem de.
Arkadaş, gerçekten kafam almıyor bu kafaların nasıl şekillendiğini!..
Bu blog Mısır'da ki darbeye karşı yazılmış nekrofili düşüncelerini desteklemek için yazılmış ideolojik bir blogtur bunu neden görmüyorsunuz? Sayın sütten çıkma ak kaşıklar. Olayı dönemine göre değerlendirin diyorum ama hala kafanız almıyor.
Fatih Sultan Mehmet Handa kardeşini 3 yaşında öldürdü hadi ona da hurra, Yavuz Sultan Selim 40 bin aleviyi katletti buna da hurra. Mehmet Reşat neler yaptı? Hadi hadi onlarıda bugüne göre değerlendirin. Nasıl olsa sizler için bu kadar basit. Tüm herkes tarih ve siyaset professörüymüş onca ders aldığım insan boşu boşuna okumuşlar.
Keşke tüm üniversitelere cezbe, digor, agraha ve adam yaratamamak girsede yeni neslimiz bilinçlense... Ben hepinizden özür diliyorum, çünkü siz benden çok daha fazla biliyormuşsunuz sağolun varolun...
Duk sana ilk başlarda çok kızmıştım. İnan şu an okudukça gülüyorum. Sana kızmamak gerektiğini anladım. ‘’Cezbe arkadaşın yorumlarını şuan okudum rezil benzetmeli bir faşist demeye çalışmış ama onay almaz diye el altından söylemiş. Hakaret içeren bir yorumdur kaldırılmasını talep ediyorum’’ Bence yazının manşeti, oyunbozan çocuk gibisin. Benim yorumu kaldırma yetkim yok, seni yönetime havale ediyorum:)) örtmenim cezbe kalemimi kırdı :))
Ben bu dönemi okudum bilgim var diyorsun. Hemen başka bir yorumda; ben tarih ve siyaset kitapları okumadım diyorsun, ben tarih araştırmacısı değilim diyorsun :) Ama şunu anladım, sen statükocusun :)duruma göre kendi konumunu oluşturuyorsun. Haksız mıyım?
Fikir ayrılığı olabilir herkesin aynı telden çalması elbette kulağa hoş gelmez. Ama sen biraz uçuk kalıyorsun. Şimdi satır aralarına girip yazdığın çelişkileri yazmaya gerek yok, kendin tekrar okursan fark edersin.
Bütün yorum yapan arkadaşların hepsine ayrı ayrı teşekkür ederim.
İstiklal mahkemeleri daha çok kişiyi öldürdü, onuda belge belge çıkarıyorlar bu günlerde. O konuda ki fikriniz nedir?
Kitap diyerek Mısırdalıoğlu'nun ve benzer tarih adamı olmayanlarının hayal gücüyle yazdığı roman ve hikaye türünde olan kitaplardan bahsettim. Bunun neresinde çelişki var göremedim.
Uzun uzun o dönemi anlatmak istemiyorum. Fakat bir gün denk gelirsek ve istersen Atatürk sonrası tüm siyasi ve tarihi gelişmeleri googleye bakmadan sana açık açık yazarım.
Darbenin elbette şu günümüz ortamında düşünülmesi vatana ihanettir. Fakat o yıllarda idam harici ölümleri ve işkenceleri onaylamasam da " o günün şartlarında" bu kadarı olmasa da gerekiyordu. Hükümetler ve partiler işlevini yitirmiş, halk birbirini katlediyorken; başka bir ülkeden mi yardım alacaktık?
Onlarca satır yazı yazıyorsunuz, sizden sonra başkası onlarca satır yazıp aba altından laf giydiriyor. Ondan sonra bir başkası da bir şeyler yazıyor ve biri sonunda çıkıp soruma cevap vermedin deyip kişilik analizimi yapıyor.
Elbette dediklerinizin bazıları doğru bazıları kulaktan dolma. Şayet hepinizin sorularına açıkla cevap verecek olsam 2-3 blog yazmam lazım, ki onaylanmazlar. Ne yazık ki ben sadece burada yorum yapıyorum. Şimdi benim kişiliğimi bir kenara bırakıp, diğer insanların kişiliğini eleştiren kişiliğinizi düşünmenizi bekliyorum.
Gereksiz bir bilgi vermek gerekirse işkence görenler büyük kısmı şuan bir yerde ya memurdur ya da mal varlığı ortalaması bloggerlerden üstündür. Ayrıca ikinci gereksiz bilgiyi vermek gerekirse Kenan Evren'in elinden kurtulanlar(kuranların bir kısmı hariç) terör yapılanmasına katılmıştır ve ülkemiz onlarca yıl bu acıyı çekmiştir.
Sizleri her yorumumda belirttiğim gibi o günün şartlarında düşünmeye davet ediyorum. Aksi dedikleriniz olsa Kenan Evren orada neden kimse bir şey yapamıyor diye düşünmüyor musunuz?
Ayrıca bu konu çok uzadı, verdiğiniz deliller terörist başıyla fotoğrafı bulunan kişilerin programlarına kadar gitti.
İster çocuk gibi deyin, ister muhalefet olmak için yazıyorsun deyin. Benim fikrim budur ve bunu bir çok yerde dile getirdim. Sizlerde kişilik analizi yapmayı bir kenara bırakın ve elle tutulur fikirlerle gelinde tartışalım. Yoksa popüler kültür düşüncesine katılıp koru halinde aynı şeyi söylemek en güzeli.
Şimdi isterseniz bana darbeci zihniyet deyin, isterseniz kişilik analizi yapın. Elle tutulur fikir olmadıktan sonra umurumda değil...
ben de seni, bizden özür dilediğin(!) biçimde tebrik ediyorum, yüksek bilincinden ötürü.(!)
Maşallah, türlü çeşit hakaretle, alayla geliyorsun ama biri bir şey dediğinde "Ciyaaakk!, Hakaret var bana, yönetim silsin." Oldu, başka?..
Biradamyaratamamak'ın sorularını tekrar okumadın, çünkü "çok uzundu ve vaktin yoktu", ama laf yetiştirmeye gelince, gerkese laf yetiştirmeye, uzun uzun yazmaya vaktin var bol bol...
Bu ülke hastalıklarından birine -Anlayıp dinlemeye, elmayla armutu tanıyıp,ayıracak kadar bilmeye sabrımız, vaktimiz yok ama ordan burdan edindiklerimizle eğri, doğru çatır çatır konuşmaya her zaman vaktimiz var...- yakalanmışsın arkadaşım ve ne yazık ki bunun tek hekimi sensin, acil şifa dilerim.
Ne Afrika'sı kalmış sıçramadık, ne Fatih'i! "Tartışmada, laf kalabalığına getirme" diyoruz biz buna.
Dedim ya nereyi tutsan elde kalıyor.
Bir tutturmuşsun "Youtube'den öğrenmedim ben bunları." -Öğretene de selam olsun, en sütlü kahvelisinden.-
Bravo sana, biz ordan öğrendik he.(!) Tavadaki kızaran balığa bakıyoruz, "Vay canına!" diyip girişiyoruz yazmaya, he öyle(!)..
"Döneme göre değerlendirin" diyorsun da, başka kim neler yazmış bakmıyorsun."Dönemin ve dönem öncesinin canlı şahidiyim" demişim bak.
Ne diye yazıyorsam, neyi anlatmaya çalışıyorsam? Amaannn!..
DİGOR,
kardeşim sana bir kez daha teşekkür edeyim de, şu yazdıklarımın içinde işe yarar bir cümle olsun.:) Sağ ol.
Umurunda değilse muhatap olma arkadaşım!
Bir yığın bla bla,sonra "Umurumda değil" Çelişkinin ağa babası.
Sen benim umurumdasın ama, en azından "Benim fikrim budur ve bunu bir çok yerde dile getirdim." cümlenden dolayı.
Bazı olgunlaşmamış fikirlerini netleştirmeden etrafa satma bari. Çünkü çok var zehir almaya uygun kafa. Yazık!..
Konuyu Afrika'ya, Atatürk'e, Fatih'e yollayan sensin, yayarak, dallandırarak, çarpıtarak.
Üzerine basarak diyorsun ki, " Darbeyi kimse sevmez, işkenceler çok kötü, ama o zaman gerekliydi.": "SEVMEM AMA GEREK VAR." Sonra da "Çelişki nerde, hani?"
"Hadi ordan!" derler adama...
Efendim, " işkence görenler büyük kısmı şuan bir yerde ya memurdur ya da mal varlığı ortalaması bloggerlerden üstündür." ha? Bunu da kesin Youtube'tan öğrenmemişsindir, istatistik falan tutmuşsundur, adamları tanıyorsundur sen.(!)
Komik şey seni...
Ne kulağıma üfürdüler, ne elime tutuşturdular.
Dönemi yaşadım, hatta ailemden çok sevdiğim yakın birinin, 12 Eylül'ün hemen öncesinde, Nisan ayında, evinde katledilmesinin acısını hala yaşıyoruz. Yine 12 Eylül öncesi, her gün, gazetelerin artık 3.sayfalarına, minik puntolarla düşmüş, hemen hemen hergün 20-25 kişinin öldürüldüğü haberleri okudum.
Darbe oldu, o ölümler bitti gibi oldu, bir beyaz papatya gördük, sevindik adeta, kısacık bir süre ama, 1 gün, 2gün.
Sonra baktık ki, ölüm duruyor; bedenler , zihinler, vicdanlar acımasızca öldürülerek duruyor, kılık değişmiş sadece, cahil cesaretinden, kötülüğünden sıyrılmış, daha sinsi, daha vahşi haliyle duruyor. Her yerde,içeride de, dışarıda da, Digor'un,
"nsanların gözünde; umutsuzluk, geleceğe ait kaygılar, korku, endişe bütün duygular sinmişti. Esir kampına gidiyormuş gibi hissediyordu herkes kendisini. Karşımızda silahlı asker-polis gördüğümüzde korku yüreklerimiz perişan ediyordu. Katılaşmış bir görüntüye bürümüştüler hepsi sanki. İnsanlarla ile devlet arasındaki, bağlar tamamen kopmuştu. "
cümlesi hakim kılınmış her yere...
"Gerekliydi" diyemedik, "Ulan n'oluyor?" dedik.
O papatyanın altını kazıdık ki, iğrenç hesapların leş kokularını aldık.
Artık bu yazdığım özeti kulağına mı sokarsın, eline alıp okkalar mısın bilemem ama önerim var sana:
Sen, hala papatya koklamadasın sen, el aleme de anlatıp zarar vermeden, vakit geçirmeden, ona buna sataşmadan, dalga geçtiğini sanıp vakit geçirmeden, al eline kazma küreği.
Bırak bizi, umursama, sallama, cevap yazma ama kazmaya git, kazmaya.
Bana laf kalabalığı yapıyorsun demiş, ama dediklerinde ne bir düşünce var ne bir ideoloji. İşte fikri yok ama o dönemi yaşamış" manitu" benden kat kat iyi biliyor ve yanılması olanaksız. Fakat darbeninin olmaması gerekliliği konusunda en ufak bir fikir beyan edemiyor sadece hakaret ve nefret dolu söylemler.
Birde sorularını ordinaryus profesör olarak sözde cevaplayamadım 4 güyede aynı yerden giriş yapıyor. Çünkü tek adam akıllı bilgiyi bir adam yaratamamak vermiş ve sorular yöneltmiş tek yapabildikleri onun fikirleri arkasından gidip, onun gibi ama sen sorularımı cevaplamadın kiiii demek.
Bu yüzden hepinizi çok seviyorum. Kişiliğimi eleştirmiyecek ya da adam akıllı tartışma ortama yaratmayacak sorular ve fikirler ile gelmeyecekseniz bu son yorumum olacak. Bigisayarımı 7 yaşında ki yeğenime verecem o ilgilensin. Ya da dört olan nüfusunuzun yanına sıfır koyunda öyle ilgileneyim. Yoksa böyle dengesizlik oluyor ;)
Kendi içgüdüleri çığırından çıkmışken, başkalarına ahlak dersi vermeye çalışıyorsun. Seni muhatap alıp bilgi düşüncelerimizi karşılıklı sunuyorsak en azında saygılı olmayı öğren. Her şeyi kendine göre yapılandırıyorsun sonra yan çizip, 7 yaşındaki yeğenine havale ediyorsun. Bari çocuğu kendine benzetme!
Herkesin istediği onun için kutsaldır. Ama arkadaş sinir bozmaktan başka bir şeye yaramıyorsun. Osmanlıyı Afrika, kıtasını cumhuriyeti Atatürk’ü dokunmadık bırakmadın. Bu kadar mı çaresiz kaldın. Farklı konuları konuşalım evet, kaçak dövüşme!
Bir konu açtık ve konuya sadık kal tartışmanı yap. Satır arası geçişlerinde bile kendinle çelişiyorsun. Bu kadar mı tutarsızlık olur? Şimdide konun özünde uzaklaştın küstahça, Kibirli davranmaya başladın. Eminim ki sıfırsız bir manat bile etmezsin!
Olaylara kötü bakış açın vardır. Olayları kötümser hale getirme, bakış açısına göre yönlendirme. En sert, en çıkılmaz sorunlar karşısında bocalama ile karşı karşıya kalıyorsun… Seyyar tayyar bile senin kadar palavra atmadı. Atıyorsun atıyorsun kaçıyorsun.
Fikir tartışmalarında ad hominem yaklaşım her zaman anlamsızdır. Benim ilk yorumumda Duk'un ya da bir başka kişinin kişiliğine dair atıf yaptığım tek cümle yoktur. Kafamdaki en başat soruları kısa kısa paylaştım. Ve fakat bu sorular için "tek kalemde okudum, tekrar tekrar okumak istemedim" şeklinde bir cevap gelip sorulan sorulara dair Paul Henze dışında [Duk, bu mevzuyu araştır dediğimde de nasıl okuma yaptın bilmiyorum ama hadise şu: Paul Henze ile Mehmet Ali Birand röportaj yapıyor, 1997 yılında. Paul Hanze 12 Eylül'ün Beyaz Saray'a iletiliş biçimini anlatıyor, "bizim çocuklar başardı" lafını. Birand da bunu haber yapıyor. Sonraki yıllarda Henze'den tekzip geliyor, "ben öyle bir şey söylemedim" diye. Mehmet Ali Birand da ses kaydını ortaya çıkarıyor, "bu da ispatıdır" şeklinde. Bu mevzunun Birand'ın teröristlerin başıyla aynı karede yer almış fotoğrafının ne alakası var? Hayır mevzuyu bilmiyorsun, olabilir bilemeyebilirsin, hatta bilmek zorunda da değilsin. Ama bir atıf yapılmış, buyur araştır denilmiş. Kendince üstünkörü bakmışsın ve konuyla tamamen alakasız bir şekilde "terörist başıyla fotoğrafı olan adamın programından ne hayır gelir" demişsin. Konu bu mu? ] hiçbir şeye cevap vermeyip hala "google'dan, youtube'dan öğreniyorsunuz" şeklinde yorum gelirse, bu psikolojiyi elbette analiz ederim. Ki bunun adı ad hominem olamaz, zira konudan hiç uzaklaşmadım. Ne yazdıysan, senin yap(a)madığın şekilde tek tek cevapladım. Ad hominem nedir biliyor musun, kendince sosyolojik tahlil yapmış Cezbe'ye "yancı kuvvet" demektir. Neyin yancısı, kimin yancısı? Benim yancılığa ihtiyacım mı var, Cezbe'nin yancılık yapmaya ihtiyacı mı var?
Israrla anlaşılmayan bir nokta var, o dile pelesenk olmuş "tarihi olayları, o dönemine göre analiz edin" sözüyle desteklenen: Bahsettiğimiz dönem Yavuz Sultan Selim zamanında Bozoklu Celal'in tohumunu attığı, 1. Ahmet döneminde zirveye ulaşmış Celali İsyanları değil ki. Celali İsyanlarını bastırmak adına tarihçilerin 100.000-150.000 skalasında değişen rakamlar verdiği Kuyucu Murat'ın sert tedbirleri sonucu öldürülmüş insanlardan dem vurmuyoruz ki. O güne dair analiz yaparken salt "insanlar ölmesin, vahşet bu" şeklinde düz yaklaşım yapmak çok anlamlı değil. Veya Mustafa Kemal'in saltanatın kaldırılmasına dair mecliste yapılan toplantıda "belki birtakım kafalar kesilecektir" sözünün tarihi ve sosyolojik arka planına dair çok kolay yorum yapamayız. Ama konumuzun temelini oluşturan Türkiye'deki darbeleri bir şeylerden bağımsız düşünmek safdilliktir. Bunun için de 2 yorumumda da yazdığım Cemal Madanoğlu örneği önemlidir. Darbe bir gelenek halini almıştır bu topraklarda. Bu yüzden de Atatürk dönemi dahil bugüne gelene kadar asker-sivil vesayeti sürekli gündemdedir [Şimdilerde sindirilmiş gibi görüldüğüne bakmayın. Bu dönem asker-sivil ilişkisini anlamak için İnönü dönemi analiz edilmeli] İşin açmazı şurada: Askeri kanat, sivil hükümeti sevmez, siviller de askerleri. Oysa ikisi de dışa bağlıdır. Daha önceki yorumumda yazdığım gibi 80 darbesi sonrası Evren'in Nato'ya bağlılığını açıklaması [bunun 60 darbesi versiyonu da aynısıdır. O dönemde de cuntacılar Nato'ya Cento'ya bağlılıklarını bildirmişlerdi (60 ihtilali okuması yaparken Cento'nun önemini görmezden gelebilir miyiz? İlk adı Bağdat Paktı olan birliğin Irak kanadında bulunan Kral Faysal ve Başbakan Nuri Said Paşa'nın 1958 yılında yapılan darbe sonrası öldürülmeleri -Irak'taki bu darbe sonrası yönetimi ele geçiren Abdülkerim Kasım, ülkesinin Bağdat Paktı'ndan ayrıldığını söyler- , gene aynı sene Pakistan'da İskender Mirza'ya karşı Muhammed Eyüb tarafından yapılan darbe, sonrasında gelen 27 Mayıs darbesi. Bunlar tesadüf müdür? Aynı okumayı 80 ihtilali dönemi için de yapalım: 1977 Pakistan'da Kenan Evren'in ahretliği (!) Ziya-ül Hak'ın Ali Butto'ya karşı yaptığı darbe, 1979 İran Devrimi ve 1980 12 Eylül darbesi. Bunları birbirinden bağımsız düşünmek -süreçleriyle- ne kadar doğru?) ] çok önemli bir göstergedir. Yani darbeyi dış destek olmadan gerçekleştirme şansın yoktur. Bunun için de buyrun Talat Aydemir'in başarısızlıkla sonuçlanmış [1.nin nedeni ile 2. nedeni -başarısızlık anlamında- aynı olmasa da] 2 darbesini inceleyin.
Bakın darbe yapıldı ve o günleri bir şekilde atlattık demiş Duk. Ya hu bunlar dönemsel hadiselerdir. Gerek ülkenin iç dinamikleri gerekse dünya konjonktüründen etkilenerek iç çatışmalar yaşanır. 80 darbesinde sağ-sol bitti, 84'de Pkk hortladı. 30. senesine girdik, bugün şiddeti azalmış gibi görünse de demoklesin kılıcı gibi her dem başımızda sallanıyor. İç çatışmaların adı ve yönü değişir sadece. Alevi-Sünni olur, Türk-Kürt olur, Sağ-Sol olur, İslamcı -Laik olur bla bla bla...
Anlayamadığın olay şu Duk: ki ben bunu ilk yorumumda, ilk madde olarak yazmıştım. Keşke okuyabilseydin. Öyle bir düşünce şeklin var ki, ülkenin anasını ağlatmış halk, sağ-sol her gün birileri ölüyor. Herkes huzursuz. Garibim Silahlı Kuvvetler de bunlardan habersiz bekliyor. Hiçbir şeyden haberi yok. Kendi kendine bu sürecin sona ereceğini düşünüyorlar. Bakıyorlar ki olmuyor, o zaman ülkenin ali menfaatlerini (!) düşünerek yönetime el koyuyorlar. Söylediklerinin tercümesi bu. İşte ben de bu düşünceni kırmak adına ilk yorumumda yazmıştım, el-tekrar-ül hasen: 1) Kenan Evren'e sorulan "madem ülke çok kötü durumdaydı neden daha önce müdahale etmediniz" sorusuna, "darbenin meşruluk kazanması için daha çok insanın ölmesini bekledik" şeklinde verilmiş bir cevap senin mideni bulandırmıyor mu? Demek ki darbe planları çok önceden yapılmış ama "nekrofili" yalağından nemalanmış adamların amacı sadece orgazm. Haa, unutmadan sene 1951, Demokrat Parti iktidarın emekleme dönemlerini yaşıyor. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığı Şube Müdürü Cemal Madanoğlu'nun [kendisinin 27 Mayıs'ta Milli Birlik Komitesinin fiili başkanlığını ve cuntanın liderliğini yapmış olması tamamen tesadüftür(!) ] "Biz İsmet Paşa'nın emrindeyiz, dilerse darbe yaparız ama şartların oluşmasını bekliyoruz" sözlerini, 12 Eylül darbesi sonrası aynı sözlerle birleştirdiğimizde nasıl bir sonuca varabiliriz? Okuduğun eserlerde, kaynaklarda bunlar dile getirildi mi?
Asıl sen buna cevap vereceksen ver, vermeyeceksen verbalizm yapıp da kişiliğimi analiz etmeyin, mantıklı verileriniz varsa gelin, youtube'dan tarih öğrenmeyin, o günkü şartlarda düşünün şeklinde hani o Osmanlıdan evladiyelik olan "benim oğlan bina okur, döner döner yine okur" sözüyle mukabele etme.
Merak etmeyin sadece yeğenimi karıştırmak istemediğimi dedim. Sıfırsız bir manat etmediğimi demiş sevgili güyemiz. Bariz şekilde belli ki yabancı para birimi pek bilmiyor. Sıfırsız bir manat diyerekten. Türkçe mealine göre 5 para etmeyeceğimi demiş. Aslında diyememiş, onaydan korkmuş aba altından laf giydirmiş :)
Görüyorsunuz değil mi? digor bu sefer sat_agraha'nın dediklerini ikilemiş. Son yorumuna bakacak olursanız sadece beni eleştiriyorlar. Yazıdan ve düşünceden bağımsız yazılar. Sade ve sadece kişiliğimi eleştiriyorlar.
Atatürk'e kadar dokunmadık yer bırakmamışım :) Ya insan bu kadar tribüne oynar. İstiklal mahkemelerinde çok kişi asıldı ve Atam bunu asla gizlemedi. Çünkü devletin bekası tehlikedeydi...
Osmanlı padişahları döneminde kardeş katlini vacip sayan fermanlara kadar gidildi. Çünkü devletin bekası tehlikedeydi...
Afrika'da 10 yıla kadar yiyecek toplamı halkın %25'ine yetmeyecek ve siz burada insana zulümden bahsediyorsunuz. Çünkü sizin insanlarla alakanız yok asla ve asla hümanist değilsiniz. Geçmişteki ölümleri tartışana ve bu sebepten birilerini dar ağacına yollamaya çalışana kadar; Afrikaya yardım edin. Madem başka ölüm istemiyorsunuz...
Ve son olarak 12 Eylül olayında ayrım kardeş arasına bile girdi. Kardeş kardeşi öldürür hale geldi. Devlet işlevsiz, halk çaresizdi. Tsk darbe yaptı. Çünkü devletin bekası, halkın refahı tehlikedeydi...
Her yorum birbirinin kopyası, hep aynı şeyler söyleniyor. Açıkca ifade ettim ama vazgeçilmedi.
Ayrıca;Madem ben tutarsızmışım ve madem bunlar palavra; dediklerimin aksini gösterecek bir belgeyle gel. Atıp kaçtığımı kanıtla. Yok ben bunu nasıl kanıtlarım. Anca youtubede videolar var onlarda abes olur; sonuçta ergen bir genç hazırlamış dersen. Dediklerini sana saygıyla sunarım. Bir daha saygı konusunda tavizim olmayacak. Herkes bunu bile, hazmedemeyeceğiniz muhabbeti açmayınız. Açıyorsanız 5 para etmezsin diyerek saygısızlık etmeyiniz. Birde ahlak dersi vermeye çalıştığımı ve saygılı davranmam konusunda beni uyarmış ;)
Herkes kalitesini farkıyla ortaya koyuyor, ben bu yüzden bazılarınız karşısında kibirliyim. Asla yüz vermeye gelmiyor...
Neyse bu yüzden dedim 7 yaşında ki yeğenimi göndereyim diye ama yeğenim okuyor ve okuduğunu anlayabiliyor. 3 yaşında bir yeğenim var ve tek yazabildiği ahvbsuhkja onu göndermeliyim. Daha denk bir durum olabilir.
Allah aşkına 7 yaşındaki yeğenine bırak.
Daha aklı başında, daha mantıklı şeyler okuruz hiç olmazsa, eminim.
Şu kısımda algıda bir yanılgı var. Ben darbeci bir zihniyet değilim, ben cumhuriyetin çocuğuyum. Tamam darbe kötü bir şey, halk yumak haline gelmiş ve hükümetin sadece adı varken; başka çözüm alternatifin nedir. Yani darbe değilde ne olmalıydı o dönem. Bu ülkede halkın birbirini öldürmek dışında bir şey yapamayacağını ve illegal örgüt propagandasına dönüşeceğini geçen aylarda gördük. Ne yapılacaktı peki o dönem?
Asker toplum bir milletiz. Biz her fırsatta askeriyeden medet umarız, askeriyenin sözünü dinleriz. Bunlar hoş şeyler değil elbette ama kültür yapımız bu, rnamıza kadar işlemiş. Siz bana darbenin alternatifini sunun ben size hak vereyim.
Ayrıca 60 darbesine değinmişsin cümleler birbirini tamamlasa da arasında bağlantı dahi kurulamaz. 1950-1960 döneminde küçük Amerika olsakta, nato için insanımızdan vazgeçsekte, onlarca fabrikaları ve köy enstitülerini kapatsakta 1960 darbesi son derece gereksizdir.
İşin tuhaf yanı gereksiz darbenin çocuğu 61 anayasası bu ülkenin en güzel ve özgürlükçü anayasasıyken bence gerekli olan 80 darbesinin çocuğu 82 anayasası an kazuistik, kısıtlayıcısıdır. Bunlar açıklayıcı olmasada 2 darbe arasında en ufak var olmadığına emin olabilirsin, yazarsam çok uzun bir metin olacak yazmıyorum.
O şunu demiş, şu onu demiş demekle inan her şey arap saçına dönüyor. Bir kısmı uydurma, bir kısmı gerçek. Bende aksini belirten onlarca söylem bulurum ama elde yazılı kanıt olmayınca her şey boş ve anlamsız olur.
Yani kısacası halkımız akıllı değil. Sağ-sol, sonra pkk; bunlardan önce dini, milliyetçi ve rejime karşı ayaklanmalar. Ortasında da 1,5 darbemiz daha var. Rejimimiz değişti, hükümetler değişti, anayasamız defalarca değişti, özgürlük sınırları önce azaldı sonra arttı ama olaylar bitmedi. Topu sürekli cuntacı zihniyet ya da bağnaz zihniyet deyip hükümetlere atana kadar halkın içinde aramalıyız. Yoksa sorunlar asla bitmeyecek.
Mesela digor "sıfırsız bir manat etmezsin" demiş. Gülümsetti de beni, sırf düşüncelerimi beğenmediği ve ideolojik farklılığımızdan dolayı kurulan cümleleri ikileyip ikileyip bombayı patlatmış.
Aslında itiraf etmeyecektir ama bu yazıyı 80 darbesi için değilde Mısır'da ki olaylar için yazdı. Siyasi rejimi onu gösteriyor, çünkü bize örnek olmasından korkuyor. Darbe ya da insanların ölümünü taktığını düşünmüyorum. Tek düşüncesi siyasi erkin el değiştirmesi olsa gerek.
Bugün bir helikopteri düşürdük oy vererek, bu olay için savaş inancım yok ama yarın bir gün savaşa gireceğimiz oylarımız yüzünden. Bir kısmımız oy verilen partinin fikri doğrultusunda ölecek. Her zaman halk yapar olaylar karşısında susan ve oyunu basit şeylere satan halk başımızda ki en büyük cuntadır. Hepimizin sonuda halkın tercihleri doğrultusunda şekillenecek.
sat_agraha sana dair bir şey yazmıyor. İnan espri yapasım yok. Salonda falan görecek olursan özelime yaz oradan karalarım 1-2 şey..